Eğer The Last of Us Part II Remastered‘ı sayarsanız, Naughty Dog’un The Last of Us serisindeki beşinci değişik tekrardan yapım yada “remaster” oyun bulunduğunu görebilirsiniz. İlginç bir halde bu sefer stüdyo, 2020’de çıkan son oyun için, üç yıl sonrasında bir remaster yayınladı.

Fakat şimdi yazacaklarımızda, bir ihtimal bazı öteki yorumlar şeklinde Part II Remastered‘ı almaya değmeyeceğini söylemeyeceğiz.

Hatta oyunla bir süre geçirdikten sonrasında gelişmiş görselliğin, extra özellikler ve oyun modlarıyla görkemli hale gelen bir remaster’ın üstündeki “krema” bulunduğunu bile söyleyebiliriz. Eğer 2020’de PS4 için Part II‘yi aldıysanız, remaster’ı almak için bir tek 150 TL ödemek yetiyor.

Açıkçası Mashable olarak Part II Remastered‘ın Part II‘yi oynamanın en doğru yolu bulunduğunu düşünüyoruz. Eğer ikna olmadıysanız, aşağıda bazı yeni özellik ve ekstralardan bahsettik:

1. The Last of Us Rougelike modu

Sertlik sertliği doğurur, ya da o söz her her neyse.
Görsel: Sony Interactive Entertainment

“No Return” (Dönüş Yok), Part II‘nin remaster versiyonunda en ön plana çıkan özelliği. Bu modda çatışmaya odaklı şekilde karşınıza rastgele çıkan yaratıklarla ölene kadar savaşıyorsunuz. Her seviyede yeni araçlar, silahlar ve yükseltmelerle beraber sonraki seviyelerde oynayabileceğiniz ek karakterler de açabiliyorsunuz.

Part II‘nin dövüş mekaniklerini sevenler için hususi olarak tasarlanmış, oyunun değişik bir tadı bu mod. Part II‘nin öyküsünü birden oldukca oynamış biri olarak, oyundaki dövüş sahnelerinin her insanın kaldırabileceği tipte olmadığını söyleyebiliriz. Oldukça rahatsız edici sahnelerin olduğu oyunda acı çeken NPC’lerin bağırış çağırışları geçrekten sinir bozucu olabiliyordu.

Aslına bakarsanız bir nevi oyunun da vakası bu. Hikayenin ifade odaklarından biri de intikamın yıkıcı doğası ve sertlik döngüsünü devam ettirmesi. Bu da Part II Remastered‘ın bu yeni oyun modunun durmaksınız devam eden bir sertlik döngüsü içermesini acayip kılıyor doğal.

Sadece oyunu oynayıp dövüş mekaniklerinin potansiyelini ve verimliliğini maksimumda deneyimlemek istiyorsanız “No Return”ü seveceksiniz. Dövüşün arasına giren herhangi bir öykü olmaması, odaklanmanızı sağlıyor. Bu sayede ister düşman dalgalarına ya da süreye karşı savaşabiliyorsunuz. Hatta korunan kasaları çalmanızı istenen bir hırsızlık senaristliği bile var.

Eğer Part II‘nin karanlık ve korku dolu dövüş mekaniklerini seviyorsanız, remaster sırf bunun için bile oldukca iyi. Fakat daha azca sertlik barındıran modlar da yok değil.

2. Özgür gitar çalma modu

Açıkçası oyunun en iyi eklentisi olmuş.
Credit: Sony Interactive Entertainment

Bazıları bunu kahvenin “köpüğü” şeklinde niteleyebilir, fakat açıkası oyunun ana eğlencesinden biri bu mod. Eğer bilmiyorsanız, Part II‘nin hikayesi süresince kontrolcünüzle gitar çaldığınız görüntüler var. Analog çubukla akor seçip, dokunmatik ped kısmıyla telleri çalıyorsunuz. Remaster’da ise direkt olarak oyundaki bu görüntüler haricinde rahatça gitar çalabildiğiniz bir mod eklenmiş.

Değişik kişiliklerle çalabilirken, gitar yerine banjo da çalabiliyorsunuz. Bununla beraber Naughty Dog, serinin müziklerini meydana getiren Gustavo Santaolalla’yı da karakter olarak eklemiş bu moda.

3. Yitik Bölümler

Görsel: Sony Interactive Entertainment

DVD filmlerin video oyunlarına etkilerinden biri de sahne arkası içerikler ve yönetmenin yorumu oldu. Ender olarak oyunlarda karşımıza çıkan bu özelliklerle karşılaşmak oldukça büyük bir nimet. Part II Remastered‘da da bu sahne arkası özelliklerle karşılaşmak mutluluk verici.

Sahne arkası içeriklerin en önemlisi de yitik bölümler. Bunlar orijinal oyundaki hikayeden çıkarılmış üç hususi bölüm barındırıyor. Her biri de bölüm öncesi oyunun yönetmeni Neil Druckmann’ın yorumuyla başlıyor ve sonrasında geliştiricilerin yorumlarıyla devam ediyor. Oyuncular her ne kadar bazı animasyonlar ve seslendirme olmasa da bu bölümleri oynayabiliyorlar.

Geliştiricilerin açıklamalarıyla beraber bölümlerin oyunun temposunu değiştirdiği için çıkarıldığı anlaşılıyor. Bir bölümde Wyoming’deki Jackson şehrinde gezinti içeriyor. Bir diğeri ise oyunun Seattle’da geçen 2. günündeki bir ek kanalizasyon sekansını. Sonuncusunda ise Ellie bir yaban domuzu avlıyor.

Oyuncular geliştiricilerin yorumlarında nesnelerin yerleşimi, hikayenin mühim noktaları ve niçin minik şeylerin oyuna eklenip kaldırıldığını bulabiliyor. Bu seviyede bir oyunu geliştirmenin iyi mi bir şey olduğu hakkında en azından düşünce sahibi olmanız sağlanıyor.


Chance Towsend’ın makalesini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.