Nostalji kültürümüzü yakalamış durumda. ‘Barbie’ 2023 yılının en fazlaca gişe icra eden filmlerinden oldu. Spotify, reklamverenler için hazırladığı 2023 dinleme trendleri raporunda, nostaljinin (bilhassa gençler içinde) müzik etkileşiminin kuvvetli unsurlarından biri bulunduğunu tespit etti. Rapora gore Z kuşağı eski sanatçıları dinlemek için 2022’ye kıyasla fazlaca daha çok zaman harcadı.
Nostalji, eğlence ve güzel duyu seçimlerde bu kadar büyük bir rol oynamasına karşın çoğu zaman hakir görülüyor ve bir oyalanma biçimi olarak tanımlanıyor. Hatta bunu ilerlemenin önünde bir engel olarak görenler var. Pek fazlaca şahıs dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek için eski güzel günleri anmak yerine bugüne ve geleceğe odaklanmamız icap ettiğini korumak için çaba sarfediyor. Onlara gore nostalji, insanların şimdiki zamandan hoşnut olmamasına ve gelecek hakkında karamsarlığa kapılmasına dahi niçin olabilir.
Sadece sayısı giderek artan bilimsel araştırmalar değişik bir hikâye konu alıyor. Nostaljinin ilerlemeyi desteklediği, insanların memnuniyetsizliğini gidermeye destek olduğu ve umudu beslediği görülüyor. Aslen nostalji, geçmişe hasret duymaktan fazlaca geleceği tasarım etmekle ilgili.
İnsanları birer mental vakit gezgini olarak tanım edebiliriz ve bir tek şimdiki zamanda yaşamayız. Sık sık geçmişimizi anar ve geleceğimiz için planlar yaparız. Egzersiz yapmak, işe gitmek ve sıhhatli beslenmek şeklinde günlük faaliyetler çoğu zaman anlık bir tercihten fazlaca arzu edilen bir geleceğe yönelik. Belirsizliklerle dolu bir gelecek hakkında düşünmek mühim bir kaygı deposu olabilir.
Nostalji psikolojisini 20 yıldan uzun bir süre ilkin araştırmaya başladığımda, geçmişe duyduğumuz özlemin kaygıya karşı iyi mi bir tür müdafa mekanizması olarak hizmet ettiğini ortaya koymak istedim. Hipotezim, geçmiş tatillerin fotoğraflarına bakmanın, eski bir aile tarifini pişirmenin yada en sevilen çocukluk filmini tekrardan izlemenin gelecek endişesine karşı teselli sağlamış olduğu yönündeydi. Şimdi bu fikri destekleyen mühim oranda kanıt var.
İnsanların ilişkilerinin geleceği hakkında karamsar düşündüğü zamanlarda daha nostaljik hissettiklerini tespit ettik. Anket çalışmalarında insanoğlu refahlarını tehdit eden ve geleceğin karanlık görünmesine yol açan (işi yitirmek, sıhhat durumunun fena olması, boşanmak ve sevilen birinin ölümünün yasını tutmak şeklinde) zor vakalar yaşadıklarında geçmişe daha çok hasret duyduklarını ifade ediyor. Doğrusu bireyler gelecekten kaygı duyduklarında ve şimdiki zamanda sorun yaşadıklarında daha nostaljik olma eğiliminde.
Peki nostalji insanların geçmişe saplanıp kalmasına mı niçin oluyor? Nostalji ve yalnızlık arasındaki bağlantıya baktığımızda, bunun bu şekilde olmadığını saptadık. Araştırmalar, yalnız hissetmenin nostaljiyi artırdığını ve nostaljinin de toplumsal bağlılık duygularını yükselttiğini gösteriyor. Gerçekleştirdiğimiz bir deneyde katılımcılara geçmişe hasret hissetmelerine yol açan bir anıyı düşünmeleri için birkaç dakika süre verdik. Sonrasında onlara toplumsal hedeflere ulaşmak, ilişkilerdeki sorun senaryolarını çözmek ve yeni insanlarla tanışmak için ne kadar istekli olduklarını sorduk. Nostaljik bir anıyı düşünen katılımcılar, bayağı bir anıyı düşünenlere kıyasla toplumsal hedeflere erişme ve ilişki sorunlarını çözme mevzusunda daha özgüvenliydi ve daha motive olmuşlardı. Başka bir deyişle, nostalji bir tek yalnızlığın acısını hafifletmekle kalmıyor; insanların bunu çözmesine ve yoluna devam etmesine destek oluyor.
