Vücutta birden çok organı tutabilen lupus, halk arasında “kelebek hastalığı” olarak da biliniyor. Bu hastalık otoimmün olarak nitelendirilen hastalıklardandır. Otoimmün hastalıkları, kişinin bağışıklık sisteminin hatalı çalışması sonucu kendi hücrelerini yabancı madde olarak algılamasıdır.
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmiyor ama…
Lupus hastalığında da vücudun önemli bir yapı taşı olan kollajene karşı bir bağışıklık sistemi saldırısı söz konusudur. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle beraber genetik faktörlerin, çevresel faktörlerin ve hormonların etkisi olduğu düşünülüyor. Özelikle de stres, ultraviyole ışınlar, bazı ilaçlar ve enfeksiyon gibi durumlar hastalığı tetikleyebiliyor. Kadınlık hormonlarından östrojen hastalığın oluşumunu artırıyor, testosteron ise azaltıyor. Hastalığın Diskoid Lupus Eritematozus (DLE) ve Sistemik Lupus Eritematozus (SLE) olmak üzere iki türü bulunuyor.
– Diskoid Lupus Eritematozus (DLE), hayati iç organları etkilemez ancak güneş ışığına maruz kalmış cildi etkiliyor. Diskoid (yuvarlak) deri lezyonları, iyileşme gösterdikten sonra ciltte sıklıkla izler bırakırlar.
– Sistemik Lupus Eritematozus (SLE), DLE’ ye göre daha ciddi. Cildi ve hayati organları etkiler. Tedavi edilmemesi durumunda yara izleri bırakabilen SLE burun ve yanakların köprüsünde kabarık döküntülere neden olur.
Bu belirtilere dikkat!
Hastalığın ilk evrelerinde kişide yorgunluk ve eklem şişmesi gibi yakınmalar olur. Lupus’a bağlı eklem iltihaplanmaları genelde şekil bozuklukları ya da kalıcı hasar gibi sorunlara neden olmazlar. En önemli ikinci belirtisi ise deri, saç ve vücudun ıslak yüzeylerinde görülen bozukluklardır. Bu belirtiler farkı tipte olabilirler. Yüz bölgesinde karşıdan bakınca gövdesi burun olan, kelebekmiş gibi bir algı yaratan kırmızımsı döküntüler görülebiliyor.
Ayrıca kişide sivilce, kurdeşen, harita tarzı görünüm, saç dökülmesi gibi diğer belirtiler de ortay çıkabilir. Birçok lupus hastası bireylerde ışığa karşı duyarlılık olabiliyor. Güneş ışınlarıyla ciltteki yakınmalar artabilir ve hastalık alevlenebilir. En önemli sorunlardan biri de bir kısmında böbrek tutulumu meydana geliyor. Bu durum ölümle sonuçlanabiliyorç İlerleyen aşamalarda ise lupus hastalığının kan değerlerinde bozulma, mide ve bağırsak problemleri, bulantı, iştahsızlık gibi diğer belirtileri görülebilir. Hastalık tamamen ortadan kalmaz ancak belli dönemlerde ilaçlarla yatıştırılması mümkün. Teşhis edildikten sonra çoğu kişide yorgunluk, kilo kaybı ve ateş gibi yakınmalar söz konusu olabilir.
Nasıl teşhis ediliyor?
Hastalık, eklem ağrılarıyla kendini belli ettiği için bu tarz yakınmalarda bulunan kişilerde lupus hastalığından şüphelenilebilir. Tanı için öncelikle yapılması gerek ilk şey bir antinükleer antikor (ANA) testi yaptırmaktır. Testin pozitif çıkması durumunda ise sonrasında Anti-ds DNA ve Anti-ENA testleri yaptırılmalı. Tanı çıkan sonuçlara göre verilir. Antinükleer antikor testinin pozitif çıkması lupus hastalığı için tek başına yeterli bir bulgu değil. Aynı aileden anti-DNA olarak nitelendirilen test lupus hastalığı daha öncü bir veri taşıyor ve hastaların yaklaşık üçte ikisinde bulunuyor.
Tedavide bağışıklık sistemi iyileştirilmeye çalışılıyor
Lupusta, iyileşme alevlenme şeklinde seyreden bir hastalıktır. Bu süreçte kortizon dışı antiromatizmal ilaçlar(hastalığın ilerlemesini yavaşlatan bir ilaçlar), bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar ve sıtma ilaçları kullanılıyor. Tedavide en çok kullanılan ilaç ise kortikostreoidlerdir ve kortizon kullanımından önce ölümcül olabilen bu hastalık, bağışıklık sistemini iyileştirici tedaviler sayesinde kontrol altında tutulabiliyor. Ancak hastalığın sistemik olarak ortadan kaldırılması mümkün değil.