Anne ve baba adaylarının kafasını kurcalayan mevzular içinde adlar içeriyor. Bebeklerini kucağını alacağı günü bekleyen aileler isminin en güzel ve benzeri olmayan olmasını istiyorlar. Adam bebekleri için keşfedilmemiş, birbirinden güzel adlar bulunuyor.
A’dan Z’ye Adam Bebek İsimleri ve Anlamları
Y Harfi ile Başlamış olan Adam Bebek İsimleri ve Anlamları
Yabalak: Yabancı. 2. Tenha kır, ova. 3. Dışarı, başka ülke, gurbet. 4. Ekin tarlası.
Yaban: İnsan yaşamayan tenha yer. 2. Yabancı, el.
Yabar: Güzel koku, misk.
Yabgu: Yol gösterici, kılavuz.
Yabız: Yavuz
Yadacı: Büyücü, sihirbaz. 2. Doktor.
Yadigar: Bir kimseyi yada bir vakası hatırlatan nesne.
Yafes: Hz. Nuh’un üçüncü erkek evladıdır
Yağan: Yağmur, kar. 2. Yağış.
Yağar: Yağacak olan. 2. Parlayacak olan, parıldayan.
Yağın: Yağmur.
Yağınalp: Hareketli yiğit.
Yağısıyan: Düşmanı yenen, zafer kazanan.
Yağız: Yiğit; esmer
Yağızad: Adı benzer biçimde kendide yağız olan.
Yağızalp: Esmer yiğit, karayağız yiğit, delikanlı manasındadır.
Yağızbay: Esmer ve saygı duyulan şahıs.
Yağızboğa: Kuvvetli, esmer kimse.
Yağızcan: Esmer, kuvvetli yiğit şahıs.
Yağızer: Esmer, yiğit, kara yağız er şahıs
Yağızhan: Esmer, yiğit hükümdar.
Yağızkan: Esmer bir soydan gelen.
Yağızkurt: Esmer, yiğit ve kurt benzer biçimde de kurnaz.
Yağıztay: Esmer, yiğit genç
Yağıztekin: Esmer ve biricik şehzade
Yağıztürk: Esmer Türk.
Yağmur: Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.
Yağmurca: Bir tür geyik. 2. Dağ keçisi.
Yahşibay: İyi tanınan, saygı duyulan kimse.
Yahşibey: İyi tanınan, saygı duyulan kimse.
Yahşiboğa: İyi, güzel, kuvvetli kimse.
Yahşihan: İyi, güzel hükümdar.
Yahşikan: İyi, asil bir sülaleden gelen kimse.
Yahşitay: İyi, güzel kimse.
Yahya: ‘Tanrı lütufkârdır” anlamındadır. Bir peygamber ismidir.
Yakın: Uzak olmayan
Yakub: Bir Peygamber adı
Yakup: Bir Peygamber adı
Yakut: Aliminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli kıymetli taş
Yalabuk: Güzel, yakışıklı, sempatik. 2. Parlak, ışıltılı. 3. Şimşek. 4. Çevik, atik, işgüzar. 5. Dövüşte üstün gelen.
Yalap: Parıltı. 2. İvedi, süratli, acele. 3. Sarı renkli bir kuş.
Yalav: Alev, ateş.
Yalavaç: Peygamber, elçi.
Yalaz: Alev, ateş, bayrak.
Yalaza: Alev.
Yalazabay: Alevli, coşkun kimse.
Yalazahan: Alevli, coşkulu hükümdar.
Yalazakan: Alevli, coşkulu bir soydan gelen kimse.
Yalazalp: Yalım benzer biçimde yiğit
Yalazan: Berk, şimşek.
Yalazay: Alev ve ay benzer biçimde olan.
Yalazbay: Alev ateş ve saygı duyulan şahıs.
Yalazhan: Ateş benzer biçimde hükümdar.
Yalazkan: Ateş benzer biçimde bir soydan gelen.
Yalçın: Sarp, sert, düz olmayan
Yalçıner: Sarp yiğit
Yalçınkaya: Çıkılması güç, dik, büyük ve ıslak kaya
Yalçuk: Parlayan, parlak, elçi.
Yaldırak: Ak, parlak, ışıklı.
Yaldıran: Parlayan, ışıldayan, bezdiren.
Yaldırım: Yıldırım
Yalgı: Büyü, sihir; yalnız
Yalgın: Serap; aşı kalemi almaya ve aşılamaya elverişli ağaç, çiçek
Yalgınay: Alev benzer biçimde parlayan kimse.
Yalım: Alev, ateş
Yalımbay: Alev benzer biçimde olan.
