Yeni iPhone 15’in piyasaya çıkışı daha dün şeklinde gelebilir sadece uzmanlar şimdiden geleceğin telefonlarını hayal etmeye başladı bile. Ara sıra düşünürüz “Gelecekte telefonlar neye benzeyecek?” diye… Bundan 20 yıl önceki düşüncelerle şimdiki düşünceler içinde ciddi farklar var normal olarak.
Peki beklentiler ışığında yeni telefonlar neye benzeyecek? Esnek telefonlar, kendi kendini onaran cihazlar ve dahası… Fikirlerden bazıları Yıldız Trek takıları şeklinde gelse de uzmanlar bu teknolojilerin fazlaca yakında gelebileceğini söylüyor.
Tüm faktörler içinde sürdürülebilirlik dikkat çekmekte. Mobiles.co.uk’den Amrit Chatha, “Cep telefonu sektörünün geleceğine baktığımızda, cep telefonlarının daha sürdürülebilir bir hale gelme olanaklarını değerlendirmek coşku verici” diyor ve ekliyor:
“Güneş enerjisiyle çalışan şarj özelliklerinden daha sağlam ve uyarlanabilir kasa tasarımlarına kadar, akıllı telefonlar önümüzdeki birkaç yıl içinde çevresel gereksinimleri karşılamak suretiyle büyük seviyede değişebilir.”
1. Esnek malzemeler
Halihazırda yaklaşmakta olan fütüristik teknolojilerden biri de esnek telefonlar. Motorola Razr Plus şeklinde katlanır telefonlar, geniş bir dokunmatik ekranı açıp kapatmak için aslına bakarsanız bazı esnek malzemelerden yararlanıyor.
Sadece esneklik şu anda ekranın belli bölümleriyle sınırı olan. Suni zekaya gore geleceğin telefonları bigün “sizin kadar uyumlu” hale gelecek ve tamamen esnek olacak. Sürdürülebilirlik alanında danışmanlık veren Jennifer von Walderdorff, Daily Mail’e verdiği demeçte bu değişen teknolojinin yakında gelebileceğini dile getiriyor:
Esnek malzemeler mevzusunda, esnek organik ışık yürüyerek diyotların kullanıma sunulmasıyla beraber, bu teknoloji yaygın olarak mevcut ve bazı üreticiler buna derinlemesine yatırım yapıyor.
Geçtiğimiz günlerde Motorola, bileğe sarılabilen katlanabilir bir telefon konseptini tanıttı. Dünyanın ilk giyilebilir akıllı telefonu olarak adlandırılan aygıt, görünüşte geleneksel olan ve her şekle girebilen 6.9 inçlik full HD+ telefon ekranına haiz.
Walderhorff, bunun şeklinde esnek telefonların “aleti daha sağlam hale getirdiğini, kısaca daha uzun süre dayanması icap ettiğini” söylüyor.
2. Güneş enerjili şarj
Gelecekte telefonlarımızı yalnız değişik şekillerde kullanmayacağız, bununla beraber onları değişik şekillerde şarj edeceğiz. Uzmanlar, bigün “telefon şarj etmek” denen meselenin durağan(durgun) ev telefonları kadar eski moda görünebileceğini söylüyor.
Walderdorff, “Yenilenebilir bir enerji deposu olarak güneş enerjisi neredeyse sınırsızdır ve cebinize sığabilecek öğelerle aslına bakarsanız güneş enerjisi alanında pek fazlaca yenilik görüyoruz” diyor.
Bilinmiş olduğu suretiyle tabiat yürüyüşçüleri ve gezginler, cihazları prizden uzakta günlerce destekleyebilen taşınabilir solar şarj cihazları serisine aslına bakarsanız oldukça aşinadır.
Sadece uzmanların ve YZ’nin hayal etmiş olduğu şeklinde telefonlarımıza güneş panelleri yerleştirmenin hâlâ fazlaca uzağındayız.
Japon teknoloji devlerinden Kyocera, 2016 senesinde güneş ışığında şarj olan bir telefon geliştirdiğini duyurmuştu. Aygıt güneşte her üç dakikada, bir dakikalık arama süresi kadar güç depolayabilen, fotovoltaik bir katmanın telefonun ekranına yerleştirilmesiyle çalışıyordu. Fakat insanoğlu çoğunlukla telefonlarını cebinde tutma eğiliminde olduğundan tasarım hiçbir süre ilgi görmedi.
Piller ve güneş panellerindeki iyileştirmeler, güneşe kısa süreli maruz kalma esnasında yeterince süratli şarj edilebilirlerse teknolojiyi uygulanabilir hale getirebilir.
Fakat Walderdorff, yenilenebilir enerjiye yönelik artan talebin güneş enerjisi teknolojisinin gelişimini ileriye taşıyacağından güvenli ve “Yenilenebilir enerjiye olan talep arttıkça benimsenme de orantılı olarak artabilir” ifadelerini kullanıyor.
3. Kendi kendini onarma teknolojisi
Hepimiz telefon düşürmenin ve bir zamanlar üstünde bir çizik dahi bulunmayan camın çatlaklardan oluşan bir örümcek ağına dönüştüğünü görmenin acısını bilir. Telefonunuzun kırılması yalnız sinir bozucu değil bununla beraber hem size hem de çevreye maliyetli bir durumdur.
