Bir ebeveyn televizyonu açıp karşısına evladını oturttuğunda bu onlara çoğu zaman ortalama 30 dakikalık bir sessizlik kazandırır. Bu süre akşam yemeğini hazırlamak, çamaşırları katlamak yada bir arkadaşla süratli bir söyleşi için kafi bir süre yaratır. Kısaca TV bazı ebeveynlik hedeflerine ulaşmayı mümkün kılar. Çocuklar da bir çok süre bundan hoşlanırlar. Bu daha da önemlisi ebeveynleriyla mesuliyet paylaşmaları gerekmeyen, ödevlerini yapmaları için rahatsız edilmedikleri imgesel bir dünyada geçen zamanlardır…

Sadece araştırmalar erken yaşta fazlaca fazla tv izlemenin bazı riskler taşıyabileceğini her geçen gün daha yüksek sesle dile getiriyor.

JAMA Pediatrics’te gösterilen bir araştırma, TV başlangıcında geçen ekranı süresi ile “atipik duyusal işlemleme” olarak malum şey içinde bir ilişki buldu. Bu, dönen bir nesneyi saplantılı bir halde seyretmek şeklinde duyusal arama davranışlarının geliştirilmesinin yanı sıra, çocuğun isminin söylenmesi şeklinde uyaranlara cevap vermede daha yavaş olmasına ya da yeni yiyeceklere ve gürültülü ortamlara direnmek şeklinde belirli duyusal deneyimlerden kaçınmalarına niçin olabilir.

Araştırmacılar otizm spektrum bozukluğu ya da DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) olan çocuklar üstünde çalışmamış olsa da, bu tür duyusal işlemleme güçlükleri her iki durumda da görülüyor olabilir.

Çalışmanın ekran başlangıcında geçirilen süre ile atipik duyusal işlemleme içinde kurduğu ilişki; erken yaşta TV seyretme ile konuşma gecikmesi, dikkat sorunları, duygusal düzensizlik, çeşitli beyin bulguları, otizm emareleri ve uyku sorunları içinde benzer bir bağlantı bulunduğunu öne devam eden geçmiş araştırmalara dayanıyor.

Sadece fazlaca fazla tv izlemenin otizme, DEHB’ye yada başka hastalıklara niçin olduğuna dair bir kanıt yok. Mesela ABD’de Hastalık Denetim ve Önleme Merkezleri (CDC) fazlaca fazla TV izlemeyi otizm için bir risk faktörü olarak görmüyor.

Otizm için malum risk faktörleri içinde ileri ebeveyn yaşı, genetik ve fazlaca düşük doğum kilosu yer almakta. DEHB’nin gelişiminde genetik de rol oynamakta; DEHB için öteki potansiyel risk faktörleri içinde çevresel kirleticiler ve erken doğum yer alır. Araştırmanın baş yazarı, Drexel Üniversitesi Tıp Fakültesi psikiyatri bölümünden Doç. Dr. Karen Heffler, kendi oğluna otizm teşhisi konulduktan sonrasında bu araştırma alanına yönelmiş.

Doç. Dr. Heffler, TV izlemenin atipik duyusal işleme için bir risk faktörü olması durumunda dahi bunun, potansiyel olarak değiştirilebilecek bir unsur bulunduğunu dile getiriyor:

Anne babaları güçlendirmek istiyoruz, evlatların potansiyellerini ortaya çıkarmalarını istiyoruz.

İşte çocuğunuzun hayatında tv karşısında geçirilen dönemin rolünü daha iyi anlamanız için mevzu hakkında bilmenizde fayda olan beş şey:

1. Kılavuzlar minik evlatların ekran başlangıcında geçirdikleri süre hakkında ne söylüyor?

Doç. Dr. Heffler anne babaları, Amerikan Pediatri Akademisi’nin (AAP) 18 ila 24 aydan minik çocuklar için dijital medya kullanımından kaçınılması icap ettiğini söyleyen medya yönergelerine uymaya şiddetle teşvik ediyor. Yönergeler, mesela aile üyeleriyle yapıldığında zenginleştirici ve uygun şekilde ilgi çekici olabilen görüntülü sohbetler için bir kural dışı oluşturuyor. 18-24 ay arasındaki minik küçüklere izleteceğiniz şeylerde yüksek kaliteli programlara yönelmenizi ve bu tarz şeyleri beraber izlemenizi öneriyor. 2-5 yaş arası çocuklar günde bir saat yüksek kaliteli programla sınırlandırılmalı ve söz mevzusu programları siz de onlarla beraber izlemelisiniz.

