Anayasadan, “Devletin dini İslam’dır” ibaresini çıkartıp Türk milletini dinsiz icra eden CHP, şimdi kalkmış başörtüsüne özgürlük getirmeye çalışıyor. Seçim sath-ı mailine ulaşınca Kılıçdaroğlu’nun aklına başörtüsü ve Müslümanlar geldi. Bu din istismarcılığının babasıdır.
Gerçi CHP’nin dini yok ki, Din-i İslam için bir şey yapsın.
CHP kendisini din olarak görüyor.
CHP kendini din olarak görmüş olduğu için; icraatlarını inanç, rakiplerinin yaptıklarını da sövgü görür.
AK Parti’nin eserlerini yıkacağının söylemesinin sebebi tamamen budur.
Onlara nazaran millete hayırlı bile olsa kendi yapmadıkları küfürdür.
CHP’liler partilerinin yapmış olduğu bir eylemi savunmamayı, imansızlık sayar.
Onlar için CHP’nin icraatları her şartta savunulması ihtiyaç duyulan inanç maddeleridir.
Örnek mi? Lozan hezimeti…
Harpte kazandıklarımızı masada verdiğimiz Lozan, CHP’liler için bir zaferdir.
Şu sebeple Lozan anlaşması CHP iktidarında gerçekleşmiş ve CHP tarafınca imzalanmıştır.
Cenk meydanında şehitlerimizin kanıyla kazandığımız zaferi, Lozan’da CHP’liler yardımıyla masada kaybettik.
Silahlı savaşı kazandık, silahsız muharebede yenildik.
Lozan’da kaybettiğimiz için hala 3 kuruşluk Yunanistan’la uğraşıyoruz.
Miçotakis üç gün ilkin Türkiye’nin Lozan anlaşmasını çiğnediğini söylemiş oldu.
Yunanistan Lozan’ı zafer kabul ediyor.
Ikimiz de yenildiğimiz Lozan’ı biz kazandık sanıp yıldönümünde kutlama yapıyoruz.
CHP siyahı beyaz, beyazı siyah gösterme ustasıdır.
Birazcık Lozan bilgisi vereyim…
Lozan görüşmelerine katılacak heyetin başlangıcında İnönü vardı. Bir kısmı mason bir kısmı Sabetay CHP’li yöneticiler heyette yer alıyordu. CHP içinde büyük kesim, yönetim yanlısıydı. Bunlara birinci grup deniliyordu.
Bir de sayıları azca da olsa muhalifler vardı. Bunlara da ikinci grup denilirdi.
Samimi muhaliflerin başlangıcında Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey vardı.
Bununla birlikte gazeteci de olan Ali Şükrü Bey, hem dindar hem de milliyetçiydi.
Ali Şükrü Bey Lozan heyetinin başlangıcında İsmet İnönü’nün olmasına şiddetle karşı çıkıyordu.
İnönü’nün dış siyaset ve mezuniyet belgesi yönünün zayıf bulunduğunu, heyetindekilerin de benzer durumda bulunduğunu belirterek, tecrübeli bir kurul kurulmasını istedi. Fakat dinlenmedi.
İnönü; petrol zengini Kerkük ve Musul’u, Kıbrıs’ta dâhil adaları İngilizlere, Batı Trakya’yı Yunanistan’a, Hatay’ı Birleşmiş milletlere teslim etti geldi.
İşin garip yanı dönüşünde büyük bir zafer kazanmış şeklinde on binlerce şahıs tarafınca alkışlarla karşılandı.
CHP’yi idrak etmek için bu vaka bile yeter. CHP zihniyeti kendi hezimetini bile zafer gösterir. O günden bugüne değişmez hal budur. Lozan’da nelerden olduk? Yazar Yavuz Bahadıroğlu madde madde şöyleki sıraladı..
