Niçin kar yağıyor
Kış aylarında güneş ışınları oldukca kuvvetli olmadığı için, bulutların bulundukları yüksekliklerde hava sıcaklığı oldukca düşük olunca, yükselen su buharı, sublime denilen şekilde sıvı hale geçmeden, bu aşamayı atlayarak direkt buz kristali haline dönüşür. 0. l milimetre çapındaki buz kristalleri birbirlerine yapışarak kar tanelerini oluştururlar.
Eğer bulut ile yer arasındaki hava sıcaksa bu kar taneleri yere düşene kadar yağmur tanesi haline dönüşebilirler, fakat soğuksa yere kadar kar tanesi olarak inmeyi başarabilirler. Hafiflikleri sebebiyle yere o denli yavaş inerler ki 3000 metreden inmeleri 2 saat alabilir. Kimi zaman bulutun altındaki ısı öyledir ki, bir kısmı kar, bir kısmı yağmur damlası halinde düşerler, biz buna ‘sulu sepken’ diyoruz. Kısaca yağmur yada kar yağmasını belirleyen ana unsur, bulut ile yer arasındaki hava sıcaklığıdır.
Genel kanının aksine kar yağması havayı ısıtmaz, aksine ısınan hava karın yağmasına sebep olur. Fazlaca soğuk havanın içine su alma kapasitesi daha azdır. İçine alamadığı su ya ‘don’ şeklinde yeryüzünde kalır ya da ‘kırağı’ oluşur. Bu şartlarda kar kesinlikle oluşamaz. Hava 3 aşama şeklinde birazcık ısınınca, su buharı yeryüzünden yükselebilir, oldukca yüksekliklerdeki soğuk hava tabakalarına ulaşabilir ve kar yağışı meydana gelebilir. Ikimiz de sanki kar yağdığı için hava ısınmış şeklinde algılarız.
Kar tanesinin oluşumu hakikaten bir doğa mucizesidir. Gerçi bazı kayak merkezlerinde, kar yağışı yetersiz olduğu zamanlarda yapay kar üretiliyor fakat bu görüldüğü kadar kolay değil. Organik kar tanelerinin ortasında çekirdek olarak toz parçacıklarının bulunduğunu biliyoruz. Eğer bunlar eğer olmazsa saf su -40 derecede bile kristalleşemiyor.
İlk olarak 1975 senesinde Berkeley, California Üniversitesinden Prof. Steve Lindow ‘snomax’ denilen bir proteini toz parçacıkları yerine kullanarak yapay kar üretmeyi başardı. Bu madde yardımıyla daha hafifçe ve kuru kar tanelerinin üretilmesi sağlandı ve Norveç’te meydana getirilen 1994 kış olimpiyatlarında oldukca yaygın olarak kullanıldı.
Kar kristalleri altıgen bir biçim içindedirler. Her bir koldan 3 ve 12’li kollar çıkar. Bu dizilişin sebebinin oksijen atomlarının diziliş şekli olduğu sanılıyor.
Dolu yağışı daha ziyade ılıman iklimlerde ve bahar aylarında görülür. Isınan hava ile yükselen su buharı, hava akımları ile daha da yükselerek 12.000 metre civarında -50 aşama hava sıcaklığında buz kristallerine dönüşür. Buradaki kuvvetli hava akımları ile bu buz kristalleri de birleşerek buz tanelerini oluşturur.
Bu buz taneleri ağırlıkları sebebi ile o denli süratli düşerler ki bulut ile yer arasındaki ısı ne olursa olsun eriyecek vakit bulamazlar. Çapı 5 milimetreden büyük dolular halinde yeryüzüne ulaşırlar. Aslına bakarsak tüm bu şartların oluşması oldukca enderdir ve bundan dolayı dolu yağışı hem oldukca azca görülür, hem de oldukca kısa sürer.