PARA İK/ ÜRÜN DİRİER 2022, Türkiye’de ara zamyılı oldu. İK profesyonelleri, bunun 2023’te de devam edeceği görüşünde. Türkiye’de çalışan için artık sadece zam yetmiyor. Ücret artış beklentileri, yan hak beklentileriyle kol kola yürüyor. Şirketlerin yan haklar bakımından kuvvetli olması ellerini güçlendiriyor. Öte yandan Silikon Vadisi’nde başlayıp teknoloji sektörü dışına da yayılan ‘işten çıkarma’ trendinin Türkiye’yi de etkileyip etkilemeyeceği merak konusu…
İŞ İLANLARINDA MAAŞ BİLGİSİ GÖRMEK İSTİYORLAR
New York Şehir Meclisi, Kasım 2022 itibarıyla dört ve daha üzeri çalışanı olan firmalara tam zamanlı eleman arayışı oldukları iş ilanlarında maaş bilgisini verme zorunluluğu getirdi. ABD’de dil, din, cinsiyet ve etnik kökene dayalı ayrımcı uygulamaları engellemeye yönelik olarak çıkarılan yasanın ülkemizde yürürlüğe girmesi şimdilik uzak bir ihtimal gibi değerlendirilirken, Bonded 24 Saatte İş Kurucu Ortağı Mert Yıldız, dünyada olduğu gibi ülkemizde de adayların iş ilanları özelinde en büyük beklentisinin maddi şartlara ait netlik ve şeffaflık olduğunu dile getirdi.
Günümüzün rekabet ortamı dünya standartlarında üretim ve hizmeti gerekli kılmakla birlikte, ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet üstünlüğü elde etmek insan kaynakları kalitesiyle doğrudan ilintili. Hızla değişen iş gücü şartlarına uyum sağlamak ve stratejik yok haritasına uygun insan kaynakları politikaları izlemek tüm şirketler için zorunluyken, paydaşların istihdam piyasasındaki sorunları gidermek için yaptığı çalışmalar büyük önem arz ediyor. Özellikle pandemiyle birlikte hem işveren hem de çalışan deneyimini çift yönlü olarak geliştirmeye yönelik atılan adımlar artıyor; eşitlik, şeffaflık, verimlilik ve sürdürülebilirlik gibi ilkelerin merkezi değeri giderek daha iyi anlaşılıyor.
Geçtiğimiz günlerde New York Şehir Meclisi tarafından çıkarılan yasayla şirketlere iş ilanlarında maaş bilgisi verme zorunluluğu getirilmesi de insan kaynakları sektöründe yeni bir iyileşme adımı olarak nitelendiriliyor. Her ne kadar ülkemizde bu tip bir uygulama gündemde değilse de, iş çevreleri iş ilanlarında maddi koşullara yönelik tam şeffaflığın mevzuata dahil edilebileceğini konuşmaya başladı bile.
“İLANLARDAKİ BELİRSİZLİK GÖRÜŞMEYE GİTME OLASILIĞINI DÜŞÜRÜYOR”
Konuya ilişkin görüşlerini aktaran insan kaynakları uygulaması Bonded 24 Saatte İş’in Kurucu Ortağı Mert Yıldız, “1 Kasım itibarı ile Amerika’da yürürlüğe giren bu yasa ile artık şirketler, iş ilanlarında maaş ve yan hakları belirtmek durumunda. 4 milyon New York çalışanı, artık işe girmeden önce ne kadar maaş alacağını biliyor olacak. Bu konu, Bonded 24 Saatte İş’te uzun süredir gündemimizdeydi. Çalışan adayları ile sürekli iletişim halinde olduğumuz için ilan detayları kısmında özellikle maddi şartlara ait netlik ve şeffaflık beklentisi çok uzun süredir dile getirilen bir konuydu. Hatta analizle tespit ettiğimiz bir diğer konu, bu bilgilerin paylaşılmadığı durumlarda adayların görüşmeye gitme olasılığının yüzde 33 oranında düştüğüydü. Ciddi bir kayıp. İş ortaklarımızı bu konuda bilgilendirerek ilanlarında maaş bilgisi vermeleri yönünde teşvik ettik” diyor.
