Evlatların kullandığı okul çantalarının ağırlığının fazla olması durumunda duruş bozukluğu yaşanabileceğini belirten Konakoğlu, “Postürün (duruş) bireyi fizyolojik ve ruhsal yönden yaşamı süresince etkileyen bir unsur. Ailesel ve yapısal faktörlerin yanısıra alışkanlıklar kişinin postüral yapısını etkisinde bırakır. Muntazam postür için dengeli ligament ve kas yapısına haiz olmak gerekiyor. Postür bozukluklarına bağlı olarak kas ve ligaman yapısında ortaya çıkan instabilite; ağrıya, kas yorgunluğuna ve asimetrik görüntüye yol açıyor. Omurgada en sık karşımıza çıkan postüral problemler iseskolyoz (omurganın yana eğriliği) ve kifoz doğrusu kamburluk” diye konuştu.
“ÇOCUKLAR GELİŞME DÖNEMİNDE SÜREKLİ TAKİP EDİLMELİ”
Bedensel değişimin yaşandığı adölesan (erişkinlik) devrin, gelişme sürecinin mühim bir bölümünü oluşturduğunu belirten Konakoğlu,“Bu zamanda kas iskelet sistemi hastalıkları bilhassa de omurgada skolyoz ve kifoz sık görülmektedir. Skolyoza yol açan eğrilik adölesan dönemde 10 yaşından sonrasında ortaya çıkıyor ve gene gelişme ve gelişmenin süratli olduğu bu zamanda hızla aşama kaydediyor. Sadece bulgular erken dönemde fazlaca belirgin olmadığından çoğunlukla tanı ve tedavi gecikiyor. Çoğu zaman ilk bulgu asimetri oluyor. Bu yüzden anne ve babaların bu konudaki farkındalıklarının yüksek olması ve çocuklarını gelişme döneminde tertipli takip etmesi erken tanı için son aşama mühim” dedi.
“OKULLARDA DÜZENLİ SKOLYOZ TARAMALARI YAPILMALI”
Eğrilik düşük derecelerde iken bireye uygun egzersiz programları ile fazlaca iyi sonuçların alınabileceğine fakat eğriliğin derecesi arttığında aynı neticeleri alabilmenin mümkün olmadığının altını çizen Konakoğlu,“Bu yüzden gelişme ve gelişme dönemindeki çocuk ve adölesanlarda okulda meydana getirilen postür analizleri de erken tanı için son aşama önemlidir. Vatanımızda de fizyoterapistler tarafınca tüm okullarda tam anlamıyla tertipli skolyoz taramaları yapılmalı” dedi.
“YETERSİZ FİZİKSEL AKTİVİTE DURUŞU BOZAR”
Adölesan dönemde ansızın ortaya çıkan skolyozun sebebinin tam olarak bilinemediğine vurgu meydana getiren Konakoğlu, “Sadece meydana getirilen araştırmalarda okul çocuklarında ortaya çıkan postür bozukluklarını etkileyen faktörler içinde yanlış duruş ve oturuş şekli, çantanın taşınma şekli, çantanın ağırlığı, tablet ve akıllı bilgisayarların sık kullanımı, sedanter yaşam seçimi gösteriliyor. Çocuğun kullandığı okul çantasının ağırlığının fazla olması postürü bozabiliyor. Bu yüzden çantanın ağırlığı çocuğun vücut ağırlığının yüzde 10’unun altında olması idealdir. Okul çantası her iki omuza takıldığında dahi baş ve boyun öne tilt yapmakta ve yüke maruz kalıyor. Okul çocuklarında ortaya çıkan duruş bozukluklarının en mühim sebeplerinden biri de yetersiz fizyolojik aktivite. Aileler çocuklarını vücut kondisyonunu, omurgayı stabilize eden kasların kuvvetini ve dayanıklılığını arttıracak egzersizleri yapabilecekleri sporlara zaman ayırması hususunda teşvik etmeliler ve motivasyon sağlamalı” diye konuştu.
“STANDART MOBİLYALAR POSTÜR PROBLEMLERİNE YOL AÇIYOR”
Ailelerin çocuklarını dik durmaları mevzusunda ısrarla uyarmalarının çoğu zaman işe yaramadığını ve zaman içinde gerginliğe dönüştüğünü belirten Konakoğlu, “Bu yüzden ilk olarak aileler doğru oturma alışkanlığı kazandırmak amacıyla evlatlarının masa ve sandalyelerini, bununla beraber ekran ve klavye yüksekliklerini uygun ayarlamalar ile düzenleyebilirler; bu sayede omurganın fizyolojik sınırlarda olabileceği ideal duruşa alışmalarını sağlayabilirler. Çocuğa uygun ideal iskemle yüksekliği popliteal (diz arkası) yükseklik ile belirlenebilir, ideal iskemle derinliği ise kalça- popliteal bölge uzunluğu ile tespit edilebilir. Gene çocuğun dirsek ve omuz yüksekliği ile masanın ideal yüksekliği belirlenebilir. Okullarımızda standart ölçülerde mobilyaların kullanılması, öğrencilerin büyük bir kısmının vücut ölçülerine uygun olmadığı için postür problemlerine sebep olabiliyor. Maliyet açısından düşünüldüğünde de aynı mobilyaların tüm öğrenciler tarafınca kullanılabilmesi için iskemle ve sıra ya da masa yüksekliklerinin ayarlanabilir parçalardan oluşacak şekilde dizayn edilmesi, ortaya çıkacak birçok postür problemini önleyecektir. Okullarımızda fizyoterapistlerin danışmanlık rollerinin sağlanarak koruyucu yaklaşımın artırılması gerekiyor. Bu sayede ortaya çıkabilecek kas-iskelet sistemi hastalıklarının önlenmesi ve erken tedavi edilmesi sıhhat alanında meydana getirilen harcamaları da mühim oranda azalabilir” şeklinde konuştu