ONURCAN BAL/ ADP istihdam verisinin peşinden cuma günü açıklanan ziraat dışı istihdam verisi ve averaj saatlik kazançlar da piyasa beklentilerinin üstünde geldi. Ziraat dışı istihdam aralık ayında 175 bin olan piyasa beklentisi üstünde 216 bin artış kaydetti ve işsizlik oranı yüzde 3.8’den yüzde 3.7’ye geriledi. Averaj saatlik kazançlar da aylık bazda yüzde 0,4 artış kaydetti ve senelik değişiklik yüzde 4.0’den yüzde 4.1’e terfi etti. Piyasadaki beklentiler yüzde 3.9 olarak gerçekleşmesi yönündeydi. Kuvvetli gelen istihdam sayıları sonrasında FED‘in faiz indirimleri mevzusunda telaşlı davranmayacağına ve daha azca bir faiz indirimi olabileceğine ilişkin artan endişeler, ilk fiyatlamalarda küresel risk iştahını baskıladı. Günün devam eden bölümünde ise ons altının ve hisse piyasalarının ilk fiyatlamalardaki kayıplarını geri almış olduğu görüldü. Önümüzdeki süreçte enflasyon ve istihdam verileri başta olmak suretiyle ekonomik veri akışları merkez bankalarına yönelik beklentiler ve dolayısıyla küresel risk iştahının seyri üstünde belirleyici olmaya devam edecektir.
TUTANAKLAR YAYINLANDI
Geçen hafta gösterilen FED tutanaklarında üyelerin daha davranışlarında ölçülü bir duruş ortaya koydukları görüldü. FED toplantısı sonrasında piyasalarda artan iyimserliğin peşinden FED üyelerinden bu iyimserliği yatıştırmaya yönelik daha davranışlarında ölçülü açıklamalar gelmiş, sadece piyasalardaki aşırıya kaçan iyimserliği törpülemek mevzusunda yetersiz kalmıştı. Gösterilen tutanaklarda FED üyeleri, siyaset faizinin zirvede yada zirveye yakın bulunduğunu ve 2024’te faiz indirimlerine başlanılacağını düşündüğünü sadece enflasyon anlamlı şekilde iyileşme kaydedinceye kadar para politikasının bir süre daha kısıtlayıcı kalmasının uygun olacağı görüşünde bulunduğunu ortaya koydu. Bazı yetkililerin kısıtlayıcı para politikası duruşunun ne kadar süre devam etmesi gerektiğine ilişkin belirsizliğe ve aşırı kısıtlayıcı duruşun ekonomiye yönelik aşağı yönlü risklerine dikkati çekmiş olduğu aktarılan tutanaklarda, yetkililerin görünüme ilişkin alışılmadık derecedeki yüksek belirsizliğe ve ekonominin faiz oranlarının daha da artırılmasına niçin olabilecek şekilde gelişmesinin mümkün olduğuna işaret etmiş olduğu aktarıldı. Tutanakların yanı sıra Richmond FED Başkanı Thomas Barkin, enflasyonda ilerleme kaydedildiğini sadece daha çok sıkılaşma olasılığının da devam ettiğini yineledi.
FED İYİMSERLİĞİNDE NORMALLEŞME
Küresel çapta enflasyon görünümdeki iyileşme, küresel ekonomilerdeki yavaşlama eğilimi, merkez bankalarının faiz oranlarında zirve seviyelere yakın olunduğuna ilişkin yönlendirmeleri ve FED üyelerinin aralık ayı toplantısında gösterilen projeksiyonlarında 2024 senesinde üç kez faiz indirimi öngörmelerinin etkisiyle son aylarda FED başta olmak suretiyle büyük merkez bankalarına yönelik faiz indirim beklentilerinin güç kazandığını takip ediyoruz. Kasım ayından itibaren merkez bankalarının faiz artırımlarının sona erdiği ve 2024 senesinde faiz indirim döngülerinin başlayacağına ilişkin güç kazanan beklentiler, 2023 yılının son iki ayında küresel risk iştahını ve piyasaları destekleyen ana katalizör olarak karşımıza çıktı. Aralık ayının ikinci yarısında FED’in mart ayında faiz indirimine gideceği yüzde 85’in üstünde bir ihtimalle fiyatlanırken, piyasalar FED’den 2024 senesinde altı kez olmak suretiyle toplamda 150 baz puan faiz indirimi öngörüyordu. Son dönemdeki yazılarımızda piyasadaki bu beklentilerin fazla iyimser bulunduğunu ve senenin ilk çeyreğinde bu beklentilerdeki ihtimaller içinde bir normalleşmenin küresel çapta volatiliteyi artırabileceğini belirtmiştik. Faiz artışlarının sona erdiği düşüncesine katılmakla beraber ekonomilerde sert bir resesyona işaret eden bir durumun gözlenmemesi ve enflasyondaki iyileşmeye rağmen merkez bankalarının erken bir zafer duyuru ederek denetim enerjisini zayıflatmak istememeleri sebebiyle mart ayının faiz indirimlerini konuşmak için iyimser bir tahmin bulunduğunu ve piyasaların öngördüğü oranda faiz indirimlerinden ziyade görece daha sınırı olan faiz indirimleri göreceğimizi düşünüyoruz. Bu görüşümüzde değişikliğe niçin olabilecek ana unsur küresel ekonomilerdeki daralmanın kısaca resesyonun derinleşme ihtimalidir. Yeni senenin ilk haftasında aşırıya kaçtığını düşündüğümüz iyimserlikte bir miktar normalleşme eğiliminin başladığını takip ettik. Gerek FED tutanaklarının davranışlarında ölçülü bir duruş ortaya koyması gerekse ABD’de beklentilerin üstünde gelen istihdam verileri, faiz indirimlerine ilişkin iyimserliği belirli seviyede zayıflattı. Mart ayında faiz indirimine gidilebileceğine ilişkin beklentiler yüzde 85’li seviyelerden yüzde 60’lara kadar gerileme kaydetti. Önümüzdeki süreçte ekonomik gelişmelere bağlı olarak faiz indirim beklentilerindeki normalleşmenin en azından senenin ilk çeyreğinde volatiliteyi artırabileceği görüşümüzü sürdürüyoruz. Ek olarak Kızıldeniz’de artan gerilim ve ticari gemilere yönelik gündeme gelen riskler denizyolu taşımacılığında rota değişikliğine niçin olurken, büyük taşımacılık şirketlerinin Kızıldeniz yerine Umut Burnu’na yönelmeleri hem sefer sürelerini hem de maliyetleri mühim seviyede artırıyor. Senenin ilk haftasında da Kızıldeniz’deki tansiyonun yüksek seyretmeye devam etmiş olduğu ve jeopolitik endişelerdeki artışın ara sıra risk iştahı üstünde baskı oluşturduğu görüldü. Bölgedeki gerilim uzun bir süre devam eder ve denizyolu şirketleri Umut Burnu’nu uzun bir süre kullanmak zorunda kalırsa artan navlun ve nakliye ücretlerinin önümüzdeki süreçte enflasyonda yükselişe niçin olabileceği ve bu durumunda risk iştahı üstünde ek bir baskı oluşturabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.