Yalımhan: Kılıcının keskinliğiyle malum hükümdar.
Yalımkan: Alev benzer biçimde bir soydan gelen.
Yalımsoy: Alev benzer biçimde bir soydan gelen.
Yalımtay: Alev benzer biçimde genç.
Yalımtürk: Alev benzer biçimde Türk.
Yalın: Mütevazı, çıplak, katışıksız
Yalınad: Mütevazi ad, yalın ad.
Yalınalp: Gösterişsiz kahraman
Yalınay: Bulutsuz gecedeki ay
Yalınbay: Mütevazi ve saygı duyulan şahıs
Yalınbey: Mütevazi ve saygı duyulan şahıs.
Yalınç: İçine başka bir şey karıştırılmamış, saf
Yalınhan: Mütevazi hükümdar.
Yalınkan: Mütevazi bir soydan gelen.
Yalınsoy: Mütevazi bir soydan gelen.
Yalıntay: Mütevazi ve genç.
Yalıntürk: Mütevazi Türk.
Yalkı: Yalın.
Yalkın: Yalnız, tek başına; ince, zayıf
Yalkın/Yalgın: Serap, ılgın / alev
Yalmaç: Karışık olmayan, mütevazı, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olan.
Yalman: Dik, sert, eğik; kesici alet ucu
Yalt: Yalçın, sert.
Yaltar: Parlak, ışıldayan.
Yaltaray: Parıldayan ay.
Yaltır: Parlak, parlayan.
Yaltırak: ışıldayan, parıldayan.
Yaltıray: Parlak ışık saçan ay
Yalvaç: Peygamber benzer biçimde
Yalvaç/Yalavaç: Peygamber¸elçi.
Yamaç: Dağın yada tepenin herhangi bir yanı. 2. Karşı. 3. Yan, yakın.
Yaman: Şiddetli, öfkeli, yürekli, korkutan, becerikli
Yamanad: Adı benzer biçimde kendisi de yaman olan.
Yamanalp: Korku salan yiğit.
Yamanbay: Yürekli ve saygı duyulan şahıs.
Yamanbey: Yürekli ve saygı duyulan şahıs.
Yamancan: Candan dost, koruyucu.
Yamaner: İşbilir yiğit, becerikli yiğit
Yamanöz: Becerikli kimse, işbilir kimse, yaman kimse
Yamansoy: İşbilir bir soydan gelen
Yamantay: Korkusuz genç.
Yamantürk: Korkusuz Türk.
Yamanyiğit: Yiğitler yiğidi.
Yamçı: Sürücü.
Yanaç: Yön.
Yanal: Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, iki renkli.
Yanar: Yanan.
Yanbey: Karşı tarafın zengini.
Yanık: Yanmış olan. 2. Rengi koyulaşmış. 3. Duygulu, acıklı, etkili, acılı. 4. Bıkkın, kederli, dertli.
Yankı: Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması
Yarar: Yarayan, elverişli, uygun.
Yaren: Dost, yakın dost.
Yargı: Yargı, muhakeme. 2. Birini ya da bir nesneyi eleştirici bir halde değerlendirme.
Yarıgar: En içten dost.
Yarka: Büyük piliç.
Yarkan: Yüksek mahkeme.
Yarkaya: Sarp, uçurumdaki kaya.
Yarkın: Güneş aydınlığı, düneş ışığı, şimşek.
Yarkurul: Komisyon, encümen.
Yarlık: Hükümdar buyruğu buyrultu.
Yarluk: “Yarlık” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Yasa: Değişmezlik ve yükümlülük göstermeyen kaide. 2. Kanun. 3. Toplumsal yaşam içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması yaşamın bir mecburiyeti olan cemiyet alışkılarının bütünü. 4. Düşüncenin mantıksal bir kıymeti olması için uyulması koşul olan temel.
Yasan: Belirlenmiş kuralların içinde bulunan. 2. Yönelim.
Yasef: “Yafes” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Yaser: Varlık, zenginlik
Yasin: Kuran-ı Kerimde bir surenin adıdır. İnsan anlama gelir.
Yasir: Sol tarafa giden
Yasun: Toplumsal edinim.
Yaşa: Rahat ve rahat bir ömrün olsun.
Yaşar: Uzun ömürlü olsun dileğiyle koyulan isim
Yaşartürk: Yaşayan Türk
Yaşdaş: Aynı yaşta olanlar.
Yaşıl: Adam ördem.
Yaşın: Işık, şimşek, güneş parçası.
Yaşlak: İhtiyar.
Yatkın: Bir yana eğilmiş, yatık. 2. Benimsemiş, alışmış, eğilimli. 3. Yetenekli becerikli.