Yasanın New York’ta çıkmasının hemen ardından, “Maaş şeffaflığı bizim ülkemizde olsa, şirketler ilan açarken maaş ve yan hakları belirtmek zorunda olsalar ne olur?” sorusunu kullanıcılarına yönelterek bir kamuoyu araştırması yaptıklarını söyleyen Mert Yıldız, uygulamada aktif olarak iş arayan 10 bin 384 kişinin araştırmaya katıldığını ve katılımcıların yüzde 78’inin soruyu “Olması gereken bu” şeklinde cevapladıklarını ifade ediyor. Yıldız, “Sonuç aslında bizi hiç şaşırtmadı. Örneğin, eskiden ‘prim’ çok değerliydi. Asgari ücret ile çalışan biri prim imkanından dolayı çalıştığı yerde mutlu olabiliyordu. Fakat artık asgari ücret + prim imkanı adaylar için çekiciliğini yitirdi. Adayların çoğu, ‘Prim ve bahşişe güvenemem, ben kesin bir sonuç istiyorum’ diyor, baz maaşa önem veriyor. Şeffaflık talebi artan adaylar, her ay eline geçecek düzenli maaşı ve hayatını kolaylaştıracak yan haklarını bilmek istiyor” diye konuşuyor.
İŞTEN ÇIKARMA TRENDİ DÜNYAYA YAYILIR MI?
Teknoloji şirketleri, ekonomi ve gelecekteki mali belirsizlikle ilgili endişelere yanıt olarak çalışanlarını işten çıkarıyor veya işe alım süreçlerini donduruyor. Peki, peş peşe gelen bu haberler ne anlama geliyor? Türkiye’ye sıçrama olasılığı nedir? Bazı uzmanlar bu akımın Türkiye’ye de yansıyacağını savunurken, bazı uzmanlar ise tam tersi olacağı görüşünde.
Facebook ve WhatsApp’ın ana şirketi Meta’nın İcra Kurulu Başkanı Mark Zuckerberg iş dünyasına, şirketin dünya çapındaki personelinin yaklaşık yüzde 13’ünü işten çıkaracağını bildirdi. Bu oranın 11 binden fazla çalışanı kapsayacağı tahmin ediliyor. Mark Zuckerberg, Meta’daki işten çıkarmaların dijital reklam pazarının zayıflaması, meta veriye geçişten kaynaklanan artan maliyetlerin kontrol altına alınması ve ekonomik durgunluk nedeniyle yapıldığını açıkladı. Zuckerberg, çalışanlara gönderdiği e-postada; “Çevrimiçi ticaret, yalnızca önceki trendlere dönmekle kalmadı. Aynı zamanda makroekonomik gerileme, artan rekabet ve reklam kaybı, gelirimizin beklediğimden çok daha düşük olmasına neden oldu. Kaybı üstleniyorum ve sorumluluğunu alıyorum” dedi. Kararın açıklanmasının ardından bazı liderler istifasını bildirdi. Meta’nın işten çıkarma haberi, Twitter’ın dünya çapında binlerce çalışanını işten çıkarmasından birkaç gün sonra geldi.
10 BİN ÇALIŞANLA YOLLARINI AYIRACAK
Küresel işten çıkarmalara bakılırsa Amazon da tarihindeki en büyük işten çıkarmayı gerçekleştirecek. Kısa bir süre önce işe alımların dondurulacağını açıklayan Amazon, büyük bir maliyet düşürme ve yeniden yapılandırma önleminin bir parçası olarak 10 bin çalışanla yollarını ayıracağını duyurdu. Bu sayı, dünya çapında 1,6 milyondan fazla çalışanı olan Amazon iş gücünün yüzde 1’inden azını temsil ediyor. Peki gerekçe ne? Ekonomik durgunluk konusundaki belirsizlik ve operasyonları yeniden düzene sokma isteği…
Personel alımını donduran, işten çıkarma yapanlar listesine katılan bir başka şirket; Disney. Kısa süre önce hayal kırıklığı yaratan üç aylık gelir sonuçlarını bildiren şirketin hisselerinde keskin bir düşüş yaşanmıştı. Şirket, tasarrufa gideceklerini açıklamıştı.
Dünyanın dört bir yanındaki diğer teknoloji şirketleri de maliyet düşürme çabalarının bir parçası olarak binlerce işten çıkaracaklarını duyurdu. Netflix, Intel, Spotify, Salesforce, Snapchat, Microsoft, Philips gibi…
İŞTEN ÇIKARMALAR SİLİKON VADİSİ İLE SINIRLI DEĞİL
Ayrıca bankacılık tarafında İsviçre devi Credit Suisse Group, küresel çalışan sayısını 9 bin kişi azaltacak. İşten çıkarmalar daha çok yatırım bankacılığı ve finansman bölümlerindeki genel müdürler tarafında olacak. Dünyaca ünlü bankacılık firması Goldman Sachs ile Ford da ‘işten çıkarma’ kervanına katılanlar arasında.
