Dünyada en güzel duygular içinde anne ve baba olmak yer ediniyor. Adam bebek bekleyen çiftler çocuklarına isim seçme mevzusunda kararsız kalıyor. Anne ve baba adayları bebeklerine verecekleri ismin anlamlarına dikkat ediyor.
A’dan Z’ye Adam Bebek İsimleri ve Anlamları
D Harfi ile Başlamış olan Adam Bebek İsimleri ve Anlamları
Dadak: Büyük kardeş, ağabey. 2. Bebek. 3. Bir yiyeceğin tadına bakmak için yenilen parçası, tadımlık. 4. Şeker, akide şekeri.
Dadaloğlu: 19. yy. da yaşamış. Anadolu halk Ozanı.
Dadaş: Adam kardeş. 2. Delikanlı. yiğit kimse. 3. Doğu illerinde seslenme sözü olarak kullanılır. Dağaşan
Dağ: Çevresindeki araziye gore devasa yükseklikte olan toprak, kaya
Dağa: Yayla, yüksek yer.
Dağardı: Dağın sırt kısmı, arkası
Dağaşan: Dağları aşıp giden, engel tanımayan
Dağdelen: Dağları delecek denli azimli olan.
Dağhan: Dağ ve han kelimelerinin birleşimden oluşmuştur. Eski Türklerde dağ tanrısının adıdır.
Dağıstan: Türk kökenli Kafkasya ülkesi
Dağlı: Dağlık yerleşim yerlerinde yaşayan kimse
Dağtek: Tek dağ.
Dağtekin: Yalnız tenha dağ
Dahi: Muhteşem parlak zeka ve yetenekli.
Dai: Yakarma eden, duacı. 2. Çağrı eden, çağıran.
Daim: Devamlı, Sonsuz.
Dalan: Dal benzer biçimde olan, dal benzer biçimde ince yapılı
Dalay: Deniz. Dal benzer biçimde ince Ay benzer biçimde güzel.
Dalayer: Deniz adamı.
Dalbaş: Koruyucu.
Dalboğa: Koruyucu yürekli kimse.
Dalca: Dal benzer biçimde ince, uzun, narin.
Dalda: Kuytu yer, barınak.
Daldal: Kahraman, yürekli şahıs.
Daldiken: Ağaç yetiştiren kimse.
Dalga: Denizin rüzgarla kabarması sonucu oluşan hareketlilik. 2. Denizdeki hareketli su hacmi.
Dalgıç: Çoğu zaman hususi donanımla su yüzeyi altında emek vermeyi meslek edinen kimse.
Dalım: “Gücüm, kuvvetim” anlamında kullanılan bir ad.
Dalkılıç: Kılıcı elinde olan, hazır bekleyen.
Dalkoç: Koruyucu, arka çıkıcı kimse.
Dalokay: Çokça beğenilen
Dalsar: Saldır ve sar, saldır ve kuşat
Daltekin: Koruyucu, kayırıcı hükümdar.
Dalyan: Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri. 2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya. 3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı şekilde görülen kum.
Damar: Canlıların kan akışını elde eden sistem. 2. Madenin bolca bulunmuş olduğu kanal. 3. İnsandaki inatçı karakter.
Damra: Peygamber efendimizin sütkardeşinin adı.
Danış: Data, bilme, danışma
Danışman: Belli mevzularda bilgisine başvurulan şahıs.
Danışment: Başvurulan kimse.
Daniş: Bilim, informasyon. 2. Bilhi sahipleri.
Danyal: Mukaddes kitapta adı geçen İsrail peygamberi.
Daraş: Kartal.
Darcan: Sıkıntılı, sabırsız kimse, serçe büyüklüğünde boz renkli kuş
Dardoğan: Zamanını beklemeden doğan, sabırsız doğan
Dare: Yoldaş, dost.
Davas: İlaç, umar.
Davaz: Katık.
Daver: Doğru, adil yönetici.
Davran: Hamle yap, atak yap
Davud / Davut: Er. Kendisine kitap olarak Zebur’un göndermiş olduğu büyük peygamberlerden biri. Kur’an-ı Kerim’de 16 yerde adı geçer. – Türk dil kuralına gore d/t olarak kullanılır.
Davut: İsraillilerin, sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamberi.İbranca’da “sevgili, aziz” anlamında olduğu sanılıyor.
Dayanç: Katlanma gücü, dayanma gücü, dayanış
Dayanışma: Yardımlaşma, destekleme.
Dayar: Hazır, tamamlanmış olan.
Dayende: Bağışlayan
Dayı: Birini kollayıp gözeten kimse. 2. Annenin adam kardeşi. 3. Külhanbeyi.
