ONURCAN BAL Ağustos ayının ilk yarısında risk iştahında zayıflama ve küresel hisse piyasalarında satıcılı bir fiyatlama öne çıkıyor. Ağustos ayının ilk haftasında Fitch‘in ABD’nin kredi notunu bir kademe indirmesi, ABD’de bütçe kaynaklı sorunların yeniden gündeme gelmesi ve tahvil faizlerindeki yükseliş eğilimi risk iştahı ve riskli varlıklar üzerinde baskı oluşturan ana gelişmeler oldu. Geçen hafta ise özellikle Çin cephesinde açıklanan zayıf ekonomik veriler piyasalar üzerinde baskı oluşturmaya devam etti. Çin’in hem ihracat hem de ithalat rakamlarında temmuz ayında yıllık bazda çift haneli düşüşün yaşanması ve ihracatın son üç aydır üst üstte düşüş kaydetmesi, Çin ekonomisine ilişkin toparlanma endişelerini artırdı. Çin’de temmuz ayı TÜFE verisi yıllık bazda yüzde 0,3 oranında, ÜFE verisi de yıllık bazda yüzde 4.4 düşüş gösterdi. Çin’de iki yıldan uzun süredir ilk kez düşen TÜFE rakamı, deflasyonist sürece girildiğine işaret etti. Konut piyasasında uzun süredir yaşanan sorunlar, ihracattaki yavaşlama ve tüketici harcamalarında yaşanan düşüş, Çin ekonomisine ilişkin endişeleri gündemde tutuyor. Yine geçen hafta kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in ABD’deki 10 küçük ve orta ölçekli bankanın kredi notunu düşürmesi ve aralarında U.S. Bancorp, Bank of New York Mellon Corp., State Street Corp., ve Truist Financial Corp.’un olduğu büyük ölçekli bazı bankalar için de benzer bir karar alınabileceğine ilişkin açıklaması öne çıktı. FED‘in sıkılaşma döngüsünün sona erdiğine ilişkin beklentiler ve ABD ekonomisine ilişkin güç kazanan yumuşak iniş senaryoları temmuz ayında küresel hisse piyasalarını desteklerken, ağustos ayında yukarıda özetlediğimiz gelişmelerin etkisiyle hisse piyasalarında düzeltmelerin gündeme geldiği ve satıcılı bir seyrin öne çıktığı görüldü. Ekonomik veri akışları ile merkez bankalarına ilişkin beklentiler, önümüzdeki süreçte risk iştahı ve piyasaların seyri üzerinde belirleyici olmaya devam edecektir. Piyasalardaki faiz indirim beklentileri ve yumuşak iniş senaryolarında zayıflama yaşanacak olursa hisse piyasalarındaki satışların derinleşebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
ABD’DE TEMMUZ RAKAMLARI AÇIKLANDI
Geçen haftanın ikinci yarısında ABD’de açıklanan temmuz ayı enflasyon rakamları haftanın en önemli veri akışını oluşturdu. Perşembe günü açıklanan temmuz ayı TÜFE aylık bazda yüzde 0,2 artış kaydetti ve yıllık TÜFE yüzde 3’ten yüzde 3.2 seviyesine yükseldi. Manşet enflasyon aylık bazda beklentilere paralel açıklanırken, yıllık bazda yüzde 3.3 olan piyasa beklentisinin hafif altında kaldı. Çekirdek TÜFE genel beklentilerle uyumlu olarak aylık bazda yüzde 0,2 artış kaydetti ve yıllık bazda yüzde 4.8’den yüzde 4.7 seviyesine geriledi. Yıllık TÜFE’nin beklentilerin hafif altında gerçekleşmesi ve çekirdek enflasyonda devam eden ılımlaşma eğilimi FED’in ekonomiyi resesyona sokmadan enflasyonu dizginlemeyi başarabileceğine dair iyimserliği arttırdı. ABD’de cuma günü açıklanan ÜFE verisi beklentilerin hafif üzerinde aylık bazda yüzde 0,3 artış kaydetti ve yıllık ÜFE’de yüzde 0,8 olarak gerçekleşti. Açıklanan enflasyon rakamları sonrasında FED’in eylül ayındaki toplantısında faizlerde değişime gitmeyeceğine ilişkin beklentiler güç kazanırken, piyasalar FED’in sıkılaşma döngüsünün sonuna gelindiğini ve 2024 yılının ikinci çeyreğinden itibaren faiz indirimlerinin başlayabileceğini değerlendiriyor. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi FED’in sıkılaşma döngüsünün sonuna geldiği görüşüne katılmakla birlikte faiz indirimleri konusunda piyasadaki beklentileri iyimser bulmaya devam ediyoruz. Faiz artış döngüsünün sonuna gelmiş olsak da çekirdek TÜFE’nin yüzde 2’lik hedefin oldukça üzerinde seyrettiği dikkate alındığında faiz oranlarının düşünülenden daha uzun bir süre mevcut seviyelerini koruyabileceği kanısındayız.
