Başka bir yıldızın Güneş Sistemi’ne girmiş olduğu ve çekim kuvvetlerini değiştirdiği düşüncesi en fena yıkım filminden bile fazlaca daha korkulu. Sadece meydana getirilen araştırmalara nazaran bu şekilde bir vaka, milyonlarca yıl ilkin yaşanmış olabilir. O şekilde ki Dünya’nın yörüngesini değiştirip, iklim üstünde büyük bir tesir yarattığı bile düşünülüyor.
Ortalama 56 milyon yıl ilkin, Palosen ve Eosen dönemleri içinde, Dünya’nın sıcaklığı ortalama 8 °C terfi etti. (E.N.: Memelilerin geniş topraklara yayılması süreci diyebiliriz.) Sadece bu artışın sebebi hakkında net bir kuram geliştirilebilmiş değil.
Gezegen Bilimi Enstitüsü’nden gezegen bilimci Nathan Kaib ve Bordeaux Astrofizik Laboratuvarı’ndan Sean Raymond bu durumun sebebini açıkladıklarını düşünüyor. Yaptıkları simülasyonlarda Güneş Sistemi’nden geçen bir yıldızın, gezegen yörüngelerini değiştirip, Dünya’yı da hafifçe yörüngesinden çıkardığı sonucuna vardıklarını açıkladılar.
Bu simülasyon niçin daha iyi?
Kaib, Dünya’nın erken dönemindeki iklim anomalilerini araştırmanın en iyi yolunun, Dünya’nın yörüngesine bakmak bulunduğunu söylüyor. Jeolojik kanıtlara dayanarak, Palosen-Eosen Termal Maksimum olarak malum dönemde Dünya’nın 5 ila 8 santigrat aşama ısındığını biliyoruz. Dünya’nın iklimindeki bu acıklı değişikliklerin, Güneş etrafındaki yörüngeyle ilişkisi olabileceği de biliniyor. Sadece Güneş Sistemi’nin vakit içinde yörüngelerdeki değişikliğini modellemek, oldukça zor bir vazife.
Kaib bu mevzuda, o dönemde Dünya’nın yörünge olarak dış merkezliliği hakkında öne sürülen teoriler bulunduğunu, sadece kendi simülasyonlarında elde ettikleri sonuçların daha geniş bir yörüngesel davranış yelpazesine niçin olabileceğini de belirtiyor.
Bu tür simülasyonlarda çoğu zaman bilim adamları, galaksideki herhangi başka bir cismin tesiri olmadan, Güneş Sistemi’ni “geriye sararak” Dünya’nın iyi mi bir yörüngede bulunduğunu anlamaya çalışıyorlar. Kaib ve Raymond’ın simülasyonunda ise dış etkisinde bırakır hesaba katılmış.
Her ne kadar evrene baktığımızda bir fazlaca bölgenin boş bulunduğunu görsek de, galaksideki her cisim hareket ediyor. Hem de hepsinin değişik yörüngeleri, hızları ve ivmeleri bulunuyor. Bazı durumlarda Güneş’in tanıdığından bir başka yıldız da geçebilir. Bu da Güneş Sistemi içinde hesaplanması zor çekim etkilerine niçin olabilir.
Kaib ve Raymond da bu olasılık üstünde durdu ve 2.8 milyon yıl ilkin malum bir vakaya, Güneş benzeri bir yıldız olan HD7977’nin Güneş Sistemi’nden geçmesine odaklandı. Bu yıldız o denli yakından geçmiş ki, Güneş Sistemi’nin malum sınırı olan Oort Bulutu’nun bile içinde seyahat etmiş.
Simülasyonların sonucunda araştırmacılar bu geçişin, gezegenlerin Güneş ile olan etkileşimini de değiştirdiğini görmüş oldu. HD 7977, yalnız belirlenen geçişlerden birini icra eden tek bir yıldız. Bilim adamları, her milyon yılda bir, bir yıldızın Güneş’in 50 bin astronomik birim (1 astronomik birim = 150 milyon km) tanıdığından geçtiğini düşünüyor. Bu sayı her 20 milyon yılda bir de 10 bin astronomik birim olarak öngörülüyor.
Her ne kadar bu uzun sürelerin yanında, insan uygarlığının ömrü fazlaca kısa görünse de, potansiyel iklim problemleri gelecek nesilleri etkilemeye devam edeceğe benziyor.
Science Alert’ün haberini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.