Categories: GENEL BİLGİLER

Tesis Yönetiminde Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği

21.yüzyılla beraber insanların şehirleşme oranlarına bağlı olarak alışkanlıklarında ve gereksinimlerinde, büyük değişimler olmuştur.

Türkiye’mizde enerjiye, 2021’de 50 milyar $ vermişken, 2022 senesinde bu miktar 100 Milyar $ çıkmıştır.

Bu enerjinin ortalama %36’sı konutlarda kullanılmakta olup, bu veriye bakılırsa 2022 senesinde 36 milyar $ yapılarda kullanmanmışız.

Son yıllarda tüm sektörlerde toplumsal yaşamdaki değişikliklere bağlı olarak süratli değişiklik ve gelişim olmuştur. Bu durum inşaat sektöründeki yapılaşmaların özellik ve çeşitliliğinde değişim yaratırken, bu değişikliklere bağlı olarak inşaat sektöründen beklentiler artmıştır. Bunların sonucu olarak yapı sektörünün tesis yönetimi hizmeti ile ilişkisi ehemmiyet kazanmıştır.

Son zamanlarda ki toplumsal yaşamdaki değişimler bununla birlikte gayrimenkul piyasasında gerçekleşen satışların artmasına sebep olmuştur. Kullanıcılar açısından yaşam konforunun ve memnuniyetinin artması amacıyla gayrimenkul sahipleri ya da yatırımcılar gayrimenkullerinde kıymet artış beklentisi oluşmuştur.

Büyük maddi kıymet olarak ifade eden bu yatırımlar için gayrimenkulde kıymet kaybını önlemek amacıyla tesis yönetimi teriminin büyük ehemmiyet kazanmasına sebep olmuştur. Tesis yönetiminde, birçok birbiriyle bağlantılı olan faaliyetlerin yürütülmesinde vazife alan destek gruplarında ustalaşmış yönetim anlayışına hakim, bilhassa gayrimenkul değerleme ve yönetimi alanında uzmanlara olan ihtiyacın giderek artmıştır.

Ana mevzumuza girmeden ilkin tesis yönetiminin tarihçesi bilmek ve tesis yönetiminin nedir sorusuna yanıt bulmak gerekir.

Tesislerin, insanlık zamanı kadar eski bulunduğunu söylersek mübalağa yapmış olmayız.

Şüphesiz malum tarihin ilk yapılarında da, o ihtişamlı yapıların korunması ve temizliği belirli bir seviye ve disiplin içinde yapılmaktaydı.²

Gömüt yapıları ve piramitler ile o dönemlerin yönetim saraylarını, tesislerin ve tesis yönetimin ilkel süreci olarak görmek yanlış olmayacaktır.²

Saraylar, ibadethaneler, anıt mezarlar ve hanlar benzer biçimde yapılar devamlı bakım, onarım, korunma ve temizlik benzer biçimde tesis yönetimin en temel kapsamına dahil olmuşlardır.

1478 senesinde Fatih Sultan Mehmet Han tarafınca yaptırılan, Topkapı Sarayı’da (Resmi-I) sayıları 800’e varan temizlik, mutfak ve öteki hizmetle görevli çalışanlar, ortalama 4.000 insana hizmet sağlamaktan sorumluydu.⁴

Türkiye’de Tesis Yönetim Cumhuriyet öncesi döneme bakacak olursak, Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu’nda kervansaray ve hanların bakım, onarım, koruma ve temizliğinden görevli olan kişilere odabaşı yada han odabaşı denilmekteydi.²

Odabaşılık mevkiindekiler o denli mühim ve yetkili kişilerdi ki resmi olarak saygınlık görmekte ve devlet tarafınca muhatap alınmaktaydılar. Bilhassa sarayın hizmetlerini gören görevliler Enderun Mektebi denilen devrin en iyi eğitim kurumlarında eğitilerek görevlendirilir ve en üst odabaşılık makamı olan Özgü Odabaşı makamına getirilmekteydiler.²

Süre geçtikçe binalar ve yapılar, çevre içindeki tesisler de değişime uğramış ve gelişmiştir. Bu değişiklik bununla beraber Tesis Yönetim alanında farklılaşmayı, dizgesel ve ustalaşmış bir gelişimi bununla beraber getirmiştir.²

Tesis Yönetimi terimi ilk kere ABD Birleşik Devletleri’nde kullanılmaya adım atmıştır.

