Paul Alexander altı yaşlarındayken çocuk felci hastalığına yakalandı ve boynundan aşağısı felçli kaldı.
Hastalık onu kendi başına nefes alamaz duruma getirmişti. Doktorlar onu metal ve silindir bir solunum aletinin içine yerleştirdi. Ömrünü bu dev tankın içinde geçiren ve ‘demir akciğerli adam’ diye tanınan Alexander sonrasında hukuk mezuniyet belgesi aldı, avukatlık yapmış oldu ve hatta bir anı kitabı yazdı.
Tam adıyla Paul Richard Alexander, 30 Ocak 1946’da Dallas’ta Gus Nicholas Alexander ve Doris Marie Emmett’in evladı olarak dünyaya geldi. Anası kitabının önsözünde, 1952’de bir yaz günü dışarıda oynadıktan sonrasında eve yüksek ateş, baş ağrısı ve boyun tutulmasıyla geldiğini yazdı ve şöyleki devam etti:
“Dehşete tutulmak için her türlü nedenim vardı. Her ebeveynin korkulu rüyası olan çocuk felci, büyük bir kara canavar benzer biçimde şehrimizde kol geziyordu. Ve Paul her türlü belirtiyi gösteriyordu.”
Memleketi Dallas’taki doktorlar onu ameliyat ederek yaşamını kurtardı sadece kendi başına nefes alması imkânsızdı. Çözüm onu ‘demir akciğer’ denilen, boynuna kadar vücudunu saran bir silindire yerleştirmek oldu.
Zaman içinde bilim ve teknolojideki yenilikler, solunum problemi yaşayan insanoğlu için taşınabilir cihazları bununla beraber getirse de Alexander’ın göğüs kasları başka herhangi bir makineyi kullanamayacak kadar hasarlıydı.
‘Yaşlı demir atım’ söylediği bu tank, hastanın solunum sistemine destek oluyor ve nefes almasını sağlıyordu. Bir süre sonrasında kendi kendine dakikalarca ve hemen sonra saatlerce nefes almayı öğrendi. Böylece kısa süre için de olsa tüpten çıkabiliyordu. Sadece yaşamının her günü makineyi kullanmak mecburiyetinde bırakıldı. Makinenin içindeyken başkalarının yardımına gereksinim duyuyordu. Kitabında, yaşamının büyük bölümünde bu yardımın bakıcısı Kathy Gaines’ten geldiğini yazdı.
Kendi başına nefes almayı öğrenmeye emek harcaması hâlinde kendisine bir köpek yavrusu vermeyi teklif eden bakıcısı yardımıyla yaşamı değişti. 8 yaşlarındayken ‘balık benzer biçimde’ hava yutup ciğerlerine çekerek üç dakikaya kadar kendi başına nefes almayı öğrendi. Yavru köpeğini aldı ve bu hikâye “Bir Köpek İçin Üç Dakika” adlı kitabına esin kaynağı oldu.
Dallas Bağımsız Okul Bölgesi vesilesiyle evde eğitim alan ilk öğrencilerden biriydi ve 1967 senesinde W.W. Samuell Lisesi’nden derslik ikincisi olarak mezun oldu. Liseden sonrasında Cenup Metodist Üniversitesi’ne devam etti. 1984 senesinde Austin’deki Teksas Üniversitesi’nden mezun oldu. ‘Demir akciğer’ ile yaşamı sürdürmenin getirmiş olduğu sıkıntılar Alexander’ı üniversiteye gitmekten ve hukuk mezuniyet belgesi almaktan alıkoyamamıştı. İki yıl sonrasında baroya kabul edildi ve senelerce avukatlık yapmış oldu.
2020’de Guardian’a verdiği demeçte “Hayatımda bir şey yapacaksam bunun zihinsel bir şey olması icap ettiğini biliyordum” dedi. Aynı yıl (plastik bir çubukla klavyede ve arkadaşının yardımıyla) yazması sekiz yıl devam eden bir anı kitabı yayınladı.
Demir akciğere yerleştirilen bir çok şahıs benzer biçimde uzun süre yaşaması beklenmiyordu. Fakat çocuk felci aşısının keşfini ve sonrasında hastalığın neredeyse tamamen ortadan kalktığını görecek ve daha onlarca yıl yaşayacaktı.
@ironlungman Episode 1 of Convos with Paul! We will be responding to comments and questions about Paul’s life, his polio, and life in an iron lung! Please be positive ? #PaulAlexander #poliopaul #ironlung #conversationswithpaul ♬ Chopin Nocturne No. 2 Piano Mono – moshimo sound design
Kardeşi Philip Alexander’ın toplumsal medyada yapmış olduğu açıklamaya nazaran geçen hafta Pazartesi günü 78 yaşlarında hayata gözlerini yumdu. O, demir akciğer içinde yaşayan son birkaç kişiden biriydi. Ve yaşamının son yıllarında TikTok’ta bu modası geçmiş bir makinenin yardımıyla yaşamı sürdürmenin iyi mi bir şey bulunduğunu; duygusal ve zihinsel zorluklarını söyledi.
Bir videoda arka planda makinenin uğultusu duyulurken ‘yalnızlık’ dedi. “Kimi zaman çaresizim bu sebeple hiç kimseye dokunamıyorum, ellerim hareket etmiyor ve ender durumlar haricinde kimse bana dokunmuyor, ki buna oldukca kıymet veriyorum.”
Alexander videoda, seneler süresince anksiyete ve depresyonla savaşım eden insanlardan e-posta ve mektuplar aldığını söylemiş oldu ve bazı tavsiyelerde bulunmuş oldu:
“Yaşam muhteşem bir şey. Bir tek dayanın. Her şey daha iyi olacak.”
Kardeşi onu, insanları anında rahatlatan dev gibi bir gülümsemesi olan, misafirperver ve sıcak bir insan olarak tanım ediyor. Kitabın yayınlanmasının peşinden ağabeyinin dünyanın dört bir tarafındaki insanoğlu için ne kadar büyük bir esin kaynağı bulunduğunu anladığını söylüyor.
Bir taraftan yiyecek yiyecek benzer biçimde günlük işleri yapmasına engel olan bu hastalıkla savaşım ederken öteki taraftan gülmece duygusunu asla kaybetmemesine fanatik bulunduğunu vurguluyor ve ekliyor: “O benim için düzgüsel bir kardeşti. Kavga ederdik, oynardık, birbirimizi severdik, parti yapardık. Kendi dünyasının efendisiydi.”
Tıptaki gelişmeler yardımıyla 1960’larda demir akciğerler kullanımdan kalktı ve yerini solunum cihazlarına bıraktı. Sadece Paul Alexander devasa bir silindirin içinde yaşamaya devam etti. Şundan dolayı buna alışmıştı. Guinness Rekorlar Kitabı tarafınca demir akciğerde en uzun süre yaşayan şahıs olarak kabul edildi ve kayıtlara geçti.
BBC haberinden ve New York Times makalesinden derlendi.