Debernuş: Eshab-ı Kehf´den – 7 Uyurlar´dan. Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adındaki zalim hükümdar, halkı kendisine ve putlarına tapmaya zorlar. Tanrı´ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice yakarma ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkar. Bunu haber alan Dakyanus´tan kaçan gençler, yolda kendileri benzer biçimde inançlı bir çobana rastlar. Çobanın bilmiş olduğu ve yanında su olan bir mağaraya sığınan yedi şahıs, burada uykuya dalar.Bu mevzu Kuran’da Kehf süresin de geçmektedir. Debernuş, bu 7 kişiden biridir.
Dede: Ata, annenin ya da babanın babası. 2. Ata. 3. Bazı dervişlere verilen ad.
Kıymet: Bir şeyin önemi, ederi
Değmer: Seçkin, nitelikli, kabul gören.
Deha: Dahi.
Dehal: Aziz, dost, canayakın.
Dehri: Oldukça bilgili kimse.
Delal: Cilve, naz, işve. İnsana güzel ve sempatik görünecek hal, durum.
Delali: Azizlik, aziz; naz.
Deli Dumrul: Adı dede korkutta geçen Türk Yiğidi
Delice: Deli benzer biçimde taşkın
Delikan: Coşkulu, yerinde duramayan – Çocukluk çağından ergenliğe eren kimse.
Delikanlı: Çocukluk çağından çıkmış genç adam. 2. Sözünün eri, dürüst, namuslu kimse.
Demir: Oldukça sağlam bir metal
Demirağ: Demiryolları.
Demiralp: Demir benzer biçimde sağlam yiğit
Demiray: Demir benzer biçimde sağlam ve Ay benzer biçimde güzel.
Demirbağ: İlişkilerinde demir benzer biçimde sert olan.
Demirbaş: Daima için mevcud. 2. Bir yerde kullanılan, bir yere kayıtlı olan, bir görevliden öbürüne
Demirbilek: Sağlam bilekli, kuvvetli kimse.
Demirbüken: Demiri bükebilecek denli yiğit kimse
Demircan: Oldukça canlı, sağlam.
Demirdelen: Demiri delebilecek güçte olan.
Demirdöven: Demirci, demiri işleyen.
Demirel: Kuvvetli el
Demirer: Demir benzer biçimde sağlam kimse, kuvvetli kimse.
Demirezen: Demiri ezebilecek kadar gücü olan.
Demirgüç: Sağlam ve kuvvetli kimse.
Demirhan: Kuvvetli hükümdar
Demirkan: Sağlam ve kuvvetli kan.
Demirkaya: Demir ve kaya benzer biçimde sağlam kimse.
Demirkıran: Kuvvetli kimse, babayiğit.
Demirkol: Demir benzer biçimde kuvvetli kollan olan.
Demirkök: Kökleri sağlam olan.
Demirkurt: Kuvvetli, güçlü, sert kimse.
Demirkut: Kuvvetli, güçlü, sert kimse.
Demirman: Demir benzer biçimde kuvvetli, sağlam kimse.
Demirok: Sağlam ok, demirden yapılmış ok.
Demirol: Demir benzer biçimde kuvvetli ol.
Demiröz: Aslı demir benzer biçimde sağlam olan.
Demirpençe: Elleri demir benzer biçimde sert olan.
Demirsoy: Soyu kuvvetli olan şahıs.
Demirsu: Demir benzer biçimde sağlam ve su kadar berrak olan.
Demirşah: Demir benzer biçimde sağlam hükümdar.
Demirtaş: Demir ve taş benzer biçimde kimse, kuvvetli kimse, demir gülle.
Demirtekin: Sağlam ve uğurlu.
Demirtiken: Demir benzer biçimde sağlam biricik olan, demir şehzade
Demirtuğ: Demirden yapılmış sorguç.
Demirtürk: Demir benzer biçimde Türk.
Demiryürek: Yürekli, yiğit, korkusuz, kuvvetli kimse.
Demren: Okun ucuna geçirilmiş demir parçası
Deng: Ses, seda, haykırma.
Dengiz: Deniz.
Dengizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı
Deniz: Derya, büyük tuzlu su birikintisi
Denizalp: Denizler yiğidi.
Denizcan: Deniz adamı, denizci.
Denizel: Eli deniz benzer biçimde bolluk getiren şahıs.
Denizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı.
Denizhan: Denizler hakanı.
Denizman: Denizci, deniz adamı
Denizmen: Denizi seven adam.
Deniztekin: Deniz adamı, denizci.
Denk: Uygunluk, eşitlik durumu
Denkel: Eşitlik, uygunluk, eşit insanoğlu.
Denker: Uygun er
Denktaş: Yük yüklemeye yarayan, taş, denk taşı, aynı yaşta bulunan, Yaşıt, akran, eşit özdeş.
Denli: Terbiyeli ve saygılı.
Denlisoy: Terbiyeli ve saygılı bir soydan gelen.
