Makine ihracatı ilk 5 ayda 11,7 milyar dolar

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafınca paylaşılan makine imalat endüstri konsolide verilerine gore, senenin ilk 5 ayı sonunda Türkiye’nin özgür bölgeler dâhil toplam makine ihracatı yüzde 11,7 artarak 11,7 milyar dolar oldu. Senenin ilk yarısında Rusya pazarında sağlanan başarıyı Avrupa’da sergilenecek yeni bir başarı hikayesiyle desteklemek suretiyle çalıştıklarını belirterek Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu “En büyük şansımız, sanayide dönüşüm üstünde çalışan Avrupa ülkelerinin bürokratik ve hantal yapıları yüzünden oldukca süratli yol alamamış olmaları. Fakat bizim, imtihanlarına son gece çalışan bir öğrenciden daha bilgili olmamız ve hazırlık süreçlerimizi, rakiplerimizden geride kalmadan yoğunlaştırmamız lazım” dedi.

Makine imalat endüstri konsolide verilerine gore, senenin ilk 5 ayı sonunda Türkiye’nin özgür bölgeler dâhil toplam makine 11,7 milyar dolar oldu. Mayıs’ta geçen yıla gore aylık bazda kıymet olarak yüzde 33,5, miktar olarak yüzde 12,7 artış elde eden sektör, 2,4 milyar dolar ihracata ulaştı. 5 aylık dönemde KG başına averaj ihracat birim fiyatlarının 7 doların üstünde seyrettiği sektör, bu yıl miktar olarak daha azca ihracat gerçekleştirmesine karşın kıymet bazında yüzde 11,7 artış sağlamış oldu. Bu zamanda en büyük iki ihracat pazarını oluşturan Almanya ve Rusya’da KG başına averaj ihracat birim fiyatı 10 dolara dayanan sektörün, üçüncü sıradaki ABD’ye ihracatında birim tutarları 12,3 dolara terfi etti.

2023’ün ilk 5 ayında sağlanan 1,1 milyar dolarlık yükselişin yarıdan fazlasının Rusya’ya meydana getirilen ihracat artışından kaynaklandığına dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, senenin ilk yarısında Rusya pazarında sağlanan başarıyı Avrupa’da sergilenecek yeni bir başarı hikayesiyle desteklemek suretiyle çalıştıklarını belirterek şunları söylemiş oldu:

“Yanı başımızda devam eden cenk, yüz binlerce insanımızı etkileyen zelzele ve sonrasında gelen seçimler sebebiyle Avrupa’daki, bilhassa sürdürülebilirlik alanındaki gelişimleri takip etmeyi zorlaştıran bir gündem yoğunluğu oldu. En büyük şansımız, fazlaca zamandır sanayide dönüşüm üstünde çalışan Avrupa ülkelerinin bürokratik ve hantal yapıları yüzünden oldukca süratli yol alamamış olmaları. Fakat bizim, imtihanlarına son gece çalışan bir öğrenciden daha bilgili olmamız ve hazırlık süreçlerimizi, rakiplerimizden geride kalmadan yoğunlaştırmamız lazım. Ülkemizin yönetim istikrarının sağlamış olduğu avantajlarla, önümüzdeki 5 yıl içinde neler yapmamız gerektiğine odaklanmalıyız.”

“Dünyada kabul gören yaklaşımlar Türkiye’yi pozitif yönde ayrıştırır”

Cumhuriyetin yüzüncü senesinde göreve gelen yeni Bakanlar Kurulunun, deneyimli ekibiyle Sayın Cumhurbaşkanının öncülüğünde bu süreci başarıya ulaşmış şekilde yürüteceğine dair itimat uyandırdığına dikkat çeken Karavelioğlu şunları söylemiş oldu:

“Dünyada kabul gören yaklaşım ve yöntemlerin Türkiye’nin potansiyelini açığa çıkarmakta ne kadar etkin ve ayrıştırıcı bulunduğunu kanıtlayan pek oldukca örnek yaşadık. Son dönemden bir örnek olarak; Bilim Endüstri ve Teknoloji Bakanlığımız, Yeşil Dönüşüm mevzusunda ciddi bir altyapı hazırladı, rakip ülke uygulamalarının fevkinde unsurlar da taşıyan Yeşil Dönüşüm Destek Programı Uygulama Esasları Tebliği’nin taslağını kurumlarımızla paylaştı. Gelişmiş ülkelerdeki programları göz önünde bulundurarak uygulamaya sokulacak bu nevi hazırlıkların hızlanarak devam etmesi icap ettiğini düşünüyoruz.”

