Enerji, yüzyıllardır devletlerin uğrunda savaşım verdiği mühim bir güçtür. 21. yüzyılın başından itibaren bu süreç ivmelenerek daha da göz önüne çıkmıştır.
Enerjinin dünya üstündeki devletler açısından öneminin anlaşılması ve bunun en somut amaç olarak dış politikalarında yer alması da oldukça yeni olan bir şey değildir. Sadece en basitinden bu amacın tarihini, 20. ve 21. yüzyıllar içine sıkıştırmak mümkündür.
Tarihsel perspektifte araştırma yapıldığında; savaşların çoğu zaman hammadde ve enerji kaynakları ile bunların bulunmuş olduğu bölgeler üstünde yada civarında meydana gelen değişik mücadelelerin sonucunda ortaya çıkmış olduğu görülmektedir.
Petrol üstüne meydana getirilen sıcak savaşların ve çatışmaların yanında, büyük güçler tarafınca soğuk savaşların da meydana gelmesine niçin olmuştur.
Organik gaz kullanımı itibariyle hem kömürden hem de petrolden oldukça daha kolaydır. Öteki enerji kaynaklarına bakılırsa oldukça daha temiz olan ve çevreye kirlilik yaymayan naturel gaz, devletler için mühim bir enerji deposu haline gelmiştir.
Enerjinin uygar internasyonal sistemdeki yeri ve insanların gündelik yaşamındaki önemi oldukça büyüktür. İnsanların evlerindeki kullandıkları elektrikten, sokaklarda kullandıkları otomobile kadar hepsi için enerji gerekmektedir. Dünya’mız üstündeki enerji talebini oldukça fazla arttırmıştır. Sadece talep ve arz arasındaki dengesizlik bu enerjinin paylaşımı mevzusunda bazı sorunlara niçin olmaktadır.
Talep ve arz içinde yaşanmış olan dengesizliğin en mühim ürünleri ise gene petrol, naturel gaz ve kömürdür. 2023 senesinde bile bu üç enerji deposu, dünya enerji talebinin %80’ini karşılamaktadır.
Enerji üstündeki bir başka paradoks da şudur: sayılan üç enerji deposu olan petrol, naturel gaz ve kömür mahalli enerji kaynakları içinde yerini almışken; bu kaynakların talep boyutuna bakıldığında, talebin global bir çapta geldiğini görmek mümkündür.
Buna bir de bilhassa küresel enerji piyasasının yaşamış olduğu naturel gaz ve petrol kıtlığını da eklersek durumun ne kadar vahim bir hale geldiğini idrak etmek çok da fazla zor olmayacaktır.
Bundan dolayı enerji, üstüne yaşanmış olan ve tüm dünyaya yaşatılan savaşım bir tek enerji deposu bakımından değil, tüm enerji piyasaları üstündeki egemenlik ve denetim mekanizmaları üstüne yaşanmış olan bir mücadeledir.
Enerji üstünde yaşanmış olan bu mücadeleler ve dünyada bulunan enerjinin azca fakat talebinin oldukça olması enerji güvenliği konusunu ön plana çıkarmıştır.
Bilhassa 2001 yılından sonrasında yaşanmış olan enerji krizleri ve incelenen mevzu bazında naturel gaz krizleri devletlerin enerji elde edebilmek için güvenlik paradigmaları oluşturmalarına niçin olmuştur.
Bundan dolayı günümüzde enerjinin güvenliği ile devletlerin güvenliği içinde yüksek oranda bir bağlantı bulunmaktadır. Enerji güvenliği de hem arz mevzusunda hem miktar mevzusunda hem de fiyat mevzusunda her boyutta kendisini yoğun bir halde göstermektedir ve enerji krizlerinin yaşanmaya devam etmesi ile birlikte göstermeye devam edecektir.
Bu tür krizlerden en oldukça etkilenenler; varlıklı, sanayisi enerjiye yoğun oranda bağlı ve sanayisi iyi bir halde işleyen devletlerdir. Bu oluşumların en başlangıcında da Avrupa Birliği şeklinde oluşumlar yer verilmiştir.
