İstanbul’a eğer ilk kere ziyaret etmek istiyorsanız görülmesi ihtiyaç duyulan mühim bölgeleri sizler için derledik. Müzeler, saraylar, camiler, zamanı çarşılar ve niceleri…
İstanbul’u gezmeye nereden başlamalı? 1 günlük İstanbul turunda neler olmalı? İstanbul’da dolaşmak için nereye gidilir? Günübirlik İstanbul turu nerelere gidilir? benzer biçimde sorularınızı bu yazımızda İstanbul’da sizin için hazırlamış olduğumuz seyahat rotamıza göz atmanızı tavsiye ederiz. Ek olarak 3 günlük seyahat programınızda vasıta kiralayabilir ve ya toplu taşıtlar ile gezebilirsiniz.
1. Günde Kapalı çarşıya gidiyoruz. İstanbul’un Beyazıt ilçesinde bulunan Kapalıçarşı zamanı ve büyüklüğüyle dünyada bulunan en eski ve büyük kapalı çarşılar içinde yer almıştır. Çarşıda 3.500’den fazla dükkân bulunurken çarşının ziyaretçi sayısı yılda 40 milyonun üstüne çıkabilmektedir. Oldukça fazla zaman harcamayın zira öteki bölgeler için hem vaktiniz hem de enerjiniz oldukca kalmaz.
Kapalı çarşıdan çıktıktan sonrasında Tramvay istikametin de aşağı doğru Sultanahmet’e doğru yürüyoruz isterseniz tramvaya binerek de geçebilirsiniz fakat oldukca uzak değil. Öğlen yemeğinizi Sultan Ahmet Meydanı’nda Türk mutfağının geleneksel tatlarını size sunan restoranlarda yiyip gezinize devam edebilirsiniz. Bilhassa Sultanahmet meydanında yer edinen Sultanahmet köftesini yemenizi tavsiye ederiz. Türk-İslam mimarisinin en başarı göstermiş eserlerinden kabul edilen Sultanahmet Camii 17’nci yüzyılda, Sultan I. Ahmet’in isteğiyle Mimar Sinan’ın talebe olan Sedefkâr Mehmet Ağa tarafınca yapılmıştır. Camii büyük külliyesiyle beraber şehirde bulunan en görkemli yapılardan biridir. Cami içerisini gezdikten sonrasında Sultan Ahmet meydanında Alman çeşmesinden su içip Ayasofya camisine doğru yol alıyoruz.
Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en mühim anıtları içinde yer edinen Ayasofya; mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği ile sanat dünyasında mühim bir yer meblağ. Ayasofya, Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı yerde üç kez inşa edilmiştir. 916 yıl kilise olarak ibadete açık olan yapı, Fatih Sultan Mehmed’in 1453’te İstanbul’u fethetmesiyle camiye çevrilmiştir. Ayasofya, Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu sonucu ile 1935 senesinde müzeye dönüştürülmüştür. 2020 senesinde meydana getirilen yeni bir düzenleme ile camii olarak hizmete adım atmıştır. Bu zamanı yeri gezdikten sonrasında sol tarafı takip ederek sizleri manzarasıyla mükemmel bir saraya götürecektir.
İstanbul’un fetih edilmesi sonrası, Fatih Sultan Mehmet’in isteği üstüne çalışmalarına başlanan Topkapı Sarayı’nın yapımı, 1478 senesinde tamamlanmıştır. 3 Nisan 1924 senesinde müze olarak hizmete süregelen ve bundan dolayı Cumhuriyet’in ilk müzesi özelliğine haiz olan saray, dünya üstündeki en görkemli saray müzelerinden biri konumundadır. Sarayı gezdikten sonrasında yeniden Ayasofya cami tarafına gelmiş olarak tramvayın karşısında bulunan Yerebatan sarnıcı ziyaret ediyoruz burada oldukca fazla sıra olabiliyor. Fakat yenilenen sarnıcı görmeye değiyor.
Halk içinde Yerebatan Sarnıcı olarak malum, bulunmuş olduğu yerde daha ilkin bir bazilika bulunması sebebiyle Bazilika Sarnıcı olarak da adlandırılan bu yapının zamanı, Bizans dönemine dayanmaktadır. İşletmesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafınca meydana getirilen bu eşi olmayan yapı hem müze olarak hizmet vermekte hem de birçok etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Akşam durağımız ise Gülhane Parkı Yorucu fakat kültürel açıdan varlıklı bilgilerle geçirilmiş bir günün arkasından akşam serinliğinde kuş cıvıltıları dolu, çiçekler ve çeşit çeşit ağaçların gölgelendirdiği Gülhane parkı sizin için dinlendirici olacaktır. 1. Gün sizi en oldukca yoran gün olabilir, fakat bu yakın bölgeleri görmeden gitmeyin deriz, akşam yemeği içinde gene tramvay yolunu takip ederek aşağıda bulunan Eminönü durağında inerek boğaz manzarası ile beraber balık ekmek tadı yapabilirsiniz.
