Kadeh Tokuşturma Nerden Geliyor
Bu mevzuda daha güncel ve duygusal bir öykü var. Bildiğiniz gibi insanda beş ana duyu var: Dokunma, görme, koklama, tat alma ve işitme. Yemeğe gidilen bir restoranda şarap ısmarlanırsa, garson şarabı getirdikten sonrasında bardağa bir parmak koyar ve denetim etmesi için direkt adama uzatır. Hiçbir kadının da itiraz etmediği bu durum hakikaten anlaşılmazdır. Bundan dolayı dünyadaki aroma ve tat alma uzmanlarının bir çok hanımdır.
Her neyse biz gelelim restorana… Kadehin soğuk temasıyla dokunma duyusu doygunluk edildikten sonrasında kadeh havalı bir halde göz hizasına kadar kaldırılıp şarabın rengine bakılır. Görme duyusu kontrolünden sonrasında kadeh burun hizasından bir sağa bir sola gezdirilerek koklanır.
Küçük bir yudum alarak tadını da algıladınız. Aslına bakarsanız şaraptan pek anlamıyorsunuz. Garsonun da mantarını açmış olduğu şarabı kendisi içmezse başka birine verecek hali yok. Mecburen ‘muhteşem’ diyorsunuz. Fakat hala bir duyu kaldı, işitme duyusu. İşte o duyuyu da kadehleri tokuşturup, ‘çınnn’ sesini duyduktan sonrasında doygunluk ediyoruz.
Öykü hakikaten duygusal fakat işin aslı birazcık değişik. Antik çağlarda bir insanoğlunun düşmanını yemeğe çağrı edip, onu ortadan kaldırmak için zehirli bir içki sunması görülmemiş bir şey değildi. Ev sahibi içkisinin zehirsiz bulunduğunu kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir miktarını kendi bardağına dökmesine müsaade ederdi. Her iki şahıs de içkilerini aynı anda içerek birbirlerine olan güvenlerini gösterirlerdi.
Konuk ev sahibine olan güveninin fazlaca fazla bulunduğunu göstermek için bardaklar havada yan yana vardığında, kendi içkisinden onun bardağına bir şey dökmez, bardağını yavaşça onun bardağına vururdu. Duyulan ‘çın’ sesi gerçek bir güvenin ifadesi idi.