Tüm bu gelişmelerden dolayı enerji güvenliği ülkelerin güvenlik perspektiflerinde, ekonomik ve siyasal amaçlarında büyük bir yer ihtiva etmektedir.
“Büyük Güçler” enerji üstüne olan mücadelelerini birbirleri üstünde değil, öteki topraklar üstünde uygulamaya koymuşlardır. Öteki devletlerin bu mevzuda en büyük talihsizlikleri ise enerji kaynaklarının kendi toprakları içinde bulunmasından meydana gelmektedir.
Organik gaz yer kabuğunun içindeki fosil kaynaklı bir çeşit yanıcı gaz karışımıdır. Bir petrol türevidir. Yakıt olarak ehemmiyet sıralamasında ham petrolden sonrasında ikinci sırayı alır.
Organik gazın büyük kısmı (%70-90’ı), Metan gazı (CH4) adında olan hidrokarbon bileşiğinden oluşur. Öteki bileşenleri; etan (C2H6), propan (C3H8), bütan (C4H10) gazlarıdır.
İçeriğinde yapıt oranda karbondioksit (CO2), azot (N2), helyum (He) ve hidrojen sülfür (H2S) de bulunur. Organik gaz konvansiyoneldir ve konvansiyonel olmayan naturel gaz türleri içinde kaya gazı, kum gazı ve kömür gazı bulunur.
Organik gazın %95 kadarı yakıt olarak kullanıldığından kalori kıymeti oldukça önemlidir. Kalori kıymeti, gazdaki hidrokarbonların oranına bağlıdır ve naturel gazın satılmasında “1 milyon Btu/1000 ft3 “ gaz esas alınır.
Organik gazın kalorifik kıymeti 33,4-40,9 MJ/m3 (900-1100 Btu/ft3) aralığındadır. 1 mol metan gazı yandığında CO2, su ve 891 kJ enerji açığa çıkar.
CH4(g) + 2 O2(g) → CO2(g) + 2 H2O(l) + 891 kJ
Organik gazı oluşturan hidrokarbon bileşikleri, yeraltındaki petrolün de bileşenleridir. Organik gaz geçmişte petrol üretimi esnasında ortaya çıkan yararsız bir atık olarak görülmüş ve petrol üretim tesislerinde yakılarak uzaklaştırılmıştır. Günümüzde ise kıymetli ve stratejik bir enerji deposu olarak çoğunlukla evlerde ve endüstride kullanılmaktadır.
Dünya Kanıtlanmış Doğalgaz Rezervlerinin Bölgesel Dağılımı
Dünya üstünde Antarktika haricinde tüm kıtalarda naturel gaz üretilmektedir. Rusya, ABD, Kanada ve Hollanda ve İran da mühim naturel gaz üreticileri ülkelerdendir.
Organik gazı en verimli ve en ucuz taşıma yöntemi boru hattı kullanımıdır. ABD’de büyük kısmı II. Dünya Savaşı esnasında döşenmiş ortalama 3,2 milyon km naturel gaz boru hattı vardır.
Bunun yanında naturel gaz basınçlı tanklarda sıvılaştırılmış olarak da taşınabilir. Sıvılaştırılmış naturel gazın (LNG) taşıma esnasında devasa yükseklikte tazyik altında ve düşük sıcaklıklarda tutulması zorunluluğu, bu taşıma yöntemini boru hattı yöntemine bakılırsa daha verimsiz kılmaktadır.
Yanma sonucu oluşan zehirli ve kokusuz karbonmonoksit (CO) gazı bu tip bacaların geçmiş olduğu yaşam mahallerine sızabilir. Lodoslu günlerde ve bilhassa gece olan CO sızıntılarının neticeleri ölümcül olabilmektedir.