1. Kıbrıs, İngiltere ile aramızda tartışmalı bir mevzudu. Hak bizimdi. Lozan’da İngiltere’ye terk ettik. İngiltere de Yunanistan’a armağan etti. Adada yaşayan Türklere ya İngiliz vatandaşlığına geçin ye de Türkiye’ye göçün şartı konuldu. (Lozan; 20. Madde)
2. Gemilerimizi kaybettik… Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’ye sipariş edip parasını nakit ödediğimiz harp gemilerine İngiltere haksız ve hukuksuz bir halde el koymuştu. Lozan’da bu gemilerin kurtarılması gerekiyordu. Gemileri de ödediğimiz parasını da İngiltere’ye bıraktık… (Lozan; Madde 58)
3. Mısır, Sudan ve Libya üstündeki tüm hak ve ayrıcalıklarımızdan Lozan’da vazgeçtik. Buralar bugün bizim olsaydı petrol zenginiydik. (Lozan; Madde 17-22)
4.Batı Trakya Yunanistan’a verildi. (Lozan; Madde 1)
5. Boğazların kullanım hakkının 5 devletin kontrolüne bırakılmasına razı olduk. Kıyıdan itibaren 8 kilometrelik alana asker sokmamayı bile taahhüt ettik. (Boğazların kullanımına ilişik sözleşme Madde 1-6)
6.Ek protokolde, Türkiye ve Yunanistan karşılıklı olarak vatanlarında Yunanlı, Rum ve Türkler için genel af duyuru etti. İşgal esnasında Anadolu’da kırım icra eden, Osmanlı vatandaşı iken Osmanlı Devleti’ne ihanet eden binlerce Rum ve Yunanlı affedildi. [Madde 1-2-3-4].
7. Türk adaletini 5 yıl için Avrupalı yargıçlar denetleyecek. (Madde 1-6)
8.İzmir ve havalisinde kırım icra eden, İzmir’de taş taş üstünde bırakmayan Yunanistan’dan harp tazminatı talep edilmeyecek.
9.Musul, Kerkük, Süleymaniye İngiltere’ye terk ediliyor. Elimizdeki petrolü İngilizlere teslim ettik. Kerkük ve Musul’da dünyanın en kaliteli petrolü çıkarılıyor. Abdülhamid Han’ın raporunda buranın önemi uzun uzun anlatılıyor fakat Lozan heyeti buna bile bakmamış.
10. Hatay BM’ye bırakıldı.
11. Ortodoks Patriği Ankara’nın ısrarına karşın Türkiye’den atılamadı.
12. Lozan’da Limni adasını almayı “unuttuk” (Cemil Bilsel, Lozan, Cilt 2, sayfa 246.)
Sonuçta savaşı kazanmış bir devlet olarak oturduğumuz masadan İnönü ve CHP’liler yardımıyla yenilmiş bir devlet olarak kalktık.
Lozan’da varılan bu anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için TBMM’de onaylanması gerekiyordu.
24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Sulh Antlaşması’na kadar, TBMM’de hararetli tartışmalar yapılmış oldu.
Antak kalma maddelerini gören Ali Şükrü Bey adeta çıldırdı. Hem TBMM’de hem gazetesinde bu anlaşmayı imzalamanın vatana ihanet bulunduğunu söyleyecek kadar ileri gitti.
Ali Şükrü Bey TBMM’de şöyleki dedi;
– Efendiler, düşmanların altı ay sonrasında iade etmiş olduğu bir toprak var mıdır? Yoktur.
Hangi toprak tekrar iade edilmiştir? Musul’u bir yıl sonraya bırakmak yitirmek anlamına gelir… “Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan çok önemli zafer, Lozan’da heba edildi…(21 Şubat 1923) (Sözde Kerkük ve Musul Türkiye’ye iade edilecekti. Bu asla gerçekleşmedi. Ali Şükrü Bey’in bu itirazında ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı)
Ali Şükrü Bey, Lozan heyetinin Lort Curzon’un oyunlarına kurban gittiğini iddia ediyordu.
O denli oldukça kürsüye çıkıp konuştu ki, Lozan muhalifleri içinde bulunan Rauf Bey (Orbay) bile dayanamayıp, “Şükrü, yeter! Artık söz alma!’ diye bağırdı.
Ali Şükrü Bey; “Rauf! Ben bu işin fedaisiyim, anladın mı?” diyerek kürsüye yürüdü.
Ali Şükrü Bey’in konuşmaları en oldukça Mustafa Kemal’i sinirlendirdi.
Şükrü Bey yeniden söz isteyince Mustafa Kemal Atatürk, “Bir haftadır söylüyorsunuz, memleketi zarardide (Zarara uğramış) gösteriyorsun. Maksadını nedir?” dedi.