Denlitürk: Terbiyeli ve saygılı Türk.
Deran: Güzellik.Derhal, o anda derhal anlamlarındadır.
Derda: Kur’an fıkıh ve hadis ili.
Deren: Derleyen, tırmık
Derin: Oldukça gelişmiş, oldukca ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Derinkök: Kökü oldukca eskilere dayanan.
Derinöz: Aslı derin olan kimse, derin özlü.
Derinsoy: Soyu, geçmişi oldukca eskilere dayanan.
Derlen: Başkaları seni toplasın, derleme işine mevzu ol, toparlasınlar, toplan
Derviş: Alçak gönüllü, hoşgörü sahibi
Derya: Deniz. 2. Oldukça bilgili, engin kimse. 3. Oldukça, pek oldukca.
Deryavan: Denizci.
Deste: Bağlam, demet, 10 parçadan oluşan tüm.
Ilaç: İlaç, umar.
Devan: Koşmak, hızla gitmek
Devin: Hareket.
Deviner: Emek harcayan yiğit.
Devlet: Toprak bütünlüğüne bağlı kalmış olarak siyasal açıdan teşkilatlanmış tüzel varlık. 2. Mutluluk; şans.
Devran: Çağ, süre.
Devrim: Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta yada toplumsal düzende aniden olan niteliksel değişme.
Devrimer: Devrimci, devrim meydana getiren kimse, devrimin yiğidi
Dicle: Bir ırmak adı
Didar: Görüş, görme gücü. 2. Yüz, çehre, suret.
Dijdar: Kale bekçisi
Dikalp: Dik başlı yiğit
Dikbaş: İnatçı, bildiğinden dönmeyen, büyüklerinin sözünü dinlemeyen, boyun eğmez. 2. Kurumlu.
Diken: Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu benzer biçimde bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri.
Diker: Başı dik kimse, dik başlı yiğit
Dikmen: Koni biçiminde sivri tepe, dağların en yüksek yeri, zirve, dik yerdeki orman, yayla,
Dikran: Bir kral adı
Diksoy: Baş eğmeyen gelenekten gelen.
Diktaş: Eğik olmayan taş.
Dilaver: Yiğit / Yürekli
Dilbirin: Gönül çekmek, sevdalı.
Dildayı: Seven adam.
Dilercan: Dileyen can, dileyen kimse
Dilgir: Kızgın, öfkeli.
Dilkeş: Çekici, cazip.
Dilkoçer: Sempatik, neşeli nüktedan.
Dilmaç: Dili oldukca iyi bilen, dil ustası.
Dilmen: Dil bilen kimse, dilci.
Dilsafa: Derdi olmayan, rahat
Dilsozi: Samimi, içten, sadık.
Dilşad: Gönlü hoş.
Dincel: Dinç bir duruma gel, dinçleş, dinç el kuvvetli el
Dinç: Kuvvetli, güçlü, dayanıklı
Dinçalp: Kuvvetli yiğit, kuvvetli ve yiğit
Dinçay: Kuvvetli ve ay benzer biçimde
Dinçel: Eli kuvvetli ve sıhhatli, sağlam şahıs.
Dinçer: Kuvvetli yiğit şahıs
Dinçerk: Kuvvetli güçlü şahıs
Dinçgil: Sağlam, sıhhatli aileden gelen.
Dinçkal: Hep dinç ol manasındadır.
Dinçkaya: Kuvvetli kaya, kaya benzer biçimde sağlam kuvvetli
Dinçkol: Sıhhatli ve kuvvetli koL.
Dinçkök: Kökü sağlam olan.
Dinçmen: Sağlam, kuvvetli, kimse, kuvvetli adam
Dinçok: Sağlam ok, kuvvetli ok
Dinçol: Gücü kuvveti yerinde biri ol, kuvvetli ol
Dinçöz: Dinç kimse, dinç özlü, kuvvetli kimse
Dinçsan: Dinç ve meşhur
Dinçsay: Saygı duyulan ve sıhhatli şahıs. .
Dinçsel: Kuvvetli sel
Dinçsoy: Soyu sağlam.
Dinçtaş: Kuvvetli taş
Dinçtürk: Sıhhatli, sağlam Türk, kuvvetli Türk
Dindar: Tanrı’a inanmış, bağlanmış olan kimse.
Diren: Karşı koy, dayan, harmanda sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı, ağaçtan yapılmış bir ziraat aracı.
Direnç: Karşı koyma
Dirican: Sıhhatli kuvvetli kimse
Dirim: Yaşam, yaşam, yaşama gücü
Dirimtekin: Yaşam dolu şehzade
Dirisoy: Kuvvetli soy, canlı soy
Dirlik: Seviye içinde mutlu yaşam, mutluluk, luk, iyi geçinme, erinç
Diyar: Memleket.