Organik gaz yapısı gereği zehirlenme özelliği olan bir gaz türü değildir. Sadece tam yanmanın oluşmaması halinde, yüksek zehirleyici özeliğe haiz karbonmonoksit gazı oluşur. Çalışılan ortamlarda CO sınır kıymeti; 30 ppm kısaca, %0.003’tür.
Karbonmonoksit renksiz ve kokusuz olup, başlangıç aşamasında hissedilmez. Kandaki hemoglobin ile hızla birleşerek karboksihemoglobin oluşturur.
Solunum halinde, dirimsel ehemmiyet taşıyan kandaki oksijeni bloke ederek ani bayılmalara niçin olur. Solunum havasında 300 ppm değerinde CO olması halinde 2 saat içinde kandaki hemoglobinin %20’si ile birleşir ve iş göremez hale gelinmesine niçin olur.
Emek verme durumunda yada ağır emek verme durumunda insanoğlunun daha çok solumaya ihtiyacı olacağı için zehirlenme süresi kısalır. Bu oran %60’a ulaştığında ölümcül olur.
Organik haliyle kokusuz olan naturel gaza, gaz kullanıcılarının herhangi bir gaz kaçağını kolaylıkla fark edebilmesi için koku verici maddeler eklenebilir.
Çoğu zaman şebekeye verilen naturel gaza THT (Tetra Hidro Teofen) adında olan çürük sarımsak kokusunu oluşturan madde katılmaktadır.
Organik gaz, meskenlerde kullanılan en ucuz enerji çeşitlerinden birisidir. Gerçekte naturel gaz bir enerji deposu olarak elektrikten daha ucuzdur.
Konut kullanımında, naturel gaz bir tek ucuz değildir, ek olarak birçok kullanım avantajları da vardır. En malum avantajları evi ısıtmadaki ve yiyecek pişirmedeki avantajlarıdır.
Organik gaz kullanarak yiyecek pişirmenin birçok yararı vardır. Bunlar kolay ısı kontrolü, kendi kendini temizlemesi ve ateşlemesidir.
Ek olarak pişirmede, elektrikten yarı yarıya daha düşük maliyettir. Birçok aşçı süratli ısıtma ve ısı kontrolü kabiliyetinden dolayı naturel gazı tercih etmektedir.
Ev kullanım oranındaki artmaya karşın, naturel gazda kullanılan malzemelerin veriminin artmasına bağlı olarak, naturel gaz tüketiminin mevcut hacmi aynı oranda artırılamamıştır.
Çağıl naturel gaz kazanlarında verim % 90’nın üstüne artırılmıştır. Bir tek kullanılan gazın %10 enerjisi kaybolmaktadır. Hatta yoğuşmalı kazan/kombilerde bu verim %110’a kadar çıkmaktadır.
Ev ısıtması haricinde, naturel gaz evin soğutulmasında da kullanılır. Organik gaz ile klimatizasyon özelliği yeni değildir. 1940 ve 1950’lerde kullanılmıştır.
Teknoloji ve verimdeki yeni ilerlemelere bağlı olarak, naturel gaz klimatizasyonunun popülaritesini artırmıştır. Organik gaz klimatizasyon cihazları, elektrikli cihazlardan daha pahalı olmasına karşın, daha verimlidir ve daha azca bakım istemektedir.
Organik gazlı klima sisteminin teorisiyse; absorbsiyonlu su soğutma düşük sıcaklıkta suyun kaynatılması, öteki ifade ile “evaporasyonu” yardımıyla alçak enerji seviyesindeki kaynağın ısısının alınması esasına dayanır.
2000 yılı öncesine kadar soğutucu aygıt seçimi, sonucu evvel tahmin edilecek şekilde piston kompresörlü yada santrifüj kompresörlü; hava yada su soğutmalı kondenserli olarak yapılıyordu. Bu grupların tamamının enerji deposu elektrik, soğutucu gazları CFC yada HCFC bileşenli FREON gazlarıydı.
Çağıl konut klimatizasyon cihazları eskilere bakılırsa %30 daha azca enerji kullanmakta ve oldukça azca bir bakımla 20 senelik bir emek verme ömrüne haiz olmaktadır. Organik gaz aletlerinin popülaritesi, verimlilikleri ve fiyat tesiri sebebiyle artmıştır.
