[ad_1]
Bebek bekleyen çiftlerin en çok üzerinde durdukları konulardan bir tanesi de isimler. Kız bebeklerine isim verirken kulağa hoş gelmesine dikkat eden çiftler anlamları konusunda da araştırma içerisine giriyorlar. Kız bebekleri için keşfedilmemiş, birbirinden güzel isimler bulunuyor.
A’dan Z’ye Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
D Harfi ile Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
Dafne: Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç, develik
Dağhan: Eski Türklerde dağ tanrısı. – İsim olarak kullanılmaz.
Dahiye: Üstün zeka sahibi.
Daime: Sürekli, devamlı, kalıcı, müdavim.
Dal: ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
Dalan: İnce, zarif, narin.
Dalay: Deniz.
Dalga: Hareketli su kütlesi
Dalım: Tutunacak güç, dayanacak yer anlamında. 2. Ağacın dalı.
Dalince: Dal gibi zarif ve ince.
Dalya: Yıldız çiçeği
Damla: Az miktardaki su.
Damlam: Damla kadar küçük, Güzel, bereketli olan.
Daniş: 1. Bilim, bilgi. 2. Bilhi sahipleri.
Darçin: Tarçın, güzel kokulu bir baharat.
Darin: Hüküm sürmek.
Daristan: Orman.
Daya: Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Dayahatun: Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Daye: Süt nine, süt anne, dadı. 2. Çocuk yetiştiren.
Dayehatun: Çok emek vermiş, dadı.
Define: Toprağa gömülmüş kıymetli ve değerli eşya.
Defne: Bir kokulu bitki
Değer: Bedel, uygun, layik.
Değerli: Değeri yüksek olan, kıymetli.
Deha: Üstün akıl.
Dehan: Ağız
Dehna: Kumun rengi dolayısıyla Arabistan’da ıssız iller adıyla anılan bir çölün adı.
Dehri: Dünyanın sonsuzluğuna inanıp öteki dünyayı inkar eden, ruhun da cesetle birlikte öldüğüne inanan. Materyalist. İsim olarak kullanılmaz.
Delal: Sevgili, değerli.
Delfin: Suda yaşayan, yunus.
Delistan: İçinde çok çeşitli çiçek bulunan bahçe.
Dema: Soluk, nefes.
Demar: Damar. 2. Hırs. 3. Duygu, sinir. 4. Soy, yaradılış.
Demet: Bağlanmış çiçek topluluğu, ışık huzmesi.
Demgüzar: Ömür süren, zaman geçiren.
Demhoş: Nefesi güzel kokan.
Demi: Kadife, şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy
Demre: Antalya’nın turistlik yerlerinden biri, Noel Baba’nın doğduğuna inanılan tarihi yer.
Denef: Beyaz renkli ipek kumaş.
Deniz: Derya, büyük tuzlu su birikintisi
Deran: Çaresiz, biçare.
Derem: Para, akçe.
Deren: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren
Derim: Çadır.
Derin: Sığ olmayan, içli.
Derin Su: Yüzeyi tabanından uzak olan. Rengi, kokusu ve tadı olmayan, saydam, sıvı madde
Derince: Merdiven.
Derman: Çare, tedavi
Dersu: Hepsi, kamilen, baştan başa hep.
Derya: Deniz.
Deryab: Akıllı, anlayışlı.
Deryace: 1. Küçük deniz. 2. Göl.
Deryadil: Gönlü geniş, herşeyi hoş gören.
Deryanur: Bilgisiyle ışık saçan
Desen: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri
Destan: Kahramanlık olaylarını konu alan şiir
Deste: Demet, bağlanmış olma hali.
Destecan: Herkese içtenlikle bağlanan.
Destegül: Bağlanmış gül demeti
Destegür: Çok gür.
Destegüz: Sonbahar hayranı.
Destenaz: Hayranlık uyandıracak kadar zarif bir nazı olan.
Destenur: Işık demeti.
Destgir: Nazik, kibar, yardıma hazır.
Destgür: Yardım sever, iyiliksever.
Destina: Kader, yazgı.
Destmal: MendiL.
Deşeni: Zulme uğramış, zalimlerin elinde kalmış.
Deva: İlaç, çare, şifa
Devin: Hareket; hareket et, hareketli oluş.
Devinsu: Suyun ritmik hareketleri, akarsu
Devlet: Büyüklük, kudret, varlık, orun.
Devran: Zaman; devir
Devrim: Önemli ve temelli değişiklik, inkilap
Devrin: Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi
Dewran: Devir, çark. 2. Zaman.
