Habil Hakkında Bilgi – Habil Nasıl Öldürülmüştür
Yeryüzünde ilk cinayet, Hazreti Adem’in oğullarından Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürmesiyle işlenmiştir. Kabil katillerin önderi olması itibariyle, kıyamete kadar haksız yere cana kıyan bütün katillerin günahının bir mislini de yüklenecek olan bedbaht bir insandır. Bu konuyla ilgili olarak Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Haksız yere öldürülen her insanın kanının günahından, Adem’in oğlu (Kabil hesabına) bir pay ayrılır. Çünkü bu cinayeti âdet edinenlerin önderi odur.”
Kaynaklarımızda belirtildiği üzere Kabil’in kardeşini öldürmesinin sebebi kıskançlık idi. O, kendisinin evlenmek istediği kızın Habil ile evlendirileceğini anlayınca kardeşine karşı büyük bir kin ve nefret duymuştu. Hadisenin tafsilatıyla ilgili verilen bilgilere göre Hz. Adem ve Havva Cennet’ten çıkartılıp yeryüzüne indirildikten sonra yüce Allah onlara bir çok oğullar ve kızlar verdi. Hz. Havva her batında bir erkek, bir de kız olmak üzere ikiz çocuklar doğurdu. Bunlar gençlik çağlarına eriştiklerinde ilk doğan ikizlerden erkek olan, daha sonra doğan ikizler içindeki kız ile evleniyor; ilk doğan kız ise ikinci batında doğan erkek ile evleniyordu. O günler içinde yeryüzünde başka insan olmadığı için bu bir süre böyle devam etmek zorundaydı. Kabil kendi ikizinin daha güzel olması sebebiyle, Habil ile doğan kızı almak istemedi ve babasının emirlerine aykırı hareket ederek kendi ikizi ile evlenmek istediğini bildirdi. Çıkan anlaşmazlık üzerine Hz. Adem onların Allah’a birer kurban takdim etmelerini emretti. Böylece kimin kurbanı kabul edilirse onun haklı olduğu anlaşılacaktı. Daha çok hayvancılıkla meşgul olup ailenin koyun sürüsünü gütmekte olan Habil, Allah’a takdim edeceği kurban için, koyunları içinde en değerli olan bir koçu seçip ayırdı. Ziraat işleriyle meşgul olan Kabil ise yüreğini bürüyen kıskançlık ve inkâr sebebiyle takdim edeceği kurbana ehemmiyet vermeyip değersiz bir takım şeyler sundu. Neticede Allah Habil’in kurbanını kabul edip de bu meselede Kabil’in haksız olduğu anlaşılınca onun inkâr ve sapkınlığı daha da arttı ve bulduğu ilk fırsatta Habil’i katletmeyi düşündü. Üstelik kendisinden daha güçlü ve kuvvedi bir kimse olan kardeşini uyurken, başına vurduğu büyük bir taşla öldürmeyi planlayıp sonunda da bu menfur emelini gerçekleştirdi. Habil, koyunlarının arasında, bir ağacın dibinde uyurken ona yaklaştı ve yerden aldığı büyükçe bir taşı, kin ve hırs içinde kardeşinin başına vurup onu katletti.
Böylece yeryüzünde ilk kan dökülmüş, ilk cinayet işlenmiş oluyordu. Kabil, kardeşinin kanlar içinde uzanan cesedini ne yapacağını ve nasıl saklayacağını düşünürken bir karganın ölü olan başka bir kargayı toprağa gömdüğüne şahid olmuş, “Eyvah bana! Bir karga kadar olamadım!”demiştir.
Hazreti Âdem’in oğullan ile ilgili bu kıssa Kur’anı Kerim’de şöyle anlatılmıştır:
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden) “Andolsun seni öldüreceğim” dedi. Diğeri de, “Allah ancak kendinden korkanların kurbanını kabul eder” dedi.
“Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan bile ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Ben istiyorum ki sen, hem benim günahımı, hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın. Zalimlerin cezası işte budur” dedi.
Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti de onu öldürdü. Bu yüzden de kaybedenlerden oldu. Derken Allah kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazık bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten acizmi oldum” dedi ve ettiğine yananlardan oldu.
(Mâide Sûresi: 2 7-31)
Kabil, Habil’i öldürdükten sonra istediği kızı da kaçırarak baba ocağından ayrılmıştır. Gittiği yerde nesli çoğalmış, ayrı bir kabile oluşturmuştur.
Hazreti Adem’in diğer çocukları onlarla temas kurmaktan uzun süre sakınmışlarsa da daha sonra, kendilerine gönderilmiş olan peygamberlerinin sözünü dinlemeyerek Kabil oğullarının yurduna gidip gelmeyi ve orada
işlenen suç ve günahlara bulaşmayı adet edinmişlerdir. Hazreti Şit aleyhisselâmın bu konuda kavmini uyarıp ikaz ettiği, hatta küçük bir ordu tertipleyerek Kabil oğullarıyla savaşa tutuştuğu rivayet edilmiştir.
Yine bazı kaynaklarda ve tefsirlerde ifade edildiğine göre Kabil, ateşe tapanların da önderidir. O, bulunduğu bölgede büyük bir ateşgede kurmuş, çocuklarının burada yanan ateşe tapınmalarını istemiştir. İyice yaşlandığı
bir sırada, âmâ olarak doğmuş olan öz oğullarından biri tarafından, başına fırlatılan taş sebebiyle öldürülmüştür.