2 saatlik otomobil yolculuğumuzun sonunda başkent Tunus’tan El Jem’e vardık.

Şehrin ortasında devasa taştan bir yapı…

“Benim adım Maximus Decimus Meridius. Şimal orduları kumandanı Felix Lejyonu’nun Generali ve gerçek imparator Marcus Aurelius’un sadık hizmetkarı… Ek olarak evladı katledilmiş bir baba, karısı katledilmiş bir kocayım.”  El Jem Kolezyumu’na ilk adım attığımda istemsiz olarak bu replik aklıma geldi ve değişik bir duyguya büründüm. Süre makinesi çalışmış ve ben gladyatör savaşları içinde kalmıştım sanki, 35 bin şahıs “Vita, vita, vita!” diye bağırıyordu. Bir Gladyatör hayranı olarak bu kadar etkileneceğimi tahmin etmiyordum.

Tunus denince akıllara deniz kum ve güneş gelse de aslına bakarsak benzeri olmayan bir tarih ve kültürel mirasa da haiz. El Jem Amfitiyatrosu için bu tarihin ve kültürel mirasın taşlaşmış hali diyebiliriz. Günümüzde kolezyum denince akla Roma gelse de hemen hemen azca sayıda insan tarafınca malum, hatta bir çok Tunuslu tarafınca dahi ziyaret edilmeyen El Jem amfitiyatrosu’nun UNESCO Dünya Mirası Sıralaması’nde yer  aldığını ve antik Roma’nın Afrika’daki tesirinin ve zenginliğinin mühim bir göstergesi bulunduğunu akıllarda tutmakta yarar var.

El Jem Kolezyumu’nun hikayesi, taşların içinde kaybolmuş dönemin izlerini kovuşturmak gibidir. M.S. 3. yüzyılda, Roma İmparatorluğu’nun Afrika eyaletinde yaşayan varlıklı bir şehir olan Thysdrus’ta inşa edilmeye başlandı. Sadece, tamamlanması ortalama 100 yıl sürdü ve hatta bazı kaynaklara bakılırsa tamamlanamadı. Bugün, bu devasa yapı, bir tek dönemin değil, insanlığın da bir mirasıdır.

El Jem Kolezyumu, Roma İmparatorluğu’nun zirvesinde inşa edilmiş olan üç büyük amfitiyatrodan biridir ve hala ayakta duran en büyük yapıdır. Yalnız boyutuyla bile insanı etkileyen bu yapı, Tunus’un kültürel ve zamanı zenginliğinin bir simgesi olarak günümüze ulaşmıştır. Bir zamanlar gladyatör dövüşlerine, avlara ve hatta Roma İmparatorluğu’nun zafer kutlamalarına ev sahipliği meydana getiren bu arenada yaşananlar, bugün bile hayal gücümüzü harekete geçiriyor.

Bir mühendis olarak etkilendiğim öteki hususlardan birisi ise Roma mimarisinin ve mühendisliğinin yüzyıllar öncesi olmasına karşın ne kadar muhteşem olduğuna şahitlik etmem.

35,000 izleyici kapasitesiyle dünyanın en büyük amfitiyatrolarından biri olarak kabul edilen El Jem Amfitiyatrosu üç seviyeli arkad sistemi ile desteklenir ve temelsiz ve özgür duran taş bloklardan oluşur. İç bölümde, izleyici koltuklarını destekleyen altyapı büyük seviyede korunmuştur. Arenanın altında, gladyatörlerin ve hayvanların bekletildiği ve şov öncesi hazırlandığı geniş bir yer altı geçit sistemi bulunmaktadır. Bu geçitler bununla beraber, suyun ve atıkların uzaklaştırılmasına yarayan boru sistemlerini de ihtiva eder. Asansör sistemleri ise, ağır hayvanları ve dekorları arenaya taşımak için kullanılırdı. Alt katta bulunan antik su deposu da dikkat çeken detaylar içinde.

El Jem şehri, bir tek antik bir kolezyuma ev sahipliği yapmıyor; bununla beraber El Jem Müzesi ile de zamanda seyahat fırsatı sunuyor. Kolezyuma ortalama 1 kilometre uzaklıkta yer edinen müze, Roma döneminden Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanan bir vakit dilimindeki çeşitli eserleri ve artefaktları barındırıyor.

Müzede sergilenen eserler içinde antik Roma dönemine ilişik heykeller, mozaikler, seramikler ve öteki arkeolojik buluntular bulunur. Ek olarak, Tunus’un İslam dönemine ilişik eserler de müzenin koleksiyonunda yer alır. Bu eserler, ziyaretçilere Tunus’un zamanı ve kültürel geçmişini derinlemesine keşfetme fırsatı sunar.

Müzenin en çarpıcı özelliklerinden biri, El Jem Kolezyumu’nun zamanı izlerine ev sahipliği yapmasıdır. Arenadan çıkarılan ve restore edilen birçok yaratı, ziyaretçilere antik devrin atmosferini tekrardan yaşatır. Mozaikler, heykeller ve öteki kalıntılar, antik Roma periyodunun ihtişamını ve enerjisini günümüze taşır.

El Jem; kolezyumu ve müzesiyle bir tek Tunus’un değil, dünya tarihinin de bir parçasıdır. Zamanı, öğrenmeyi  ve keşfetmeyi seven insanoğlu için burada her köşede bir öykü, her eserde bir anlam yakalamak mümkündür. Bu antik mükemmel, taşların içinde yaşanmış olan zamanı anılarıyla bizlere geçmişe bir pencere açar. Gladyatörlerin arenası, zaferlerin kutlandığı yer, şimdi ise ziyaretçilerin tarihle buluşmuş olduğu bir mekandır. Eğer Tunus yolculuğunuzda El Jem’i ziyaret etme şansınız olursa, bu antik harikayı keşfetmeyi ihmal etmeyin. Kim bilir taşların içinde siz de geçmişin gizemli hikayelerine tanıklık edersiniz!

(Toplam: 4, Bugün: 1 )