Kızıldeniz krizi lojistikte Türkiye için fırsat olabilir

Dünyada enflasyon ve tedarik zinciri endişelerini tekrardan gündeme getiren Kızıldeniz krizi, Asya ve Avrupa arasındaki tecim trafiğini durma noktasına getirdi. Kızıldeniz’deki güvenlik endişelerinin deniz taşımacılığı maliyetini artırdığını belirten TruKKer İcra Kurulu Üyesi-Avrupa & BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan, “Kriz sebebiyle navlun tutarları arttı, transit süreleri uzadı ve bilhassa yakın gönderiler için kara yolu taşımacılığının cazibesi arttı. Pakistan’dan Avrupa’ya meydana getirilen ticarette kara yolu taşımacılığına olan talep artıyor. Körfez ülkeleri başta olmak suretiyle yakın coğrafyamızdaki ülkelerden Türkiye’ye tecim ivme kazanabilir” dedi.

Kızıldeniz’de Husilerin İsrail’e ilişkin ya da İsrail’e giden gemilere yönelik iki aydan beri devam eden roket ve insansız hava aracı saldırıları, internasyonal ticarette son yılların en büyük krizini doğurdu. Asya’dan Akdeniz’e giden nakliye maliyetlerini 4 katına çıkaran krizin tırmanmasının, daha geniş ekonomik sonuçlar yaratacağına ilişkin endişeler giderek artıyor.

Kızıldeniz’deki güvenlik tehdidinin kara yolu lojistiğini alternatif hale getirdiğini vurgulayan TruKKer İcra Kurulu Üyesi-Avrupa & BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan, “Nakliye şirketleri denizdeki düzgüsel konteyner, petrol ve organik gaz trafiğinin çoğunu daha uzun ve daha pahalı bir seyahat olan Afrika’nın cenup ucuna yönlendiriyor. Bu da krizin enflasyonu besleyeceği ve tedarik zinciri tıkanıklıklarını tekrardan canlandıracağı endişelerini artırıyor. Krizin oldukca kısa sürede çözülmesi mümkün görünmüyor, zira bölgedeki siyasal mevzular süreci etkiliyor. TruKKer olarak ikimiz de o bölgedeki krizi iyi mi fırsata dönüştürebiliriz diye değişik taşıma modları ve alternatifler üstünde çalışıyoruz” dedi.

Dünya ticaretinin ortalama yüzde 12’sinin geçmiş olduğu Kızıldeniz, internasyonal taşımacılık açısından büyük ehemmiyet taşıyor. Kızıldeniz’in kuzeyinde yer edinen Süveyş Kanalı, Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlayan mühim bir tecim yolu. Başka bir ifadeyle, Avrupa ile Asya arasındaki en kısa deniz yolu, Kızıldeniz üstünden geçiyor. Türkiye’nin enerji tedariği de dahil olmak suretiyle internasyonal ticari ilişkilerini ağırlıklı olarak Süveyş Kanalı haricinde, yakın coğrafyasındaki ülkelerle kurduğuna değinen Hakan Arıkan, mevzuyu şöyleki değerlendirdi:

“Türkiye krizi fırsata çevirebilir”

“Bölgedeki güvenlik endişeleri ve giderek artan maliyetler, Avrupalı tedarikçileri Türk nakliyecilere yöneltebilir. Bu da Türkiye için bir fırsat olabilir. Avrupa ve Asya arasındaki tecim yolu olan Orta Koridor aslına bakarsan Rusya- Ukrayna Savaşı sebebiyle işlevini yitirmişti. Mevcut durum karşısında Türkiye, kendi üstünden geçen bir koridor yaratarak internasyonal kara yolu taşımacılığından almış olduğu oranı artırabilir. Doğu ile batıyı bizim üzerimizden bağlayan kesintisiz yollar yapmamız lazım. Türkiye ile Rusya ve Türkiye ile Uzak Doğu içinde Karadeniz üstünden deniz taşımacılığı yapılmasına dayalı modeller var. Sadece Rusya- Ukrayna Savaşı sebebiyle Karadeniz’de Rusya tarafındaki limanların kapanması Türkiye’den Rusya’ya RoRo ile geçip, kara kanalıyla devam etme imkanı kısıtlandı. Türkiye-Kafkaslar-Hazar Denizi-Türkmenistan-Kazakistan-Çin hattı üstüne kurulu bir Orta Koridor yaratılabilir.”

Polonya Avrupa’nın lojistik merkezi

Polonya’nın Çin’den kalkan trenlerin ilk durağı ve Avrupa’ya dağıtım için kullanıldığı bir köprü konumuyla Avrupa’nın lojistik merkezi olma avantajını koruduğunu, Kazakistan’ın ise Çin ile komşu olmasından dolayı stratejik bir konuma haiz bulunduğunu belirten Arıkan, “TruKKer olarak Türkiye, Polonya ve Kazakistan içinde bir stratejik üçgen içinde etkinlik gösteriyoruz. Doğu ile batı arasındaki ticaretin kontrolünü elde etmeye odaklanan bir strateji izliyoruz. Zira bu üç bölge, mühim tecim yollarının kesişiminde bulunuyor. Çin, Pakistan benzer biçimde üretici toplumlarla yakınlığımız, Dubai ve Kazakistan üstünden avantaj sağlıyor. Bununla beraber Türkiye, Polonya benzer biçimde stratejik konuma haiz ve Avrupa ile sıkı bağlantıları olan bir ülke. Stratejik hedeflerimizden sapmadan, vakit içinde değişen koşullara adapte olabilmek adına esneklik gösteriyoruz. Avrupa’daki varlığımızı büyütüp Türkiye’yi daha çok ön plana çıkararak orta ve uzun vadeli hedeflerimize ulaşmayı planlıyoruz” açıklamasını yapmış oldu.