2. Tv başlangıcında geçirilen sürenin risklerine ilişkin araştırma bulguları

Doç. Dr. Heffler, çalışmasında 2011 ile 2014 yılları aralığında 1471 bebek ve minik çocuğun anne babaları tarafınca bildirilen verileri çözümleme etti. Anne babalar, evlatlarının ne sıklıkta tv izlediğini paylaştı. O zamanlar mobil cihazlar daha azca yaygın olduğundan ebeveynlere mobil cihazlarla ilgili sual sorulmamıştı.

Kendisi ve ortak yazarları, 1 yaşındaki çocuklarda herhangi bir TV ekranına maruz kalmanın, ekran başlangıcında asla zaman geçirmeyen küçüklere kıyasla ortalama 3 yaşlarındayken dahi atipik duyusal davranışlar sergilemeye devam etme olasılığının iki kat arttığını keşfetti. 18-24 ay arasındaki çocuklarda da benzer sonuçların görülme olasılığı yüksekti sadece TV’ye maruz kalan bebekler kadar belirgin değildi.

18 aylık evlatların, ekran başlangıcında asla zaman geçirmedikleri sürenin ötesinde TV karşısında geçirdikleri her saat için, büyüdüklerinde belirli hislerden kaçınma ve uyaranlara daha azca tepki vermeyle ilgili davranışlar sergileme olasılıkları yüzde 23 daha fazlaydı.

Pek fazlaca minik çocuğun belirli bir gürültüye duyarlılık şeklinde duyusal işlemleme farklılıkları olsa da, bu reaksiyonların kısa süreli olabileceğini unutmamak mühim. Doç. Dr. Heffler ve ekibi, evlatların anne babaları tarafınca bildirildiği suretiyle, duyarlılık ve kaçınma da dahil olmak suretiyle dört değişik duyusal işlem kategorisinde bilhassa atipik davranışlar aradılar.

TV’ye maruz kalmanın duyusal işlemeyi iyi mi etkileyebileceği belirsiz olsa da Doç. Dr. Heffler gene de minik evlatların beyinlerinin hemen hemen TV’nin ışık, hareket ve renkler şeklinde duyusal özelliklerini almaya ve işlemeye hazır olmadığını dile getiriyor. Bu çerçevede televizyonun, konuşma, gevezelik etme, cıvıldama, oyun oynama ve dışa dönük olma şeklinde davranış ve etkinliklerin yerini alması da mümkün.

3. ‘Ekran başlangıcında geçirilen süre’ ifadesindeki ‘ekranın’ tv, akıllı telefon yada tablet olması mühim mi?

Doç. Dr. Heffler’in emek vermesi akıllı telefon yada tablette gerçekleşen ekran süresini değerlendiremedi sadece bunun benzer sonuçlara yol açabileceğinden şüpheleniyor. Öte taraftan bazı araştırmalar da mobil cihazlarda ekran başlangıcında geçirilen dönemin minik çocuklarda dil gecikmesi ve düzensizliği ile ilişkili bulunduğunu aslına bakarsan gösteriyor.

Bununla beraber Doç. Dr. Heffler, erken yaşta ekran başlangıcında kalmanın on yıl öncesine gore fazlaca daha yaygın olduğundan kaygı ediyor sadece bebekler ve yeni yürümeye başlamış olan çocuklar içinde akıllı telefon kullanımı mevzusunda daha çok araştırmaya gerekseme var. Doç. Dr. Heffler şu şekilde ekliyor:

Kaygı ettiğimiz nokta, evlatların mobil cihazlar vasıtasıyla videoya, çalışmanın yapıldığı zamana gore fazlaca daha yüksek oranda erişebilmesi.

