Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Kent hayatında ekolojiyle dost sade bir hayat yaşayan Utku Yılmaz kendisini, sosyal girişimci, çevre aktivisti ve içerik üreticisi olarak adlandırıyor. Ekolojik besleniyor, zehirsiz temizleniyor ve temiz giyiniyor. Evinde bir çöp kovası bile olmayan Utku, yaşamını ve bildiklerimi en sade haliyle paylaşarak, kentte ekolojik bir hayatın mümkün olduğunu sosyal medyada takipçilerine hatırlatıyor. Ekolojik yaşamı doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlayarak, yatırımımızı kendimize ve sevdiklerimize yaparak yaşadığımız sade, özenli, yavaş hayat olarak tanımlayan Utku, aslında kendini bildi bileli böyle bir hayat yaşıyordu.
Gıda, tüketim, doğa konusunda farkındalığı hep yüksekti. Ancak son 15 yıldır farkındalığı biraz daha arttı. Tüketim konusunda çalışmalar içinde yer almaya, okumalar yapmaya başladı. Edindiği bilgiyi paylaşmaya, paylaştıkça daha çok öğrenmeye başladı. Artık gıdanın kimin tarafından, nerede, hangi mevsimde ve hangi koşullarda yapıldığını, giysilerini üretenlerin hakkını alıp almadığını gözetiyor, satın aldıklarının gezegene ve insanlığa maliyetini hesaplıyor, tüketmek yerine türetiyor, satın alma ve biriktirme alışkanlıklarıyla yüzleşiyor, eşyaya bağımlılığını sıfırlamasa da en azından azaltıp yatırımını bilgiye yapıyor.
“Böylelikle eşyayla başlayan sadeleşme sürecim, duygularıma ve insan ilişkilerime de dokunmuş oluyor” diyen Utku Yılmaz, “Herkesin yolculuğu biricik. Bazıları daha sağlıklı bir beden, bazıları daha sağlıklı bir zihin, bazıları daha konforlu bir ekonomi, bazıları gezegen için başlar. Tüm bu sebeplerle eşyadan bağımlılığı azaltıp sadeleşme, beslenme alışkanlığını değiştirmek, satın aldıklarımızın arka planını sorgulamak gibi birçok yöntem var. Bence en temel ve en çok işe yarayan yöntemler, tek kullanımlık kültürsüzlüğünden uzak durmak, ihtiyacımız yoksa satın almamak, yerel ve mevsiminde beslenmek, benim talebimden ne olacak ki demeden karar vericilerden talep etmek önemli” şeklinde konuştu.
‘BİR YIL BOYUNCA HİÇBİR ŞEY SATIN ALMADIM’
Hayatını görenlerin çok fazla şaşırmadığını çünkü farklı görünen bir hayatının olmadığını söyleyen Utku, “Hiçbir şey satın almadığım 1 yıllık dönemi anlatmaya başladığımda, yakın arkadaşlarım çok şaşırmıştı. O yıl birlikte tatile çıkmamıza rağmen hiç fark etmediklerini söylediler. Tuhaf bulduğum tepkileri asıl sosyal medyadan alıyorum. Önünü arkasını bilmeden çokça yorum yapılıyor. Kendi bedenini, saçını, tenini tanımayan hatta sevmeyen insanlar görüyorum. Hâlâ kendilerini merak etmemelerine ise şaşırıyorum” dedi.
Ekolojik hayatın herhangi bir eksisini görmediğine dikkat çeken Utku Yılmaz, “Daha sağlıklı bir beden, daha sağlıklı bir zihin, sevdiklerinizle geçirilen daha çok vakit, daha yeşil ve mavi bir gezegen, daha az temizlik ve daha az para harcamanın neyi kötü olabilir ki” diyerek hayatına kattığı alışkanlıklara şu örnekleri verdi: “Yıllardır tek kullanımlık streç film, buzdolabı poşeti, ped, tampon satın almıyorum, tek kullanımlık pipet, karton bardak gibi satın almasam da aldıklarımla verilenleri de kabul etmiyorum. Yerel tohumdan, mevsiminde ve tarım zehirsiz gıda ile besleniyorum. İhtiyaç dışı alışveriş yapmıyorum, ikinci ele şans veriyorum. Bir yerden bir yere giderken öncelikle yürümenin yolunu arıyorum. Evimi gereksiz eşyalarla doldurmuyorum. Hatta kütüphanemi bozdum, okuduklarımı bağışlıyorum” şeklinde konuştu.
