Nobel ödüllü fizikçi Peter Higgs, 8 Nisan Pazartesi günü İskoçya’nın Edinburgh kentindeki evinde 94 yaşlarında hayata veda etti.
CERN Genel Direktörü Prof. Fabiola Gianotti, “Parçacık fiziğine yapmış olduğu muhteşem katkıların yanı sıra oldukca hususi bir insandı, esin verici bir figürdü ve ender görülen bir alçakgönüllülüğe sahipti. Fiziği kolay ve bir o denli da derin bir halde açıklayabilen büyük bir öğretmendi” dedi.
Eski CERN yöneticilerinden John Ellis, “Parçacık fiziğinin devlerinden biri aramızdan ayrıldı. Kendi adını taşıyan parçacığın varlığına ilişkin öngörüsü derin bir kavrayıştı ve 2012’de CERN’de doğrulanması evrenin işleyişine ilişkin bir dönüm noktası oldu” açıklamasında bulunmuş oldu.
Higgs, meslek yaşamının büyük bir bölümünü, onuruna Higgs Kuramsal Fizik Merkezi’ni kuran Edinburgh Üniversitesi’nde geçirdi. Ortalama elli senedir vazife yapmış olduğu üniversite, “Kısa devam eden bir hastalık arkasından evinde rahatlık içinde vefat etti” açıklamasında bulunmuş oldu. Ve onu ‘genç bilim adamlarına esin veren büyük bir öğretmen ve akıl hocası’ olarak tanımladı.
Higgs bozonu onun adıyla anılıyordu
Higgs, 1964 senesinde öteki parçacıkların iyi mi kütle kazandığını açıklayan yeni bir parçacığın varlığını öne sürdüğünde üniversitede 35 yaşlarında bir destek doçentti.
Kamuoyunda ‘Tanrı parçacığı’ olarak da malum sadece bilim dünyasında onun adıyla anılan Higgs bozonu, temel parçacıkların doğayı ve evreni iyi mi şekillendirdiği hakkında tüm bildiklerimizi özetleyen Standart Model’in kilit unsuru hâline gelecekti.
Tam yarım yüzyıl sonrasında, 4 Temmuz 2012’de, Cenevre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) parçacığın nihayet ‘doğrulandığını’ duyurduğunda ayakta alkışlandı. Laboratuvardan meydana getirilen bir web yayınında tüm dünya onun bir mendil çıkarıp gözyaşlarını silmesini izledi. “Bunun yaşadığım süre içinde gerçekleşmiş olması hakkaten inanılmaz bir şey” dedi.
Sonrasındaki partiye katılmayı kibarca reddeden Higgs, uçakta bir kutu birayla kutlama yaparak doğruca evine döndü. Denetim odasında büyük gelişmelerin anısına raflar dolusu boş şampanya şişesi bulunan CERN, o kutuyu alıp alamayacağını sordu sadece Higgs kutuyu çoktan çöpe atmıştı.
2013 senesinde Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü
Nobel ödülünü veren İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, o dönem yapmış olduğu açıklamada, evrenin bilimsel açıdan anlaşılmasını elde eden standart fizik modelinin hususi bir tür parçacığın varlığına dayandığını söylemiş oldu: Higgs bozonu.
Izahat şu şekilde devam etti: “Evren boş göründüğünde bile orada. O olmasaydı ikimiz de var olamazdık, şundan dolayı parçacıklar bu alanla temas ederek kütle kazanıyor. Englert ve Higgs tarafınca tavsiye edilen kuram bu süreci açıklıyor.”
Tantanadan hoşlanmayan, son aşama utangaç bir adam olan Higgs, açıklamanın yapıldığı gün çorba ve alabalıktan oluşan bir öğle yemeği için evden çıkmış ve Nobel’i kazandığını eve dönerken komşusundan öğrenmişti. Şöhretin cazibesinden uzak duran mütevazı bir adamdı. Televizyonu yoktu, e-posta yada cep telefonu kullanmıyordu.
‘Bugünün bilimsel nitelikli sisteminde yeterince üretken olamazdım’ demişti
2013 senesinde Nobel ödülünü almak suretiyle Stockholm’e giderken Guardian’a konuşan Profesör Higgs, Nobel’e aday gösterilmemiş olsaydı neredeyse kati olarak görevden alınacağını söylemişti.
Akademisyenlerden devamlı yazı beklendiği için günümüzde benzer bir atılımı gerçekleştirilebileceğinden kuşku duyduğunu vurgulayan Higgs şu şekilde devam etmişti:
Mevcut iklimde 1964’te yaptığım şeyi yapmak için kafi rahatlık ve sessizliğe haiz olacağımı düşlemek zor. Bugün akademisyen olarak iş bulamazdım. Bu kadar kolay. Yeterince üretken olarak görüleceğimi sanmıyorum.
Higgs, atom altı maddelerin kütle kazanma mekanizmasını tanımlayan çığır açıcı çalışmasının 1964 senesinde yayınlanmasının arkasından ‘oldukca azca’ yazı yayınladı.
Peter Ware Higgs, 29 Mayıs 1929’da Newcastle’da Thomas Ware Higgs ve Gertrude (Coghill) Higgs’in oğlu olarak dünyaya geldi. Bristol’de büyüdü. Babası BBC’de ses mühendisiydi.