İşten çıkarmalarda bu sefer beyaz yakalı çalışanlar daha fazla mı etkileniyor? Beyaz yakalı resesyonu mu başlıyor? Ekonomistlere ve işe alım uzmanlarına göre daha önceki krizlerde inşaat işçileri, kamyon şoförleri gibi mavi yakalı çalışanlar, işlerini ilk kaybedenler arasında olurdu. Bu kez durum farklı… Amerikan şirketleri, bu sefer orta düzey yöneticilere yönelik personel sayısını azaltmaya odaklanıyor. Çünkü birçok mavi yakalı endüstride hala işgücü sıkıntısı var. Zaten sayıca yetersiz oldukları için işçi çıkaramayacak pek çok endüstri var.
Mavi yakalı işçiler, daha düşük maaş alanlar için işten çıkarmalar daha az belirgin hale gelirken beyaz yakalılar için kaygı artıyor. ABD’nin “beyaz yakalı durgunluğuna” doğru gittiğine dair işaretler güçleniyor. Pandemi, pandemi öncesi günlerde var olan sürdürülemez iş modellerini ortadan kaldırıyor
Son haftalarda aralarında Walmart, Ford, Gap’in bulunduğu bir dizi şirket, merkez ofislerindeki çalışanlarını işten çıkarmayı planladıklarını açıkladı. Ekonominin salgından sonra toparlanmasıyla olabildiğince hızlı işe alım gerçekleştiren şirketlerin artık orta düzey yönetici rollerinde ihtiyaç duyduklarından daha fazla kişiye sahip oldukları belirtiliyor. Hatırlayalım, daha işten çıkarmalar başlamadan önce Elon Musk da orta kademe yönetimi hedef almayı planladığını söylemiş “Kodlama yapan her bir kişi için ‘yöneten’ 10 kişi var gibi görünüyor” demişti.
Artan faiz oranları ve düşen hisse senedi değerlemelerinin işten çıkarmalarda etkisi olduğu belirtilse de enflasyon, durgunluk korkularını artırmadan ve şirketleri maliyetleri düşürmeye zorlamadan önce de birçok üst düzey yöneticinin yönetim kademelerini azaltmayı planladığı biliniyordu. Çünkü pandemide üst düzey liderler, ekiplerin yönetici desteği olmadan hızla stratejik ve operasyonel geçişler yapabildiğini gördü. Bu durum şirketleri yeniden yapılanmaya itti. Yönetim zincirindeki işleri azaltmaya teşvik etti.
Peki, bu tablo nasıl yorumlamalı? Yönetim Danışmanı Canan Duman, bu konuda şunları aktarıyor: “Pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı küresel enflasyonla sonuçlandı. Bugün içinde bulunduğumuz tablo, enflasyonist baskılara, durgunluk korkusuna rağmen kazançlarında kar açıklayan şirketlerin işten çıkarmalarına işaret ediyor. İşten çıkarmalar farklı nedenlerle yapılıyor olabilir. Şu nedenleri göz ardı etmemek gerek; pandemi sonrası fazla işe alım nedeniyle şirketlerin piyasa değerlerine inmeye çalışması, küresel büyük şirketlerin zam beklemeden üretkenliklerine odaklanmaları için çalışanlarına açık bir mesaj iletmesi, şirketlerin yeniden yapılanmak, yalın yapılar oluşturmak, işin geleceğine hazırlanması, şirketlerin çok sayıda insan çalıştırdığı halde başarılı olmak için ihtiyaç duydukları becerilere sahip işgücüyle çalışmamaları ve işten çıkarmaların, büyümeyi hizalamaya yönelik stratejik değişimin bir parçası olması. Ayrıca araştırma ve geliştirmeye yatırım yapmaya devam edilmesi, rekabetin sürdürebilmesi, kaynakların en önemli önceliklere göre düzenlenmesi, şirketlerin maliyet yapısının geleneksel ve yeni rakiplere karşı rekabetçi olmasının sağlanması, maliyet marjının iyileştirilmesi ve verimlilik yaratılması.”