Yatman: Mütevazi kişilik.
Yatuk: Kanun benzeri sazların ortak adı.
Yavaş: Süratli olmayan. 2. Yumuşak huylu, yumuşak başlı.
Yaver: Komut subayı
Yavuz: İyi, güzel, iyi huylu, becerikli, hamarat, mert
Yavuzad: İsmi benzer biçimde kendi de kuvvetli olan.
Yavuzalp: Korkusuz yiğit, yaman yiğit
Yavuzay: Yürekli, kuvvetli kimse.
Yavuzbey: Kuvvetli ve saygı duyulan şahıs.
Yavuzcan: Yürekli, korkusuz kimse
Yavuzer: Korkusuz yiğit, yaman yiğit
Yavuzhan: Kuvvetli, güçlü, yürekli hükümdar
Yavuzkan: Kuvvetli bir oydan gelen.
Yavuzsoy: Korkusuz soydan gelen kimse
Yavuztay: Genç ve kuvvetli.
Yavuztürk: Kuvvetli Türk.
Yayak: Yürüyerek yol kateden.
Yaygır: Gökkuşağı.
Yazan: Yazar.
Yazar: Yazarak yapıt üreten şahıs.
Yazgan: Yazar, yazan
Yazgı: Karder.
Yazı: Yazılan şey.
Yazır: Bir Türkmen boyunun adı.
Yedier: Büyük ayı ekip yıldızı.
Yeğen: Birine bakılırsa kardeşin evladı. 2. Birine bakılırsa amca, hala, dayı, teyzenin evladı.
Yeğin: Sıkıntılı katı, şiddetli. 2. Baskın, üstün.
Yeğinalp: Üstün yiğit.
Yeğiner: Üstün yiğit.
Yekbun: Tek olmak, birleşmek
Yekemin: İlk, birinci.
Yekiti: Birlik, bütünlük.
Yekman: Başkan.
Yekta: Tek, benzeri olmayan, benzersiz.
Yelbey: Rüzgar benzer biçimde esen ve saygı duyulan şahıs.
Yelden: Rüzgardan gelmiş, rüzgar evladı.
Yelen: Arzu, talep, fırtına.
Yeler: Rüzgar benzer biçimde yiğit
Yelesen: Fırtınalı, acele kimse.
Yelmen: İstekler, arzular.
Yeltekin: Rüzgâr benzer biçimde ve tek olan
Yeman: Gözü pek olan.
Yemen: Mutluluk.
Yenal: Galip gelme
Yenay: . Yeni ay, hilal, ayça.
Yenel: Kazanan el, kazanma.
Yener: Zorlukların üstesinden gelen
Yenerol: Üstün ol.
Yengi: Üstün gelme, yenme, utku, zafer
Yenin: Her anlarında üstün olun.
Yenisey: Doğu Sibirya’da 3354 km.’lik ırmağın adı.
Yenisu: Temiz, berrak su.
Mahalli: Belirli bir yer ile ilgili olan. 2. Gözlem yerine yada gözlemcinin yerine ilişkin.
Yergin: Kederli, tasalı, kaygılı.
Yersel: Yerle ilgili.
Yesari: Sol ile ilgili. 2. Bir düzlem içinde bulunmayan şekiL.
Yeşne: Şimşek, yıldırım.
Yeten: Her şeyin üstesinden gelebilen.
Yetener: Her türlü zorluğun üstesinden rahatça gelebilen.
Yeter: Kafi, kâfi
Yetik: Bilgi ve becerisiyle ihtiyaç duyulan olgunluğa ermiş şahıs.
Yetim: Babası ölmüş çocuk.
Yetiş: Zor zamanların insanı
Yetişal: Kurtar anlamında.
Yetişen: Kurtaran, kurtarıcı.
Yetkin: Becerili, olgun
Yetkiner: Erişkin yiğit, olgunlaşmış yiğit
Yezgut: Sezani hanedanlarından bir kral.
Yezidi: Yezidi dininden olanlar.
Yılbay: Devamlı için saygı duyulan.
Senedir: Işıklı, parlak
Yıldırak: Süheyl.
Yıldıralp: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit
Yıldıran: Parlayan, ışıldayan. 2. Bezdiren.
Yıldıray: Parlayan ay
Yıldırer: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit
Yıldırım: Işıklı ve sesli bir tabiat vakası
Yılhan: İyi hükümdar.
Yılkan: Temiz kan.
Yılma: Hiçbir işten korkup, yılma anlamında.
Yılmayan: Korkmayan, vazgeçmeyen.
