8. Yeni Nesil Girişimcilik Zirvesi’nin son paneli, “Girişimcilik dünyayı iyi mi iyileştirir?” başlığında gerçekleşti. Toplumsal girişimcilerin bir araya gelmiş olduğu panelde, tarımsal kalkınma, köy okulları ve hususi eğitime gerekseme duyan küçüklere odaklanan girişimciler, neler yaptıklarını söyledi. Moderatörlüğünü Para Dergisi Bilişim Editörü Ürün Dirier’in yapmış olduğu panelde, konuşmacılar KODA (Köy Okulları Değişiklik Ağı) Kurucusu Mine Ekinci, Tabit Ar-Ge Müdürü Orhan Kurt ve Otsimo Kurucusu Zafer Elcik, Türkiye ve dünyadaki çalışmalarını söyledi.
13-14 yaşından beri sivil cemiyet emekleri içinde bulunduğunu ifade eden KODA Kurucusu Mine Ekinci, kendisinin de köyde büyüdüğünü ve bu yüzden köy okullarının devamlı ana odağı bulunduğunu belirtti. Mine Ekinci, “Akrabalarım hala Yalova’nın Soğucak köyünde yaşıyor. Yüksek lisansımı da Harvard’da Internasyonal Eğitim Politikaları alanında yaptım. Köy okullarına hem fırsatlar hem de eğitim politikaları geliştirmek odağından bakıyoruz. KODA’yı 2016 yılından kurduk. Köy öğretmenleri ve aileler üstünden 30 binin üstünde çocuğa ulaştık. Türkiye’de köy okulu denince aklımıza bir tek koliyle giden yardımlar geliyor, fakat eğitim vesilesiyle kırsal kalkınmanın gerçekleşmesi için önceliğimiz köy öğretmenleri. Bu anlamda ulusal eğitim müdürlükleri, eğitim fakülteleri ve STK’lar ile beraber, eğitim politikalarını güçlendirmek suretiyle köy öğretmenlerini güçlendirmeye odaklanıyoruz” dedi.
Öğretmenlere eğitimler verip onlara yönelik programlar geliştirdikleri bilgisini aktaran Ekinci, “Aile eğitimleri yapıyoruz. Şu anda Bursa Orhaneli’ndeyiz. Burada Ar-Ge emekleri gerçekleştiriyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği birkaç yerden müdahaleyi gerektiriyor. En mühim unsur ise erken yaşlardaki öğretmenler. Küçüklere rol model olan öğretmenler ve evlatların aileleri oldukça mühim. Aileler müdahale etmesi daha zor bir grup. Değişiklik öğretmenler üstünden başlamış olacak diye düşünüyorum” diye konuştu. Öğretmenleri güçlendirmek için mesleki eğitimler verdiklerini aktaran Ekinci, şunları paylaştı:
“Fakat güçlendirme bir tek bununla olmaz. Kişisel gelişim, motivasyon, bir topluluğa ilişkin sezmek, sorunlarını ve deneyimlerini paylaşabileceği bir ağa haiz olmak benzer biçimde mevzular da oldukça mühim. Biz mevzuya bu şekilde bütünsel olarak bakılması icap ettiğini düşünüyoruz. Kırsalın gerçeğiyle şehirlerin gerçeği oldukça değişik, hatta bölgesel olarak da farklılıklar var. Biz bu farklılıklara odaklı çözümler üretiyoruz. Şimdi açıkçası odağımız zelzele bölgesinde. Bölgedeki öğretmen ağlarımızla birlikte bölgedeki 2 bin köyde depremden iyi mi etkilendiklerine yönelik Ar-Ge yapıyoruz. İki üniversitenin ortaklığında bir araştırma projesi yazıyoruz. Peşinden bu birikimi rehber haline getireceğiz, şu sebeple başka bir afette de ihtiyacımız olacaktır. Zelzele döneminde de öğretmenleri desteklemek suretiyle eğitimler verdik, ruhsal destek sunduk.”
TABİT TARIMI VE ÇİFTÇİYİ DİJİTALLEŞTİRİYOR
Tarımın dijitalleşmesi üstüne 20 senedir çalışan Tabit’in Ar-Ge Müdürü Orhan Kurt, şu an çalışmalarının ülke sınırlarını aştığını ve dokuz ülkede faaliyette olduklarını aktardı. Girişimin akıllı köy projesiyle ivmelendiği bilgisini aktaran Kurt, “Tabit olarak şimdiye dek 12 bin köy dolaştık. Çiftçilerin yeni nesil teknolojilerle buluşmasına aracılık ettik. Teknoloji kullanımını yerinde uygulamalı gösterebilmek ve mevcud teknolojileri tarıma adapte etme testleri yapabilmek suretiyle Aydın Koçarlı’da 300 dönüm üstüne bir Ar-Ge inovasyon kampüsü kurduk” dedi. Burada bir çiftçinin bir teknolojiyi niçin ve iyi mi kullanabileceği üstüne araştırma ve testler yaptıklarını aktaran Kurt, “Ziraatçi gelenekselin dışına oldukça çıkmak istemiyor, fakat iklim krizi sebebiyle üretimdeki verimi çoğaltmak ve bunu çiftçinin kârı üstünden yapmak zorundayız. Erken uyarı sistemleri, rutubet ve iklimlendirme sistemleri, dron kullanımı, otomasyon sistemleri, manyetik sulama teknolojileri benzer biçimde birçok teknoloji mevcut. Hemen hemen olmayan fakat gereksinim duyulan teknolojiler için de donanım ve yazılım üstüne çalışıyoruz. Tarıma uyarlanabilecek oldukça teknoloji var. Bu tarz şeyleri araştırıp kontrol ediyoruz” diye konuştu.
