Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Sık sık filmlerde karşımıza çıkan casuslar, hareketli yaşamları ve karizmatik halleriyle birçok insana oldukça çekici ve havalı geliyor. Filmlerde özel eğitimlerden geçen, en gizli görevlerde tehlikeyle burun buruna gelen casuslar aslında yalnızca birer popüler kültür figürleri değiller. Dünyaya gözlerini 1928 yılında Kırşehir’de açan Hüseyin Yıldırım’ın hikâyesi, alışıldık ajan hikâyelerinden biri olmasa da o aslında yakın geçmişin en unutulmaz casuslarından biriydi. Her iki dünya savaşında da ağır kayıplar veren ve çatışmalardan olumsuz etkilenen Almanya, yaşadığı işçi krizinden ötürü çalkantılı bir süreç geçiriyordu. Ancak Almanya’daki bu negatif tablo, sıradan bir oto tamircisiyken tarihe geçen bir casusa dönüşen Hüseyin Yıldırım’ın hikâyesinde önemli bir yer edinecekti. İşte Hüseyin Yıldırım’ın filmlere konu olacak hikâyesi.
GEÇİMİNİ SAĞLAMAK İÇİN ORADAYDI
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Soğuk Savaş dönemi başlamış, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya diken üzerinde geçecek yılların henüz başındaydı. Siyasi ve askeri anlaşmazlıklar hemen hemen her konuda kendisini gösteriyor, gergin atmosfer günlük hayatta dahi kendisini hissettiriyordu. Takvimler 1961 yılını gösterdiğinde her iki dünya savaşında da ağır kayıplar veren Almanya artık Doğu ve Batı olmak üzere neredeyse tam ortadan ikiye bölünmüş bir durumdaydı. Sokaklarda kimliklerini hiçbir sıradan kimsenin anlamadığı casuslar dolaşıyordu. Türkiye’de doğan ve sonrasında geçimini sağlamak için Almanya’ya giden Hüseyin Yıldırım ise bu esnada oto tamirciliğinin yanında bir bankada kredi danışmanlığı yapıyordu.
1950 ve 1990 yılları arasında Doğu Almanya’da görevli milli istihbarat teşkilatı Stasi, tam 250 bin kişinin tutuklanmasını sağlamıştı. Görev yaptığı süre boyunca 274 binden fazla kişiyi istihdam eden teşkilatın sıradaki hedefi ise ‘terör’ suçu ile aranan Hüseyin Yıldırım’dı. Ancak bu Hüseyin Yıldırım, Kırşehirli Hüseyin Yıldırım değildi.
‘Terörist’ olarak görülen Hüseyin Yıldırım, Stasi’nin aradığı isimlerin başında geliyordu. Kırşehirli oto tamircisi Hüseyin Yıldırım ise çalıştığı bankanın görevlendirmesiyle bir iş seyahatine çıkmıştı. Batı Berlin’deki bir Alman bankasının kredi danışmanlığını yaptığı sırada un ihalesi için Doğu Almanya’ya geçen Hüseyin Yıldırım’ın hayatını değiştiren konuşma işte bu seyahatte gerçekleşti. Bir restoranda otururken yanına gelen Doğu Almanyalı bir adamla kurduğu diyalog, Yıldırım’ın hayatını tepeden tırnağa değiştirecekti.
‘ASLINDA BAŞKA HÜSEYİN YILDIRIM’I ARIYORUZ’
Oto tamirciliği, bankada kredi danışmanlığı derken Hüseyin Yıldırım daha fazla para kazanmak ve Batı Almanya’da rahat bir şekilde hayatını devam ettirmek için birçok ek iş yapıyordu. Un ihalesi için gittiği Doğu Almanya’da restoranda otururken yanına gelen adam, Hüseyin Yıldırım’a göre ona daha fazla para kazandırabilirdi. Yıldırım, önemli bir fırsatla karşı karşıya olduğunu düşünüyordu.