Tesis Yönetimi (FM–Facilities Management) terimi ilk olarak 1950’den sonrasında bir Amerikan şirketi olan EDS’nin (Electronic Data Systems) kurucusu Ross Perot tarafınca kullanılmıştır.²

70’li yıllarda yaşanmış olan enerji krizi sebebiyle maliyetlerin minimize edilmesi büyük ehemmiyet kazandığında, ofis malzemeleri üretimi meydana getiren Herman Miller, 1979 senesinde bir grup ofis ve bina kullanıcısını ve çeşitli mülk danışmanlarını bir araya getirdi ve Tesis Yönetimi Enstitüsü (FMI – Facility Management Institute) kuruldu. Böylece tesis yönetimi sektörel anlamda kuvvetli şekilde temsil edilmeye başlamış oldu.²

Mayıs 1980’de George Graves, tesis yönetimi derneği için resmi bir organizasyon temeli oluşturmak suretiyle Houston, Teksas, ABD’de bir toplantıya ev sahipliği yapmış oldu. Toplantının sonunda, Ulusal Tesis Yönetimi Derneği’nin (NFMA) bir anayasası, tüzüğü, geçici memurları ve ulusal olarak genişleme planları vardı.¹

Ekim 1980’deki ilk NFMA toplantısında 47 katılımcı vardı. 25’i derneğin direkt üyesiydi. Houston’dan gelen katılımcılar, derneğin ilk bölümünün kurulmasına destek oldu ve ikinci senelik ulusal konferansa ev sahipliği yapmayı taahhüt etti.¹

International Facility Management Association

1982’de Toronto Bölümünün tüzüğü ile NFMA, adını resmi olarak Internasyonal Tesis Yönetimi Derneği (IFMA) olarak değiştirdi ve ABD, Michigan, Ann Arbor’da kar amacı gütmeyen bir dernek olarak kuruldu.¹

Şu anda IFMA, dünya genelinde 100’den fazla ülkede 23.000’den fazla üyenin mesleki gereksinimlerini destekleyen 60’tan fazla çalışanı istihdam etmektedir. IFMA’nın Houston, Teksas, ABD’deki orijinal Hizmet Mükemmeliyet Merkezi’ne (SCOE) ek olarak, IFMA EMEA, Çin ve Hindistan, derneğin eğitim, bilgilendirme ve ağ kaynaklarını direkt bu bölgelerdeki üyelere ulaştırır.¹

Dünya genelinde tesis yönetimi pazarının 2020’de 1,25 Trilyon Usd değerinde olduğu ve 2023’den 2030’a kadar hızla büyüyerek 2,5 Trilyon Usd üstüne çıkacağı tahmin ediliyor.²

Türkiye’de ise bilhassa 2007 yılından itibariyle canlanan tesis yönetim pazarı, hizmet sektöründe oldukca büyük bir yer kaplamaktadır. Bu sebeple, sektörel olarak geleceği yakalamak ve erken metodolojiler geliştirmek, daha sistemli ve organize bir gelişim göstermek için geçmişe hakim olmak gerekir.²

1980’den sonrasında tesis yönetim temel olarak Sert TY (Hard FM) ve Yumuşak TY (Soft FM) olarak iki temel alana ayrılarak dış kaynak kullanımına yönelmiştir. Soft FM; temizlik, catering, yiyecek hizmetleri, posta hizmetleri benzer biçimde faaliyetleri yürütürken, Hard FM; elektrik, mekanik, ısıtma, havalandırma, sıhhi döşem, bina kontrolü, bina yönetimi, yangın güvenliği benzer biçimde daha oldukca teknik mevzulara odaklanmıştır.²

Internasyonal Standardizasyon Örgütü (ISO) ilk olarak 2017 senesinde bu terimi tanımlayarak ISO 41000 standartlarının bir parçası yapmıştır.⁵

Bu standarttaki tanımlama şu şekildedir: “Tesis Yönetimi (FM), insanların yaşam standardını ve temel işletmenin verimliliğini arttırmak amacıyla inşa edilen çevre içinde insanları, yeri ve süreci bütünleştiren organizasyonel işlevdir (ISO, 2017).”⁵

