“Atatürk kırmızı çizgimizdir” diyerek irade koyan, ne pahasına olursa olsun aldıkları kararın arkasında duran iki köklü kulüp, yalnız birleştirici güç olmakla kalmamış, Türk futbolunda bitmek bilmeyen kavganın sonunun gelebileceğine dair ümit filizlerinin büyümesine vesile olmuştu.
Farklılıkları unutturan, tüm spor severleri kırmızı-beyaz renklerin altında bütünleştiren öncesiz rakipler, yurda dönüşte kahramanlar şeklinde karşılanırken kupalardan daha fazlasını, gönülleri kazanmıştı.
Beşiktaş‘tan Samsun’a kadar birçok kulüpten “Kapımız Açık!” nidaları yükselmiş, kazanmanın ikinci plana itilmiş olduğu ve ‘güzel oyunun’ hedeflendiği tatlı bir rüyaya dalmıştık sanki…
Ülkenin dört bir yanından destek mesajları alan güzide iki kulübümüzün oynayacağı Süper Kupa maçı için zamanı tavsiyeler sıralanmış, her iki takımın da kazandığının duyuru edilmesi ve kupanın geçmişte olduğu şeklinde ikiye bölünerek takdim edilmesi yönünde fikirler ağırlık kazanmıştı.
Adı; ‘Cumhuriyet Kupası’ olsun, ‘Mustafa Kemal Atatürk Kupası’ olsun, 100. yılda Samsun’da mı, Mustafa Kemal Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda mı düzenlenmesi daha anlamlı olur şeklinde tavsiyeler dilden dile dolaşmıştı.
Oysa bunların hepsi bir seraptı…
Evet, futbolla yatıp futbolla kalkan, kimi zaman hüzünlü kimi zaman neşeli de olsa en unutulmaz anılarını bu spor yardımıyla yaşayan, kimi vakit tüm harçlığını, kimi vakit tüm zamanını bu uğurda feda eden cefakar yandaş; genç, yaşlı, ya da çocuk…
Artık İngiliz, Alman yada İtalyan bir futbol sever şeklinde yalnız oyunun güzelliklerini mi konuşacaktı, futbolu sinir harbine dönüştüren kaotik etkenler geride mi kalacaktı?
Türk futbol severler; Premier Lig’in izleyenleri bile nefes soluğa bırakan müthiş temposunu, Serie A’nın satranç büyük ustalarına taş çıkaran taktiksel savaşını, La Liga’nın teknik ve taktiğe dayalı futbol anlayışını mı hayal edecekti?
Hepimiz de günün birinde yabancı futbol severlerin hayranlıkla deneyimlediği Jürgen Klopp’un, Ralf Rangnick’in gegenpressini, Pep’in devrim niteliğindeki oyun anlayışını, Carlo Ancelotti’nin kazanma sanatını vatanımızda kendi takımlarımızda uygulayabilir miydik?
Saf futbol… Her türlü yapay gündemden arındırılmış; akla, yüreğe hitap eden, bir haz cümbüşü…
Hayır, doğal ki bir rüyaydı, uyanmak istemediğimiz, alarmın çekiç darbelerini çağrıştıran çığlığıyla irkildiğimiz bir rüya…
Gerçeklerle yüzleşmemiz pek vakit almadı, oyunun haricinde her şeyin konuşulmuş olduğu bir dünyaya dönmemiz bıçak kadar keskin oldu.
Ilk olarak futbolun yalnız spor olmadığı ve en beklenmedik anlarda çimento görevi görebilecek bir birleştiriciliğe haiz olduğu yönündeki düşünceler, organizasyonun iptaline kimin sebep olduğu tartışmalarıyla çabucak silinip gitti hafızalardan.
Sorumluluklarını başkalarının sırtına yüklemekte mahir olan karar alıcıların niçin olduğu bir münakaşa…
Senelerdir süregelen, hiç kimseye yarar sağlamayan, oyunu gölgelemek ve gelişeme ket vurmaktan başka bir işe yaramayan tartışmalar silsilesi.
TFF yöneticilerinin tutumları, PFDK kararları, yargıcı atamaları, yargıcı kararları, kulüplerin itidale çağrı ederken ortamı geren açıklamaları, yandaş vakaları, futbol oynamaya uygun olmayan saha zeminleri, topun oyunda kalabilmek için can çekiştiği maçlarıyla anılan bir lig ve oyun…
Maalesef gerçek dünyamıza dönmemiz vakit almadı. Türk futbolunun Galatasaray ve Beşiktaş’la beraber en büyük lokomotiflerinden önde gelen Fenerbahçe‘nin; futbol sahalarında görmek istemediğimiz yandaş vakaları sebebiyle ligden çekilmeyi dahi düşündüğü, yabancı yargıcı ve erteleme tartışmalarının yaşandığı, Süper Kupa maçına A ekibi götürmeme sonucu almış olduğu, Türk futbolu için hazin bir vakit…
Çözümün üretilemediği, uzlaşmanın kelimeden ibaret olduğu bu kısır döngüde kazanan yok fakat kaybeden belli: Futbol.
Gene de enseyi karartmadan, yazıyı ümit veren bir sözle bitirmek gerekirse José Saramago’nun Körlük’te söylediği şeklinde:
Hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmediği şeklinde, mutsuzluk da geçicidir.
EMRE MOR – ÖZEL RÖPORTAJ
Fenerbahçe’den kiralık olarak VavaCars Fatih Karagümrük’te forma giyen Emre Mor, Spor Arena’nın konuğu oldu, kariyeriyle ilgili flaş açıklamalar yapmış oldu.