Diba: Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipek kumaş
Dibace: Başlangıç, önsöz. 2. Bir kitabın süslenmiş-olan ilk sayfaları.
Dicle: Bir nehir adı
Diclehan: Dicle nehrinin yöresinde yaşayanları buyruğu altına alan
Diclehatun: Ulu kadın.
Didar: Güzel yüz, görme
Dide: Göz.
Didem: Gözüm, gözüm gibi sevdiğim sevgilim, çok sevdiğim.
Didem/Diğdem: “Gözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim” anlamında kullanılan bir ad.
Didik: Yaşayış, hayat, varlık, sağlık, geçim. 2. Huzur.
Dikilerek: oluşturulan ağaçlık, çam ve başka ağaçların gövdeleri
Dila: İçten gönülden seven.
Dilağsu: Nehirdeki en güzel su damlası
Dilan: Gönüller, yürekler
Dilara: Gönül alan, gönlü okşayan, gönlü dinlendiren manalarındadır.
Dilaram: Kalbe huzur veren
Dilasa: Gönlü rahatlandıran, avutan.
Dilasude: Gönlü rahat, huzurlu.
Dilaşup: Gönül çalan.
Dilaviz: Gönlün takıldığı, gönüle takılan.
Dilay: Gönlü aydınlatan ay.
Dilbahar: Konuşmasının güzelliğiyle insanın gönlünü ferahlatan.
Dilbant: Gönül çalan.
Dilbaz: Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen. Konuşmasıyla kandıran kişi manasındadır.
Dilbent: Gönül bağı, gönül bağlayan.
Dilber: Gönlü alıp götüren güzel manasındadır. Alımlı güzel kadın demektir.
Dilberan: Dilberler, güzeller
Dilberay: Ay gibi güzel kadın.
Dilbeste: Gönül bağlamış, âşık.
Dilbu: Gönül kokusu.
Dilcan: İçi dışı bir olan.
Dilce: Gönlü dilinde olan.
Dilcu: Gönlü çeken.
Dildade: Gönül vermiş, âşık. ay gibi parlak, ışıklı olan / ışıl ışıl berrak konuşan.
Dildan: Sevmek.
Dildar: Gönlü baskı altında tutan sevgili
Dildaş: Aynı konulan paylaşanlar.
Dilde: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan
Dilderen: Sevgi toplayan, gönül alan, beğenilen.
Dileda: Konuşmaya nazlanan
Dilefruz: Yürek yandıran, sevimli.
Dilege: Güzel ve düzgün konuşan.
Dilek: İstek, arzu
Dilela: Gözü gönlü bir olan
Dilem: Gönül ilacı
Dilemma: İkilem
Diler: İsteyen, dileyen
Dilfer: Diliyle herkesin gönlünü ferahlatan
Dilferah: Gönlü ferah, sevinçli.
Dilfeza: Gönlü genişleten, gönlü artıran.
Dilfigar: Gönlü yaralı olan, âşık.
Dilfiruz: Gönle ferahlık veren, sevindiren.
Dilfüruz: Gönüle ferahlık veren, sevindiren.
Dilge: Güzel konuşan kişi.
Dilgüdaz: Gönle eziyet veren.
Dilgüzar: Herkesin derdine derman bulan.
Dilhan: İçten gönülden söyleyen
Dilhayat: Gönül canlılığı.
Dilhıraş: Yürek parçalayıcı.
Dilhun: İçi kan ağlayan.
Dilhuş: Gönlü hoş, yüreği rahat.
Diligüzar: Durmaksızın becerikliliğini öven.
Dilinaz: Konuşmaya nazlanan.
Dilinigar: Resmeden.
Dilinisa: Çok konuşan kadınlar.
Dilinur: Konuşmasıyla, gönüllere ferahlık veren.
Dilisu: Temiz konuşan.
Dilişan: Hatipliğiyle şan şöhret sahibi olmuş.
Dilişen: Şen şakrak konuşmalar yapan.
Dilkeste: Gönül çekici.
Dilküşa: İç açıcı, gönül açıcı, yüreği ferahlandıran.
Dilmaç: Çeviri yapan kimse
Dilman: Dil bilen, güzel söz söyleyen. bk. Dilmen.
Dilman/ Dilmen: Dil bilen, güzel söz söyleyen.
Dilnigir: Gönülde resim edilen sevgili.
Dilnişin: Gönülde yer tutan, hoş, güzel.