ENFLASYONUN KÜRESEL ÇAPTAKİ SEYRİ ÖNEMLİ
Temmuz ayı verisinin ardından ağustos ayında hem ABD hem de küresel çapta petrol fiyatları ve enerji maliyetlerindeki artışın etkilerini manşet rakamlarda görüyor olacağız. ABD ekonomisine ilişkin yatışan resesyon endişeleri, OPEC+ kesinti kararlarına ek olarak Rusya ve Suudi Arabistan’ın gönüllü ek üretim kesintileriyle sıkılaşan arz koşulları ve güçlü seyreden küresel talebin etkisiyle son haftalarda petrol fiyatlarında yaşanan yükselişler dikkat çekiyor. Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) yayınladığı son raporunda, petrol tüketimin rekor seviyeye yükseldiğini ve bu durumun ağustos ayında fiyatları yükseltme ihtimali olduğunu belirtti. Petrol fiyatlarındaki yükselişin yanında geçen hafta Avustralya’da üç büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisinde çalışanların greve gitme ihtimalinin artış kaydetmesi, küresel LNG arzına yönelik endişeleri gündeme taşıdı ve bu durum Avrupa vadeli gaz fiyatlarında yüzde 35’leri aşan yükselişlerin yaşanmasına neden oldu. Özetle, petrol başta olmak üzere enerji maliyetlerinde son dönemde yaşanan artış eğiliminin küresel enflasyon görünümü üzerindeki etkileri yakından takip edilecektir. Enerji maliyetlerindeki artışın devam etmesi ve küresel çapta manşet enflasyonda yeniden yükselişlerin yaşanması merkez bankalarını daha temkinli olmaya itebilir.
FED YETKİLİLERİNİN AÇIKLAMALARI TAKİP EDİLİYOR
Son dönemde bazı FED üyeleri daha güvercin tonda mesajlar verirken, bazı üyelerin ise daha temkinli bir duruş ortaya koydukları görülüyor. Richmond FED Başkanı Thomas Barkin, enflasyon görünümünün ekonomide yumuşak iniş ihtimalini güçlendirdiğini ve enflasyonda hedef seviyesinin yıkıcı bir resesyon olmadan sağlanabileceğine belirtti. Atlanta FED Başkanı Raphael Bostic, enflasyonun gerilemeye devam etmesiyle birlikte FED’in para politikasını aşırı sıkılaştırmamak için temkinli olmaya çağırdı. Bostic, bugünkü görünümle en erken 2024’ün ikinci yarısına kadar faiz indirimi yapılmayacağını düşündüğünü de ifade etti. Philadelphia FED Başkanı Patrick Harker, son ekonomik verilerin yönünde herhangi bir ani değişiklik olmazsa, FED’in faiz oranlarını olduğu yerde bırakabileceği aşamada olabileceğini söyledi. Bununla birlikte faizlerin uzun bir süre yüksek seviyelerde kalabileceğini ve acil faiz indirimine gidilmesi için olası bir durum öngörmediğini de sözlerine ekledi. Chicago FED Başkanı Austan Goolsbee eylül ayı faiz artırımının belirsiz olduğunu ve masadan hiçbir şey çıkmadığını vurguladı. San Francisco FED Başkanı Mary Daly, tehminlerden daha iyi gelen temmuz ayı enflasyon verisine rağmen FED’in enflasyon hedefine ulaşmak için hala