“Üyelerimizin S-Reyting almaları için lüzumlu altyapıyı kuruyoruz”

Son olarak başta makine sektörü olmak suretiyle, tüm endüstri kollarını yakından ilgilendiren REACH Tüzüğü’nün, Avrupa Kimyasallar Ajansı tarafınca onaylandığına dikkat çeken Karavelioğlu şunları beyan etti:

“Çevreye zararı dokunan on bine yakın maddenin yasaklanmasını öngören sadece teknolojik alternatiflerine ve geçiş sürecine dair öngörüler içermeyen bu tüzük, imalat sanayiinde büyük bir belirsizliğe niçin oldu. Avrupa Birliği’nin iklim politikaları paketini ifade eden 55’e Uyum (Fit for 55) kapsamında yer edinen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına yönelik yasama süreci tamamlanan CBAM Mevzuatı da yayımlandı. Raporlama yükümlülüklerinin yerine getirileceği geçiş periyodunun 1 Ekim 2023 itibarıyla başlaması planlanıyor. Ikimiz de bir taraftan Tecim Bakanlığımızın ikincil mevzuat önerisi ve eklerine ilişkin istişare sürecine katkı vermeye çalışırken, bir taraftan da üyelerimizin S-Reyting almaları için lüzumlu altyapıyı kuruyoruz.”

“Geri dönüşün ilk işaretleri resesyon fiyatlamasında elimizi rahatlattı”

Sanayideki bu dönüşümün devletimizde başarıya ulaşabilmesinde en mühim görevlerden birinin yeni iktisat yönetimine düştüğüne dikkat çeken Karavelioğlu, internasyonal tutumsal normlara geri dönüşü ifade eden siyaset değişikliğinde ihracatın ve ihracatçıların öncelenmesi icap ettiğini belirterek şunları beyan etti:

“Geçtiğimiz senenin ikinci çeyreğinden itibaren Türk Lirası’nda yaşanmış olan aşırı değerlenme, yabancı para cinsinden elde edilmiş gelirlerin yurt içi maliyet artışları karşısında yetersiz kalmasına niçin olmuştu. Enflasyon yüksek seyrederken, çoklu döviz kurları oluşmuş, kestirilemez döviz talepleri sorun yaratır hale gelmişti. Ölçeklerini korumak mecburiyetinde olan imalatçılar dış pazarı kaybetmemek suretiyle iç pazardan beslenirken, iç pazarda mecburen yükselen fiyatlarla büyük marjlar elde eden ithalatçılar, fazla süremeyeceği belli olan bu fırsatı daha çok mal getirerek değerlendiriyorlardı. Ekonomide rasyonel zemine dönüş olarak anlatılan yeni modelin; son bir yılda oluşan fiyatlama dengesizliklerini ortadan kaldıracağına ve ithalattan üretime dönüşü hızlandıracağına inanıyoruz. Tedrici bir geçiş sürecini gerektirecek bu dönüşün ilk işaretlerinin dahi küresel pazarı kasıp kavuran resesyon fiyatlamalarında elimizi rahatlattığını söylemeliyiz. Döviz gelirlerimiz üstündeki özgür tutum kabiliyetimize yeniden kavuşacağımız günleri de iple çekiyoruz.”

“Itimat arttıkça makine ve teçhizat yatırımları da hızlanır”

Bu sürecin döviz dengesinin sağlanmasına ve yüksek dış tecim açığının denetim altına alınmasına katkı sağlayacağını belirten Karavelioğlu sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Faiz oranlarında ihtimaller içinde artışların, kredi politikasında sıkılaşmanın, kamu harcamalarında tasarrufun ve TL’nin gerçek değerine ulaşmasının iç talebi sınırlayarak tutumsal faaliyetlerde bir yavaşlamaya yol açacağının farkındayız. Burada mühim olan seçici kredi politikasının sürmesi, ihracatın ve yatırımların bu şekilde desteklenmeye devam edilmesi. Eğer finansmanda başarısı kanıtlanmış bu yöntemde ısrar eden olunursa, sürdürülebilir ve öngörülebilir bir ekonomiye geçişe dair itimatı artıracağına ve ertelenmiş makine ve teçhizat yatırımlarını da hızlandıracağına inanıyoruz.”