Uzmanlar, yedek parça ve hatta yedek telefon için para harcamak yerine, geleceğin telefonlarının kendi kendini onarım edebileceğini söylüyor.
Walderdorff, “Yeni cihazların ve yedek parçaların üretiminde fazlaca fazla enerji ve fosil yakıt kullanılıyor, bundan dolayı kendi kendini onarım eden telefonlar, akıllı telefon sürdürülebilirliğinde ileriye doğru atılacak büyük bir adım olacaktır” ifadelerini kullanıyor.
Listedeki muhtemelen en fütürist teknoloji hakkında Walderdorff ek olarak şunu da belirtiyor:
Kendi kendini onarma teknolojisinin yanı sıra ekran çatlağı tespitinin de seri üretim için hala Ar-Ge aşamasında bulunduğunu söylemek yanlış olmaz.
Haliyle bu bilim kurgu teknolojisi düşündüğümüz kadar uzakta olmayabilir. Stanford Üniversitesi’nden bilim adamları, ısı ve mıknatıs kullanarak tekrardan birleşebilen bileşik bir deri geliştirdi. Deri, yırtılmadan insan derisi şeklinde genişleyen silikon ve polipropilen glikol malzemelerden yapılırken, manyetik özellikleri malzemenin kendi kendine hizalanmasını sağlamakta.
4. Sürdürülebilir malzemeler
Kendi kendini onaran telefonları beklemek fazlaca uzak küçük bir ihtimal şeklinde görünüyorsa, bir sonraki en iyi çözüm haiz olduğumuz telefonları geliştirmek olacaktır. Daha iklim dostu bir gelecek için çalıştıkça uzmanlar, telefonlarımızın daha sürdürülebilir kaynaklar kullanmaya başlayacağını söylüyor.
Akıllı telefonlar, üretimlerinde kobalt şeklinde nadir görülen minerallere büyük miktarlarda gerekseme duyduklarından dünya kaynakları üstünde büyük bir etkiye haiz. Dünyadaki kobaltın yüzde 70’inden fazlası, çocuk işçiliğinin ve korkulu koşulların yaygın olduğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde çıkarılıyor.
Walderdorff “Çevresel performansı iyileştirilmiş yeni malzemelerin geliştirilmesi, endüstrinin yenilenemeyen kaynaklara olan mevcut bağımlılığını azaltabilir” şeklinde konuşuyor sadece elektroniklerin sürdürülebilir gelişiminin, yüksek performanslı malzemelere duyulan gerekseme sebebiyle zorlaştığını da söylüyor.
Hemen hemen mantar derisinden yada öteki naturel malzemelerden telefon yapmıyor olsak bile, onları daha sürdürülebilir hale getirmenin başka yolları var.
2019’da meydana getirilen bir araştırma, Avrupa’da akıllı telefonların ömrünün yalnızca bir yıl uzatılmasının, yılda iki milyon arabanın yollardan çekilmesi kadar karbon emisyonu tasarrufu sağlayacağını ortaya çıkardı.
Bunu başarmanın kolay bir yolu, telefonların onarımını kolaylaştırmaktır. Apple ve öteki büyük üreticiler uzun süredir onarımları zorlaştırdıkları için eleştirilirken, öteki yenilikçiler onarımı kolay tasarımlarla öne çıkıyor.
Fairphone şeklinde modüler tasarımlı telefonlar ise hasar gördüklerinde parçaların kolayca değiştirilmesine olanak tanıyarak israfı azaltıyor ve telefonun ömrünü uzatıyor. Fairphone şeklinde daha iyi malzemeler ve geliştirilmiş tasarımlarla geleceğin telefonu çevre açısından fazlaca daha iyi olabilir.
5. Geliştirilmiş kavrama
Son olarak, listedeki en coşku verici yenilik olmasa da bu değişim, çağdaş telefonların en sinir bozucu problemlerinden birini çözebilir. Uzmanlar, telefonları daha dayanıklı, kendi kendini onarabilen yada daha kolay onarım edilebilir hale getirmek yerine, geleceğin telefonlarının düşmemesinin daha kolay olması icap ettiğini söylüyor.
Uzmanlar, YZ yardımıyla telefonların bigün daha iyi kavrama ve dayanıklılık için “benzersiz yılan derisi seçimi bir ekrana” haiz olabileceğini öngörüyor.
Değişikliğin mantığı kolay; daha azca ıslak telefon, daha azca telefonun düşmesi anlamına gelir, dolayısıyla daha azca telefon kırılır.
Bu yalnız çevre için iyi olmakla kalmayacak, bununla beraber kavramayı kolaylaştırmasıyla engelli insanoğlu için de büyük bir yardım olacaktır.
Walderdorff, “Gelişmiş kavrama halihazırda mevcut. Bu daha azca trajik bir düzenlemedir sadece hasar riskini ve onarım parçası ihtiyacını azaltarak statükoyu yavaş yavaş iyileştirebilir” şeklinde konuşuyor.
Kaynak: Daily Mail / Metin Aktaşoğlu tarafınca Türkçeleştirildi