daha yapacak çok işi olduğunu belirtti. Son dönemde en şahin tonda açıklama ise Fed yönetim kurulu üyesi Michelle Bowman’dan geldi. Bowman, FED’in fiyat istikrarını tam olarak sağlamak için faizleri daha da yükseltmesi gerekebileceğini söyledi. Enflasyonun yüzde 2’lik hedefine doğru bir patikaya girmesi için muhtemelen ilave faiz artışlarına ihtiyaç duyulacağını vurguladı. Genel olarak FED üyelerinin açıklamalarında, ABD ekonomisinde resesyon endişelerinin azaldığına ve enflasyonda son aylarda gözlenen iyileşmenin etkisiyle faiz oranlarının sabit tutulabileceğine dair mesajlar öne çıktı. Ancak faiz artırımlarının sonlanması ile faiz indirimlerinin birbirine karıştırılmaması önem taşımaktadır. Zira Fed üyeleri erken bir faiz indirimi olmayacağına ilişkin vurgularını da sürdürdü.
BIST-100 Endeksi’nde oynaklık artış kaydetti
Mayıs ayının son bölümünden itibaren güçlü yükselişlerin kaydedildiği BIST-100 Endeksi’nde geçen hafta da yukarı yönlü seyir ve zirve yenilemeleri etkisini sürdürdü. Ancak geçen hafta yurtiçinde artış kaydeden ve son derece yüksek seyreden volatilite dikkat çekti. Özellikle perşembe günü tarihi zirvesini 7.766 seviyesine taşıyan endeks, bu seviyeden gelen satışlarla gün içi kazançlarını geri vererek negatif bölgeye geçti ve tüm zamanların en yüksek işlem hacmi kaydedildi. Perşembe günkü sert dalgalanma ve satışların ardından endekste cuma günü yeniden alımlar güç kazandı. Sektörel ve hisse bazlı ayrışmaların devam ettiği BIST-100 Endeksi geçen haftayı yüzde 4.24 oranında değer kazanımıyla 7.714 puandan tamamladı. Endekste tarihi zirvenin bulunduğu 7.766 ile 7.800 seviyesi kısa vadeli direnç noktaları olarak izlenecektir. Endekste 7.800 üzerinde tutunmanın sağlanması halinde 8.000 puana doğru yükselişler yaşanabilir. Psikolojik açıdan önem taşıyan 8.000 puan üzerinde kalıcılık sağlanabilirse yükselişlerin gücünü koruduğu ve 8.200 – 8.250 bölgesine doğru yükseliş eğiliminin devam ettiği görülebilir. Endekste 7.800 – 8.000 bölgesinin aşılamaması ve yeniden düzeltmelerin gündeme gelmesi durumunda ise 7.650 ve 7.500 seviyeleri kısa vadeli destek konumunda bulunmaktadır. 7.500 altındaki kapanışlarda 7.360 seviyesi destek olarak önem kazanacak olup, bu seviyenin kırılması halinde teknik görünümdeki zayıflamanın derinleştiği ve satışların hız kazandığı görülebilir. Bu durumda 7.200 – 7.000 bölgesine doğru geri çekilmeler gündeme gelebilir. Son dönemde artış kaydeden gün içi oynaklığa karşı dikkatli olunmalı ve mevcut durumda kredili/kaldıraçlı işlemlere mümkün olduğunca temkinli yaklaşılmalıdır. Ayrıca yurt içinde devam eden 2023/2Ç finansal sonuç dönemine bağlı olarak hisse/sektörel ayrışmalar etkisini sürdürebilir.