Japan Airlines’a ilişkin bir uçağın Tokyo Haneda Havalimanı’na iniş yaparken alev almasına ilişkin görüntüler tüm dünyayı dehşete düşürdü.
516 sefer sayılı Airbus A350-900 tipi tayyare iniş esnasında minik bir sahil güvenlik uçağına çarptı. Korkulu vaka, Dash 8 olarak da malum sahil güvenlik uçağının beş mürettebatının ölümüne, kaptan pilotunun ise ağır yaralanmasına niçin oldu. DHC-8 tipi sahil güvenlik uçağı yeni senenin ilk gününde depremin vurmuş olduğu Noto yarımadasına yardım götürmek suretiyle uçmaya hazırlanıyordu.
Japan Airlines uçağında bulunan mürettebat ve yolcuların tamamının kurtulması ise bir ‘mucize’ olarak nitelendiriliyor.
Tayyare kısa süre içinde alevler içinde kaldı
Basına ve toplumsal medyaya yansıyan görüntülerde uçağın çarpışmanın peşinden arkasında alevler ve dumanlar bırakarak pistte ilerlediği görülüyordu.
Uçağın kaptan pilotu yanan uçağı durdurmayı başardıktan sonrasında, aralarında sekiz çocuğun da bulunmuş olduğu 379 yolcu ve 12 mürettebat dumanla dolu uçağın ön tarafındaki şişme kaydıraktan kayarak kurtulmayı başardı.
Uçaktaki yolcular tahliye edildikten sonrasında Tokyo itfaiyesi iniş takımlarının çökmesi sonucu burnu üstüne eğilen uçaktaki yangına müdahale etti. Uçağın kuyruğu ana gövdeden ayrılarak ikiye bölünmüştü. Yangın ilk çarpışmadan ortalama üç saat sonrasında, mahalli saatle 8.30’da söndürüldü. Yetkililer 17 yolcunun hafifçe şekilde yaralandığını deklare etti. Guardian’ın aktardığı bilgiye göre dört şahıs hastaneye kaldırıldı.
Şimdi her iki uçağın niçin aynı pistte bulunduğunu araştırılıyor. Japonya Havayolları genel müdürü Noriyuki Aoki, yolcu uçağına ‘iniş izninin verildiğinin anlaşıldığını’ söylemiş oldu. Havacılık uzmanı ve eski Japan Airlines pilotu Hiroyuki Kobayashi ise mahalli gösterim kuruluşu NHK’ya yapmış olduğu açıklamada, hava trafik denetim birimi ile uçaklar arasındaki iletişimin soruşturmanın merkezinde yer alacağını deklare etti.
Japan Airlines uçağındaki bir yolcu Kyodo haber ajansına şöyleki konuştu:
Birden pencerenin haricinde alevler gördüm ve kabin gaz ve dumanla doldu.
Bir başka yolcu toplumsal medyada yapmış olduğu paylaşımda, “Ömrümde ilk kez hayatımın tehlikede bulunduğunu hissettim. 45H numaralı koltukta oturuyordum ve büyük çarpışmadan derhal sonrasında her iki kanattan da alevler terfi etti. Bir tek ön kapak açıldı ve kabin dumanla doldu. Elimde yalnız cep telefonumla kaçabildim” sözleriyle o anları söyledi.
Tokyo’nun Ota bölgesinden 47 yaşındaki bir ofis çalışanı olan Yomiuri Shimbun ise pencereden dışarı baktığında kanatlardan dumanların yükseldiğini görmüş oldu ve bu sırada yüzünde sıcaklığı hissetti.
Tahliyeyi organize eden kabin ekibi yolcuları sakinleştirdi; bagajına uzananları uyardı ve yolculardan tüm eşyaları bırakmasını istedi. Kazazedeler ışıkların söndüğünü ve kabin içindeki sıcaklığın yükselmeye başladığını hatırlıyor.
Yolcular karanlıkta ve yoğun dumanda elinde fener olan kabin görevlileri tarafınca yönlendirildi. Havayolu şirketi, tahliyenin tayyare durduktan derhal sonrasında başladığını ve tüm yolcuların 18 dakika içinde güvenli bir yere götürüldüğünü deklare etti.