Ciddi yatırım bedelleri ile inşa edilen çağdaş ve akıllı tesislerde yaşayanların hayatlarına kalite ve konfor kazandırmanın yanında tesislerin ömürlerinin uzatılması, onlara maddi ve tinsel kıymet kazandırılması, optimum maliyetlerle yaşatılması ve tasarım aşamasında hedeflenen konfor düzeyinin korunması temel ilkeler içinde yer alır.³

Tesislerde, yaşam standardını korumak ve katkıda bulunmak için fiziki ortamların gerekseme duyduğu; enerji, güvenlik, temizlik için süre ve kaynak harcanmak zorundadır. Bu aşamada tesislerin gerek duyduğu hizmetlerin yönetim edilmesi ihtiyacında tesis yönetimi, çözüm ortağı olarak ayrı bir iş ve uzmanlık kolu şeklinde ortaya çıkmıştır.³

Internasyonal Tesis Yönetimi Kuruluşu IFMA (International Facility Management Association) tarafınca tesis yönetimi; “İnsan, yer, süreç ve teknolojiyi entegre ederek yapılı çevrenin işlevselliğini, konforunu, güvenliğini ve verimliliğini sağlamak için birden fazla disiplini kapsayan bir meslektir.” olarak tanımlanmaktadır.³

Dünya genelinde sektörüne yön veren IFMA, ISO TC/267 Teknik Grubuna katılarak 2018 senesinde gösterilen, ISO 41000 Tesis Yönetim Standardının geliştirilmesinde kilit rol oynamıştır.¹

Dünyada 2010-2030 yılları aralığında; ulaşım, binalar ve sanayide verimlilik sağlanması ve yeni teknolojilere yönelik 8,3 trilyon dolarlık yatırımın gerçekleşmesi durumunda; aynı dönemde küresel ölçekte 8,6 trilyon dolar tutum edileceği (WWF, 2011), AB’nin ise Enerji Verimliliği Direktifi gereği, 2020 yılına kadar %20 enerji verimliliği hedefine (senelik kıymeti 60 milyar Euro) erişmesi öngörülmektedir.

Ulusal enerji verimliliği fiil kapsamında Türkiye’nin 2023 senesinde birincil enerji tüketiminin %14 azaltılması, 2023 yılına kadar kümülatif olarak 23,9 MTEP tutum sağlanması ve bu tutum için 10,9 milyar ABD doları yatırım yapılması, yatırımlar sonucunda 2033 yılına kadar kümülatif tutum miktarının 30,2 milyar ABD doları olması öngörülmektedir (ETKB, 2018). Bu emekler ışığında, enerji verimliliği yatırımlarının kendini amorti etmiş olduğu söylenebilir.⁶

[Ton eşdeğer petrol (TEP), bir ton ham petrolün yanmasıyla elde edilen enerjiye karşılık gelen enerji birimidir. Yaklaşık olarak 10 milyon kcal enerjiyi ifade eder.]

Yaşadığımız dönemin en büyük problemi da küresel iklim değişikliğidir.

Küresel ısı ortalamalarının Endüstri Devrimi öncesi düzeyinin 2°C’nin üstüne yükselmesini engellemek, yaşamsal öneme haizdir. Atmosfere salınan karbondioksit ve öteki sera gazlarının bir çok enerji üretiminden ve kullanımından doğar. Birim enerji başına daha oldukca enerji hizmeti ve ürünü almak anlamına gelen enerji verimliliği, enerjide %73’ler seviyesinde olan dışa bağımlılık oranımızın azaltılmasında ve iklim değişikliği ile mücadelenin etkinliğinin artırılmasında büyük bir ehemmiyet taşır.

Enerji ihtiyacını, dolayısıyla emisyonlarımızı azaltmanın en ekonomik ve etkin yolu enerji verimliliğinin sağlanmasıdır.

