Her ne kadar Uzay Yolu’ndaki şeklinde insanları ışınlamanın mümkün olup olmadığı hemen hemen bilinmese de, en azından veri transferi mevzusunda büyük bir atılıma oldukça yaklaşmış olabiliriz.
Kuantum durumların ışınlanması, yarının yüksek süratli veri aktarımını güvenli kılmakta kullanılabilecek şeklinde görünüyor. Birkaç yıl öncesine kadar %90 doğrulukla 40-50 km’lik mesafelerde kuantum ışınlanma gerçekleştirilebilmiş olsa da, bu işlem oldukça yavaş ve hantal. Sadece bilim adamlarının geliştirdiği yeni bir yöntemle, bir çift “dolanık” foton kullanılarak, ışığın durumlarını başka bir noktaya ışınlayarak, görüntü aktarımı hızlandırılabilecek.
Cenup Afrikalı, Alman ve İspanyol üyelerden oluşan ekip, bu yeni buluşun, geleceğin güvenli ağlarını oluşturmak için kullanılabileceğini düşünüyor. Günümüzde veri aktarımını güvenli kılmak için, güvenlik anahtarları, veriyle beraber aktarılıyor. Sadece bu yöntemle beraber “güvenlik anahtarı” herhangi bir halde aktarılmadığı için, verilerin çalınması da pratikte mümkün olmuyor.
Witwatersrand Üniversitesi’nden fizikçi Andrew Forbes, mevzuyu şu şekilde özetliyor: “Geleneksel olarak kontakt kuran iki taraf, bilgiyi bir yerden diğerine fizyolojik olarak gönderir. Kuantum aleminde de bu şekildedir. Sadece şimdi, bağlantı üstünden fizyolojik olarak seyahat etmeyen bilgiyi -aynı Uzay Yolu’nda olduğu gibi- ışınlamak mümkün.”
Peki nedir bu Kuantum Dolanıklık?
Araştırma, “kuantum dolanıklık” adında olan düşünce üstünden çalışıyor. Kuantum dolanıklık adında olan bu garip durumda, “dolanık” iki parçacık, aralarında evrensel boyutta mesafeler olsa bile, bir parçacık diğeriyle ilgili bir informasyon verebiliyor. Kısaca iki parçacıktan biri “yukarı” diğeri de “aşağı” dönüşlüyse ve dönüş yönü değiştirildiğinde birbirinin dönüş yönü de değişiyorsa, bu parçacıklara “dolanık” adı veriliyor. Dolanık bu iki parçacık, evrenin değişik uçlarında olsa da, dönüş yönlerindeki değişiklik gene de değişmiyor. Bu da iletişimin anlık ve mesafe değişmeksizin olmasını sağlıyor.
Araştırmada iki dolanık foton kullanılmış olsa da, araştırmacılar bunlara normalde olduğundan daha çok veri yüklediler. Doğal ki görüntüleri şifreleme potansiyeliyle de daha çok veri göndermek mümkün. Dahası bu yüklenen fazla veri, bir noktadan başkasına başarıya ulaşmış bir halde ışınlandı.
Hakikaten ışınlanma mümkün mü?
Her ne kadar bilginin kendisi aktarılmamış olsa da (bir web bağlantısı üstünden olduğu şeklinde), dolanık parçacıklardan birindeki belirli bir özelliğin dikkatli ölçümü, diğerindeki aynı özelliği etkilediğinden, kuantum durumunu anında aktarmış oluyor.
Arkasından ilk olarak ölçülen parçacığın gerçek detaylarını eski moda usüllerle aktararak, bu parçacığını durumu yok edilirken, orijinal durumunu da kilitlemek mümkün.
Meydana getirilen bu son deneyde araştırmacılar, yenilikçi bir tespit yönteminin, bir fotonun açısal momentumuyla ilgili lüzumlu ölçümleri iyi mi sağlayabildiklerini göstererek, bir kuantum durumunda ışınlanabilecek boyutların sayısını artırdı.
Şu an kuantum parçacıklar seviyesinde olsa da “ışınlanma”yı mümkün kılabiliyor olmak, veri aktarımı hızı mevzusunda yeni atılımlar yaşamamızı garantiliyor.
Science Alert‘in haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.