Hareket, söz ve şarkı urlarını içeren İlk bale, John Weaver’m “The Lovers of Mars and Venüs” (Mars ve Venüs’ün Aşkları” adlı balesidir. İlk kez 2 Mart 1717 günü Kraliyet Tiyatrosu’nda sahnelendi. Mars rolünde Louis Dupre, Venüs rolünde ise Bayan Santlow oynadılar. Vulcan rolünü de bizzat Weaver canlandırdı. Müzik, iki ayrı besteci tarafından bestelenmişti. Richard Fairbank, dans müziklerini hazırlamış, Kraliyet Orkestrası’ndan Henry Symonds ise senfonilerin sorumluluğunu üstlenmişti. Tiyatronun yöneticisi Colley Cibber, prodüksiyon giderleri konusunda alabildiğine cimri davranmıştı. Çünkü, bu tür yeni eğlence tarzının ne gibi bir sonuç vereceğini kestiremiyordu. Ancak, halkın ilgisi, beklenenin de üstüne çıktı. Sonuçtan yeterince memnun olmayan tek kişi, balenin yazarı Weaver’ in kendisiydi. Seyircilere göre daha gelişmiş bir beğenisi olduğunu öne sürüyor, bu nedenle de dansçıların performanslarından memnun olmuyordu. Dansçılar da Weaver’in “avantgarde” koreografisini yeterince özümleyememişlerdi doğrusu. Weaver, anılarında, “İtiraf etmeliyim ki” diyordu, “Dansları düzenlerken, modern eğilime daha çok kaydım.”
Weaver, baleyi operadan ayıran ve bir sanat biçimi olarak bağımsızlığa kavuşturan ilk sanatçıdır. Kıta Avrupası’nda sahnelenen ilk “ballet d’action” ise, Marie Salle’in “Pygmalion” adlı yapıtıdır. İlk kez 1734 yılı Ocak ayında Covent Garden’de seyirci karşısına çıktı ve aynı yıl Paris’te François Riccobini tarafından Theâtre-Italien’de yinelendi.
Bale, Fransa’dan Rusya’ya geçti ve bu ülkede, 1751 yılında bale üstadı Lande yönetiminde İmparatorluk Tiyatro Okulu kuruldu. Bu verimli kaynakta klasik formunu bulan bale, 1911 yılında doğum yeri olan İngiltere’ye Diyagilev topluluğu ile geri döndü.