Florida, Porto Riko ve Bermuda içinde kalan bölge, 20. yüzyılın ortalarında birçok vapur ve uçağın kaybolduğu haberleriyle fena bir üne haiz olmaya başlamıştı. “Bermuda Şeytan Üçgeni” isminde olan bu alanda yaşanmış olan en mühim vaka, 1945 senesinde eğitim görevinde olan ABD Ordusu’na ilişkin beş bomba uçağının kaybolması olarak biliniyor.
Takip eden seneler süresince bölgede bulunan vapur enkazları ve düşmüş uçaklar da “üçgenin” sözde yıkıcı gücüyle ilişkilendiriliyordu. 1975 senesinde Larry Kusche’nin yazdığı “Bermuda Üçgeni Gizemi – çözüldü” adlı kitapta, bölgede yaşanmış olan olayların birçoğunun doğru olmadığı, abartıldığı ya da doğruluğunun onaylanmadığı söyleniyordu. Kusche bölgede yaşanmış olan vaka sayısının da, okyanustaki başka bölgelerdekinden o kadar da değişik olmadığını savunuyordu.
Gene de seneler süresince sayısız naturel (ve doğal ki doğaüstü) izahat yapılmaya çalışıldı. Hatta bazıları “yitik kıta Atlantis”ten kalma hızla gelişen teknolojinin bu probleme niçin bulunduğunu bile iddia etti. Bazıları fazlaca daha ileri giderek, üçgenin “nesnelerin paralel evrene düşmesine yol açan bir uzay-zaman deliği” olduğu yönünde deli fikirler ortaya attı.
Bilimsel açıklamalar içinde metan gazının baloncuklar halinde deniz tabanından yükselmesi sebebiyle gemilerin alabora olduğu da bulunuyordu. Sadece meydana getirilen araştırmalar, bölgede son 15 bin yılda herhangi bir sıradışı metan gazı salınımı olmadığını ortaya koydu.
Peki ya bölgedeki olayların aslolan sebebi ne?
Bölgede çoğunlukla yaşanmış olan kasırgaların, duyarlı hava durumu tahminleri ve radarlardan ilkin, pilot ve kaptanların bu tür hava vakalarında çaresiz kalmasına sebep olduğu düşünülüyor.
Kısa bir süre ilkin meydana getirilen bir araştırma, birleşen fırtınaların büyük tekneleri bile batırabilecek, 30 metre yüksekliğe kadar çıkabilen dalgalar üretebileceğini öne sürüyor. Laboratuvarda meydana getirilen simülasyonlar da böylesine dalgaların, gemileri batırma potansiyeline haiz olduğu doğruluyor. Sadece gene de bu tür dalgaların “Bermuda Şeytan Üçgeni”nde gerçekleştiğine dair bir kanıt bulunmuyor.
Bazıları da bölgede yaşanmış olan manyetik anomalilerin, denizci ve pilotların pusulalarında problem oluşturduğunu iddia ediyor. Her ne kadar böylesine anomaliler rapor edilmemiş olsa da, 20. yüzyılın başlangıcında coğrafi şimal ve manyetik kuzeyin Bermuda Üçgeni bölgesinde eşitlenmiş olmasının, yön bulma açısından problemler oluşturmuş olma ihtimali de bulunuyor.
Sadece artan hava ve deniz trafiği ve kasırgaların da giderek sayılarının artmasına karşın, Bermuda Üçgeni’nde istatistik anlamda sıradışı sayıda bir kaza ya da yıkıntı bulunmuyor. Efsanenin bu kadar kalıcı olmasının gerçek sebebi ise beklenenden daha da basit. İnsanlar naturel olarak gizeme ilgi duyuyor ve bu yüzden yaşanmış olan ilk kaybolma haberleri popülerliğini zaman içinde artırdı.
Efsaneleşmiş bir kere yerleştikten sonrasında, gazeteciler daha çok enkazı Bermuda Şeytan Üçgeni’nin gizemli güçlerine bağlamakta gecikmedi. Her neyse ki bu çılgınlık, son yıllarda çağdaş teknoloji yardımıyla deniz ve hava trafiğini daha duyarlı şekilde takip etmemizi sağlamış olduğu için giderek azaldı.
BBC Science Focus’un makalesini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.