Neslişah ŞATIROĞLU/[email protected]
Bir yazılım şirketi modanın geleceğini şekillendirebilir mi? Geçen hafta Adobe’nin toplumsal medyada viral olan, renk ve desen değiştirebilen dijital elbisesi bu soruya pozitif cevap veriyor.
Dünyaca meşhur yazılım şirketi geçen hafta Los Angeles’ta düzenlemiş olduğu Adobe MAX 2023 konferansında ‘Project Primrose’ isminde, dijital bir elbisenin tanıtımını yapmış oldu. Dijital denince yanlış anlaşılmasın, yalnızca dijital ortamda oyunlar için yaratılan tasarımlardan değil, gerçek bir dijital elbiseden söz ediyoruz. Araştırmacı biliminsanı ve tasarımın yaratıcısı Christine Dierk elbiseden bahsederken mankenliğini de yapmış oldu. Kumaşlara dijital bir yaşam veren bu projeyi de şu sözlerle söyledi: “Moda durağan olmak zorunda değil, hem de dinamik ve etkileşim halinde olabilir. Geleneksel kıyafetlerin aksine Primrose, stilimi aniden yenilememe olanak sağlıyor.”
Pul ve payet benzeri birçok minik ekrandan oluşan bu straplez elbiseyi anlatırken Dierk, aniden tasarımın rengini kremden metalik griye çevirdi. Peşinden elbisede değişik desenler oluşmaya ve hatta bunlar hareket etmeye başladı. Elbiseyi aktive etmeye yarayan bir buton bulunduğunu söyleyen Dierk, hem de sensörler yardımıyla, hareket ettikçe elbisenin komut aldığını gösterdi.
Video normal olarak toplumsal medya mecralarında hızla viral oldu. Bu asla şaşırtıcı değil zira geleneksel moda algısını kökten değiştirecek bir teknolojiden bahsediyoruz. Bir düşünün tek bir elbise alıyorsunuz ve onlarca değişik desen ve renkte kullanabiliyorsunuz. Bununla kalmıyor, elbisenize anlık olarak hareket verebiliyorsunuz. Modayı kendimizi ifade etmek için kullandığımızı hep söylüyoruz. Gelecekte bu cümle tam anlamıyla karşılığını bulacak şeklinde görünüyor. Sürdürülebilirlik yanı da cabası. Her yıl tonlarca tekstil atığının oluştuğu dünyamızda, kumaş kirliliği yaratmadan oluşturulan giysiler hayal şeklinde.
Modanın aniden bu şekilde bir dönüşüm geçirmesi ve dijital elbiselerin yaşamımıza dahil olması epey vakit alır. Fakat bu kadar gelişmiş olmasa da şimdiden dolaplarımıza giren, teknolojik kumaşlarla yapılmış giysiler de var. Su geçirmeyen montlar, spor yaparken terlemeyi önleyen taytlar şeklinde. Yeni teknolojiyle sürdürülebilirliğin odağında malzemeler de geliştiriliyor. Elma kabuğundan üretilen deri, hayvan derisi yerine kullanılıyor. Ya da mantarın lifsel kısmı olan miselyum da deri yerine geçiyor ve modada mühim bir teknolojik buluş olarak kabul ediliyor. Yalnız kumaş değil, yıkama, boyama teknikleri ve 3D baskı alanında da her geçen gün yeni bir gelişmenin haberi geliyor.
BİO BAZLI MATERYALLER
Modada teknolojiden bahsederken tasarımcı Ece Gözen ve Balenciaga cephesinden gelen göğsümüzü kabartacak bir haberden anlatmak isterim. Gözen’in geliştirdiği, plastik ve hayvan ürünü içermeyen, tamamen bio bazlı ileri teknolojili LUNAFORM isminde materyal, Balenciaga’nın Paris Moda Haftası’nda markanın tasarladığı palto vasıtasıyla tanıtıldı. Balenciaga ile iki senelik işbirliğine imza atan Gözen “Misyonumuz bir materyal yeniliğinin ötesinde. Dünyayla ilişkimizi tekrardan gözden geçirmekten bahsediyorum. Balenciaga ile yaptığımız bu partnerlik, hedefimize bir adım daha yaklaştığımızı gösteriyor” diyor.
HER TARZA UYGUN
Hususi N-Tech kumaş teknolojisiyle üretilmiş. NetWork, 9.599 lira
Bu loafer elma ve zeytin derisinden yapılmış. Prev Shop, 2.430 lira
Elma derisinden tasarlanan bir kartlık. Tiny, 650 lira
Hususi kumaşı yardımıyla su tutmuyor. Nike, 3.799,90 lira
Hem ısıyı koruyor hem su geçirmiyor. Decathlon, 990 lira