Turgut Uyar Sözleri yazımızla sizlerleyiz. Turgut Uyar Sözleri yazımızda, Türk edebiyatının ve Türk şiirinin, aynı zamanda İkinci Yeni’nin en büyük temsilcilerinden Turgut Uyar’a ait en güzel ve anlamlı sözleri sizler için derledik. Turgut Uyar Sözleri yazımızda Turgut Uyar Sözleri Aşk, Turgut Uyar Sözleri Tumblr, Turgut Uyar Sözleri Anlamlı, Turgut Uyar Sözleri Güzel ve Turgut Uyar Sözleri Alıntılar alt başlıkları bulunmaktadır. Şairin kısa ve en güzel sözlerini sizin için derledik.
Daha önceden yayınladığımız Turgut Uyar Kimdir? ve Turgut Uyar Şiirleri yazılarımıza göz atarak Turgut Uyar hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz.
Beğenmeniz dileğiyle sizleri Turgut Uyar Sözleri yazımızla baş başa bırakıyoruz.
Üç kere üç dokuz eder bilirsin, birin karesi birdir, karekökü de bilirsin, “mutlu aşk yoktur” bilirsin.
Senin duvarların var, ben o duvarları yıkamam, aşamam; ben o duvarları daha fazla çiçeklerle süsleyemem; kabullendim, bana hiç çözülmeyeceksin.
Benim için vazgeçmek öyle kolay değildi. Sen kaygısızca uyurken ben bu balkonda senin yerine bile neleri oldurmaya çalıştığımı izah edemem.
Bak bunu sakın unutma: her gözünü kapayan uyumaz, her veda eden de gitmiş sayılmaz.
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım, Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından, Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından, Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar, Şu aranıp duran korkak ellerimi tut, Bu evleri atla bu evleri de, Göğe bakalım.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur… Herkes seni sen zanneder. Senin sen olmadığını bile bilmeden, Sen bile. Seni ben geçerken, Derim ki, Saati sorduklarında; Onu ”O” geçiyordur.
En Etkileyici Aşk Sözleri yazımıza da göz atmak isteyebilirsiniz.
Senin bir yönün var, Orada durur yaşarım…
Bıraktığın yerdeyim ama bıraktığın gibi değilim Çok değiştim Ve öğrendim; İnsanın toplanması için dağılması gerekiyormuş. Dağıttığın için teşekkür ederim.
O çiçek açmamışsa, mevsimi sen değilsindir.
evet, önümüz bahardır biliyorum. leylaklar açacak biliyorum, kiraz da çıkacak yakında. iyi şeyler söylemek de gerek biliyorum. sevgilim, güzelim, bir tanem biliyorum da şimdilik bağışla..” İyi ki geçtin bu topraklardan!
Sevmek… bir bütün nereden baksan, Ne ayıp, ne günah, ne de uygunsuz, Kolların da, ağzın da yüreğe katılması…
Ara sıra düşmüyor değil aklıma Yabancı kadınların sıcaklığı Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım Yanında ihtiyarlamak istiyorum.
Ben nasıl olsa sarhoş olurum, Başımda, gözlerimde iliklerimde sevda, Ne şarap ne rakı bu başka, Hiç bir şey benzemiyor AŞK’a…
Bazen sadece onun sende bıraktığı izleri özlersin. Her şarkıda ayrı bir hatıra saklıdır sanki; istesen de silemezsin.
Evet, önümüz bahar biliyorum. Leylaklar açacak biliyorum, Kiraz da çıkacak yakında. İyi şeyler söylemek de gerek biliyorum. Sevgilim, güzelim, bir tanem Biliyorum da.. Şimdilik bağışla…
şimdi bir senin yanında iyi oluyorum.. başka hiçbir yerde değil..