“DİĞER SEKTÖRLERE DE YAYILABİLİR”
Bu küresel işgücünü etkileyen sürecin, belirli ülkelerde 2023’ün ilk çeyreğine veya ötesine uzanabileceğine işaret eden Duman, şu açıklamayı yapıyor: “Teknoloji endüstrisi ile başlayan işten çıkarmalar, diğer sektörlere bir miktar yayılma gösterebilecek. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın şirketlerin işi sürdürülebilir bir düzeye getirmek için büyümesi gerektiğinden bazı sektörlerde işten çıkarmalar daha çok gündemi meşgul edecek. Avrupa’daki resesyon ve iç pazardaki durgunluk, Türkiye’de işten çıkarmaları tetikleyebilecek. Belki de ticari alacak sigortasında dünya lideri olan Allianz Trade’in son yayınladığı Küresel İflaslar Raporu’na göre enerji krizi, enflasyona odaklı faiz politikası ve müdahale edilemeyen resesyon, iflas dalgasını tetikleyecek. Bu nedenle önlemler peş peşe gelecek. Rapora göre iki yıllık düşüşün ardından, küresel çapta ticari iflaslarda 2022’de yüzde 10, 2023’te ise yüzde 19 oranında geniş tabanlı bir artış gerçekleşecek. 2023’te iflasların Fransa’da yıllık yüzde 29 artışla 53 bin, Birleşik Krallık’ta yüzde 10 artışla 27 bin, Almanya’da yüzde 17 artışla 17 bin, İtalya’da ise yüzde 36 artışla 10 bin 900 vakayı aşacak. Önümüzdeki yıl Çin’de düşük büyümeyle birlikte parasal ve mali gevşemenin sınırlı etkisi nedeniyle iflasların yüzde 15 artması beklenirken; ABD’de parasal ve finansal koşulların sıkılaşmasının bir sonucu olarak yüzde 38’lik bir artış görülecek.”
“FARKLI ÜLKELERE TRANSFERLER YENİ BİR DÖNGÜ BAŞLATACAK”
Kariyer Enerjim İnsan Kaynakları Danışmanlık firmasının kurucusu Burcu Erol’a göre de Silikon Vadisi’nde başlayan işten çıkarma trendinin yayılması bekleniyor, çünkü agresif büyüme hedefleri olan teknoloji şirketleri aynı hızda kar elde edemeyince burada artık verimlilik konusu yayılmaya başladı. Dünyadaki işten çıkarma trendinin yeteneklerin farklı ülkelere transferi ile yeni bir döngü başlatacağını düşünen Erol, “Bildiğimiz üzere Silikon Vadisi şu anda stratejik pozisyonlar dışında yüksek maaş alan çalışanlar yerine uzaktan çalışan işgücü için pazara çıkmış bulunmakta. İşten çıkarma üretim, telekom, bankacılık ve sigorta sektörlerinde özellikle olacaktır. EYT sonrasında da büyük bir kısım işten çıkarma ve işten ayrılma olacağını görüyoruz.”
“GLOBAL BİR ETKİYE DÖNÜŞEBİLİR”
Bonded 24 Saatte İş Kurucu Ortağı Gizem Yasa’ya göre, işten çıkarmaların ana nedeni resesyon. Globaldeki resesyon, piyasadaki sıcak paranın çekilmesine ve yatırımcının daha garantili yatırımlar yapma eğiliminde olmasına sebep oldu. Özellikle bazı teknoloji şirketlerinde hızlı gelen yatırımlarla suni bir büyüme gerçekleştiği için bu yatırımların devamı gelmeyince veya tüketici davranışları piyasanın durumuna göre şekillenince, bu tarz kitlesel çıkarmalar kaçınılmaz oldu. Silikon Vadisi hızlı gelen büyük yatırımlarla aşırı büyüme noktasında en popüler yer olduğundan dolayı en hızlı etkilenen yer de orası oldu. Global resesyon devam ettikçe ve süreç ilerledikçe daha fazla şirketin etkilenmesi ve bunun global bir etkiye dönüşmesi çok olası. Yasa, “Bu sebeple daha önce de belirttiğimiz gibi, sağlıklı metriklerle büyüyen, karlılığı odağına alarak aşırı hızlı büyümeden kaçınan şirketler daha sağlam ilerlerken, diğerlerinin işten çıkarma yapmak zorunda kalabileceğini düşünüyoruz” diyor.