Birçok gazla güçlendirilmiş aletin bedeli, elektrikli benzerlerinden daha pahalı olmasına karşın; daha ucuz kullanımı, daha uzun ömrü ve daha azca bakım gerektirmesi sebebiyle tercih edilmektedir.
Organik gaz cihazlarına birkaç örnek vermek gerekirse; barbeküler, yüzme havuzları ve jakuzi ısıtıcıları, elbise kurutucuları ve sokak lambalarıdır. Tüm bu cihazlar elektrik ve öteki yakıtlara bakılırsa; güvenlik, verimlilik ve ekonomiklik sağlamaktadır.
Organik gaz yakıt hücreleri ve mikro tribünler kullanılarak, elektrik dağıtıcılarından bağımsız ve gerektiği kadar elektriğin üretilmesini sağlanmaktadır. Bu teknoloji, hala gelişim aşamasında olmasına karşın, konut ihtiyacı için; bağımsız, güvenilir, verimli ve çevre dostu olabilme imkanı sağlamaktadır.
İlk naturel gaz yakıt hücresi, Temmuz 1998’de New York’ta bir evde kullanılmaya başlanmıştır. Sistem evin naturel gaz hattına yakıt ihtiyacını karşılamak suretiyle bağlanmış ve şu an herhangi bir elektrik hattından tamamen bağımsız olarak iş yapmaktadır. Elektrik santralinden eve kadar çekilen elektrik hattında mühim oranda yitik enerji oluşmaktadır. Fakat elektrik jeneratörlerinde yüksek enerji verimliliği bulunmakta ve konut sakinleri için tutum sağlamaktadır.
Organik gaz, organik maddelerin yeryüzünün alt katmanlarında milyonlarca senedir süregelen kimyasal ayrışması sonucunda oluşmuştur.
Yer altından çıkarılan naturel gazın gaz kullanıcıya ulaştırılabilmesi için ilkin arındırma, bileşenlerinden ayırma işlemi gerçekleştirilir. Arkasından gazın büyük hacimlerde taşınmasına destek olan kompresör istasyonları vasıtasıyla dağıtım şirketlerine ve sonrasında tüketicilere ulaştırılır. Organik gazın yanabilmesi için hava ile %5-15 içinde karışım yapması gerekmektedir.
Karışım oranı bu oranın altında ya da üstünde olursa naturel gaz yanma işlemini gerçekleştiremez.
Organik gazın tutuşma sıcaklığı (590ºC – 650ºC), sıvılaşma noktası (-163 ºC), üst ısıl kıymeti 9.155 kcal/m³’tür. Kükürtlü bileşikler içermediğinden dolayı, yanma sonucunda kükürt oksit şeklinde zehirli atıklar oluşturmaz. Uygun yanma şartları oluşmaz yada tam yanma gerçekleşmez ise oldukça düşük oranda karbonmonoksit ve azotoksitler oluşur.
Tam yanma anında mavi mat bir alev oluşmasının sebebi ise naturel gazın içindeki karbon miktarının azca oluşudur. Gazların hava ile kolay karışabilmesinin sebebi, benzeşik bir yapıya haiz olmalarıdır.
Organik gaz, ne olduğu anlaşılmadan ilkin insanlara gizemli bir vaka şeklinde görünmüştür. Yeraltındaki gaz sızıntılarının, mesela şimşek çakması sebebiyle yanmaya başlamasını pek oldukça uygarlık şaşkınlık ve şaşkınlıkla karşılamış ve bu vakalar, yerin derinliklerinden yaratılan bir işaret kabul edilerek pek oldukça batıl inancın kökü olmuştur.
