NASA’nın bulgu robotları bugüne dek Mars’ta dolaştı, Satürn’ün çevresinde gezdi, gezegenlerin ötesine uçtu ve artık yıldızlararası uzayda seyahat ediyor.
Sadece uzay ajansının mühendisleri, bu makineleri kimi zaman uzakta görünen canlı mavi noktaya çevirebiliyor.
NASA’nın eski baş tarihçisi Bill Barry bu mevzuyla ilgili “Neredeyse her vazife esnasında arkaya dönerek evimizin fotoğrafını çekiyoruz. Görünüşe gore dönerek eve bakmak için dayanılmaz bir isteğimiz var” diyor.
“Neredeyse her vazife esnasında arkaya dönerek evimizin fotoğrafını çekiyoruz.
“
Hakkaten de, aşağıdaki kozmik görüntülerde mütevazı, okyanuslarla kaplı Dünya’mızın insanlık tarafınca şimdiye kadar çekilmiş en uzak manzaralarından bazılarını görmüş olacaksınız. Öteki nesnelere, dünyalara, yıldızlara ve hatta galaksilere baktığımızda çoğu zaman bir tek noktalar görürüz. Sadece evrenin büyük bir kısmı için ikimiz de uçsuz bucaksız gökyüzünde bir tek bir noktayız.
Uzayda dolaşan Dünya ve Ay
1.3 milyon kilometre öteden Dünya’yı hala mavi bir misket şeklinde görebilirken, Ay’ı bile seçebilmek mümkün.
Bennu asteroitine seyahat yapmış olup oradan örnek alıp Dünya’ya getiren NASA’nın OSIRIS-REx uzay aracı, uzayın daha derinlerindeki hedefine giderken bu fotoğrafı çekti. Bu siyah beyaz fotoğrafta Dünya ve Ay’ın içinde 400 bin kilometre var.
Mars gökyüzünde bir nokta
NASA’nın Mars yüzeyini altı yıl süresince keşfeden ve gezegenin bir dönem sıvı su barındırdığı yönünde kanıtlar gören Spirit tekerlekli robotu, bu zamanı görüntüyü 2004’te çekti.
NASA görseli “Ay’ın ötesinde bir gezegenin yüzeyinden, Dünya’nın çekilen ilk fotoğrafı” olarak vasıflandırıyor. Fotoğrafta Mars’ın tepelerini görebilirken, gökyüzünde sönük bir nokta olarak Dünya’yı görmek mümkün.
Dünya’dan çıplak gözle bakıldığındaysa Mars, biz Dünyalılar için gökyüzünde parlak kırmızı bir nokta olarak görünüyor.
Dünya’ya yakınlaşmak
2013 senesinde Jüpiter’e doğru ilerleyen NASA’nın Juno uzay aracı, Dünya’nın çevresinde hız kazanmak için dönüyordu. Yerçekimi yardımı adında olan bu stratejiyle hedefine oldukça daha kısa sürede varacak olan Juno’nun üstündeki bir kamera, vasıta Dünya ve Ay’a ortalama 1 milyon kilometre uzaktan yaklaşmaya başladığında görüntü almaya başladı.
NASA Jet İtki Laboratuvarı görüntüyle ilgili olarak şu şekilde yazdı: “Netice, dünyamızın uzaktan bir ziyaretçiye iyi mi görüneceğine dair ilgi çekici, düşük çözünürlüğünde olan bir bakış oldu.”
Yıl 2016 olduğundayse Juno, “Gezegenlerin Kralı”na ulaşmıştı bile.
Görkemli Satürn’den bir görünüm
2013 senesinde NASA’nın Cassini uzay aracı, Satürn’ün görkemli halkalarının arasından, canlı mavi gezegenimizin sıradışı bir görüntüsünü elde etti.
NASA görüntüyle ilgili “Dünya, 1 milyar 450 milyon kilometrenin birazcık altında bir mesafede, gökyüzündeki birçok yıldızın içinde parlıyor ve mavimsi renk tonuyla ayırt ediliyor” diyor.
Dünya’nın Güneş Sistemi’nin büyük bölümünde açıkça görülebilen varlıklı mavi rengi, gezegenimizin atmosferinde dağılan güneş ışığından gelir. Işığın mavi dalga boyu kısa ve dalgalıdır, bu da atmosferik moleküllerin onu etrafa saçarak mavi bir sema yaratmasına izin verir.
Merkür’den bir bakış
Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür’e oldukça fazla uzay aracı gitmedi.
Sadece 2013’te NASA’nın MESSENGER uzay aracı, 100 milyon kilometre öteden Dünya ve Ay’ın bu fotoğrafını öekti. Aracın görevi, Merkür çevresinde olduğu kabul edilen ufak uyduları bulabilmekti.
Böylesine bir uzaklıktan Dünya ve Ay, oldukça sönük görünecekti. Bu yüzden MESSENGER, yüzeyden yansıyan ışığı uzun pozlama yaparak elde etti. NASA fotoğrafla ilgili olarak “Her ne kadar oldukça parlak ve büyük görünseler de gerçekte her ikisi de fotoğraftaki bir pikselden de daha ufak” diyor.
Dünya ve Ay hizalanıyor
Derin Uzay İklim Gözlemevi (DSCOVR) uydusu tarafınca çekilen bu fotoğrafta, Güneş’in aydınlattığı Dünya’nın önünde, Ay’ın nadiren görünen karanlık yüzüne bakabiliyorsunuz.
Efsanevi nefes mavi nokta
Dünya’nın kim bilir en acıklı resmi hem de Dünya’nın en ufak görüntüsü.
30 yıldan fazla bir süre ilkin NASA’nın öteki tüm görevlerden oldukça daha uzağa giden Voyager 1 uzay aracı, bu fotoğrafı 6.1 milyar kilometre öteden çekti.
Fotoğrafı büyüleyici kılansa, gezegenimizin bulunmuş olduğu yerle kesişen bir ışık huzmesi.
Büyük gökbilimci ve düşünür Carl Sagan, NASA enerji tasarrufu için kamerayı kapatmadan ilkin Voyager’ın bu görüntüyü çekmesini önermişti. Görünüm hayal kırıklığına uğratmadı. Sagan’ın fotoğrafla ilgili şu sözlerini de paylaşmadan geçmeyelim:
O noktaya yeniden bakın. O nokta burası. Evimiz. Biziz. Sevdiğiniz hepimiz, tanıdığınız hepimiz, adını duyduğunuz hepimiz, yaşamış ve yaşamakta olan her insan orada. Luk ve acılarımızın toplamı, kendine güvenen binlerce din, ideoloji ve ekonomik öğreti, her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, medeniyetin her yaratıcısı ve yok edicisi, her kral ve köylü, aşık her genç çift, her anne ve baba, ümitli çocuk, icat eden ve kaşif, her terbiye öğretmeni, her yozlaşmış politikacı, her “süperstar”, her “yüce önder”, türümüzün tarihindeki her aziz ve günahkar orada yaşadı – bir güneş ışını içinde asılı duran bir toz zerresi üstünde.
Mark Kaufman’ın haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.