Makedonya Kralı Philip’in MÖ 4. Yüzyılda Ölümü
YÜRÜYÜŞ İÇİN YANLIŞ YOL SEÇERSEN
Makedonya Kralı Philip hükmettiği seneler süresince fena ününden ve ileri
derecedeki aşağılık kompleksinden oldukca çekti. Krallığını, Yunan dünyasında
hatırı sayılır güçlerden biri haline getirmiş olmasına karşın, Korintliler,
Atinalılar ve Spartalılar benzer biçimde güneydeki daha kültürlü komşuları kendisini ve
dostlarını hep yırtıcı, dağda yaşayan barbarlar olarak görmüş oldu. Kişisel geçmişi
ve görünüşü de yüksek yerlerde saygı görmesine yetmiyordu. Ilk olarak ordusunu
harp alanına kendi götürmüş olan askeri bir liderdi.
Bunun sonucu olarak da birçok yerinden yara almıştı. Almış olduğu fena darbelerden
biriyle bir gözünü yitirmiş ve bir mızrak darbesiyle de baldırından
yaralanmıştı. Bu yaraların ikisi de doğru muntazam iyileşmeyip devamlı irin
akıtıyorlardı. Bilhassa bacağından oldukca fena bir koku geliyordu. Ek olarak
dedikodulara nazaran, tahtı ele geçirebilmek için anne katili olarak affedilmez bir
kabahat işlemişti.
Hususi yaşamı da aynı derecede skandallarla doluydu. İlk karısı Dionysius
rahibesi, şu demek oluyor ki bugünkü söylemle mabet fahişesiydi. O zamanlar bu şekilde bir iş oldukca
kabul görüyordu ve o da ufak bir kralın kızı bulunduğunu iddia ediyordu. Gerçek
skandal ise halkın önünde kavga etmeleriydi. Philip’e bir oğul doğurdu, efsanevi
İskender’i ve sonrasında İskender’in babasının Philip olmadığını, tanrı Zeus’un bir
yılan kılığına girerek odasına girdiğini ve çocuğun Zeus’dan bulunduğunu her yerde
konuşmaya başladı.
Günümüzün siyaset ve sex skandalları Pella’nın başkentinde kraliyet
sarayında dönen vakalar karşısında asla kalır. Karısı, Philip’i resmen
boynuzladığını açıklıyordu. Kadının yılanlarla gezdiği bilinmekteydi. Kral da,
kendisiyle yatmak isteyen hep beraberce, erkek-kadın ayırt etmeden yatma arzusuyla
tanınıyordu.
İskender’le olan ilişkisi sevgi-nefret ilişkisi olarak tanımlanabilir. Bir taraftan
aralarında hakikaten şefkatli anlamış olur geçiyordu. Philip, dönemin en meşhur hocası
Aristoteles’i İskender’e ders vermesi için getirtmiş ve burnu havada Yunanlıların
çocuğa saygı göstermeleri için yanıp tutuşmuştur. İskender de katılmış olduğu ilk büyük
harpte babasının etrafı düşman askerleriyle çevrildiğinde onu kurtarmak için
ileri atılmıştır. İskender, kelimenin gerçek anlamıyla kendisini babasıyla
düşman mızrakları arasına atmıştı.
Öteki bir taraftan da aralarında bir nefret vardı. Bilhassa çocuk adam olma
yaşına vardığında. Çocuğun anası ve babası arasındaki kırgınlık senelerce
sürmüştü. Philip, İskender yaşlarında bir kızla ikinci evliliğini yapmış olduğu sırada
işler iyice kızıştı. Düğün şöleninde Philip’in sarhoş arkadaşlarından biri yeni
evliliğin ve tahta yasal bir varis olasılığının şerefine kadehini kaldırdı. Netice
olarak da baba-oğul yumruklaşmaya başladılar ve aynı gece İskender ve anası
şehirden firar etti. Bu oldukca zekice bir hareketti, zira Philip sarhoş öfkesiyle ikisini
de öldürtebilirdi. Bir süre baba ve ana-oğul içinde harp sürdü. Sonunda bir
sulh anlaşması yapılmış oldu ve ana-oğul geri döndü.
Ayrıca Philip’in tüm Yunan dünyasını mısra getirme rüyası gerçekleşmeye
başlıyordu. İÖ 338’de geçen zamanı Chaeronea Savaşı’nda Philip, güçlerini
birleştirerek kendisinden iki katı büyüklükte bir ordu oluşturan Atina-Theb
güçlerini yendi. Bir sonraki yılda Korint’te Korint Anlaşması yapılmış oldu. Bu
bağlaşık anlaşmasına nazaran tüm Yunanistan Philip’in himayesinde olacaktı.
Her ne kadar toplumsal açıdan eşit görülmese de, ordusunun gücü yardımıyla
Yunanlıların en büyük savaşçısı olarak saygı görmesine ve Pers
İmparatorluğu’na karşı Asya’ya doğru harekete geçme hazırlıklarına
başlamasına niçin oldu.
Fakat İskender durumu bozan tek unsurdu. Makedonya Kralı tarafınca elçi
olarak göndermiş olduğu Yunanistan’da törenlerle zaferler kazanmış bir kahraman
benzer biçimde karşılanmıştı. Babayla oğul arasındaki fark oldukca açıktı. İskender, ne kirli
kokulu yaraları olan sinirli bir savaşçı, ne de alkolden ve aşırı seksten yorulmuş
yaşlı bir adamdı. Birçok şahıs genç İskender’i dünyada vücut bulmuş bir tanrı benzer biçimde
akıllı, esprili, iyi huylu, fiziki açıdan kuvvetli, oldukca yakışıklı, muhteşem bir Yunanlı
olarak görmüş oldu.
