Mars tenha, radyasyona maruz kalmış, cansız ve rüzgarlar tarafınca dövülen bir toprağa haiz. Sadece hem de oldukça hareketli anların da yaşandığı bir yer, zira uzay kayaları Mars yüzeyinde “özgür düşüş” yapmayı oldukca seviyor.
Asteroidler ya da kuyruklu yıldızların parçaları çoğunlukla Mars çölünü yaralıyor. Bunun bir sebebi de Kızıl Gezegen’in yörüngesinin Güneş Sistemi’nin milyonlarca asteroid ile dolup taşan asteroid kuşağının civarlarında olması. Ve bu asteroidler Mars ile çarpıştıklarında, gezegenin atmosferi Dünya’nın atmosferinin yoğunluğunun yalnız yüzde birine haiz olduğundan, atmosferde ısınıp, parçalanamıyorlar.
Sadece NASA yakınlarda Mars atmosferinde ısınıp, parçalanan bir objeye dair kanıtlar buldu. Parçalanmış, sadece tamamen yok olmamıştı. Ajansın yörüngedeki uzay aracı olan Mars Reconnaissance Orbiter, büyük bir kraterin tarafındaki bir takım yeni çarpışma noktasını gözlemledi.
Uzay aracının kamera ekibinden olan gezegen bilimci Mohamed Ramy El-Maarry şöyleki diyor: “Meteorit Mars’a doğru düşerken, atmosferdeki sürtünme yüzünden minik parçalara bölündü ve çarptığı yüzeyde bu dikkate kıymet deseni oluşturdu.” Bilim insanının bu bilgiyi paylaşmış olduğu blog sayfasının adı de duruma uygun: “Mars Atmosferi Savaşıyor!”
Aşağıdaki görüntü, uzay aracının yüksek çözünürlüğünde olan HiRISE adlı kamerası tarafınca yakalandı. Ortalama 265 kilometre yukarıdan çekilen Mars yüzeyi, ortalama 1 kilometrelik bir alanı kaplıyor. En büyük çarpışma noktası sol altta, etrafa yayılan minik çarpışmalar ise sağ tarafta içeriyor.
Dünya’nın aksine, Mars bu kraterlerini gizlemiyor. Dünya, çok fazla jeolojik hareketliliğe sahip, hareket eden tektonik levhalar ve patlayan volkanlar, tüm çarpışma izlerini silip götürüyor. Mars da jeolojik olarak ölü bir gezegen değil, Dünya’daki kadar aktif olmasa da, Mars’ta da depremler meydana geliyor. Ancak yeni kraterleri yok edecek ya da üstlerini kapatacak kadar sık değil.
Yukarıda gördüğünüz kraterler küçük olsa da, Mars, dikkate değer büyüklükte kraterlerle kaplı. NASA, gezegende 250 binden fazla, en az bir kilometre genişliğinde çarpma krateri olduğunu tahmin ediyor. Yaklaşık 5 kilometreden büyük Mars krateri sayısı ise 43 binin üzerinde.
Fakat Mars her zaman böyle kuru, kraterlerle örtülü, incecik atmosferli bir dünya değildi. Kızıl Gezegen bir zamanlar su ile dolup taşıyordu, nehirler genişleyen gölleri dolduruyordu. Gezegen bilimciler bu “sulu” bölgelerin ilkel Mars yaşamını barındırmış olabileceğini düşünüyor, sadece hemen hemen bu mevzuda bir kanıt bulunamadı.
Mark Kaufman’ın haberini Erinç Eröz Türkçeleştirdi