Bankalar, tasarruf fazlası bulunan taraflar ile finansman açığı bulunan taraflar arasındaki para transferine aracılık yapmaktadır. Tasarruf fazlası bulunan kişi veya kuruluşlardan belirli bir maliyetle para satın alarak, satın aldığı bu fonları, nakite ihtiyacı olan kişi veya kurumlara belirli bir maliyetle satmaktadır.
Ancak bu durumda bankanın, kredi müşterilerine teklif ettiği kredi faizinin, banka mevduat sahiplerine ödediği faizden yüksek olması gerektiğinden, paranın sahibi ile paranın müşterisi arasında çıkar çatışması doğmaktadır. Bu durum, özellikle kaynağın kıt olduğu ülkemizde, tasarruf fazlası fonlar için yoğun bir rekabet yaşanmasına ve mevduata teklif edilen yüksek faizin otomatik olarak kredi maliyetlerini yükseltmesine neden olmaktadır.
Barter şirketleri de banka gibi çalışmakta ve arz ve taleplerin buluşmasına aracılık etmektedirler. Ancak barter sisteminde kredi kullanan kuruluş ile krediyi finanse eden kuruluş aynıdır. Sistemden mal ve hizmet alan firma kredi kullanırken, sisteme mal ve hizmet arz eden firma, krediyi finanse etmektedir.
Yani, satıcı konumunda krediyi finanse eden firma, alıcı konumunda krediyi kullanmaktadır. Böylelikle her bir firma hangi maliyetle kredi kullanmışsa, aynı maliyetle sisteme kredi sağlamış olmakta, bankacılıksisteminin aksine kredi konusunda arz-talep uyumu gerçekleşmektedir.
İşletmelerin yeni işler meydana getirmesine imkân sağlayan ve mal ve hizmetler arasındaki değişimi
gerçekleştirene barter sistemi, işletmelere alternatif finansman sağlamaktadır. Barter’ın finansman şekli olarak tanımlanmasının nedeni, barter sisteminin herhangi bir kredi kuruluşundan kredi almaksızın ve nakite de ihtiyaç duymaksızın mal veya hizmet alımına imkân tanımasıdır. Çünkü bu sistemde taraflar, aldıkları mal veya hizmetin karşılığını kendi mal veya hizmetini satarak ödediğinden nakitkullanmamaktadırlar.
Ancak, alınan mal ve hizmetin karşılığında 9 aylık (bazı barter şirketlerinde 12 ay) bir sürede mal veya hizmet satışı gerçekleşmezse, alınan mal veya hizmet bedeli döviz cinsinden ödenmektedir. Bu durumda sistem, alıcıya 9 aylık (veya 12 ay) bir kredi açmış bulunmaktadır. Ancak bu kredinin diğer finans kurumlarından alınan kredilerden daha düşük bir maliyeti olmaktadır. Çünkü normal kredilerde kur farkının yanında faiz ve komisyon da mevcuttur. Barter sistemindeki kredide ise, sadece 9 aylık (veya 12 ay) sürede oluşan kur farkının dışında herhangi bir maliyet söz konusu değildir.
Barter sisteminde kullandırılan kredinin üye firmalara maliyeti sıfıra yakındır. Mal veya hizmet satın alan üye firma, 9 aylık süre içerisinde herhangi bir mal veya hizmet satamaması ve bu sürenin sonunda borcunu nakit olarak ödemesi durumunda, 9 ay süreli faizsiz döviz kredisi kullanmış olmaktadır. Söz konusu firmanın mali yükü bu süre içerisinde sadece dövizdeki kur artışı olmakta, bunun dışında ayrıca kredi faizlerine katlanmak zorunda kalmamaktadır. Ayrıca, barter işlemleri, dolar, mark ve ECU üzerinden yapıldığından üye firmalar enflasyon etkisinden korunmuş olmaktadır. İşletmelerin ihtiyaçlarını finanse etmekte kullandıkları diğer finansman modelleri incelendiğinde, son yıllarda barter sistemindeolduğu gibi sıfır faizli döviz kredisi ile borçlanmanın en ucuz finansman kaynağı olduğu görülmektedir.
Türkiye ekonomisinde finansman giderleri enflasyondan arındırılsa dahi, çok yüksek düzeylerdebulunmaktadır. Bu denli yüksek finansman maliyetleri firmaların rekabet güçlerini de azaltmaktadır. Kredi faizlerinin yüksekliğinin yanı sıra kur ve vade farklarının da maliyete eklenmesi firmaları zora sokmaktadır. Barter sistemi firmaların finansman ihtiyacını azaltarak, yüksek faiz ödemelerinden kurtulmalarını sağlamaktadır. Bu nedenle firmalar, barter sistemini kullandıkları oranda, borçlanma ihtiyaçlarını azaltmaktadırlar.