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum, Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun, Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam, Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım, Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda, Beni bırak göğe bakalım…
Bırakılmış bir köşe başının en güzel tanımıdır adın…
Ey canımın güftesi, eylülün ikinci haftasıydı o sıra, Bana gülümseyerek getirdiğin bir bardak suydu o sıra, Hatırla denize hiç bakmadık çünkü kıyısındaydık, Bir elma kendi kendine büyür dururdu o sıra.
Yaptıklarıyla değil yapmadıklarıyla kırar insan sevdiğini. Ve söylediklerinden çok söylemedikleriyle.
Az sözle çok şey anlatacaksın.. “Seni seviyorum” diyeceksin sadece.. Ama öyle her zaman değil.. Yalnızca hissettiğinde..
Sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor.
Bir başka lezzet var hayatta Ela gözlüm, Öteki âlemleri bilmek istemem. Şöyle bir içten öpmeni senin Binlerce cennete değişmem.
bir gün sabah sabah kapıyı vursam, -kim o dersin uykulu sesinle içerden. saçların dağınıktır, mahmursundur. kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim…
Seni boydan boya sevmişim, Ta Kars’a kadar Edirne’den. Toprağını, taşını, dağlarını. Fırsat buldukça övmüşüm.
Söylenir ve yarım kalır, bütün aşklar yeryüzünde, bir kaktüs bol sudan nasıl, nasıl çürürse, öyle…
Şimdi otobüs gelir, biner gideriz, Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, başka türlüsü güç, Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin, Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat, Durma kendini hatırlat, Durma göğe bakalım.
Ey gönül! Şimdi Sorarım Sana, Hangi Aşk Daha Büyüktür? Anlatılarak Dile Düşen mi, Anlatılmayıp Yürek Deşen mi?
Bütün pencerelerde bekleyen benim, Ve O çalmayan bütün telefonlarda, Aylardır konuşan da, Kabul, Bir kez yolda karşılaşalım, Onunla da avunacağım, Adımı sesince duymaktan vazgeçtim, Sesini duysam, susacağım, Yel esiyor ama, Değirmen dönmüyor, Kuraklık bu, Adın ekmeğe dönüşmüyor
mecnun olup çöle düşmeyeceksen, ne leyla’yı çağır, ne de çölü incit.
Çok şey vardı anlatılacak! O yüzden sustum! Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı Sen duydun mu sustuklarımı?
Başka havalar getir bana. İçinde biraz bahar olsun, Biraz sen, Biraz Cumartesi…
Bana bir şey söyle ilkbahar gibi… Çiçek aç mesela ve yağ rahmet olarak içime veya gökkuşağı ol, sar ruhumu… Bir şey söyle, Sözü aşsın, öze değsin… Bir şey söyle, yanındayım mesela….
İmkânım olsa seni ilk gördüğüm güne geri dönüp seni hiç görmemiş olmayı isterdim ama imkânım yok.
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum, Dikey ve yatay mutsuzluktan, Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun, Sevgim acıyor.
Bir gün, bir yağmurla garip garip, -Çoluğu çocuğu terk edeceğim. – Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım. Alıp başımı gideceğim.”
Çok seviyorsun o çiçeği ama bir süre sonra ölüyor. Hatta sen çok su verdin diye ölüyor bazen. Bazı şeyler tam olarak böyle.
Hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmam, Hiç unutmayın! İnsan nasıl direnir başka? Hiç unutma!
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa, Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak, Gümüş semaverleri ve eski şeyleri, Salt yadsımak için sevmiyorduk, Kötüydük de ondan mı diyeceksiniz, Ne iyiydik ne kötüydük, Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa, Başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı .
Aynı göğe bile sığamadık biz göğe bakıp nasıl sevinelim
Bu saatten sonra güneş ikimiz için doğmaz ama, belki bir gün aynı yıldıza, bakar ağlarız…!
gölgemiz tortop ayakucumuzda, sevinsek de sonunu biliyoruz.