İskender’in başarı göstermiş Yunanistan gezisi Philip’in kulağına geldi ve daha çok
huzursuzluk yarattı. Orduları yöneten, savaşları kazanan yaşlı kraldı. Fakat
tüm şöhreti bu delikanlı topluyordu. Dahası, bir zamanlar karısı Olympias’ın
ağzından dökülen rahatsız edici söylentiler ortada dolaşmaya devam ediyordu;
İskender’in damarlarında Philip’in değil, bir tanrının kanı dolaşıyordu.
Pers İmparatorluğu’na yapılacak sefer hazırlıkları esnasında Pella’da dini bir
festival ve oyunlar düzenlendi. Philip kral olduğundan bununla birlikte baş rahipti.
Törenleri başlatmak için baş rahip olarak maiyetiyle birlikte tapınağa ve sonrasında
da arenaya gitmek onun göreviydi. Tüm Yunan devletlerinin temsilcileri de
orada bulunacaktı. Çoğunun Pella’ya ilk gelişiydi. Kent kendini hazırlıklara
verdi. Ne de olsa Pella artık bir barbar şehri değildi, kendisini Yunan
medeniyetinin ve kültürünün yeni merkezi olarak kanıtlamalıydı.
Festival, Philip’in yeni karısı ve yeni doğan oğluyla daha bir coşku kazanmıştı.
Philip’in yaşlı içki arkadaşları ve yeni karısının ailesi de gayri meşru bir lekeyle
kirlenmiş tahtın sonunda meşru bir varisi bulunduğunu uluorta konuşuyorlardı.
Ek olarak gerginliği artıran bir başka vaka daha vardı.
Philip’in bununla birlikte hususi koruma görevlilerinden olan eski adam
sevgililerinden biri, Philip için rakiplerinden biriyle kavga etmişti. Rakibi bir
çatışmada ölmüş ve son isteği de kendisiyle yarışmaya kalkan korumanın ortalık
bir yerde aşağılanması olmuştu. Ölen rakibin isteği yerine getirildi; Philip’in eski aşığı bir partiye çağrı edilip burada elleri kolları bağlandı ve kölelerle
hizmetçilerin aşağılaması için sokağa öylece atıldı.
Philip’e yakınma etmeye ve hakkaniyet dilemeye gittiğinde, Philip bu vakası oldukca gülünç
bir latife olarak buldu ve kendisini koruyamadığı için kahkahalarla gülerek
sarayından çıkarttı. Bu benzer biçimde vakalar, kumpaslar artık had safhaya gelmişti.
Maalesef tam da bu sırada Philip’in aklına mükemmel sandığı bir düşünce geldi.
Görünüşü yüzünden maruz kalmış olduğu alaylardan, tercihlerinden ve zorbaca
davranıyor bulunmaktan bıkan Philip, törene Yunan usulünde katılmaya karar
verdi… Kısaca yürürken yanında silahlı korumalarından hiçbiri bulunmayacaktı.
Yunan şehir devletlerinin yöneticilerinin bir çok tiran olarak adlandırılmaktan
korktuklarından, sokaklarda rahat rahat dolaşırlar, resmi törenlere öteki
vatandaşlar benzer biçimde tek başlarına, korkmadan, silahsız ve korumasız katılırlardı.
Şu sebeple yalnız nefret edilen bir kral yanında koruma görevlisi bulundurma
ihtiyacı hissedebilirdi.
Böylece Philip, festival sabahında en güzel giysilerini giydi, geçit töreninin
önünde yerini aldı, ağır aksak, topallayarak ilerledi ve halkın alkışlarına el
sallayarak karşılık verdi. Elbet bu şekilde asil bir hareketle yabancı konuklardan
oldukca pozitif eleştiriler aldı… ve canından oldu. Arenaya giden tünelin içine girer
girmez reddedilen eski aşığı ansızın elinde bir hançerle ortaya çıktı ve
Philip’in göğsüne hançeri sapladı. Philip arenaya doğru sendeledi ve kendi kan
gölünün içine düştü.
Şanssız suikastçı da derhal o anda İskender’in arkadaşları tarafınca yakalandı
ve öldürüldü. Birkaç saat sonrasında yeni gelin de kaderiyle karşılaştı. Philip’in eski
eşi Olympias onu bîr köşeye sıkıştırdı ve intihar etmenin hunharca
öldürülmekten daha iyi bulunduğunu söyleyerek genç kadının ve bebeğin ortadan
kaldırılmasını izledi. Günün sonuna doğru artık İskender’in tahta çıkması
kesinleşmişti.
Kumpas olabilir mi? Devrin tarihçileri, Büyük İskender zamanında vakaları
naklederlerken onun suçsuzluğunu yazmışlar fakat Olympias’la ilgili
değerlendirmelerin ucunu açık bırakmayı yeğlemişlerdir. En azından Philip, hep
istediği benzer biçimde toplumsal açıdan takdir toplayabilmiş ve çevresinde kendisine yardım
edecek korumaları olmadan gerçek bir Yunanlı benzer biçimde ölmüştü.