4. Minik evlatların ekran süresini kısalttığında ne bulunduğunun kontrol edilmesi

Yukarıda da pek fazlaca ifade ettiğimiz çalışmada Doç. Dr. Heffler, anne babalar minik evlatların -özellikle de otizm semptomları olanların- ekran başlangıcında kalma süresini azalttığında nasıl biteceğini araştırıyor. Mevzuyla ilgili fazlaca sınırı olan sayıdaki araştırmada, bazı çocuklar ve aileleri için iyileşme emarelerine işaret ediyor.

Doç. Dr. Heffler’in 2022’de yayınladığı pilot çalışmada 18-40 ay içinde otizm tanısı alan dokuz çocuğun günde averaj beş saat ekran içinde ne olduğu seyretme geçmişi bulunmaktaydı. Anne babaları, ekran başlangıcında geçirilen zamanı toplumsal katılımla değiştirmelerine destek olmak için destek sunar aldıktan sonrasında meydana getirilen testler, temel otizm semptomlarında mühim iyileşmeler bulunduğunu ve anne babalar için de stresin azaldığını ortaya çıkardı.

Bunların ışığında Doç. Dr. Heffler, evlatlarının atipik duyusal işlemlerinin günlük rutinlerine müdahale ettiğini fark eden ebeveynlere, ekranları kapatmayı ve daha çok toplumsal, duyusal ve oyun aktivitelerini rutine entegre ederek bunun iyileşmeye yol açıp açmadığını görmek için bir tecrübe etme yapmalarını öneriyor.

Daha da önemlisi, ekran süresi atipik duyusal işleme için potansiyel risk faktörlerinden yalnız bir tanesi… Bazı aileler ekran başlangıcında kalma süresini azaltabilir ve fazlaca azca iyileşme görebilir yada asla iyileşme de görmeyebilir.

5. TV ekranı karşısında geçen süreye alternatifler

Peki iyi mi alternatiflere başvurabiliriz. Ebeveynlerin süre sıkıntısı çekmiş olduğu ve bazılarının doğum sonrası depresyon şeklinde zihinsel sıhhat sorunları yaşayabileceği aşikar. Bu durumun anlayışla karşılanması da koşul. Ailelerin gereksinimleri göz önünde bulundurulmalı, böylece anne babalar minik çocuklarını büyütürken daha çok destek alabilirler; mevcut noktada TV, iş ve ebeveynlik içinde yetişkinlere tek mola sunan vasıta konumunda.

Doç. Dr. Heffler’in 2022 pilot çalışmasının ortak yazarlarından kabul edilen ve erken çocukluk müdahale uzmanı Lori Frome, TV süresini kısaltma mevzusunda rahat olan ebeveynlerin çeşitli stratejiler deneyebileceğini ifade ediyor.

Bu, vizyonun mümkün olduğunca kaldırılmasıyla başlıyor. Frome’un beraber çalmış olduğu bazı anne babalar televizyonları kaldırmış yada üzerini battaniyeyle örtmüş. Uzaktan kumandaları saklamak, TV’lerin fişini çekmek ve telefonları ve tabletleri erişilemeyecek bir yere koymak (hem de anne babalar için de) destek olabilir.

Frome, ebeveynlerin bir şeyler yapmak için televizyonu açmak yerine çoğunlukla çocuklarını ev rutinlerine dahil etmelerini öneriyor. Görevler yiyecek yaparken çocuktan tuzu uzatmasını istemek, masaya tabak çatal koymasını yada peçete çıkarmasını istemek kadar rahat olabilir. Bir ebeveynin mevcut olduğu sadece uygun olmadığı zamanlarda ise oluşturulacak güvenli alanda çocuklar; oyuncak bebekler, bloklar, bardaklar, toplar şeklinde standart oyuncaklarla oynayabilir. Çocuklar, en sevdikleri film yada TV şovundaki oyuncak karakterlerden yada oyuncaklardan bilhassa keyif alabilirler.

Sadece tüm bunların yanında Heffler, ebeveynlerin mucizeler yaratmasını da beklemiyor ve “Bu bilgiyi kendi koşulları altında ellerinden gelen en iyi şekilde kullanabileceklerini umuyoruz” şeklinde konuşuyor.


Rebecca Ruiz, Mashable’da muhabir / Metin Aktaşoğlu tarafınca yerelleştirildi

(Toplam: 1, Bugün: 1 )