Kalbimiz. Yerin ve gökün alt edilmez bir dirilikte olduğu, Tutkumuz, direnmemiz, ellerimiz, kalbimiz, Kalbimiz, Kalbimiz hızla gelişecek.
ben bir gün giderim ki neyim kalır eksik bıraktığım her şeyim kalır yaz günü kim ister ki öldüğünü eksik bıraktığım her şeyim kalır
Bana sevdiğin kitaplarda altı çizili cümleler hediye et..
Sizin alınız al inandım, Morunuz mor inandım, Tanrınız büyük âmenna, Şiiriniz adamakıllı şiir, Dumanı da caba, Ama sizin adınız ne, Benim dengemi bozmayınız.
Şu göğüs kafesimi genişleten umudum var oldukça, güzel günlere olan inancım hiç bitmeyecek.
Herkes ne zaman ölür, Elbet gülünün solduğu akşam.
Sürekli haklı olduğunu düşünen insanlara tahammül seviyem yok. Haklılık, nankörlüğü beraberinde getiriyor. Nankörlük, bencilliği doğuruyor. Yani demem o ki, haklı olun. Ama her zaman haklıyım diye iddianız olmasın. Haksız olmak sizi küçük düşürmez bazı şeyleri öğretir, öğrenin.
Hiçbir şey için ekstra çaba gösteremem. Şu hayattan öğrendiğim tek şey yanınızda olmak isteyen, siz istemeseniz bile bir şekilde yanınızda.
Bu hüznü siz de bilirsiniz, Anlat deseniz, anlatamam, Enine boyuna yaşarım ancak. Bu koku bilmediğim bir koku, Bu gece kayık gecelerden birine benzer, Dört yanım karanlıkta, Büyük rüzgârlarda savrulacağız, Öylece dur kollarımda öylece, Karanlıkta telaşa seni hatırlıyorum.
Ne o beni kandırmıştı. Ne ben onu baştan çıkarmıştım. İkimizde bildiklerimizin ötesine, bulduklarımızın üstüne çıkmak istemiştik. Bir noksanlığı var sanıyorduk bütün olanların belki. Ama aslında bütünlüklerimize bahaneydik.
Tahammül gerek, özlem iyice arsızlaştı.
Sonra mı? Sonrası malum; Kim ne yaptıysa önüne çıkacak. Ama eninde, ama sonunda.
Herkesin bir umudu vardır, Bir savaşı, Bir kaybedişi, Bir acısı, Bir yalnızlığı, Bir hüznü. Çünkü herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı…
Bir tane bile dur noktanız yok. Bir tane bile bunu yapmak bana yakışmaz dediğiniz yer yok. Bari bunu yapmayayım hissiniz yok, saygınız yok.
Ben aslında her şeyi sonradan öğrendim Herkes herkesi sonradan öğrenirmiş, bunu da sonradan öğrendim.
Özür dilemesi gereken yerde, canla başla haklı çıkmaya çalışan insanı haklılığıyla baş başa bırakıp çekip giderim.
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Nasıl bir his biliyor musun? Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orada ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun.
Bu dünyada en iyi ben yenilirim. Dosta, düşmana, aşka.
Ben bir yalnızlıktayım; hep bekliyor, hep özlüyorum. Bazen şarkı bitiyor ama tekrarlıyor, hep tekrarlıyor. Sonra bir daha, sonra tekrar, tekrar. Adını anmak incitiyor. Sus diyorum kendime, olmuyor…
Ağlanacak halimize gülüyoruz, deyip kızıyorlar. O da bir şey mi? Ölünecek halime yaşıyorum ben…
..bu dünyada yediğimiz ekmekler, içtiğimiz sular, karşı koymak içindir, kaçmak için değil!..
Bu gece kayık düşlerden birine benzer, Dört yanım karanlıkta, Büyük rüzgârlarda savrulacağız, Öylece dur kollarımda öylece, Karanlıkta telaşla seni hatırlıyorum.
Kalbi hassas insanların cehennemidir, şu dünya denilen gezegen.