Daha geniş anlamda, araştırmalar nostaljik düşüncenin esin duygularını artırdığını, gelecek hakkında iyimser bir tutumu teşvik ettiğini, öz saygı geliştirdiğini, yaratıcılığı artırdığını ve mühim yaşam hedeflerini takip etme isteğini desteklediğini ortaya koyuyor.
Nostalji ilerlememize destek olabilirken, toplumun hâlihazırda ilerleme kaydettiği yolları takdir etmemekle de ilişkilendiriliyor. Önceki yıllarda yaşamın daha iyi bulunduğunu düşünen insanoğlu, geçmişi daha azca idealize edenlere kıyasla mizaç olarak daha nostaljik. Nostaljinin ruhsal sebepleri ve işlevleri hakkında öğrendiklerimize dayanarak, insanlarda nostaljiye yol açan şeyin mevcut durumdan memnun olmama yada değişen dünyadan duyulan kaygı olması olası. Nostalji için korkulara bir cevap ve değişime uyum sağlamaya destek olan bir müdafa mekanizması diyebiliriz.
Elbet hepimizin değişik kişilik özellikleri ve deneyimleri var. Bu da değişen dünya karşısındaki tutumumuzu etkiliyor. Mesela devamlı yeni arayışlar, deneyimler ve teknolojiler ardında koşan insanların daha açık fikirli olduğu söyleniyor. Ötekiler ise istikrarı tercih ediyor; son olarak trendler ve ortaya çıkan potansiyeller mevzusunda pek istekli değiller. Değişimi sevmeyenler için değişiklik fazlaca fazla strese niçin olabiliyor. Ve insanoğlu belirsizlik yada kaygı içinde olduklarında düşüncelerinde daha katı ve değişime karşı daha çok direnç gösterme eğiliminde oluyor. İşte bu aşamada nostalji destek olabilir.
Zira nostalji daha pozitif yönde bir tutuma esin vererek değişime açık olmayı destekliyor. Bu konuda yapılan çalışmalar nostaljik düşüncenin yeni fikirlere ve deneyimlere açıklığı artırabileceğini ortaya koyuyor. Hatta anılara meydana getirilen yolculuklar, yaratıcı düşünceyi artırarak yeni fikirlerin ve yeniliklerin ortaya çıkmasında mühim bir rol oynayabiliyor. İş yerinde bile yararlı: Araştırmalar nostaljik bir iş deneyimi üstüne birkaç dakika düşünen çalışanların işlerini daha anlamlı gördüklerini ve işten ayrılma ihtimallerinin daha düşük bulunduğunu gösteriyor. Nostaljiyi eleştirenler muhtemelen bir çok insanoğlunun anılarını belirsiz ve dinamik bir dünyada yol bulmak için rehber olarak kullandığının bilincinde değil.
Archbridge Enstitüsü İnsan Gelişimi Laboratuvarı’ndaki ekibimiz tarafınca yakın zamanda yapılan bir ankette iştirakçilerin yüzde 84’ü nostaljik anıların kendileri için mühim olan şeyleri hatırlattığını, yüzde 72’si yaşam zor yada belirsiz olduğunda bir esin kaynağı bulunduğunu ve ortalama yüzde 60’ı hangi yöne gideceklerinden güvenli olmadıklarında yol gösterdiğini belirtti. 45 yaş ve üstü bireylerin nostaljik anıları neyin mühim bulunduğunu hatırlatan bir rehberlik olarak görme potansiyeli 45 yaş altı katılımcılara gore daha yüksek. Bu şaşırtıcı değil; zira daha yaşlı yetişkinlerin yararlanabileceği daha çok yaşam deneyimi var.
Kendinizi geçmişin günümüzden daha iyi bulunduğunu düşünürken buluyorsanız, o vakit üstün bulunduğunu düşündüğünüz belirli yönleri yazmayı deneyin. Niçin daha iyi bulunduğunu düşünüyorsunuz? Zira geçmişle ilgili hislerimiz eğer doğru bir halde kullanılırsa hayatımızı iyileştirmek için kuvvetli bir vasıta işlevi görebiliyor.
Clay Routledge, Archbridge Enstitüsü’nde başkan yardımcısı ve Human Flourishing Lab direktörü ve yazar. Business Insider makalesinden Türkçeleştirildi.