ZEYNEP CANDAN AKTAŞ Bireysel emeklilik sistemine 18 yaş altının da dahil olması sistemin süratli büyümesine katkı sağlamış oldu. Evlatları için birikim yapmak isteyen, miras bırakmak isteyen anne babalar çocuk doğduğu andan itibaren katkı oranı ödemeye başladılar. Böylelikle yüzde 30 devlet katkısından hem kendileri için hem de evlatları için faydalanabiliyorlar. 2023 senesinde dört kişilik bir ailenin devlet katkısı alma potansiyeli (şu demek oluyor ki her bir şahıs için senelik brüt asgari ücret tutarında katkı oranı yatırılması halinde) şahıs başına 42 bin 160,5 liradan 168 bin 642 liraya terfi etti. Gelecek kaygısının bu kadar yükseldiği bir dönemde, böylesine destek alabilmek aileler için mühim bir yatırım fırsatı sağlamış oldu.
Doğal ki, sisteme bu kadar yüksek oranda katkı oranı yatırma olanağı bulunmayan, olanakları daha kısıtlı anne babalar de mevcut. Onlar da sistemdeki devlet katkısı olanağından yararlanmak istiyorlar, sadece ekonomik kısıtlar sebebiyle bu katkıya daha kısa vadede hak kazanma yolunu arıyorlar. Bu durumda anne babalar, evladı adına BES sözleşmesi yapmak yerine kendi adına yapmayı tercih edebiliyor. Hatta yaşı oldukça genç olan anne babalar BES sözleşmesini kendi ana-babalarının üstüne yaptırarak 10 yıl ve 56 yaş kriterine daha kestirmeden ulaşmaya çalışıyorlar. Gelin, bu hafta BES sözleşmesini kendi adına yada dede-nineler adına yaptıranların avantajlarını ve risklerini anlatalım:
GENÇ VE ÇOCUKLARA BES
Genç ve ufaklıklara BES sözleşmesi yapmanın en büyük pozitif yanları, uzun bir birikim dönemine haiz olunması ve fonların doğru yönetimiyle yüksek bir birikime yetişme fırsatı sağlamasıdır. Doğal ki, bu uzun yatırım periyodu süresince yüzde 30 devlet katkılarının da alınacağı varsayıldığında mükemmel bir yatırım yöntemi şeklinde görünüyor. Sadece genç ve evlatların en büyük pozitif yanları olan uzun vade, ekonomideki öngörü eksikliği sebebiyle dezavantaja dönüşüyor. Bugün çocuk ve genç olanların da 56 yaşını tamamladığında devlet katkılarının tamamına hak kazanacağı düşünüldüğünde, bu yatırım periyodu ebeveynlerin gözünde yerini belirsizliğe bırakıyor. Deniliyor ki, genç ve çocuklar sistemde 10 yıl kaldıktan sonrasında çıkabilir. Evet doğru. Sadece sistemde 10 yılı tamamlayanlar ayrılmak istediklerinde devlet katkılarının sadece %60’ını alabilecek iken birikimlerin getirileri üstünden de yüzde 10 stopaj kesintisi yapılacak. Bu da ebeveynlerde ‘yitik’ duygusunu tetikliyor.
ÇOCUĞUNUN YERİNE KENDİNE BES YAPMAK
Çocuğunun yerine kendi adına BES yaptıran ebeveynlerin en büyük kaybı, evladı ve kendi için devlet katkısı alabilecekken, bir tek kendi adına devlet katkısı alabilmeleridir. Sadece ebeveynlerin yaşı 56’ya ne kadar yakın ise, devlet katkısının tamamına hak kazanmak için lüzumlu olan 10 senelik süre o denli mühim hale geliyor.
ANA-BABA ADINA BES
Peki, BES sözleşmesini çocuk adına değil, ebeveyn adına yada dede-nine adına yaptırmanın nesi var, dediğinizi duyar gibiyim. Anne babalar, dedeler-nineler sistemde 10 yıl kalıp, 56 yaşını tamamladığında emeklilik hakkını kazanıyor ve devlet katkılarının tamamını alabiliyor. Bu, ilk başta hepimiz için avantaj şeklinde görünüyor. Sadece uzun yaşam yolculuğunda istenmeyen pek oldukça vaka yaşanabiliyor.
RİSKLER
Uzun yaşam yolculuğunda beklenmeyen, istenmeyen olayların birincisi; ebeveynlerin yada dede-ninelerin ‘boşanma riski’. Boşanma durumunda BES birikimleri de ‘nafaka’ alacakları içinde görüldüğünden, evlatların olması niyetiyle oluşturulan birikimler, boşanmakta olan eşler içinde paylaşılabilir.
Başkası adına birikim yapmanın ikinci riski, ebeveynlerin yada dede-ninelerin vefatı halinde BES birikimleri miras paylaşımına mevzu olabilir.
Üçüncü risk, ebeveynlerin yada dede-ninelerin borçları yüzünden icra takibine uğramalarıdır.
Bir öteki risk de aile içi çatışmaların hukuki yollarla çözülmeye çalışılması durumunda birikimler amacı haricinde başka aile fertlerinin eline geçebilir.
BOŞANMA VE VEFAT
Yukarıda bahsedilen risklerden ‘boşanma’ mevzusunda evlatların olması niyetiyle meydana getirilen birikimi sakınan hiçbir şey yok. Eşler arasındaki mal paylaşımı esnasında BES birikimleri de paylaşıma mevzu edilebilir.
‘Vefat’ riskine rağmen, BES sözleşmesi imzalayan ebeveynlerin yada dede-ninelerin varis belirlemeleri mümkün. Bu birikimi kimin için yapıyorlarsa daha başlangıçta varis olarak sözleşmeye kaydettirerek, sözleşmedeki birikimin kime bırakılacağını belirleyebilirler. Ebeveynlerin yada dede-ninelerin vefatı durumunda BES sözleşmesinde varis belirlenmesi evladı bir yere kadar koruyabilir. Sadece öteki mirasçıların dava açması olasılığında hukuki süreç ‘Çağdaş Hukuk’ hükümleri çerçevesinde yürüyeceğinden, çocuğun birikimlere erişmesi süre alabilir.
HACİZ RİSKİ
BES’teki birikimlerde sistemde bulunulan ay sayısıyla, o devrin geçerli brüt asgari tutarının çarpımıyla elde edilecek meblağ, haciz ve rehine mevzu olması imkansız, deniliyor. Sadece ana-baba yada dede-nine adına meydana getirilen sözleşmelerle ilgili ihtimaller içinde bir hukuki süreçte işler ‘İcra İflas Hukuku’ çerçevesinde yürüyor. İcra takibine uğrayıp, birikimlerin bloke edilmesi şeklinde beklenmeyen ve istenmeyen neticelerle karşılaşan iştirakçilerin varlığı, bu riskin de göz önünde tutulması icap ettiğini gösteriyor.