Biraz üzgünsün, biraz kırgın, biraz umutlu, biraz umutsuz, biraz mutlu… Fazlasıyla insan olmuşsun, üzülme O yara iyi ki var.
Okuduğunuz bir kitaptan sonra nasıl aynı kalabilirsiniz ki? Sayfalarınız buruşur, Satırlarınızın altı çizilir, İçiniz dolar, Gönlünüz dolar.
Ağustos toparlandı gitti işte Eylül de gider bu gidişle
…Kimse yoktur umut etmemeyi önleyecek, Çünkü umut kaçınılmaz gelecektir, Bütün gümbürtüsüyle, Umut kaçınılmaz gerçektir çünkü…
Dünya ne kadardı dedim: Mavi kadardı, dedi.
Oysa gece tam yarısıdır bir günün ve daha güçlüdür gündüzden.
…Ve sanırım bu ilk bende olmuyor, Çünkü denize bulaştım. Bunu ellerimin maviliğinden anlıyorum.
Belki bir kuruntudur yaralayan kalbimi, Her insan bir uyumsuzluktur ölü olmadıkça.
Keşke bir şiir okumuş, Bir kedi sevmiş olsaydınız, Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı…
Bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir. Ansızın aklına gelip yalnızlaşıyorsa işte o zaman sevmiştir.
Artık bazı yolların dönüşü, bazı hataların özrü, bazı insanların ne imkânı ne anlamı var.
Uğruna bir şeyler yaptığınız için pişman ettirmeyecek insanlar için çabalayın, sizin verdiğiniz bütün emekleri görmezden gelen insanlar için değil. Çünkü bir şeye boşa emek verdiğinin farkına varmak kadar kırıcı bir şey yok hayatta.
benim bir sevincim var yüzün artık akşam, bir çocuğun gülüşünü görüyorum nereye baksam.
Belki de asıl ustalık budur, her zaman acemi olmayı bilmek.
Her kadın Biraz gökyüzüdür, Biraz çiçek, Biraz serinlik, Biraz hüzün, Biraz hayattır, Ama daha çok ‘Annedir’ kadın, Ne de çok yakışır.
Çare aramadım zannetme, ben bütün çıkmaz yolları zorladım.
Garip bir ağustos tadı, Damaklarımda. Hiç yaz gibi değil bu mevsim. Yaz, ben gibi değil, Ya ağustoslar bozuldu, Ya ağzımın tadı.
Herkes birbirini anlamak zorunda değil ama sevdiğinizi anlayın yeter.
Her ömrün bir Eylül’ü vardır.
Yaz yağmurları misali yıllarca, Yağmış durmuşum kendi içime. Zaten dünya öyle dünya ki kim kime, Herkes kendi derdinde anca, Herkesin yüreği lime lime…
Hangi dilden olursa, bir şarkı isterim. İçimde kırık dökük besteler dolaşır. Kalbim avucumdadır artık, bir sahilden sesler gelir, kaybolur. Uzun uzun nefes alır sular, uzun uzun ağlamak isterim…
Belki de yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.
El olduk efendim, velhasıl ziyan olduk, Ziyadesiyle.
İnsanlardan beklentiyi azaltmak dertleri azaltmak demektir, çünkü beklenti demek dert demektir.
Biraz daha güzel olmayı denemeli insan. Biraz daha nazik olmayı, kırılmamayı değil de, kırmamayı öğrenmeli. Sevilmekten öte, güzel sevmeyi bilmeli. İncelikler yapmalı, hoş görmeye çalışmalı. Güzel olduğuna inandığında, o vakit güzellikler gelecektir.
Aslında kimse meşgul değil sadece önceliği siz değilsiniz.
kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm, seni övdüğüm zaman, güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda, seni övdüğüm zaman
Şimdi, Bu karanlığın üstüne Oturup bir mektup yazmalı İlkbahara ve yaza..
Turgut Uyar’ın yakın arkadaşı Edip Cansever Sözleri de hoşunuza gidebilir.