“YENİ NESİL KIRSALDA KALMAK İSTEMİYOR”
Türkiye’deki ziraatçi yaş averajının 57-60 bulunduğunu, sayısı gittikçe azalan ve yaşlanan bir ziraatçi profiline karşılık nüfusun da gittikçe arttığını ifade eden Kurt, şunları aktardı:
“Yeni nesil kırsalda kalmak istemiyor. Öte taraftan pandemide tarımın önemini ciddi bir halde gördük. Bu durumda yeni nesil üretim teknikleriyle besin üretimini çoğaltmak zorunda olduğumuz ortada. Ufak aile çiftlikleri ile büyük şirketleri bir araya getirerek üretimi maksimize etmeye çalışıyor, kırsaldaki yaşam standardını artırarak kırsaldaki nüfusun orada kalmasını sağlayacak projeler üretiyor ve hayata geçiriyoruz. Çiftçilere teknoloji ile daha oldukça kâr elde edilebileceğini göstererek onlara yaklaşıyoruz. En önemlisi de kolayca ulaşıp kullanabilecekleri teknolojilerle tanıştırıyoruz onları.”
Tabit’in zelzele bölgesindeki emekleri mevzusunda da informasyon aktaran Kurt, şunları belirtti: “2020’de Hatay’da büyük bir kırsal kalkınma projesine başlamıştık. Bu projedeki ağımızın yardımıyla depremin ilk haftasında bölgeye giderek yardımlar organize ettik. Depremden köyler de oldukça etkilendi. Olgunlaşmış ürünler bile toplanamadı. Hayvan damları çöktü, birileri köyleri dolaşıp hayvanları ucuza aldı bu süreçte. Şimdi büyük şirketlerden bölgede bir şeyler yapalım talepleri geliyor bizlere. Hasat ve sonrasında tedarik zinciri için birçok proje başlattık yaraları sarmak suretiyle.”
“Tüm dünyada 1 milyondan fazla çocuğa ulaştık”
Zafer ELCİK/ Otsimo Kurucusu
Otsimo’da otizmli çocuklar başta olmak suretiyle hususi eğitime gerekseme duyan çocuklar için mobil eğitim oyunları yapıyoruz. Benim kardeşim otizmli. ODTÜ’de bilgisayar mühendisliği okurken bir arkadaşımla birlikte kardeşime hususi tablet oyunları hayata geçirmeye başladık. Şundan dolayı kardeşime doğum gününde tablet alınmış fakat oynayabileceği bir oyun bulamıyordu. Kardeşimin bizim yaptığımız oyunlarla oldukça eğlendiğini ve gittiği hususi eğitim kurumundaki öğretmenlerin de oyunları oldukça beğendiğini görünce bu oyunları öteki çocuklar için de yapma sonucu aldık. Geldiğimiz noktada, nöroçeşitlilik kapsamında otizmli, down sendromlu, öğrenme-konuşma bozukluğu olan ve kekemelik problemi yaşayan çocuklar başta olmak suretiyle hususi eğitime gerekseme duyan çocuklar için mobil oyunlar geliştiriyoruz. Tüm dünyada 1 milyondan fazla çocuk, bu oyunları oynuyor. Beş dilde yayınlıyoruz oyunları. 3-10 yaş arası evlatları hedefliyoruz. Oyunlar Türkiye’de ya parasız ya da 1 lira benzer biçimde cüzi rakamlarda. Şimal ABD ve Avrupa devletlerinde aylık üyelik bedeliyle sunuyoruz, fakat gene cüzi fiyatlara. Eğitimciler, psikologlar, yazılımcılar, tasarımcılar olmak suretiyle 30 kişilik ekibimizle Ankara’dan tüm dünyaya ulaşıyoruz. Hedefimiz nöroçeşitlilik ile daha kapsayıcı toplumlara ulaşmak. Tektip eğitimden ziyade, bu evlatların avantajlı taraflarını ve kabiliyetlerini ön plana çıkarmaya odaklanıyoruz. Zelzele bölgesi çalışmalarımıza gelecek olursak bu küçüklere şu an mobil üstünden ulaşamayacağımız için fizyolojik eğitim materyalleri yolladık. Bastırılabilir eğitim materyallerini mahalli yönetimlerle paylaştık. Şu anda da Kanadalı partnerimizle birlikte 40 bin oyuncak bağışı kampanyasını yürütüyoruz.
