Yapılan otopsi sonuçlarına bakılarak, safrakesesi kanserinin, tümörünün görülme sıklığı % 0,02 ila % 0,60 arasında değiştiği görülmüştür. Yetişkinlerde % 0,2–5′ine kolosistektomi yani safra kesesinin ameliyatla alınması operasyonu yapılır. Safrakesesi tümörleri tüm tümörlerin arasında yüzde 4′ünü oluşturmaktadır aynı zamanda sindirim sistemi tümörleri arasındaki yeri ise altıncı sıradır. Yetişkinlerin yüzde 90′dan fazlasında safra taşlarının varlığı tespit edildiğinden safrakesesi taşı başlıca etken olarak kabul edilir. Kadınlarda 55 yaşın üzerinde ve östrojen tedavisi görmüş olmak, aşırı şişmanlık, safranın bileşiminin değişim göstermesi, lipoprotein metabolizmasında farklılıklar kolaylaştırıcı etkenler olarak kabul edilir. Yapılan araştırmalar, safrakesesi taşma ender rastlanan topluluklarda, safrakesesi tümörlerinin (kanserinin) görülme sıklığının da az olduğunu göstermiştir. Safrakesesi taşının ve safra kesesi kanserinin çok fazla görüldüğü toplumlarda örneğin Amerika Yerlilerinde ise safra kesesi tümörünün görülme oranı oldukça yüksektir.
Safra Kesesi Kanseri Belirtileri
Safra kesesi kanserinin belirtileri, genelde safra kesesi hastalığına bağlı olan, safra kesesi iltihabı, safra kesesi taşı gibi hastalıklarla birlikte ortaya çıkar. Safra kesesi kanseri başlangıç evresinde aldatıcı bir seyir gösterebilir. Örneğin, iştahsızlık, bulantı, kusma, kilo kaybı gibi. Safra kesesi kanserinin en tipik belirtileri arasında, karnın sağ üst tarafında, arkaya doğru yayılan ve geceleri artan şiddetli ağrılardır. Hastalık ilerledikçe bu ağrının şiddeti de artmaktadır. Belirtilerin yüzde 60′ında giderek ilerleyen ve inatçı bir hal alan sarılık meydana gelir. Bunun yanında sürekli bir kaşıntı görülür. Net bir bulgu olmamasıyla birlikte karaciğer büyümesine oldukça sık rastlanmaktadır. Ameliyat edilmeden önce, olguların en çok yüzde 5′ine doğru teşhis konulabilmektedir. Kesin teşhis konması ameliyat esnasında veya otopside gerçekleşmektedir. Sarılığa yakalanmamış olan hastalarda, safra kesesi röntgeninde organın tapı dolmaması durumu, varsa ışın geçirmez taşların tespit edilmesi ve duvarın kireçlenmesine bağlı görüntüler teşhis konmasına yardımcı olmaktadır. Ultrason görüntülenme, safra kesesinin içi ve etrafıyla safra yollarının net bir görünüm verir. Uzmanlar bu metotlar doğru bir teşhis koyulabilir. En anlamlı laboratuvar verisi ise kanın içindeki alkalin fosfataz seviyesindeki artıştır; aynı zamanda tıkanma sarılığına özgü tipik biyokimyasal farklılıklar da görülür.
Safra Kesesi Gidişi ve Komplikasyonları
Teşhis aşamasında bulguların yüzde 65′in den fazlasında karaciğere doğrudan bir yayılma gerçekleşir. Erken evrede yayılma ana safra kanalına, mideye, on iki parmak bağırsağına, ince bağırsağa ve kalın bağırsağa giderek ilerler. Safra kesesi tümörü lenf dolaşımıyla on iki parmak bağırsağına ve karın zarı arkasındaki lenf düğümlerine sıçrar. Akciğer, kemik, böbrek üstü bezi gibi uzak bölgelere sıçrama karaciğer ve kapı toplardamarlarından kan vasıtasıyla olur. En çok görülen komplikasyonlar safra kesesinin su ile dolması, akut kesesinin irinle dolması, safrakesesi içinde kanamalar meydana gelmesi, safrakesesi ile mide veya on iki parmak bağırsağı arasında meydana gelen fıstüller, kalınbağırsakta metastazlardır. Köklü bir ameliyatın yapıldığı olgularda beş yıl yaşam müddeti yüzde 5′i geçmez. İyileşme evresi çok ender görülür.