İflas erteleme uygulamasının piyasada ortaya çıkardığı yıkıcı etkiyi düzenlemek amacıyla gündeme gelen konkordato uygulaması, dönüp dolaşıp iflas erteleme gibi kullanılmaya başlandı. Her gün irili ufaklı birçok firmanın konkordato yoluyla alacaklılarına karşı aksiyon aldığını duyuyoruz.
İyi niyetli kimi firmaların dönemlik sıkıntılar sebebiyle piyasadan silinip gitmesini engellemek için geliştirilen bu son derece akılcı uygulama, ne yazık ki suiistimal edilmeye de açık. Gerçekte ödeme gücü olan firmalar, mali kayıtlar üzerinde kalem oynatarak ödeme sorumluluklarından kaçarken, işini hakkıyla yapmış firmalar alacaklarına ulaşamadıkları için sıkıntıya düşüyor. Piyasa barışını ve güveni bozarak orta vadede yıkıcı sonuçlar doğurabilecek bu yaklaşımı çok iyi izlemek ve hileli finansal raporlama yoluyla konkordato uygulamasının suiistimal edilmesine engel olmak gerekiyor.
Hedefte bankalar var
Son birkaç yılda hızla artan enflasyon ve ekonomik belirsizlik firmaların özellikle bankalarla olan borçluluk ilişkisini olumsuz etkilediğini söyleyen Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan” Piyasa borçlarını bir biçimde yöneten firmalar yüksek faiz, yüksek enflasyon baskısı altında bankalara olan taahhütleri karşısında sıkıntıya düşmeye başladılar. Bu durum kimi kötü niyetli firmaları konkordato yoluyla bankalara olan borçlarını yönetme eğilimine sokmuş olabilir. Niyetimiz kimseyi delilsiz suçlamak değil ama 30 senelik mesleki deneyimimiz ve piyasa tecrübemiz artan konkordato taleplerinin mali tablolar üzerinde yapılan manipülasyonlara dayanabileceğini bize söylüyor. Asıl amaç enflasyonist ortamın yarattığı belirsizlikte zaman kazanmak ve böylece faizden ve icra takiplerinden kurtulmak olabilir. Bu dönemde ticaret mahkemeleri heyetlerine ve komiserlere çok önemli bir görev düşüyor. Kötü niyetli kişilerin, kendilerine tanın bu hukuki hakları kötüye kullanmalarının önüne geçmek gerekiyor.” diyor.
Süreç nerden nereye geldi?
2018 yılına kadar “iflas erteleme” hükümleri hayatta olduğunu hatırlatan Fikriye Aslan, ancak yargılama süreçlerinin uzunluğu, yargılanan firmaların denetlenmesinin önündeki engeller, alacaklıların sürecin çok dışında kalmış olmaları gibi komplikasyonlardan dolayı yeni bir yasal düzenlemeye gidilerek iflas erteleme yürürlükten kaldırıldı ve kapsam daha da genişletilerek konkordato uygulaması yürürlüğe girdiğini söylüyor.
Bu uygulama temelde borçlunun alacaklılarına yaptığı bir ödeme taahhüdü üzerinde anlaşılmasına dayandığını belirten Fikriye Aslan şöyle devam ediyor: ”Borçlu firmanın ödeme taahhüdü alacaklılarının yarısı tarafından kabul edilirse ve elbette ticaret mahkemesi tarafından da tasdik edilirse biranda borçlu firma önemli bir “Mühlet” kazanmış oluyor. Bu mühletin süreleri ve şartları var elbette ama başta da dediğimiz gibi kazanılan zaman bugünkü ekonomik konjonktürde eskiye nazaran çok daha kıymetli. Ticaret mahkemesinin konkordato talebini kabul etmesinden sonra bir anda haciz yoluyla yapılan icra takipleri ortadan kalkar. Borçlu aleyhine ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir uygulanmaz. Borçlu bu dönemde görevlendirilen “komiser heyeti” kontrolü altında da olsa işlerine devam edebilir. Komiser heyetinin vereceği raporla geçici mühlet ve nihai mühlet tarihleri de neredeyse iki katına kadar uzayabilir. İşte uzayan bu süreç konkordatoyu kötü niyetle tercih eden firmalar için çok değerlidir. Çünkü borç uzun vadeye yayılmış sonrasında da uygun vadelere bölünmüştür.
2018 yılında kurda yaşanan ani hareketlilik sonrası patlayan bu uygulama Pandemi zamanında da çok sık kullanıldı. Her iki dönem de son derece anlaşılır gerekçeler üretiyordu. Ancak 2023 yılında bir anda yine konkordato taleplerinde artış görmeye başladık. Başta da söylediğimiz gibi biz de iyi niyetli firmaların geçici sıkıntılardan dolayı kapanıp gitmesini istemeyiz. Ayrıca biraz gecikmeli de olsa iflas erteleme ve konkordato gibi yollar alacaklıların da parasına kavuşmasına imkan veren modern ticaret hukuku yolları. Ancak hukukun, kurunun yanında yaşın yanmasına izin vermemesi lazım. ”