2. Günde Beşiktaş ve Beyoğlunda gezeceğiz doğal olarak ilk Bölme meydanından İstiklal caddesine doğru yürüyüş yapıyoruz bu meşhur ve uzun caddede sokak lezzetlerinden tadabilirsiniz, bağımsızlık caddesi üstünde Galatasaray’dan Tünele doğru sol kolda sizi yapısı ile etkileyecek mükemmel bir kilise olan SAİNT ANTOİNE KİLİSESİ bulunmaktadır. İnşasına 1906 senesinde başlanmış ve 1912 senesinde tamamlanarak hizmete girmiştir. Mimarı İstanbul doğumlu olan Giulio Mongeri’dir. İtalyan rahipler tarafınca yönetilen kilise, İstanbul’daki en büyük Katolik kilisesidir. Kilise, betonarme olarak ve İtalyan Neogotik üslubunda inşa edilmiştir.
Kiliseyi ziyaret ettikten sonrasında yolumuza devam ederek İstanbul’un en malum zamanı yapılarından kabul edilen Galata Kulesine geliyoruz, 528 senesinde yapılmış olup süreç içinde değişik isimlerle tarih sahnesinde yer almıştır. Kulenin çatısı dahil 69,9 metre yüksekliği, 3.75 duvar kalınlığı ve ortalama 10 bin ton ağırlığında olduğu meydana getirilen emek harcamalar sonucu belirtilmiştir. Tepesine çıkarak İstanbulu seyretmek paha biçilemez bir keyif olacaktır sizin için. Burada çay kahve molası vererek dinlenebilirsiniz.
Sonrasında Galata kulesinden Karaköye inen mükemmel merdivenleri kullanarak Dünyanın ilk yer altı Kruvaziyer Terminali olan Galataport’a gidiyoruz. İstanbul Boğazı’nın kenarında kurulmuş ve 1,2 km sahil şeridini kapsayan Mahalle konsepti ile tasarlanan bu yerde kendinize uygun birçok alan bulabilirsiniz. İçerisinde 135 mağaza ve 54 restoran bulunduran bu yerde arzu ettiğiniz benzer biçimde zaman geçirebilirsiniz. Burada öğle yemeğinizi yiyip kafi enerjiyi depoladıktan sonrasında yola devam edebilirsiniz. Ek olarak Detaylı Galataport yazımızı okuyabilirsiniz.
Hazır deniz havası almışken yolumuza sahil kenarından devam ederek İstanbul Boğazının ihtişamlı yapılarından kabul edilen Dolmabahçe Sarayına gidiyoruz doğal olarak ki burada tramvay da kullanabilirsiniz. Sultan I. Abdülmecit tarafınca yaptırılan Dolmabahçe Sarayı’nın cephesi, İstanbul Boğazı’nın Avrupa kıyısında 600 metre süresince uzanıyor. Dolmabahçe Sarayı, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün son günlerini geçirdiği ve 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yumduğu yer olarak da öneme haiz.
Yapımına 1842 senesinde başlanan ve emekleri 1853’e kadar devam eden Dolmabahçe Sarayı, Abdülmecit döneminde ikamet ve resmi işlerinin yapıldığı yer olarak kullanılmaktaydı. Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk döneminde Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak da kullanılan saray, 10 Kasım 1938’de Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat etmiş olduğu yer olması sebebiyle de Cumhuriyet zamanı için büyük ehemmiyet taşımaktadır. Dolmabahçe’nin bulunmuş olduğu Beşiktaş sahil bölgesi, geçmişte Boğaz içinin koylarından biri olarak vapur ve tekne yapımı ile uğraşanların vakit geçirdiği bir yerdi. Antik çağlardan itibaren organik bir liman olan sahile Bizans döneminde kraliyet sarayları inşa edilmiş. Dolmabahçe sarayından sonrasında oksijeni bolca bir parka gidiyoruz. Halk içinde Yıldız Parkı olarak malum bu alan, esasen Yıldız Sarayı’nın dış koruluğudur ve son aşama varlıklı bir nebat örtüsüne haizdir. Parkın içinde yürüyüş parkurları, oturma ve dinlenme bölgeleri, kır kahveleri, garip çevre düzenlemeleri de oluşturulmuştur.