Şimdi akşam olur, sular buruşur. Bir yastığa baş koyarım güvertede. Hangi dilden olursa, bir şarkı isterim. İçimde kırık dökük besteler dolaşır. Kalbim avucumdadır artık..
Sonra cumartesi günleri gelir. Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum. Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak…
..çünkü bulutlar konuşur, kuşlar uyur, ses uyanır, şimdi kimindir gecenin şarkısı..
Hiçbir şey umurumda değil diyorum, Aşktan ve umuttan başka, Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı, Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor…
Toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?
Gökyüzünün kalkıp dudaklarıma bir değmesi var, Oysa kapılar var, duvarlar var, perdeler var…
Çiçek olduğunun farkında bile değildir papatya, o kadar saf.
Hâlbuki geyikli gece ormanda Keskin mavi ve hışırtılı Geyikli geceye geçiyorum Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
evet kimsesizdik ama umudumuz vardı, üç ev görsek bir şehir sanıyorduk, üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza…
Ben neye sevdalıyım böyle, bilmem Binlerle yıldız kayıyor kanımda. şöyle dolaşmak, yıllarca, Yüzyıllarca Hür, yayan yıpıldak vatanımda..
umursamıyorum yılgınlığımı filan çünkü sessizce yaşanmalı her şey bir devrim sessizce olmalı mesela.
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de, Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı, Yan gelmişim diz boyu sulara, Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum, Hiçbirinizle dövüşemem. Siz ne derseniz deyiniz, Benim bir gizli bildiğim var…
Göz göze gelip aynı anda gülümsemek kadar mükemmel bir duygu yok, hiç konuşmadan dünyaları anlattım hepsini anladın der gibi
İşte ben hep böyle bildiğin gibi, Kaderi öpüp başıma koymuşum Gülüşüm, oturuşum, konuşuşum, Belli efendim, besbelli, Yaşamaktan soğumuşum.
Eski kendimi özlüyorum, umut dolu uyandığım sabahları, sevildiğim anları.
Onca zamanın boşa geçtiğine mi, her şeyin bu kadar yalan olduğunu çok geç görmeme mi yoksa bir hiç uğruna harcadığım emeğime mi üzüleyim?
Issız tepelerde güneşe bakıp saati tahmin etsem. Haberim olmasa hiç perşembeden, pazartesiden.
Ben beni sevdikçe ey yar derdim artar daima, Çünkü beni sevsen de, Güvenmezsin bana bilirim, Ama artan her şeyle birlikte yanlışlık da artar, Her dönem bir hazin geçiş, Suya boş versem yanılsama, Aya baksam bir bulut, Sevgisizlikle birlikte yanlışlığın hükmü başlar
Ayıpladığınız her şeyin başrolündesiniz. Yapmam dediğiniz her şeyi bal gibi yapıp yapmamış gibi davranıyorsunuz.
Bir gün Çok bunalırsan, Sakın unutma gökyüzüne bakmayı, Gökyüzü senindir, Gökyüzü herkesindir.
Yeni kitaplar, yeni kıyafetler, yeni arkadaşlar, yeni bir şehir ve yeni bir hayat istiyorum.
Sizi bilemem ama ben pişmanlık duyan, utanabilen insanları çok seviyorum. Pişkinlik ne kadar ucuzsa, utanç o kadar değerlidir.
O fotoğrafı bir daha açmam, o şarkıyı bir daha dinlemem, o masaya bir daha oturmam, o sokaktan bir daha geçmem. Bilsem ki ölüyorum dermanım sende, yine de istemem.
Umarım zaman seni fırsatın varken söylemediğin sözler için bir duvarın dibinde ağlatmaz.
Herkes kendi uçurumunu yüreğinde taşır.
İnsanlardan korkarım ben. Kalbi vicdanı, adaleti olmayan insanlardan.
Üstelik bir yaz günü durup dururken sana seni sevdiğimi söyledim, sonradan uzun uzun düşüneceğim bunun gülünçlüğünü.