Dilnur: Gönlü nurlu
Dilnüvaz: Gönül okşayıcı
Dilp: Neşeli, mutlu, memnun.
Dilrah: Gönül yolu.
Dilriş: Gönlü yaralı.
Dilruba: Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan.
Dilruba/Dilrüba: Gönül kapan, gönül alan
Dilrüba: Gönlü şen, dertsiz
Dilsafa: Gönlü şen, rahat, dertsiz.
Dilsaz: Gönül yapan, tatlı davranan.
Dilser: Hatiplik yeteneğini sergileyen.
Dilseren: Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren
Dilsever: Konuşmayı seven.
Dilsitan: Gönül alan güzel.
Dilsoy: Hatiplik yeteneği gelişmiş bir soydan gelen.
Dilsu: Gönlü su gibi berrak olan.
Dilsuz: Gönül yakan, yürek yakan.
Dilşad: 1. İçi rahat. 2. Kalbinde neşe, sevinç olan.
Dilşah: Gönül şahı, sevgili.
Dilşan: Hatiplik yeteneğiyle şan şöhret sahibi olmuş.
Dilşat: Gönlü hoş, sevinçli
Dilşen: Gönlü şen, sevinçli.
Dilşikar: Gönül avlayan.
Dilşikeste: Gönlü kırık.
Dilşükufe: Gönül çiçeği.
Dilten: Vücut diliyle konuşan.
Dilyar: Konuşkan sevgili.
Dimağ: Akıl, beyin.
Dinçay: Ayın en parlak, en net görülebilen hali. 2. Aydınlık ilerici kişi.
Dinçel: Güçlü el.
Diniz: Sakin, dingin
Dirahşan: Parlak, parıldayan.
Dirayet: Zekâ, bilgi, kavrayış
Diren: Harmanda sapları yaymaya yarayan uzun çatallı ağaçtan yapılmış araç
Dirik: Diri, canlı. 2. Acar.
Diril: dirilmekten buyruk; el dokuması bez
Dirim: Yaşam, hayat 2. Yaşama gücü.
Dirisu: Temiz faydalı, doru su gibi olan.
Dirok: Tarih, hikaye, öykü.
Dirsehan: Dede Korkut hikayelerinde, çocuğu olmadığı için hor görülen sonra da Boğaç Han adında yiğit bir oğula sahip olan kahramanın adı.
Dirsekan: Dede Korkut hikayelerinde, çocuğu olmadığı için hor görülen sonra da Boğaç Han adında yiğit bir oğula sahip olan kahramanın adı.
Diyar: Ülke, dünya.
Diyari: Armağan, hediye.
Doğa: Tabiat, yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü
Doğanbike: Doğan, dünyaya gelen kız.
Doğangün: Doğmakta olan gün
Doğannur: Nur gibi parlak olarak doğan.
Doğay: “Ey ay, artık doğ, kendini göster” anlamında kullanılan bir ad.
Doğu: Güneşin doğduğu ana yön
Dolunay: Ayın tam yuvarlak olduğu an
Domurcuk: Tomurcuk.
Dora: Doruk, zirve
Doyum: Ganimet almış.
Döndü: l. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.
Döne: “Bundan sonraki çocuklar erkek olsun” anlamında kullanılan bir ad.
Dönem: Belirli bir tarihsel niteliği olan zaman birimi.
Dönüş: Dönme işi, dönme.
Ducihan: İki cihan: dünya ve ahiret
Dudu: 1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş.
Dudubikem: “Evlenmemiş ablam, kardeşim” anlamında kullanılan bir ad.
Duducan: Hanımefendiliğinde samimi olan.
Dudugül: Güzelliği ve saygınlığı taşıyabilen.
Duduhan: Abla, kardeş.
Duha: Kuşluk vakti. Kuran’ı Kerim’ de 93. Surenin ismidir aynı zamanda.
Duhan: Kur`an-ı Kerim`de bir sure adıdır ve manası dumandır.
Duhter: Kız.
Durali: Kız çocuğu olmayan ailelerin en son doğan erkek çocuklarına verdikleri isim.
Duranay: Ayın en uzun süre gökyüzünde kaldığı zaman.
Durcan: “Yaşa, uzun ömürlü ol” anlamında kullanılan bir ad.
Durdu: (bkz. Dursaliha).
Durean: Ömrün uzun olsun, canlı kal.
Durkadın: “Artık çocuğun olmasın” anlamında kullanılan bir ad.
Durkız: “Artık çocuğun olmasın” anlamında kullanılan bir ad.