Boğaziçi’nin her an değişen güzelliklerinin seyredilebildiği manzarası, geçmiş nesillerden miras kalan asırlık ağaçları, su havuzları, gölcükleri ile her ziyaretçisini ayrı etkileyen park; hem kent sakinleri hem de ziyaretçiler için son aşama uygun bir gezinti alanıdır.
Sanırım gezerken akşam oldu galiba o vakit Avrupa yakasında akşam vakti gidilecek en güzel yere doğal olarak ki Ortaköy’e gidiyoruz Ortaköy denince akla kumpir ve İskele meydanındaki eşi olmayan görünüm geliyor. Tıpkı bir kartpostal benzer biçimde; solda semtin sembolü Ortaköy Camii ve Boğaziçi Köprüsü, sağda iskele, tam karşınızda ise Boğaz ve Beylerbeyi-Çengelköy manzarası, bu güzel yerlerde fotoğraflar çektikten sonrasında günün yorgunluğunu deniz kenarında çay içerek atabilirsiniz.
3.Günde Eğer İstanbul’a 3 günlük bir gezi için geldiyseniz size 3. günde önereceğimiz mekânlar Anadolu yakasında olacaktır. Avrupa yakasında konaklıyorsanız Eminönü ya da Beşiktaş iskelesinden vapurla boğazdan karşıya geçmenizi tavsiye ederiz. Karşı kıyıya kadar size boğazın yunusları neşeyle eşlik edecektir. Karşıya geçtiğinizde sizi Hezarfen Çelebi’nin Galata Kulesi’nden başlatmış olduğu dünyanın ilk uçuşu da Üsküdarı görme şansını yakalamış olacaksınız. Salacak sahilinde vapurdan indikten sonrasında vapurda gördüğünüz Kız kulesine doğru yürümeye başlıyoruz.
Zamanı Kız Kulesi, şüphesiz İstanbul’un en mühim simgelerinden biri. Hakkında pek oldukca rivayet bulunan, oldukca çeşitli efsanelere mevzu olan Kız Kulesi, yüzyıllar süresince aşkın ve ulaşılmazlığın sembolü olmuştur. Deniz kenarındaki çay bahçelerinde iskemle yok, minderlerde oturup ayaklarınızı uzatarak, simit ve çay eşliğinde İstanbul’un keyfini çıkarabilirsiniz. Maddi durumuz iyi ise Öğle yemeğini gene Kızkulesi’nde Boğaz’ın görkemli sularının ortasında yiyebilirsiniz. Ya da karşısındaki mekanlarda yiyerek Kız kulesini seyredebilirsiniz. Sonrasında derhal kız kulesinin önünden kalkan otobüslere binerek Beykoz tarafına gidiyoruz, İstanbul’un en güzel manzaralarından biri de asla kuşkusuz Çengelköy Sahil.
Ufak balıkçı teknelerine oldukça sık rastlayacağınız Çengelköy fotoğraf çekmek için en uygun bölgeler içinde bulunuyor. Bilhassa akşam saatlerinde daha keyifli olan Çengelköy, İstanbul’da ne olursa olsun gidilmesi ihtiyaç duyulan yerlerden birisidir.
Sırada İstanbul’un en temiz havası olan yere gidiyoruz Kanlıca sahiline ve meşhur kanlıca yoğurdunu yiyecek için doğal olarak ki.. Kanlıca’nın adı mevzusunda çeşitli rivayetler vardır. En oldukca kabul gören rivayetlerden birine bakılırsa, dönemin Osmanlı sultanlarından biri bigün komut vererek İstanbul’un havası en temiz semtinin bulunmasını ister. Iyi mi ölçüleceği mevzusunda ise vezirlerinden yardım ister. Vezirlerden biri her semte kanlı et bulunan direklerin asılmasını ve en geç bozulan etin olduğu direğin havası en temiz semt olacağını söyler. Sultan komut verir ve Kanlıca büyük arayla birinci olur ve Osmanlı Sultanı bu semte Kanlıca adını verir.
Temiz hava aldıktan sonrasında istanbulda son akşamınızı Kadıköy Bağdat Caddesi’nde, geniş kaldırımlar süresince sıralanmış dünyaca meşhur markaların mağazalarından alışveriş yaparak ve gecesinde de her çeşit eğlenceyi bulabileceğiniz mekânlarında doyasıya eğlenerek İstanbul’dan unutulmaz anılarla ayrılabilirsiniz.
Bir yazımızın sonuna geldik sizlerde bizlerin atlamış olduğu yada eklemek istediğiniz bir yer var ise yorumlar kısmına yazabilirsiniz ek olarak Seyahat rotası Youtube kanalımızdan bu 3 günlük seyahat programımızı seyredebilirsiniz.