Kuantum mekaniğinin öncülerinden İngiliz teorisyen Paul Dirac ile aynı okula, Cotham Grammar School’a devam ederken fiziğe olan ilgisi arttı. 17 yaşlarındayken City of London School’a geçti ve burada matematik eğitimi aldı. Bir yıl sonrasında King’s College London’a girdi ve 1947’de fizik bölümünden mezun oldu. Moleküller ve ısı üstüne yapmış olduğu araştırmalarla 1954 senesinde doktorasını tamamladı.
Edinburgh Üniversitesi, Imperial College London ve University College London’daki dönemsel araştırma görevlerinin arkasından 1960 senesinde Edinburgh’da kadrolu öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı.
O yıllarda Nükleer Silahsızlanma Kampanyası ve Greenpeace’de etken faaliyetlerde bulunmuş oldu. Silahsızlanma hareketi esnasında aktivist arkadaşı Jody Williamson ile tanıştı ve ona âşık oldu. 1963 senesinde evlendiler.
Çığır açan bir kuram
Princeton’dan Philip W. Anderson’ın süper iletkenliği açıklamak için kullandığı bir fikri uyarlayan Higgs, uzayın görünmez bir enerji alanıyla, bir çeşit ‘kozmik bir pekmezle’ dolu bulunduğunu öne sürdü.
Bu alan, içinde hareket etmeye çalışan bazı parçacıklara tıpkı bara ulaşmaya çalışan bir ünlüye yapışan bir grup benzer biçimde tesir ediyor ve bizim kütle dediğimiz şeyi kazandırıyordu. Bazı durumlarda, bu alandan bir parçanın ayrılıp yeni bir parçacık olarak ortaya çıkabileceğini not düştü. Sadece mevzuyla ilgili ilk makalesi reddedilince, kendi deyimiyle ‘renklendirerek’ tekrardan yazdı ve sonunda ‘Higgs bozonu’ olarak adlandırılacak yeni parçacığa vurgu meydana getiren yeni bir paragraf ekledi.
Bu parçacık, 1967’de Teksas Üniversitesi’nden Steven Weinberg tarafınca zayıf ve elektromanyetik kuvvetlerin birleştirilmesinde kilit unsur duyuru edildiğinde büyük bir vaka oldu. Hollandalı teorisyen Gerardus’t Hooft 1971’de tüm şemanın matematiksel olarak mantıklı bulunduğunu kanıtladığında daha da mühim bir sorun hâline geldi.
Fizikçi Benjamin Lee 1972’de bir konuşma esnasında (Weinberg makalesinde ilk olarak Higgs’in makalesine atıfta bulunmuş olduğu için) parçacığa ‘Higgs bozonu’ adını verdi. Aslen Higgs’in emekleri hemen sonra başka bir yöne gitti. Sadece onun makalesi belirleyici olmaya devam etti.
Bu isim bir tek parçacığa yapışmakla kalmadı Higgs’i de birazcık utandırdı. Gülerek şu şekilde diyor: “Teoriye katkıda bulunan tüm teorisyenlerin (Anderson, Brout, Englert, Guralnik, Hagen, Higgs, Kibble ve ‘t Hooft) isimlerini sayarak buna ‘A.B.E.G.H.H.K.H mekanizması’ diyordum.”
Higgs, Edinburgh’un merkezindeki zamanı New Town mahallesinde, büyük İskoç teorisyen Maxwell’in doğduğu yerde, beşinci kattaki bir dairede yaşıyordu.
1996’da emekli olana kadar ders vermeye devam etti. 1999 senesinde şövalyelik teklifini geri çevirdi. 2013 yılında bunun nedenini şu şekilde deklare etti: “Açıkçası onurlandırma sistemi mevzusunda şüphelerim var. Büyük seviyede siyasal amaçlar için kullanılıyor.”
Aslen Nobel ödülü almadan ilkin de bir tür yürüyen bilim anıtıydı ve şehre muhteşem katkısı sebebiyle 2011 Edinburgh Ödülü’nü aldı. Ertesi yıl, Profesör Francois Englert ile paylaşmış olduğu Nobel Fizik Ödülü yardımıyla idolleri Dirac ve Maxwell benzer biçimde ölümsüzlüğe ulaştı. Sadece hengamenin içinde olmak ona bakılırsa değildi. Nobel Fizik Ödülü’nün açıklanacağı gün şehirden bir süre ayrılmanın iyi olacağını düşündü.
Fakat ne yazık ki otomobili çalışmıyordu. Şehirde sıkışıp kalınca, öğle yemeğine gitmeye karar verdi. Sadece yolda bir komşusu yolunu kesti ve ödülü kazandığını söylemiş oldu.
“Ne ödülü?” diye latife yapmış oldu ve uzaklaştı.
Dil bilimci eşi Jody Williamson 2008 senesinde hayata veda etmişti. Ardında (bilgisayar bilimcisi) Christopher ve (müzisyen) Jonathan adlı iki oğlunu, gelini Suzanne’ı ve iki torununu bıraktı.
Edinburgh Üniversitesi’nin müdürü Prof Peter Mathieson vefatı arkasından şunları söylemiş oldu:
“Peter Higgs muhteşem biriydi. Vizyonu ve hayal gücüyle dünya hakkında bilgilerimizi zenginleştiren, hakkaten yetenekli bir bilim insanıydı. Öncü emekleri binlerce bilim insanını etkiledi ve mirası gelecek nesillere esin vermeye devam edecek.”
New York Times ve Guardian haberlerinden derlendi.