Internasyonal Enerji Ajansı’nın (UEA) son olarak senaryoları, enerji verimliliğinin 2050 senesinde toplam karbondioksit emisyonlarının azalmasının %31-53’ünü oluşturabileceğini tahmin etmektedir.⁷

Enerji verimliliği, tüm sektörlerde geniş kapsamlı dönüşümü mecburi kılıyor. Bununla beraber; yeni iş imkanları yaratıyor, yeni açılımlar getiriyor. Peki, niçin erteleniyor? Düşük karbon ekonomisine geçiş; hem mahalli, hem ulusal hem de küresel ölçekte, yeni iş imkanları, yeni endüstriler, yeni pazarlar ve daha verimli, daha üretken ve daha yeşil bir iktisat için bir başlangıç noktası olabilir.

Enerji verimliliği uzun solukta, emisyonların azaltılmasının yanı sıra, pahalı ve sınırı olan bir kaynak olan petrol ve organik gaza bağımlılığın azaltılması için en etkin seçenektir. İşin kilit noktası, en verimli ekipmanın yatırım maliyetinin karşılanması için lüzumlu kaynağın oluşturulmasıdır. Netice olarak; enerji verimliliğine yönelik teknolojileri geliştirmek ve bunu ucuz hale getirerek yaygınlaştırmak ertelenemeyecek bir öncelik halini almak zorundadır.⁷

Enerji

İş yapabilme kabiliyetine enerji denir.

Günümüzde enerji ihtiyacını karşılarken yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları kullanılmaktadır.

21.yüzyılla beraber: yenilenemez enerji kaynakları tükenmekte olduğundan, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek zorunda kalınmıştır.⁸

Enerji Kaynakları:

1-Yenilenebilir (Rüzgar, Güneş, Dalga, Gel-git, Hidro, Jeotermal, Biyokütle vs.)

2-Yenilenemez (Petrol, Kömür, Doğalgaz, Nükleer, Odun vs.)

Endüstri Devrimi, Avrupa’da 18. yüzyıl ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan tesiri ve buğu gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş endüstriyi doğurması, bu gelişmelerinde Avrupa’da ve 19. Yüzyılla – 20. yüzyılla da tüm dünyada enerjiye duyulan gerekseme her geçen gün katlayarak artırmıştır. 21. yüzyılla beraber enerjiye gerekseme hat safhaya ulaşmıştır.⁸

BM’nin (Birleşmiş Milletler) Dünya Nüfus Tahminleri Raporu’na bakılırsa, dünya genelinde 2023 senesinde 8 milyar olan nüfus, 2030 senesinde 8,6 milyara, 2040 senesinde 9,3 milyara, 2050 senesinde 10 milyara ve 2100 senesinde 11,2 milyara ulaşacak.⁸

Mevcut veri bizlere 27 yıl içinde şu demek oluyor ki 2050’ta dünyadaki nüfus 2 milyar artacağını, 77 yıl sonrasında şu demek oluyor ki 2100 senesinde ise 3,2 milyar artacağını bizlere vermektedir.⁸

Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK ) verilerinden yaptığımız hesaplamaya bakılırsa 2023 senesinde 85 milyon iken 2050 senesinde 100 milyon olacağı ön görmektedir.⁸

İnsan popülasyonunu artma verisi bizlere; dünyamızın, önümüzdeki yüz yıllarda nüfus artışıyla beraber enerji talebinin de artacağını vermektedir. ⁸

Enerji Verimliliği Nedir?

Enerji verimliliği, yaşam standardımızı, üretim standardını ve miktarını düşürmeden, daha azca enerji kullanarak aynı miktardaki işi yapabilmektir.

Başka bir deyişle; enerji verimliliği birim hizmet ya da ürün miktarında enerji tüketimini azaltmaktır. Gaz, buğu, ısı, hava ve elektrikteki enerji kayıpları enerji verimliliğiyle önlenir, atıklar değerlendirilir ya da gelişmiş teknolojiler kullanılarak, üretimi düşürmeden enerji talebi azaltılır.⁷

Enerji verimliliği; daha verimli enerji kaynaklarının kullanımının yanı sıra gelişmiş endüstriyel süreçler ve enerji geri kazanımları benzer biçimde etkinliği artırıcı önlemlerle de gerçekleştirilebilir. Bununla beraber; enerji verimliliğinin ne olursa olsun teknolojik dönüşümlerle elde edilmesi gerekmez.