Guardian’a konuşan ve kazayı değerlendiren emekli pilot Rodger Whitfield şöyleki dedi:
Bence ilk olarak bir mucizeye şahit olduğumuzu söylemeliyiz. Tüm o yolcuları uçaktan indirmeleri inanılır şeklinde değil.
İngiltere’deki Cranfield Üniversitesi’nde uçuş güvenliği uzmanı olan Graham Braithwaite Business Insider’a yaptığı açıklamada uçağın tasarımının ve üst düzey personel eğitiminin felaketin önlenmesinde kilit rol oynadığını söylemiş oldu.
Braithwaite’in aktardığı bilgiye nazaran, güvenlik kuralları uyarınca tayyare tasarımcıları bir kaza olması ve çıkışların yalnız yüzde 50’sinin kullanılabilir olması durumunda uçağın 90 saniye içinde tahliye edebileceğini kanıtlamak zorunda.
Sadece Braithwaite uçakta yaşanmış olan paniğin, çocuklar ve yaşlılar şeklinde kırılgan yolcuların güvenli bir yere ulaşmak için gereksinim duyduğu extra dönemin hesaba katılmadığını altını çizdi. “Bu tür testlerin (bu kazada olduğu şeklinde) yüksek stresli bir ortamda yapılmadığını ihmal etmeyin” diyerek 90 saniye kuralına dikkat çekti. Bu koşullar altında, tayyare mürettebatının yolcuları tahliye etme performansının etkisinde bırakan bulunduğunu, hiçbir ölümün kaydedilmediğini ve yalnız 17 yolcunun hafifçe yaralandığını sözlerine ekledi.
Uçağın tasarımının katkısı var mı?
Havacılık güvenliği uzmanı Jeffrey Price da Japan Airlines uçağındaki her insanın güvenli bir halde tahliye edilmesini ‘mucize’ bulunduğunu düşünenlerden. Colorado’daki Denver Metropolitan Eyalet Üniversitesi’nde profesör olan Price Business Insider’a verdiği demeçte vakası şöyleki değerlendirdi:
Tayyare tamamen alevler içinde kalmadan ilkin bu kadar fazlaca insanı bu kadar süratli bir halde uçaktan çıkarabilmek yalnız mürettebatın değil, yolcuların da muhteşem çabasına işaret ediyor. Aslolan mucize, yolcuların soğukkanlılıklarını korumaları ve paniğe kapılmamaları oldu. Ki bu kaosa ve can yitirilmesine yol açabilirdi.
Price, havaalanlarında tayyare kurtarma ve yangın söndürme birimleri olmasına karşın acil müdahale ekiplerinin vaka yerine ulaşmasının üç dakika yada daha uzun sürebileceğini belirtti ve sözlerini şöyleki sürdürdü:
“Bir yangının uçağın gövdesini sarması ortalama 90 saniye sürüyor. Yolcular ve uçuş ekibi yardım ulaşmadan önce, acil bir durumun ilk dakikalarında neredeyse kendi başına. Bu fazlaca başarıya ulaşmış bir tayyare tahliyesi örneği.”
Yangın, yakıt ve yüksek derecede yanıcı araç-gereç sebebiyle bir uçağın güvenliğine yönelik en büyük tehditlerden biri olarak kabul ediliyor. Braithwaite, kazaya karışan Airbus A350 şeklinde tayyare kabinlerinin yangının hızla yayılmasını ve zehirli dumanların oluşmasını engellemek için hususi malzemelerle tasarlandığını dile getiriyor.
Toplumsal medyada kimi kullanıcılar işin içinde talih faktörünün bulunduğunu düşünse de en mühim tedbirlerden biri geçmişten ders çıkarmak. Japan Airlines’a ilişkin bir tayyare 1985 senesinde Tokyo civarlarında bir dağa çarpmış ve 520 kişi hayatını kaybetmişti. Braithwaite havacılık geçmişine geçen bu büyük tayyare faciası sonrasında firmanın yolcu güvenliği mevzusuna yoğun bir halde odaklandığını söylüyor.
Guardian ve Business Insider haberlerinden derlendi.