Kraliçe Victoria bir tık inceltildi, Ana Kraliçe Elizabeth Bowes-Lyon’ın gıdısı küçüldü, Şehir Dükü Prens George’un kırışıklıkları düzeltildi, tahttan çekilen Kral VIII. Edward’ın portresinden kafası çıkarıldı… Galler Prensesi Kate Middleton, kraliyet ailesinin resmi X hesabında yayınlanmadan ilkin çocuklarıyla olan fotoğrafında çeşitli düzenlemeler yapmış olduğu için yer yerinden oynarken İngiliz tarihçiler onlarca senedir kraliyet ailesi portrelerinde manipülasyonlara başvurulduğunu en sevdikleri örneklerle ortaya koydu.
Tartışmaların ortasında bu hafta Getty Images da Kraliçe II. Elizabeth, torunları ve torunlarının evlatlarının yer almış olduğu ve Kate Middleton tarafınca 2022’de Balmoral Kalesi’nde çekilmiş olduğu bildirilen bir fotoğrafın “kaynağında dijital olarak geliştirildiğini” ortaya koydu.
Bilhassa Ada basınının yoğun bir şekilde tartıştığı tuhaflıklar içinde merhum kraliçenin ekose eteğinin açıkça yanlış hizalanıyor olması ve Prens Louis’in yüksek ihtimalle fotoğrafta birazcık geriye taşınmış olabileceğine dair işaretler yer almaktaydı.
Kensington Sarayı yorum yapmasa da kopan yaygaradan sonrasında Kate’in “amatör bir hevesle fotoğraflarda düzeltmeler yaptığını” kabul edip özür dilemesi gözlerin fotoğraf arşivlerine dönmesine niçin olmaya yetti.
Bu rüzgarı besleyen detaylar içinde Kate’in geçirdiği karın ameliyatı sonrasında “gözlerden fazla uzak kalmış olduğu” düşüncesiyle ortaya atılan ve giderek dallanıp budaklanan komplo teorileri de yer alıyordu. Sonunda gerçek ortaya çıktı; Kate kansere yakalanmıştı ve doktorları tedavi kapsamında kendisine önleyici kemoterapi uyguluyordu. Kate, bu haberi ve beraberindeki gelişimleri eşi Prens William ile sindirmeye çalışırken bu süreç, Prenses’in bir süre gözden uzak kalmasına niçin olmuştu.
Bununla beraber tarihçiler, Photoshop’tan, Instagram filtrelerinden ve iPhone düzenlelerinden fazlaca ilkin; tanınmış kişilerden kamuoyunun özgünlük mevzusunda birazcık değişik beklentileri olduğu ve medya kurumlarının değişik standartlara haiz olduğu zamanlarda, kraliyet ve öteki sosyete portrelerinin yoğun şekilde rötuşlanmasının olağan bir durum bulunduğunu söylüyor.
Victoria, fotoğrafçılığın ilk günlerinde genç bir kraliçeydi ve eşi Albert ile bu yeni teknolojiyi benimsediler, hatta kraliyet karanlık odasında dagerotip yapmayı öğrendiler. Albert’in ölümünden sonrasında Victoria inzivaya çekilerek yasını dünyaya fotoğraflarla yansıttı. Elmas Jübile’si esnasında, hükümdarın halkla bağlantı kurmasının birincil yolu olarak resmi görsellerin ve fotoğrafların dağıtımını gerçekleştirmişti.
‘Oldukca erken dönemlerden beri…’
Kraliyet tarihçisi Ed Owens, “Oldukca erken dönemlerden beri görüntüler manipüle ediliyor” ifadelerini kullanmakta. Fotoğrafçıların hatta fotoğrafçı olmaya dahi gerek yok herhangi birimizin şimdi bazı düzenleme yazılımlarıyla yapmış olduğu şeyleri fotoğrafçılar o zamanlar negatiflerle uğraşarak yapıyorlardı.
Victoria’nın iyi mi asla yaşlanmamış benzer biçimde göründüğünün sırrı da bu erken dönem rötuş işlerinde saklı. Queen Victoria, First Media Monarch (Kraliçe Victoria, İlk Medya Hükümdarı) adlı kitabın yazarı John Plunkett, kitabında şu şekilde aktarıyor:
Victoria’nın bel bölgesi birkaç santim inceltildi. Daha ilkin olmayan yerlerde kıvrımlar oluşturuldu. Alnı ve yanağının bir kısmı tamamen düzeltildi. Negatifin üstünde yer edinen bir takım çizgi saçını koyulaştırıyor ve kalınlaştırıyordu.
Plunkett, kraliçenin fotoğraflarının rötuşlanmasının “ara sıra konuşulduğunu ve eleştirildiğini” yazıyor sadece bu şikayetler hem de rötuşlamanın rutin bulunduğunu da gösteriyor.
Alışılmadık bir fotoğraf değişikliği örneğinde ise Victoria, en büyük beş çocuğuyla beraber 1852 tarihindeki dagerotip bir portreden kendi yüzünü kazımıştı. Fotoğrafın bulunmuş olduğu Kraliyet Koleksiyonu, Kraliçe Victoria’nın şu fotoğrafa şu notu düştüğünü aktarıyor:
Benim yüzüm ne yazık ki berbattı fakat çocuklarınki güzel çıkmıştı.