Verimlilik, kamuoyunda farkındalık oluşmasını, kamusal düzenlemelerin yaşama geçirilmesini, sektörel dönüşümü hızlandıran ve verimliliği teşvik eden yasal düzenlemelerin devreye sokulmasını kapsayan uzun soluklu bir süreçtir.⁷

İklim değişikliğine yol açan emisyonları ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir enerji kullanımının artmasının ve mevcut enerji talebinin düşürülmesi gerekir. Enerji talebinin düşürülmesinde enerji verimliliği oldukca mühim bir role haizdir.

Enerjiyi verimli kullanmak, sera gazı emisyonlarının azaltılmasında en süratli ve maliyeti en düşük çözümdür. Bilhassa; hızla artan dünya nüfusu göz önünde bulundurulduğunda, artan talebin karşılanmasında enerji verimliliğinin ne denli mühim olduğu daha iyi anlaşılır.⁷

Evrendeki yaşamın deposu olan enerji, bir işi yapmak için harcanan emeğin tümüdür. Yürümek, beslenmek, evimizi ısıtmak ya da saçımızı kurutmak enerji kullanımına birer örnektir. Günlük yaşantımızda gereksinimlerimizi karşılarken enerjiyi verimli kullanarak, bütçemize, ülke ekonomisine ve tabiat ananın korunmasına katkı sağlamamız mümkündür.⁷

Günlük yaşantımızın derhal her anında, enerjiyi verimli kullanmaya yönelik büyük bir potansiyel bulunur. Isıtma, soğutma, aydınlatma ve ulaşım gereksinimlerimizi karşılarken, elektrikli ev aletlerini kullanırken yapabileceğimiz ufak değişimlerle enerjiyi daha verimli kullanabilir, iklim değişikliğiyle savaşım edebiliriz.

Enerji verimliliği yalnızca iklim değişikliğiyle savaşım etmek ya da daha azca satmaca ödemek için değil, kendi konforumuza katkı sağlamak için de önemlidir. Mesela, yalıtımı yapılmış bir ev kışın daha sıcak, yazın daha serin olur. A+ enerji sınıfı bir buzdolabı daha azca enerji kullanmanın yanı sıra daha azca gürültü ve daha azca buzlanma yapar.⁷

Enerji verimliliği, mevcut teknolojilerin iyileştirilmesi ya da yeni teknolojilerin kullanılmasıyla tüketilen enerji miktarının azaltılmasıdır. Verimlilik, niteliği ve niceliği düşürmeden, minimum girdiyle en oldukca çıktının elde edilmesi anlamına gelir.⁷

Dünyanın her yerinde enerji, daha verimli kullanılabilir. Türkiye’nin de enerji verimliliği ile ilgili atabileceği pek oldukca adım bulunmaktadır. Enerji masraflarının düşürülmesiyle elde edilmiş tutum, enerji ithalatının azalmasıyla ekonomide dışa bağımlığının giderilmesi, çevresel iyileşme ve iklim değişikliğiyle savaşım, verimli enerji kullanımının yararlarından yalnızca birkaçıdır.⁷

Enerji Verimliliğinin İklim Değişikliğiyle Mücadeledeki Görevi

Atmosferdeki sera gazı emisyonlarının %77’si, petrol, kömür, organik gaz benzer biçimde fosil yakıtların yanmasıyla oluşur. Günümüzde, başlıca sera gazlarından olan karbondioksitin atmosferdeki miktarı, tabiat ananın kabul edebileceği miktardan oldukca daha süratli artmaktadır. Bunun sonucunda, yeryüzünün averaj sıcaklığı geçtiğimiz yüzyıl içinde 0,7°C artmıştır. Enerji üretiminde ve tüketimindeki tüm süreçlerde açığa çıkan emisyonlar, iklim değişikliğinin en mühim nedenidir.

Buna ek olarak kömür ve organik gaz benzer biçimde yakıtların kullanımı, sera gazlarının yanı sıra azot oksitler ve sülfür oksitler benzer biçimde zehirli gazlar açığa çıkarmakta, bu gazlar asit yağmuru benzer biçimde birçok sıhhat ve çevre sorununa niçin olmaktadır.