Dursaliha: Erkek çocuğu olmayan ailelerin en son doğan kız çocuklarına verdikleri ad.
Dursune: Son olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır.
Duru: Saf, berrak
Durugül: Özü temiz güzel kadın.
Durugün: Berrak gün.
Durugür: Sağı solu belli olmayan.
Durugüz: Sessiz geçen sonbahar.
Duruhan: Özü temiz yiğit.
Durukadın: Özü temiz kadın.
Durunaz: Naz yapmak istemeyen
Durunur: Sakinliğiyle gönüllere ışık saçan.
Durusel: Temiz akan su, akarsu.
Durusev: Sessiz, temiz ve sevilen kadın.
Duruseven: Kendisi gibi olanı seven.
Durusoy: Temiz olarak tanınmış kimse.
Durusu: Arı, temiz, berrak sular gibi olan.
Duruşan: Şöhretine rağmen sessiz, sakin bir hayat süren.
Durutan: Tan vaktinin sessizliğini yaşayan.
Duruten: Çok temiz, pürüzsüz bir cilde sahip olan.
Duruyar: Sessiz, sakin sevgili.
Duşize: El değmemiş kız.
Duyal: Hassas, hisli, çabuk duygulanan.
Duygu: His, gönülde uyanan yankı ya da tepki
Duygucan: Yüreği çok duygulu olan.
Duygucuk: Sevimli, kendi halinde olan, sevecen ..
Duygudaş: Duyguları başkasıyla aynı olan,
Duygugül: Duygulu ve gül gibi güzel.
Duygugün: Doğduğunda duygulu anlar yaşatan ve de gül gibi bir güzelliğe sahip olan.
Duygugür: Duygularını coşkuyla ifade eden.
Duygugüz: Duygularında sonbahar hüznünü yaşayan.
Duygun: Duygulu, hassas
Duygunaz: Duygularını ifade etmekte nazlanan.
Duygunisa: Duygulu, hassas kadın
Duygunur: Duygularıyla herkesi aydınlatan.
Duygusal: çevresine duygu saçan. 2. Çok duygusal.
Duygusan: Duygusallığıyla tanınan.
Duygusay: Herkese karşı saygılı olan.
Duygusel: Coşkun duygulara sahip olan.
Duyguser: Duygularını rahatlıkla herkese ifade edebilen.
Duygusev: Duygulu olanı sev.
Duyguseven: Kendi gibi duygulu olanı seven.
Duygusoy: Çok duygulu bir soydan gelen.
Duygusu: Temiz duygulara sahip olan.
Duygusun: Duygularını yansıtan.
Duyguşan: Duygularının saflığıyla tanınan.
Duyguşen: Şen şakrak hisleri olan.
Duygutan: Tan vakti gibi hüzünlü duygulara sahip olan.
Duyguyar: Duygulu sevgili.
Duysal: Duymakla, hissetmekle ilgili olandır
Duysun: İşitilsin, bilinsin, şöhretli olsun.
Duyu: Hissetme, algılama
Duyuş: İşitme, hissetme, bilinme.
Düden: 1. Yer altında akan suların kireçli tabakaları eriterek meydana getirdikleri tabii kuyu. 2. Bataklık, girdap.
Dülfin: Arap astronomları tarafından Delphinus yıldız kümesine verilen isim.
Düman: Sis.
Dünya: Yeryüzü
Dürdane: İnci tanesi
Dürefşan: İnci gibi sözleri olan.
Düri: Düriye
Düriye: İnci gibi ışıldayan, parlak.
Düriyye: 1. İnci gibi parlayan, parlak. 2. Parıltılı yıldız.
Dürnev: İnci. 2. İnci tanesi.
Dürnur: İnci ışığı.
Dürre: İnce tanesi.
Dürriye: İnci gibi parlayan
Dürrüşehvar: Padişahlara yaraşır değerde inci.
Dürveş: İnci gibi.
Düş: Hayal, rüya, güzel rüya
Düşsel: Hayal gibi olan
Düşüm: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında
Düşünsel: Düşünce ile ilgili
Düzey: Seviye karşılığı olarak uydurulmuş olmayan.
Düzgün: 1. Girintisi, çıkıntısı, pürüzü olmayan. 2. Düzeltilmiş, tesviye edilmiş. 3. İyi düzen verilmiş. 4. İntizamlı, nizamlı. 5. Yolunda, rayında. 6. Kadınların yüzlerine sürdükleri beyaz veya kırmızı boya.
[ad_2]