20. yüzyılda kraliyet fotoğrafçılarının ustası olarak nitelenen Cecil Beaton, fotoğrafları kadrajdaki bu mühim insanların daha iyi görünmesini sağlayacak şekilde geliştirme mevzusunda bilhassa yetenekliydi.
Londra’daki Victoria ve Albert Müzesi, Kraliçe II. Elizabeth’in Elmas Jübile’si ile beraber Beaton’ın eserlerinden oluşan bir sergi düzenlemişti. Serginin küratörü Susanna Brown sergiye ilişkin bir videoda şunları dile getiriyordu:
Ziyaretçilerin sergide göreceği son fotoğrafların hepsi fazlaca yoğun bir halde rötuşlanmış… Beaton bir çok vakit rötuşçularına oturanların bel çevresini inceltmelerini yada mesela gıdıyı kaldırmalarını tavsiye ediyordu. Sadece idealize edilmiş bir imajın oluşturulmasında bu ayrıntılar fazlaca önemliydi. Bunlar belgesel çekimi değil. Saçın tek bir telinin dahi dağınık olmadığı ve her detayın muhteşem olduğu, fazlaca daha duygusal bir portre seçimi.
Bu fotoğraflar Kraliçe I. Elizabeth’in, sanatçılara “eskimeyen güzelliği” aktarma görevi verdiği idealize edilmiş “gençlik iksiri” resimlerinden o kadar da değişik değil.
Tarihçi Alexis Schwarzenbach, araştırmasında Beaton’ın, Şehir Dükü Prens George’un 1941 tarihindeki 39 yaşındaki portresindeki kırışıklıkları gidermek için rötuş yapma emirini buldu. Beaton notunda “Lütfen bunların hepsine olabildiğince fazla rötuş yapın. HM, rötuşlanmış saf çizgiler haricinde bir şeye alışık değil” ifadelerini kullanıyordu.
Ortaya çıkan görüntü, ertesi yıl dükün kaza eseri ölümünün arkasından gösterilen birçok ölüm ilanına eşlik ederken, Schwarzenbach bu işlemlerin İngiliz prensinin her zamankinden daha genç ve çekici görünmüş olduğu imajının ölümsüzleştirilmesine destek bulunduğunu yazıyordu.
‘Bay Beaton, rötuşların birazını kaldırmanız mümkün mü?’
Beaton’ın biyografisini kendisinden almış olduğu izinle kaleme alan yazar Hugo Vickers, Kraliyet Ailesi’nden bir müşterinin portresindeki değişikliklerin boyutuna itiraz ettiğini kaleme alıyordu. O şahıs Kraliçe II. Elizabeth’in anası Ana Kraliçe Elizabeth Bowes-Lyon’dan başkası değildi.
Washington Post’a konuşan Vickers, “Geçen yılların kendisine asla dokunmadığını hissetmiş ve ‘Bay Beaton, rötuşların birazını kaldırmanız mümkün mü?’ diye sormuştu” ifadelerini kullanıyor.
Şu anda Victoria ve Albert arşivlerinde bulunan ve Schwarzenbach’ın araştırmasına dahil edilen 1950 tarihindeki söz mevzusu çekime ilişkin üçlü fotoğrafta, Ana Kraliçe’nin beğenisini aşan fazla rötuşlanmış versiyon, düzenlenmemiş orijinal fotoğraf ve hafifçe rötuşlanmış üçüncü ve onaylanan versiyon yer almakta.
Vickers ek olarak 1960’lı yıllara kadar sosyete fotoğrafçılarının her insanın kırışıklıklarını gidermeyi bırakıp daha çok gerçekçilik arzuladıklarını söylüyor. Bununla beraber Vickers şu detayı eklemekten de geri durmuyor:
Bir sosyete ailesinin, kraliyet fotoğrafçısının ya da portre ressamının işi, insanların iyi görünmesini sağlamaktır. Eğer Lucian Freud değilseniz, yaptığınız şey budur.
Her ne kadar kraliyet portrelerini değiştirenler tipik olarak fotoğrafçılar yada onların beraber çalışmış oldukları rötuşçuları olsa da, bazı durumlarda basın da bu görevi üstlenmişti.
Mesela güzel görsellerle süslenen bir haftalık gazete olan Illustrated London News, Kral VIII. Edward’ın 1936’da taç giyme töreninden derhal ilkin tahttan çekilmiş olduğu haberini yayınlamaya çalışırken hafifçe rötuşlardan birazcık daha fazlasını yapıyordu. Gazete, taç giyme töreni baskısı için Edward’ı resmeden sanatçıya geri döndü ve sanatçı, Edward’ın cüppeli figürünün üstüne yeni Kral VI. George’un kafasını yerleştirdi.
Illustrated London News CEO’su Lisa Barnard, “Bu, bir derginin kraliyet portresini rötuşlamasının ilk örneklerinden biri” diyor. Evet, bir ihtimal ilkti sadece kesinlikle son değil.
Kaynak: The Washington Post / Metin Aktaşoğlu tarafınca yerelleştirildi