Enerji ihtiyacını, dolayısıyla emisyonları azaltmanın en ekonomik ve etkin yolu enerji verimliliğidir. 2010-2030 yılları aralığında; ulaşım, binalar ve sanayide verimlilik sağlanması ve yeni teknolojilere yönelik 8,3 trilyon dolarlık yatırımın gerçekleşmesi durumunda; aynı dönemde küresel ölçekte 8,6 trilyon dolar tutum edilebilecektir.⁷

Başka bir deyişle, verimlilik için meydana getirilen yatırım kendi kendini karşılamaktadır. İklim değişikliğiyle mücadelede olmazsa olmaz öneme haiz olan enerji verimliliği, artan enerji ihtiyacı için organik kaynakların tahribini önlemenin yanı sıra ekonomik açıdan da kârlıdır.⁷

WWF-Türkiye tarafınca gösterilen, İklim Çözümleri 2050: Türkiye Vizyonu’ adlı raporda da belirtildiği suretiyle, 2020-2025 yılları itibariyle nüfus ve kalkınma düzeyi artarken, enerji verimliliği yardımıyla tahmini talep yılda %39 oranında azaltılabilir.

Enerji verimliliği ve düşük karbon ekonomisine uygun enerji türleri kullanılarak bir taraftan kalkınma ve refah seviyesinin artması sağlanırken, öteki taraftan yoğunluğu düşük ve fosil kaynaklı olmayan enerji biçimlerinin yaygınlaştırılması mümkün olabilir.

Enerji arzında güvenliğin sağlanmasında, %73’ler seviyesinde olan dışa bağımlılık oranı ve bundan meydana gelen risklerin azaltılmasında ve iklim değişikliğiyle mücadelede etkinliğin artırılmasında, enerjinin üretiminden kullanımına kadar tüm süreçte verimliliğin sağlanması, israfın önlenmesi ve enerji yoğunluğunun azaltılması büyük bir ehemmiyet taşımaktadır.⁷

Sürdürülebilirlik penceresinden baktığımızda, enerji tüketimindeki artış en aza indirilirken, refah seviyesinin yükseltilmesi düşük karbon ekonomisiyle mümkündür. Enerji yoğunluğunu azaltırken, ekonomik büyümeyi dengelemek ve enerji tüketimini azaltmak, hükümet politikalarında öncelikledirilmelidir.

Karbon yoğunluğunun düşürülmesini hedefleyen politikalar mahalli, ulusal ve küresel ölçekte benimsenmelidir.⁷

Teknolojini gelişmesiyle; enerjiyi daha azca tüketerek, üretimimizi artırmamız mümkün olacaktır.

SeaPearl Ataköy projemiz 2013 yılından beri devam etmekte olup, 2023 yılı itibariyle de sonlanmıştır.

Son etabımız, SeaPearl Ataköy Hastane Projemizde (Medicana Ataköy Hastanesi, 11 Eylül 2023 tarihinde beri etken iş yapmaktadır.);

Mekanik Sistemlerimizde, oldukca verimli komponentlerin kullanılması, sistem entegrasyonların iyi yapılması, mekanik otomasyonun etkin kullanılması ve tasarım ile uygulamadaki inovatif yaklaşımlarla Elektrikte %36, Doğalgazda %39 tasarruflu bir yapı kurgulanmıştır.

Yazımda altını çizmek istediğim “Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği” vurgusuna, uygulama olarak aslına bakarsak oldukca güzel bir örnek olmuştur.

Elektromekanik alanda nerdeyse tüm sistemleri görebileceğimiz hastane uygulamalarında; eylemsiz yangın durdurucuları, sıhhi döşem, pissu tesisatı, sulu yangın söndürme tesisatı, gazlı yangın söndürme tesisatı (Projemizde uygulama olarak, Novec1230 tercih edilmiştir.), ısıtma tesisatı, soğutma tesisatı, havalandırma tesisatı, duman egzoz ve basınçlandırma tesisatı, vrv tesisatı, yağmur tesisatı, sifonik sistem tesisatı, pnömatik sistem tesisatı, sismik uygulamalar, medikalgaz tesisatı, yağ ayırıcı sistemler, kojenerasyon sistemleri, gri su tesisatı, trijenerasyon sistemleri, mekanik sistemler otomasyonları, yangın sistemi otomasyonu, medikal aygıt otomasyon ve sistemsel entegrasyonlar (mekanik, elektrik, medikal, otomasyon vs) vs tümünü bir arada görülecek yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu vesileyle de alın teri döken tüm ilgililere bir kez daha teşekkür etmek isterim.