“İŞTEN ÇIKARMA TRENDİ TÜRKİYE’YE YANSIMAZ”
Eleman.net CEO’su Murat Günay a göre, 2022’de küresel ekonomik göstergelerin olumsuz seyri ve teknoloji şirketlerine yatırım yapan fonların yatırım iştahının azalmasıyla birlikte firmalar, karlılıklarının düşmesi veya sabit kalması ile birlikte maliyet odaklılığa yöneldiler. İşten çıkarma planları öncelikli teknoloji firmaları ile başladı, Meta’nın 11 binden fazla çalışanı ile yolları ayırma kararı ilk göze çarpan olay oldu. Pandemi dönemi sonrası tüketicilerin dijital ortamdan uzaklaşmaları ve daha fazla hayatın içinde yer almaları, dijital dünyadaki yükselen trendleri yavaşlattı ve durağanlaştırdı. Ülkemizde ise Silikon Vadisi’nde başlayan işten çıkarma trendlerinin yansımasının yaşanmayacağını düşünen Günay, “Eleman.net olarak işverenlere yaptığımız ankette ‘2023 yılında istihdamı artırmayı düşünüyor musunuz?’ sorusuna yüzde 85 gibi yüksek bir olumlu dönüş aldık” diyor.
“İŞTEN ÇIKARMALARIN BİR NEDENİ DE… “
Great Place to Work Türkiye CEO’su Eyüp Toprak ise şu görüşleri aktarıyor: “Globaldeki resesyona bağlı olarak global organizasyonların, bizim gibi hızlı büyüyen pazarlarda da toplu işten çıkarmalar gerçekleştirdiklerini gördük. Uluslararası organizasyonlar, hızlı büyüyen Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika gibi pazarlardan çıkmaya karar veriyorlar. Bunun temelinde strateji değişimiyle ürün yelpazesini veya araştırma alanlarını değiştirmeleri yatıyor ve bazı iş kollarında çalışan ihtiyacı ortadan kalkabiliyor. Yani resesyondan ziyade, stratejik konumlandırmalar da şirketlerde toplu işten çıkartma süreçlerine itebiliyor. Genel anlamda değerlendirildiğinde, bunun hala kontrol edilebilir seviyede olduğu söylenebilir.”
Silikon Vadisi’nde teknoloji şirketlerinde başlayan binlerce kişinin işten çıkarılması durumu 2023’te dünyaya yayılır mı?
Toprak’a göre burada işten çıkarılanlar, tahmin edildiği gibi işsiz kalmayacaklar. Bunlar çok yüksek yetenekli ve özel becerilere sahip insanlar. Bu işten çıkarma sürecinden önce büyük istifa hareketi olduğu da unutulmamalı. İşten çıkarmaları yakından takip ediyor olsak da gelecekte teknoloji ve dijital değişimde insana çok büyük ihtiyaç olduğu için, duruma yalnızca teknoloji şirketleri odaklı bakmamak gerekiyor. Bu bahsi geçen insanların olağanüstü yetkinlikleri unutulmamalı. Dünyanın her yerinde ve her sektörde iş bulabilecek durumdalar.
BU AKIM TÜRKİYE’Yİ ETKİLER Mİ?
Peki bu bir akım ise Türkiye’yi de etkiler mi? Toprak, bu soruyu da şu sözlerle yanıtlıyor: “Dikkat edilmesi gereken nokta, benzer süreçleri hangi sektörlerde gördüğümüz. Pandemide bunu turizm sektöründe gördük. İşten çıkarmaların yoğun olduğu bu sektör, toparlanma sürecine girse de şu anda nitelikli çalışan bulmakta zorlanıyor. Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan gibi ülkelerden gelen insanların Türkiye’deki tatil beldelerinde çalıştıklarını görüyoruz. Bu insanlar dolar bazlı ücret alıyorlar ve Türk vatandaşlarından daha fazla ücret aldıklarına şahit oluyoruz. Sıra dışı bu durum, organizasyonlardaki adalet kavramına doğrudan etki ediyor. Diğer sektörlere baktığımızda Türkiye’de ilaç ve çelik sektörünün de resesyondan etkilendiğini söyleyebiliriz. Bütüne bakıldığında Türkiye için en büyük tehdit, üretim ve tedarik zinciri alanını ayakta tutmakta zorlanması. Aynı zamanda tam kaliteli nihai ürün seviyesine de gelemedik. Bunlar nedeniyle de Çin’e tam anlamıyla bir rakip haline gelemiyoruz. Önceden avantajlı bir konumdayken şu anda enflasyon kaynaklı olarak bu avantajı da kaybettik. Elimizde sadece coğrafi yakınlık avantajı kaldı. Türkiye’de çok iyi giden enerji, e-ticaret, lojistik ve kimya gibi sektörler var. Otomotiv yan sanayiinde de çok önemli gelişmeler olduğu görülüyor. Elektrikli otomobil üretimi hız kazandı ve bölgenin en büyük batarya üretim tesisleri faaliyetlerine başlamak üzere.”