Bu tip alevlerin en meşhur olanı antik Yunanistan’daki Parnasus Dağı’nda (M.Ö. 1000 dolayları) bir çoban tarafınca görülmüş ve bunun bir kehanet olduğu düşünülerek alevin oluştuğu yere bir tapınak yapılmıştır. Mabette Delhi Kahini olarak malum bir karı papaz oturur ve alevden yayılan kehanetleri bildirirdi. Bu şeklinde alev kaynakları Hindistan, Yunanistan ve Eski İran inançlarında doğaüstü güçler olarak kabul edilmiştir.
Tarihsel kaynaklar naturel gazın ilk kez M.Ö. 900 yıllarında Çin’de kullanıldığını göstermektedir. 1790’da İngiltere’de, 1816 senesinde ABD’de kullanıldığı bilinmektedir. İlk naturel gaz boru hattı 1891’de ABD’de inşa edilmiştir.
Boru hattı taşımacılığıyla beraber 1920’lerde artan naturel gaz kullanımı, II. Dünya Savaşı’ndan sonrasında daha da gelişti.
Organik gaz enerji üretim sektöründe ilk kez ABD’da kullanılmaya başladı. 1950’li yıllarda naturel gazın Dünya’da enerji tüketimindeki oranı %10’u geçmiyordu. Günümüzde ise enerji tüketiminin %24’ü naturel gazla karşılanmaktadır.
Dünyada malum naturel gaz rezervlerinin ortalama 70 senelik ömrü olduğu tahmin edilmektedir. Malum naturel gaz rezervleri petrol rezervlerine eşdeğerdir.
Günümüzde endüstri sektörünün giderek büyümesi, naturel gazın çevreci, güvenli ve ekonomik oluşu sebebiyle naturel gazın önemi de giderek artmaktadır.
Sera gazı emisyonları artıyor, bu da 2050 senaryosuna bakılırsa Net Sıfır Emisyonda görülen düşüşe ulaşmayı zorlaştırıyor. Petrol ve gaz endüstrisini 2050 yılına kadar Net Sıfır Emisyon Senaristliği’yla uyumlu hale getirmek için daha çok çabaya gerekseme vardır. Petrol ve naturel gaz şu anda küresel enerji talebinin yarısından fazlasını karşılamaktadır.
2050 yılına kadar “Net Sıfır Emisyon Senaristliği”nda, petrol ve gaz talebi 2030 yılına kadar ortalama %15 düşerken, petrol ve gaz arzından meydana gelen emisyonlar neredeyse %55 oranında düşmektedir.
Petrol ve naturel gaz tedarik zincirlerinden metan havalandırmasını ve sızıntılarını sınırlamak ve acil olmayan tüm alevlenmeleri ortadan kaldırmak, emisyon azaltımlarını yönlendirmek için ihtiyaç duyulan iki merkezi unsurdur.
Bunu yapmak için çeşitli köklü teknolojiler mevcuttur ve son zamanlarda, mesela havadan ve uydu izlemeyi kullanarak sızıntıların zamanında tespit edilmesini ve ölçülmesini iyileştirmek için büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.
Hükümetlerin koordineli eylemlerinin yanı sıra endüstri ve yatırım topluluğunun süratli kesintileri teşvik etmede ve azaltma çabalarını ilerletmede mühim rolleri vardır. Petrol ve gaz endüstrisi neticeleri, çözümleri ve en iyi uygulamaları paylaşmalıdır.
Yatırımcıların emisyon azaltma fırsatlarına finansal desteği, bilhassa gelişmekte olan pazarlarda ve gelişmekte olan ekonomilerde mühim olacaktır.
Metan emisyonlarına ve alevlenmeye ek olarak petrol ve gaz tedarik zincirlerinin enerji yoğun unsurları oldukları için proses operasyonlarından ve rafinajdan meydana gelen emisyonlar da önemlidir.
Kıymet zinciri süresince daha çok emisyon azaltımı sağlamak için operasyonların elektriklendirilmesi, şebeke yada dağıtılmış düşük karbonlu kaynakların kullanılması, tesislerin karbon soruşturma depolama ve kullanımı ile donatılması ve mevcut tüm enerji verimliliği önlemlerinin uygulanması gerekecektir.