Ali Şükrü Bey, maksadını anlatmak isterken, Mustafa Kemal tabancasını çekerek üstüne yürüdü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’de tabancasını çekmesi üstüne, Ali Şükrü Bey de silahına sarıldı.
CHP’nin önde gelenleri araya girip, büyük bir skandalı son anda önledi.
Ayrıca hepimiz Meclis’in ortasında birbirine bağırmakta olan mebusların çevresinde toplanmıştı.
Ali Şükrü Bey, ‘kimseyi ithama hakkınız yoktur’ diye bağırıyor ve Sinop Mebusu Hakkı Hami Bey de ‘Meclis’te güvenlik yok mudur?’ diye feryat ediyordu.
Meclis’te zabıt kâtipliği icra eden rahmetli Mahir İz hatıralarını yazdığı, “Yılların İzi” adlı kitabında o günü şöyleki anlatmış;
– Zabıt Müdürü Akıllı Bey’in kulağıma, “Ali Şükrü Bey bu gece idam fetvasını eliyle imza etti” diye fısıldadı diye yazdı.
Zabıt müdürünün fısıltısı doğru çıktı. Tabanca çekme vakasından kısa bir süre sonrasında Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey 27 Mart 1923’te ortadan kayboldu. İki gün devam eden aramadan sonrasında Çankaya Köşkü’nün arkasında Mühye Köyü civarlarında bir çoban cesedini buldu.
İple boğularak vahşice katledilmişti. Cesedin bulunmuş olduğu gün Topal Osman’ın bir adamı cinayeti kendisinin işlediğini ve emri de Topal Osman’ın verdiğini söylemiş oldu.
Ali Şükrü Bey’i katledenler bir taşla iki kuş vurup Topal Osman’dan da kurtulmak istemişti.
Kurulan tezgâhı anlayan Topal Osman yüz adamı ile Çankaya Köşkü’nü bastı.
Topal Osman’ın bir vukuat işleyeceğini düşünen Mustafa Kemal, Latife Hanımı da alarak Çankaya Köşkü’nden çıkıp Rauf Orbay’ın evine gitmişti.
Topal Osman ve adamları Mustafa Kemal Atatürk’ün yatak odasını kurşunlarla delik deşik etti.
1 Nisan 1923 gecesi Papazın Bağları’nda kıstırılan Topal Osman Ağa yaralı olarak ele geçirildi.
Topal Osman, Muhafız Alayı Komutanı İsmail Hakkı Tekçe tarafınca yaralı halde kafası kesilerek infaz edildi. Böylece hitabı önlenmiş oldu. Ali Şükrü Bey’in ailesi katilin Topal Osman olmadığını iddia etti fakat sorun kapatıldı. Cenazeye katılanlar gerçek katilin İsmail Hakkı Tekçe bulunduğunu dillendirdi.
Ali Şükrü Bey’in katledilmesinden sonrasında TBMM Lozan anlaşmasını 213 kabul, 14 ret oyu ile onaylama etti. Ret oyu vermemesi için muhalif vekiller tek tek tehdit edilmişti.
İsmet İnönü’yü yanına almış olduğu Konya tren yolculuğunda Mustafa Kemal gazetecilere TBMM’deki gizli saklı oturumdaki Lozan görüşmelerini şöyleki söyledi;
“Gizli saklı celselerde bir ekip beyanatta bulunanlar oldu. Meclise gittim; dedim ki: ‘Efendiler! Ne istiyorsunuz? Karaağaç, Musul vesaire için harp mı edelim? Millet harpten usanmıştır. Takati kalmamıştır. Harp edemeyiz”
Vatan toprağı için 39 yaşlarında şehit edilen Ali Şükrü Bey’in cenazesine on binlerce insan katıldı.
Ali Şükrü Bey’in kabri Trabzon’da Boztepe’de bulunuyor.
Trabzon’da olup da bugüne dek kabrine gidip bir Fatiha okumayanlar var ise onlara tavsiyem, bu güzel insanoğlunun kabrini ziyaret etsinler. Bir insan sadece kıymetini bilenin yanında kıymetlidir.
Siz de Ali Şükrü Bey’e yakarma ederek kıymet verdiğinizi ve tarafınızı gösterin..
ALİ ŞÜKRÜ BEY’İN TRABZON BOZTEPE’DEKİ KABRİ..