Yılmaz: Vazgeçmeyen şahıs, kesin
Yılmazer: Azimli yiğit.
Yiğit: Yürekli, savaşçı
Yiğitalp: Yiğitler yiğidi, erler eri
Yiğitcan: Kuvvetli ve yürekli kimse
Yiğitefe: Yürekli, yürekli
Yiğitel: Kuvvetli el,
Yiğiter: Kuvvetli ve yürekli adam
Yiğithan: Yiğit, yürekli hakan
Yiğitkan: Yiğit bir soydan gelen.
Yoğun: Koyu, ağır, kalınca. 2. Artmış, çoğalmış durumda olan.
Yolaç: Çığır açma
Yolak: Patika.
Yolbul: Kılavuz, önder, ider.
Yoldaş: Aynı yoldan giden, dost
Yoldaşcan: Can dost, can dost.
Yoldaşer: Kahraman yiğit, dost.
Yoma: Balıkçılıkla kullanılan bir tür halat.
Yomut: Her anlamda üstün olan.
Yordam: Çeviklik, çabukluk. 2. Çalım. 3. Yatkınlık, alışkanlık. 4. Kılavuz, destek.
Yordamla: Her işe yatkın olan.
Yosun: Bir çok sularda, ağaç yada taşların üstünde yetişen tallı bitkiler.
Yön: Taraf, yan, doğrultu. 2. Tutulacak, izlenecek yol.
Yönal: Yönünü, cepheni aL.
Yönder: Yön gösteren, önder
Yöner: Yönelmiş olan.
Yönet: Bir işin üstesinden gelebilecek şahıs.
Yönetmen: Yöneten, uygun ve hakikatı söyleyen.
Yöntem: İzlenen, tutulan yol, usul, sistem.
Yörük: Göçebe bir Türkmen oymağı ve bu oymaktan olan kimse
Yula: Meşale, ışık
Yumlu: Uğurlu.
Yunus: Bir peygamber adı; bir memeli canlı
Yurdacan: Yurda canlılık veren.
Yurdaer: Yurtsever, kahraman
Yurdahan: Yurda kağan olan kimse
Yurdaışık: Yurda ışık olan kimse
Yurdakul: Yurduna karşı fedakâr olan
Yurdal: Kendine yurt edinme
Yurdaşen: Yurdu şenlendiren.
Yurday: Yurdu aydınlatan.
Yurdun: Yurda ilişik olan
Yurt: Vatan. 2. Duracak, barınacak yer.
Yurtal: Yurtsever.
Yurtbay: Memleketinin adamı.
Yurtcan: Vatanının dostu.
Yurter: Yurdunun yiğidi.
Yurtkan: Yurdu için kanını verebilecek niteliklere haiz olan.
Yurtkul: Yurdunun kulu kölesi olan.
Yurtkur: Yurdunun kurucusu olan.
Yurtkuran: Bir yurdun kurucusu olan.
Yurtman: Yurdunu oldukça seven.
Yurtsal: Yurtsever.
Yurtsan: Yurduyla övünen.
Yurtsev: Yurtsever.
Yurtseven: Ülkesini, yurdunu seven, yurt sevgisi olan
Yurtsever: Yurtseven.
Yurtsuz: Gariban.
Yurttaş: yurtları yada duyguları bir olanlardan her biri, yurttaş.
Yusuf: Yakışıklı, güzel
Yusuf Efdal: Yakışıklı, güzel, daha üstün, erdemli
Yuşa: Bir peygamber adıdır. Hz. Musa’nın yeğenidir.
Yüce: Büyük, erişilmez, yüce
Yücealp: Büyük, ulaşılmaz ve yüce yiğit
Yücedağ: Yüce dağ.
Yüceer: Yüce yiğit, ulaşılmaz yiğit
Yücel: Yükselme, ilerleme
Yücelay: Ay benzer biçimde güzel ve yüce.
Yücelen: Yüceleşen, yükselen
Yücelt: Başarı göstermiş bir duruma gel.
Yücelten: Yükselten, o duruma getiren.
Yücesan: Ulaşılmaz soy, yüce isim
Yücesoy: Ulaşılmaz soy, yüce soy
Yücetay: Başarı göstermiş genç.
Yücetekin: Yüce ve biricik, yüce şehzade
Yücetürk: Yüce Türk.
Yüksel: Bilhassa tinsel anlamda yücelme
Yükselen: Yükseklere çıkan, ilerleyen
Yümni: Uğurlu becerikli. 2. İşi sağ eliyle meydana getiren.
Yürük: “Yörük” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Yüşa: İstanbul’da bir türbe
Yüzüak: Dürüst, namuslu.