‘EVİMDE ÇÖP KUTUSU YOK, NE ATILIRDI HATIRLAMIYORUM’
Böylesi bir hayatı yaşarken hiç zorlanmadığına dikkat çeken Utku Yılmaz, sürekli alışveriş yapmanın, göze batanları her gün çöpe atmanın, sürekli temizlik yapıp eve gelirken evde ne eksik diye düşünmenin daha yorucu olduğunu söyleyip ekledi:
“Evimde çöp kutusu yok. Çöpe ne atılır, hatırlamıyorum. Ambalajlı gıda tüketmiyorum. İhtiyacım kadar alıyorum. Saklama yöntemlerini uyguluyorum. Tarım zehirsiz gıda almadığım için kabukları değerlendiriyorum. Tek kullanımlık kullanmıyorum. Az miktarda kalan organik atığım için kompost yapıyorum. Eğer çöp olacak bir sorunla karşılaşırsam sosyal girişimci veya aktivist kimliğimde sorunu çözüyorum. Örneğin ambalajsız gıda ve temizleyici almak zordu, ortağımla birlikte Kadıköy Belediyesi’nin kapısını çalıp Atıksız Dükkan talep ettiğimizi söyledik. Şimdi Atıksız Dükkan’ın en sadık müşterisiyim. Tek kullanımlık plastiklerin alternatiflerini ülkemizde bulmak zordu. Ekolojik dönüşüm olarak ‘Kimse üretmiyorsa biz üretelim’ dedik. Şu anda her yerde gördüğümüz kompost edilebilir fırçaların, yeniden kullanılabilir bezlerin, çelik ürünlerin isim ve üretici anneleri biziz.”
NEREDEYSE SIFIR EŞYAYLA KENDİNE EV KURDU
Utku’nun ailesi de kendi gibi bir hayat yaşıyor, onlara gittiğinde ya da onlar kendisini ziyaret ettiğinde değişen hiçbir şey olmuyor. Tatil için ise ekolojik çiftliklere, bir eve ya da sürdürülebilir otellere gidiyor. “Arkadaşlarımsa, ben içerik üretmeye başladıktan sonra evimde çöp kovası olmadığını fark etti” diyen Utku, “Böyle bir hayat yaşadığınızda dışarıdan anlaşılabilecek bir farklılık olmuyor. Yine yiyorum, içiyorum, geziyorum, okuyorum; sadece biraz daha özenle. Kahveciye gittiğinizde otururken karton bardakta kahve almanıza gerek yok, hayatı biraz yavaşlatıp kahveyi porselen bardakta alabilirsiniz” yorumunda bulundu.
Utku Yılmaz, “Ucuz mal alacak kadar zengin değilim diye harika bir söz var. Ucuz, kalitesiz, tek kullanımlık (ya da en azından az kullanımlık) ürünler sürekli yenisini istiyor. Kaliteli olan sürdürülebilir olanları bir kez alıyorsunuz, yıllarca kullanıyorsunuz” şeklinde konuştu. 2 sene önce neredeyse sıfır yeni eşyayla kendine bir ev kuran Utku, ikinci el dükkânlarından, ikinci el sitelerinden, arkadaşlarından yeterli miktarda eşyalar edindi, bazı eşyalarını da kendi yaptı. Böylelikle kaliteli, sadece onda olan ve uygun fiyatlı eşyalarla kurulmuş sade bir evi oldu.
‘YORUMLARDA TEMİZ OLMADIĞIMI YAZANLAR VAR’
Utku Yılmaz’ın sosyal medyada paylaştığı içerikleri kitlesinin dışına ulaştığında tuhaf yorumlar da alıyor. “Bilhassa sosyal medyayı basan hijyen perileri epeyce tuhaf” diyen Utku, “Saçlarımızı, bedenimizi, giysilerimizi, hatta yiyeceklerimizi sürekli ve bol deterjanlarla yıkamamız gerektiğini düşünüyorlar. Aksini önerdiğimde ise temiz olmadığımı söylüyor, istediği şekilde yorum yapma hakkını kendilerinde görüyorlar. Oysaki kaliteli bir sabun ve deodorantla temizlenen beden, polyester içerikli olmayan bir tişörtle güzel kokar” deyip sözlerini şöyle noktaladı:
“Benim petrol bazlı kokularla bastırmama gerek duymayacağım kadar güzel bir kokum var. Bir de son zamanlarda enerjiciler türedi. İkinci ele eşyaların kötü enerjisinin hayatımızı olumsuz etkileyeceğini söylüyorlar. Bilimsel dayanağı olmayan bu savlar, kötü giden hayatımızın nedeni olarak görülüyor.”