SeaPearl Ataköy Hastane (Medicana Ataköy Hastanesi) projemizde ek olarak, tüm klima santrallerinde uv-c lambası, hijyenik klima santrallerinde ise ultrasonik nemlendirme aleti, kullanma sıcak suyu temininde tam hijyenik boyler, ses probleminin minimize etmek için akustik panjur, lejyoner hastalığını bertarafa edecek vana sistemi ile otomasyon kurgulaması vs. türü projesel onlarca iyileştirmelerle hastalarımız, çalışanlarımız ve misafirlerimize internasyonal standartların üstünde kalite, konfor ve güvenlik sağlanmıştır.

Seapearl Ataköy Hastane Projemizde, Ortalama %40 Emsallerine Nazaran Daha Verimli Olma Sebeplerin Başlangıcında Gelen Bazı Hususlarsa;

Netice

Enerjiyi, Verimli kullandığımız takdirde; İklim Değişimine olumlu anlamda katkımız olmaktadır. Enerji verimliliği bu kampsam bakmamız, tamamımız için oldukca ehemmiyet vermemiz gerek bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ürettiğimiz yapılarda; enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, enerji israfının önlenmesi, enerji maliyetlerinin azaltılması ve çevrenin korunmasını sağlamak için asgari olarak binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, yalıtım özellikleri ve ısıtma ve soğutma sistemlerinin verimi mevzularında elimizden gelen tüm gayreti göstermek tüm cemiyet paydaşlarını görevidir.

Binanın enerji kullanımı azaltmasının nedenlerden birisi de dünyada iklim kuşaklarından yararlanmaktır. Dünyada değişik iklim kuşakları vardır.

Hepimiz yaşadığımız binaları, iklim koşullarına bakılırsa tasarlamak zorundayız. En ince ayrıntısına kadar düşünüp, hayata geçirmekten aslına bakarsak mükellefiz. Binanın enerji sistemini en masrafsız ve tutum sağlayacak şekilde, inceleyerek ve tasarlayarak, mimari tasarımlar geliştirerek uygulamamız gerekir.

Aynı yapıyı; Erzurum’da yaparken ki kriterimizle Ankara’da ya da İstanbul’da yapılmasını projelendirip kurguladığımızdaki kriterlerimiz oldukca farklıdır.

Mesela Eylül 2023’de bitirdiğimiz, SeaPearl Ataköy Hastane (Medicana Ataköy Hastanesi) İstanbul Bakırköy ilçesinde olup, denize oldukca yakın olması sebebiyle dış alanda konumlandırdığımız tüm cihazlarımız denizsuyunun rüzgarla gelme sebebiyle korozyon tehlikesine karşı fazladan tedbir alınmıştır.

Benzeri önemler, rutubet mevzusunda da alınmıştır. Aynı yapı örneği, İstanbul Başakşehir ilçesinde olsaydı bu mevzuyla ilgili duyarlılık daha azca olurdu. Doğal olarak bu hassasiyetten dolayı alınan ürünler, hususi üretim olması sebebiyle maliyetlerimizi de yükseltmiştir.

Bizlerden sonrasında gelecek nesillere şu demek oluyor ki çocuklarımıza, yaşanabilecek bir dünya bırakmak, onlara borcumuzdur. Bundan dolayı onlara da ödünç aldık ve onlara olması gerektiği benzer biçimde teslim etmemiz gerekmez mi?

Asgari enerji tüketimiyle ilgili sorumluluğumuz, tüm topluma, hatta dünyaya karşı bir vazife olarak atfetmemiz gerekir.

Not: 31. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi, 21-23 Eylül 2023 tarihlerinde İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Neotech Kampüste meydana gelen organizasyondaki TESYÖN Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi olarak yaptığım sunumum teknik makaleye çevrilmiş halidir.

Görüşmek dileğiyle…

Kaynakça:

1- IFMA

https://www.ifma.org/

2- Tesis Yönetim Zamanı ve Geleceği