Ellerin boyalı da olsa kentten de gelsen, dağdan değilsin, dokunma yüreğime…
Herkes bıraksın senin için ölürüm laflarını. Önce kendiniz için yaşamayı öğrenin, sonra başkası için ölürsünüz.
Bütün mümkünlerin kıyısındayım…
Bırak şimdi tüm yaşanmışlıkları, unutuluşa bohçalayalım benliğimizi, sarıp sarmayalım, Uyan! “Göğe Bakalım”…
İyileştirdiğiniz herkes bir gün sizi hasta edecek. Bunu aklınızın bir köşesine yazın.
Her şeyi bitirmemeli hayatta.. Bazı şeyler hep yarım kalmalı, Bazen son nokta hiç konmamalı.
… Hızla gelişecek kalbimiz. Kendi öz hüznümüzün öz tarlasında Bozkır dayanıklılığımızın tarlasında…
Çok fazla gereksiz insan tanıdık, bu kadarına gerek yoktu.
Ne kadar hüzün geçmişse dünyadan, Ne kadar acı geçmişse yaşayacağız.
Nasıl yaparsan yap, doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü birileri hep anlamak istediği gibi anlayacak, istediğin gibi yaşamak lazım aslında, işine geldiği gibi, canının istediği gibi, bir başkası ne der diye düşünmeden, olduğu gibi, bunun farkına varmak zor ama sonrası huzur.
Bir şey beklermişçesine yaşıyorum…
Her şeyden en ufak bir harekette soğuyorum artık. Hemen kestirip atıyorum. Tahammülümü bu kadar yitirmiş olmama şaşkınım.
Çiçekleri, kar kürelerini, müzik kutularını ve seni seviyorum.
Çaba göstermeye de mecalim kalmadı artık, olacağına varırmış her şey. Senin olacağın yokmuş.
“her şeyden biraz kalır” diyor birileri, çoğulluk haklılıktır. kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı, insanda biraz mutluluk. ama en geçerli söz insan en çok sabahları arar sevdiği kadını Türkiye’de ve dünyada.
Vardığınız yerlere selam edin. Gün olur bütün kaygılardan uzak Ben de gelirim..
Hiç şiir okumamış gibi kötüsünüz, Bir köpeğin başını hiç okşamamış, Hiç bayram şekeri dağıtmamış, Çocukla çocuk olmamış gibi kötüsünüz. Sevinince kötüsünüz, Korkunca kötüsünüz, Korkunçça ve korkakça kötüsünüz.
İnancıma göre şair, dünyanın en dikkatli adamı olmak zorundadır. Çünkü hayat durmadan gelişiyor.
Âşık olmak ya da bir yakınını yitirmek. Biri mutluluğa, biri yasa bağlı olsa da her iki durumun kaynağında garip bir benzerlik var; yaşam karşısında bocalama…
Düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz.
Beklemek bir tepenin mutluluğunu, bir acının yakıp geçmesini beklemek…
Akut Bakteriyel Rinosinüzit AKUT BAKTERİYEL RİNOSİNÜZİT Akut rinosinüzit, paranazal sinüs mukozasının enflamasyonudur. Burun mukozası da…
Akut Otitis Media AKUT OTİTİS MEDİA Akut otitis media (AOM) orta kulak ve havalı boşluklarının…
Yeni bir araştırma, çocuklukta takım sporlarının çocukların beynini keskinleştirmeye yardımcı olan özel bir şey olabileceğini…
Yeni bir araştırma, günlük adım sayısını, mütevazı seviyelerde bile artırmanın, depresif semptomlarda bir azalma ile…
, , ,Her kış ilkbaharı, sonra heyecanla yazı bekleriz. Beklediğimiz güneş, deniz, kum keyfi ile…
Rüyada Güneş Işığı Vurması Ne Anlama Gelir?,Rüyada Güneş Işığı Vurması Ne Anlama Gelir? Ne Demek,…