Özetle
Küresel iklim krizi enerjide mühim bir değişimi mecburi kıldı. 2015 senesinde imzalanan Paris İklim Anlaşması ile ülkeler karbon emisyonlarını azaltmak için yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarını kullanımını da çoğaltmak mecburiyetinde bırakıldı. Türkiye’miz de bu aşamada kendisine “2053’te Net Sıfır Emisyon” hedefi koymuş durumda.
Bu perspektiften bakıldığında yakın gelecekte yenilenebilir enerji kaynakları hem vatanımızda hem de dünya için daha çok mühim bir hal alacak.
Türkiye’mizin ise 2022 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla enerjisinin; %30,5’i hidrolik enerji, %24,4’ü naturel gaz, %21,1’i kömür, %11,0’ı rüzgâr, %9’u güneş, %1,6’sını ise jeotermalden üretmektedir.
2053 yılına kadar yerli naturel gaz potansiyeli gün yüzüne çıkartılarak, ürettiğimiz elektrik ve enerji için bu potansiyeli kullanmamız birinci önceliğimiz olması gerekmektedir. Yirmibirinci yüzyılda birinci kaide “enerjinin enerjisini” elinde bulundurmaktır.
Daha iyi yarınlarımız için ihtiyacımız kadar ve hatta daha çok enerjiyi; yerli ve ulusal olarak üretmemiz devletimizin ilk sıradaki önceliği olması gerekmektedir.
Mevzuyla ilgili olarak Geçmiş dönemlerde “Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur.” düşüncesi artık “Enerjiye hakim olan dünyaya hakim olur” türünden bir okumaya dönüşmüştür ifadesi kullanılırsa artık çok da fazla iddialı bir söylem olarak görülmeyebilir.
Görüşmek dileğiyle…
Kaynakça:
1-) Organik gaz tesisatlarının geriye dönük kontrolü ve naturel gaz tesisatlarında alınması lüzumlu güvenlik tedbirleri
http://www1.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/a2e3ab9f8459559_ek.pdf?mecmua=1148
2-) Doğalgaz ve lpg’nin kullanım alanları, dünyadaki ve türkiye’deki biriki, üretim ve tüketim miktarı ve taşıtlarda kullanımı
https://polen.itu.edu.tr:8443/server/api/core/bitstreams/6825e618-b7a0-413c-bb56-fd45c5a91606/content
3-) Doğalgaz https://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Falgaz
4-) Doğalgaz https://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Falgaz
5-) Organik Gaz (natural gas) http://bilsenbesergil.blogspot.com/p/6-dogal-gaz.html
6-) Yeni enerji sistemi için Çin çoktan harekete geçti https://m-haber7-com.cdn.ampproject.org/c/s/m.haber7.com/amphtml/iktisat/haber/3294416-turkiye-1-tasla-6-kus-vurabilir-yeni-enerji-sistemi-icin-cin-coktan-harekete-gecti
7-) Doğalgazla çalışan klima sistemleri
Muşamba Nedir, Ne Anlama Gelir? 03 Ekim 2024 Perşembe 22:40 ABONE OL Muşamba, su geçirmezlik…
Yıl 30 Ekim 2008 Perşembe 20:43 ABONE OL Yıl Nedir?Dünyanın, güneş çevresinde tam bir dolanım…
Gebelik Izlemi GEBELİK İZLEMİ Gebelik izlemi, gebeliğin planlanmasıyla başlayan, sağlıklı sürdürülmesini ve sorunsuz bir doğumu…
Menopoz MENOPOZ Menopoz, ovaryan aktivitenin (üreme ve östrojen yapımı) yitimi ertesinde, menstrüasyonun kalıcı olarak kesildiği…
Yeni bir araştırmaya göre, çok sayıda kadın, kadın üreme organlarının en yaygın kanseri olan endometriyal…
Her gün sekiz saat veya daha fazla oturan kişilerin, her hafta 140 dakikadan az orta/yoğun…