“KISMEN TÜRKİYE’Yİ DE ETKİLEYEBİLİR”
Ergene Consulting & HGA Group Türkiye ortağı İbrahim Paksoy ise sorunun temelinde, pandemi döneminde özelikle teknoloji şirketlerinin çok fazla işe alım gerçekleştirmesi olduğunu işaret ederek şunları aktarıyor: “Örneğin Amazon’un bu dönemde çalışan sayısı iki kat arttı ve 1.6 milyon kişiye ulaştı. Bu aşırı işe alım trendi, kısmen kırbaç etkisi (bullwhip effect) ile açıklanabilir. Diğer bir ifade ile bu dönemde ekonomiyi canlandırmak maksadıyla uygulanan genişlemeye yönelik para politikaları sonucu oluşan likidite fazlası, tüketime dönüşerek talep artışlarına sebep oldu. Şirketler bu talep artışını karşılamak için stok seviyelerini ve üretim kapasitelerini artırdı ve beraberinde işe alımlara hız verdiler. Ancak likidite fazlasının sebep olduğu enflasyonist baskıları kontrol altına almak için uygulanan sıkı para politikaları, resesyon ve talep daralması risklerini artırdı. Sonuçta; yakın zamanda işe alınanların işten çıkartılması, bu şirketlerin verimlilik artışını sağlamaları için bir zorunluluk yarattı. Bu trendin 2023 yılında dünyaya yayılmasını ve kısmen Türkiye’yi de etkilemesini bekliyoruz. Özellikle pandemi döneminde avantajlı durumda oldukları için çok büyüyen ve talep daralmalarından etkilenebilecek sektörlerde işten çıkarmaların daha fazla olması beklenmektedir. Diğer taraftan kriz dönemlerini işgücünü azaltarak geçirmeyi tercih eden şirketlerin, kriz dönemi biterken rekabetçi avantajlarını yitirdiklerini ve yetenekleri tekrar şirkete çekmekte zorlandıklarını özellikle belirtmek gerekir.”
“EKİP SAYISI KÜÇÜLEN ŞİRKETLER ÇOĞALACAK”
Workindo CEO’su Erhan Kocabaş, işten çıkarmaların resesyonla beraber verimlilikle de ilgili olduğuna inanıyor. “Eskiden büyümenin en önemli işareti içerideki çalışan sayısını artırmak olarak görülüyordu, fakat resesyonla beraber bunun yanlış bir bakış açısı olduğu anlaşıldı. Bu yıl çalışan sayısını artırmaktansa kaliteli çalışana yatırım yapmak, doğru çalışanları elde tutmak gündemde olacak” diyor.2023’te her şirketin büyümeye dair bakış açısını değiştireceğini ifade eden Kocabaş, “Her şirket ekiplerini sorgulayacak ve ekip sayısı bakımından küçülmeye giden şirketler çoğalacak. Bu durum tabii ki en çok çalışanları etkileyecek, fakat bunu da bir fırsat olarak görmek gerek. Bir şirkette fayda üretmeden çalışmak ve yıllar harcamak da çalışanın üretkenliğini yok eden, kariyerini olumsuz etkileyen bir şey. 2023 sürecinde hem şirketler daha doğru ekipler kuracak, hem de çalışanlar kendileri için daha doğru ve üretken işler bulacaklar diye öngörüyorum” diye konuşuyor.
“TÜRKİYE’DE İŞTEN ÇIKARMA BEKLEMİYORUM”
MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın ise ABD’de Silikon Vadisi’nde yaşanan işten çıkarma durumunun Türkiye’de yaşanmasını beklemiyor. Zira Türkiye’de teknoloji şirketlerinde ciddi bir yetenek ihtiyacı var. Hatta bu sektördeki yeteneklerin yurtdışına göç trendi, şirketler için risk oluşturuyor. ABD’de teknoloji şirketlerindeki işten çıkarmaların temelinde verimlilik hedeflerinin yer aldığını ifade eden Yalçın “Şirketler, verimliliklerini artırmak için organizasyonel yapılarını da değiştiren adımlar atıyor” diyor.