Yanına oturan adamla karşılıklı samimiyeti ilerlettiklerinde, adamın aslında casus olduğunu ve tıpkı kendisi gibi Hüseyin Yıldırım olan bir teröristi aradığını öğrenen oto tamirci duydukları karşısında şaşkındı. Yıldırım’ın yanında oturan ve ona “Aslında başka Hüseyin Yıldırım’ı arıyoruz” diyen casus, Stasi’nin Berlin’deki önemli isimlerinden Markus Wolf’tu. Bu ilginç yanlış anlaşılma ikilinin arasında sıkı bir dostluk ilişkisi kurulmasını sağlamıştı. Zaman içinde casus Wolf ve tamirci Yıldırım hem Doğu hem de Batı Almanya’da sık sık buluşmaya başlamıştı. Gün geçtikçe Yıldırım’ı daha da yakından tanımaya başlayan Wolf, karşısındaki Türk’ün paraya olan düşkünlüğünü de kısa zaman içinde çözecekti. Yıldırım’ın paraya olan zaafını çözen Wolf, karşısındaki adamın hayatını değiştirecek bir teklif yapmaya karar verdi.
Wolf, “Stasi (Doğu Alman Milli İstihbaratı) senin gibi birini arıyor. Öyle ölmek, öldürmek, vurmak, kırmak ya da sabotaj, bomba filan yok ama iyi para var. Bana inan! Benim görevim seni onlarla buluşturmak. Bir kez git ve dinle. Kabul etmek zorunda değilsin ama öyle ya da böyle her şey gizli kalmalı. Bu çok önemli. Git ve sonra kararını ver” diyerek Yıldırım’a casusluk teklifinde bulundu.
ZAAFINA YENİK DÜŞTÜ, CEVABI ‘EVET’ OLDU
Paraya olan zaafına yenik düşen oto tamircisi Hüseyin Yıldırım, Wolf’un teklifine “Evet!” cevabını verdi. Ona göre casusluk teklifini kabul ettiği takdirde daha fazla para kazanacak, bu da onu daha da konforlu bir hayata götürecekti. Kabul ettiği görev Doğu Almanya ve Sovyetler Birliği’ne dinleme ve kod sırlarını satan Almanya’daki eski bir ABD ordusu emir subayı ve sinyal istihbarat analisti olan James Hall için çalışmaktı. Yıllarca Batı Almanya’daki Amerikan Askeri İstihbaratı’nda askeri araç tamircisi olarak casusluk yapan Hüseyin Yıldırım, 20 Aralık 1988’de James Hall’un tutuklanması ve bilgileri kendisinden aldığını itiraf etmesi sonucunda artık herkesi şoke eden Türk olarak anılmaya başlandı.
Yıldırım’ın tesadüfen başlayan ve yıllarca süren casusluk görevi, Hall’un kendisini ele vermesiyle son buldu. Hall’un soruşturmasında Yıldırım’ın kendisinin kuryesi ve maaş sorumlusu olduğu belirlendi. Soruşturma genişledikçe Yıldırım’ın başka ABD’li askerleri de işe aldığı ortaya çıktı.
Hüseyin Yıldırım’ın oto tamirciliği ile başlayan Almanya serüveni, 21 Aralık 1988’de Amerikan iç istihbaratı ve güvenlikten sorumlu Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından tutuklanarak müebbet hapis cezasına çarptırılmasıyla altüst oldu.
ABD HÜKÜMETİNE AĞIR ZARAR VERDİ
Casusluk görevini üstlendiği süre boyunca Amerikan istihbaratı ile ilgili çok önemli bilgileri Doğu Almanya’ya taşıyan Hüseyin Yıldırım, ABD hükûmetine tam 2.5 buçuk milyar dolar zarara uğrattı. Almanya’da tutuklu geçen 15 yılın ardından Türkiye’ye gönderilen Yıldırım, Metris Cezaevi’nde bir gece kalıp Almanya’ya döndü.
Yıllar önce verdiği röportajda tam 39 senedir Türkiye’ye gelmediğini ve 18 senedir tek kelime bile Türkçe konuşmadığını söyleyen Yıldırım bugün 95 yaşında ve hâlâ hayatta. Onun hikâyesini bilenler ise yaşananların bir gün bir casusluk filmine ya da dizisine konu olacağına emin…