Dizdar: Kale komutanı
Tabiat: Doğa.
Doğaç: Evvelde düşünülüp hazırlanmadan ortaya çıkan fikir
Organik: Olağan olarak ortaya çıkmış olan, doğaya uygun, suni Olmayan, yapmacıksız
Doğan: Yırtıcı bir kuş
Doğanalp: Şahin ve yiğit, yiğit kimse
Doğanay: Ayın ilk günlerinde Ay, yeni Ay (ayın ilk günleri doğan ufaklıklara verilir)
Doğaner: Şahin benzer biçimde kimse, şahin benzer biçimde yiğit
Doğangün: Doğmakta olan, doğan güneş
Doğantan: (şafakta doğan için) tan benzer biçimde dünyaya gelecek olan, yeni tan
Doğar: Doğmazlık etmez
Doğruer: Yalan söylemeyen, haksızlık yapmayan kimse, içi dışı bir kimse
Doğrul: Herhangi bir yöne doğru yönlen, toparlan, dik duruma gel doğru ol
Doğruol: Eğrilikten kaçın, haksızlık etme, içi dışı bir ol
Doğruöz: İçi dışı bir kimse, aslı doğru
Doğu: Bir yön ismidir.
Doğuer: Doğu yiğidi
Doğuhan: Doğunun hükümdarı.
Doğukan: Doğunun hakanı anlamına gelir
Doğuş: Hayata geliş
Dolay: Çevre, çevre.
Dolun: Dolgun, dolarak biçimi yuvarlaklaşmış, ayın ondördü
Dolunay: Ayın tüm olarak görüldüğü hali.
Domaniç: Tümsek, yokuş. 2. Kambur.
Donat: “Donat, süsle” anlamında kullanılan bir ad.
Dora: En yüksek yer, uç. Bir şeyin uç kısmı yukarısı tepesi. Dağ doruğu anlamlarını taşır.
Dorak: Tepe, en yüksek yer, zirve.
Doru: Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at. 2. Zirve.
Zirve: Zirve, dağların en yüksek noktası
Dorukhan: Yüksekteki hükümdar
Doruktekin: Yüce ve biricik, yüce şehzade
Dost: Sevilen ve güvenilen yakın dost, gönüldeş
Dönmez: İnandığından geri dönmeyen şahıs
Dönmezer: İnandığını meydana getiren kimse, inanılmış olduğu yolda giden kimse, sözünde duran yiğit
Dönmezsoy: Sözünden dönmeyen soy.
Duha: Kur’anı Kerim’de 93. surenin adı, kuşluk vakti.
Duhan: Kıyamet gününde çıkacak duman
Dumrul: Dedem Korkut öykülerinde geçen bir ad
Duran: Yerinde kalan, bekleyen
Duraner: Duran yiğit
Durcan: sen cansın, sevgilisin ve yaşamalısın anlamında, (evladı yaşamayan Ailelerin koyduğu bir ad)
Durguner: Sakin kimse
Durhan: Turhan
Durkan: Soyu tükenmeyen.
Durmuş: Evlatların sık ölümleri karşısında konulmuş olan arzu ifadesi
Durmuş/Dursun: Evlatların sık ölümleri karşısında konulmuş olan arzu ifadesi
Dursun: Uzun ömürlü olsun
Dursunali: Kız evladı olmayan ailelerin en son doğan adam çocuklarına verdikleri isim.
Durualp: Temiz ve yiğit kimse
Duruiz: Aslı temiz kimse.
Duruk: Durulmuş, duru, berrak. 2. Zirve. 3. Belli bir süre değişmeyen, olduğu benzer biçimde kalan.
Durukal: Temiz kal, berrak kal
Durukan: Asil kan sahibi
Durul: Suyun durulması, aklanması
Duruöz: Temiz özlü kimse
Durusan: Adı sanı temiz kimse
Durusel: Saf ve berrak akan sel.
Durusoy: Temiz asil, saf kanlı
Durutekin: Temiz ve biricik, pırıl pırıl ve bir tane olan kimse, temiz şehzade
Durutürk: Temiz, dürüst Türk.
Duyal: Duygulu duyarlı acele duygulanan
Duygun: Hislerini yoğun yaşayan, duygusal.
Dülge: Deste.
Dülger: Yapıların tahta işlerini meydana getiren kimse.
Dündar: bk. Dindar 2. T. Eski ordu düzeninde artçı birlik.
Dündaralp: Dinine bağlı yiğit. 2. T. Eski ordu düzenindeki artçı beraber yer edinen yiğit.
Dünya: Yeryüzü
Dürri: Parlak, parlayan, inci benzer biçimde parlayan.
Düzey: Bir kimsenin başkalarına gore kıymet ve yücelik derecesi.
Muntazam: Yamuk olmayan, doğru