15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu mühim bir adı ağırladı dün. O isim İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar’dı. “Ben Şube müdürlüğündeyken sol örgütlerin ardında hep Sovyetler var sanırdım” dedi.
Ve devam etti; “Meğer bir tek TKP’yi destekliyorlarmış.

Öteki sol örgütlerin ardında BATI varmış.” Bizim solcuların birçoğu ne süre başları sıkışsa Avrupa’ya ve çoğu zaman de Londra’ya kaçıyorlardı. Bunu onlarca defa yazdık burada. Erdoğan ne süre Almanya’ya gitse Okmeydanı karışıyor, DHKP-C o semtte sokağa dökülüyordu. PKK toplumcu ve sol bir örgüttü. Başındaki terörist “ABD ve İngiltere ile yakın diyalog içindeyiz” diyordu. ABD ve İngiltere’nin tüm kalbi duygularla desteklediği toplumcu PKK’nın Suriye kolu PYD, Kobani’de bizim bilumum sol örgütlere eğitim kampı kuruyordu.
“Kahrolsun ABD, kahrolsun ana para, yaşasın işçi sınıfı” diyenlere paracı ABD ve İngiltere’nin eğittiği PYD, Kobani’de kuçak açıyordu. Washington ve Londra da danışma elemanları ile bomba tuzaklamayı öğretiyordu. Bir acayip dünyaydı işte. Gepegenç çocuklarımız, inandırıldıkları ideolojilerin düşman oldukları BATI’dan geldiğini bilmiyordu.

Enerji hatlarını ve PARA’yı denetlemek isteyenlerin KULLANMA SANATI’nda neye inandığınız mühim değildi. İster dindar, ister solcu, ister etnik kökenci ne olursanız olun, çıkarlara hizmet noktasında uygunsanız sizi gelip buluyorlardı. Ulusal ve yerli olmak dolar-euro kavşağında oldukça zordu. 99 depreminden sonrasında İstanbul’da bir mekanda toplanan kalabalık vardı.

İşadamlarından siyasetçilere kadar oldukça sayıda isim o yemekli toplantıdaydı. İşte orada olan işadamlarımızdan biriyle beraberdim dün. Kürsüye mühim bir ismin çıkıp konuştuğunu söyledi. O mühim isim ABD’nin 42. Başkanı Bill Clinton‘du.
300’e yakın davetliye “Biz üniversite yıllarımızda Abdülhamid Han’ın dünya siyasetini okuyarak büyüdük” diyordu.
O konuşmanın yapıldığı toplantının tanığı işadamı aynen bu şekilde söylüyordu. Adamlar bizim tarihimizi hayranlıkla okuyor, ders kitaplarına koyuyordu. Biz ise evveliyatına söven bir nesil yetiştiriyorduk. BATI’nın dayattığı ve eğitim sistemimize yerleştirdiği bir zehirdi bu. O Abdülhamid Han’a “Kızıl Sultan” ve “Diktatör” diye bağırıyordu Londra’daki tüm gazete sayfaları. Ve içimizden de koro çıkarıyorlardı bir fazlaca kalabalık. O Abdülhamid Han ki, Ortadoğu’nun petrol haritasını santimi santimine çıkarmıştı o dönem. İleride savaşlar çıkar, kaybedebiliriz düşüncesiyle Musul ve Kerkük’teki petrol bölgelerini de kişisel mal varlığına eklemişti. Internasyonal yasalar önünde, bu şehirleri alırlarsa hak iddia edemesinler diye. Abdülhamid Han’ı tahttan indiren ittihatçı zihniyetin ilk yapmış olduğu iş, o petrol bölgelerini yeniden devletleştirmek oldu. Ve sonrasında da BATI’ya gitti. Bugün Musul ve Kerkük’te 5 trilyon dolara yakın petrol rezervi var. Ve DEAŞ’ı kurarak sahaya sürenler bölgeye çöreklenmek için terör orduları ve 63 koalisyon ortağı ile o trilyon dolarlara konmanın ardında. Evet DEAŞ da BATI’nın emrindeki bir piyondur. Cennete gideceklerini zannederek kırım yapanlar, BATI’nın petrol kuyularını paylaşmasına zemin hazırlamak için gömüt kuyularına girdiklerini bilmiyorlar. BBC’de gösterilen “El Kural KURUCUSU MI6 ajanı İngiliz”in röportajına Afganistan’daki mağarada iyi mi ulaşacaklar? “BATI’nın emrindeyim” diye gazetelere izahat meydana getiren FETÖ’yü hipnoz edilmiş insanoğlu iyi mi anlayacak?

Terörist her yolun çıkmış olduğu TEK YOL, Batı’nın KASASIDIR. İngiliz gazeteleri dün iki mevzuyu ağızbirliği etmişcesine sayfalarına taşıyor. Biri MUSUL… Diğeri ise “Eyvah Türkiye’ye başkanlık geliyor” diye kalemlerinden damlayan GÖZYAŞI… Sanki tek merkezden yazılmış ortak bir Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı sayfalardan taşıyor. Hatta o şekilde ileri gidiyorlar ki, içlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “14 senelik hayalim” diyerek dün açıklamış olduğu proje bile var. “Eyvah” diyorlar…
“Türkler 21 kent hastanesi kuruyor. Bu gerçekleştiğinde Batı’nın tüm hastaları Türkiye’ye tedaviye koşacak.” diye ağlıyorlar.

Siz asla İngiltere’deki bir hastane projesini sayfalarına taşıyan Türk gazetesi gördünüz mü? Abdülhamid Han döneminde Osmanlı‘yı “HASTA ADAM” duyuru edenleri, 100 yıl sonrasında “HASTA” ettik, deliriyorlar. Ve “Hastaları” tedavi için gelecek yıllarda bizlere koşacak. İyi olacak hastanın ayağına tabip gelirmiş! Hayır artık devir değişti.
Onlar doktorun, Ankara’nın ayağına gelecek!.

(Toplam: 3, Bugün: 1 )