PARA ANKARA/ HÜLYA GENÇ SERTKAYA Türkiye ekonomisinin üç yıllık yol haritasını ortaya koyacak Orta Vadeli Program (OVP) için Eylül’e tarih verilirken, ekonomi yönetiminin Türkiye yüzyılı ve OVP hazırlıkları kapsamında sivil toplum kuruluşları (STK), reel sektör ve finans sektörü temsilcileriyle buluşmaları devam ediyor. Hatırlanacağı üzere 2023 yılı 2. Yarıyıl Ekonomi ve İstişare Toplantısı geçen hafta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Başkanlığı’nda gerçekleştirilmişti. Yılmaz, geçen hafta İstanbul’da finans dünyasının temsilcileriyle de bir araya gelmişti. Önümüzdeki günlerde de ekonomi yönetiminin geniş katılımlı buluşmalara devam edilmesi bekleniyor. Buluşmalar sonrasında yapılan açıklamalar, ekonomide atılacak adımlara ilişkin önemli mesajlar veriyor. 2023 Yılı 2. Yarıyıl Ekonomi İstişare Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan Yılmaz, vergi reformunun işaretini verdi. Toplantıda finansal istikrar ve fiyat istikrarın öneminin altının çizildiğini söyleyen Yılmaz, toplumun tüm kesimlerinin de bir vergi reformu beklentisi olduğunu kaydetti. Özellikle doğrudan vergilerin payının artırılmasına dönük vergi sisteminin sadeleştirilmesine dönük bir beklentinin olduğunu dile getiren Yılmaz, sosyal adaleti sağlayan diğer taraftan kamunun tabii ki gelirlerini istikrarlı bir şekilde devam ettiren bir vergi reformuna ihtiyaç olduğunu bütün toplum kesimlerinin ifade ettiğini belirtti. Yılmaz, toplantıda markalaşma ve markalaşma desteklerinin güçlendirilmesi hususu üzerinde durulduğunu, AB yeşil mutabakatı ve çevre sürdürülebilirlik konularının da gündemlerinde olduğunu vurguladı.
SANAYİ ÜRETİMİ ARTTI
Şimdi de yurtiçi verilere bir göz atalım. Büyümenin öncü göstergesi sanayi üretimi Haziran’da yıllık yüzde 0.6, aylık yüzde 1.6 artış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre sanayinin alt sektörleri incelendiğinde Haziran’da yıllık bazda madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 11.6, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 3.4 azalırken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2.1 arttı. A&T Bank Baş Ekonomisti Ayşe Özden, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle sanayi üretiminde aylık yüzde 1.6’lık artışın beklentilerden iyi geldiğini vurguladı. Türkiye ekonomisinin 2023 yılı ikinci çeyrekte yıllık 3.4 büyüyeceğini tahmin ettiklerini söyleyen Özden, “2023 yılı için yüzde 3.5 büyüme bekliyoruz ama riskler aşağı yönde. Öncü göstergeler özellikle Temmuz’da üretimin yavaşladığını gösteriyor. Reel kesim güven endeksi de büyüme de yavaşlamaya işaret ediyor. En büyük ihracat pazarımız Avrupa’nın yavaşlaması da bizi negatif olarak etkiliyor” dedi.
TÜİK geçen hafta ciro endeksleri ve perakende satış endekslerini de açıkladı. Buna göre; sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi Haziran’da yıllık yüzde 53.4, aylık yüzde 5.9 arttı. Haziran’da sabit fiyatlarla perakende satış hacmi aylık yüzde 0.1 azalırken, yıllık yüzde 28.4 arttı. Cari fiyatlarla perakende ciro aylık yüzde 4.2 artarken, yıllık yüzde 73 artış gösterdi.
CARİ DENGE 674 MİLYON DOLAR FAZLA VERDİ
Haziran’da cari işlemler hesabı 674 milyon dolar fazla kaydetti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre; 2023 yılı Ocak-Haziran döneminde cari açık yıllık yüzde 28 artışla 36.8 milyar dolara yükseldi. Haziran itibarıyla son 12 aylık cari açık 3.2 milyar dolar azalışla 56.5 milyar dolar oldu. Haziran’da altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 5.59 milyar dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 3 milyar 697 milyon dolar oldu. Hizmetler dengesi kaynaklı girişler 5 milyar 19 milyon dolar, seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 4.2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 135 milyon dolar oldu. Portföy yatırımları 1.8 milyar dolar tutarında net giriş kaydetti. Resmi rezervlerde Haziran’da 11.2 milyar dolar net artış oldu. Haziran’da net hata noksan kaleminde 5.5 milyar dolarlık para girişi oldu.
ALTIN İTHALATINA EK MALİ YÜKÜMLÜLÜK
Bu arada altın ithalatının cari açık üzerindeki olumsuz etkisinin azaltılması amacıyla geçen hafta, altın, pırlantalı altın, kıymetli metallerle kaplama adi metallerden olan ürünlerin Avrupa Birliği (AB) ve Serbest Ticaret Anlaşması imzalanan ülkeler haricindeki yerlerden ithalatına yüzde 20 ek mali yükümlülük getirildi. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Ocak-Temmuz döneminde Türkiye’nin işlenmemiş altın ithalatı yıllık yüzde 180 artarak 19.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Türkiye’nin dış ticaret açığında altın ithalatının payının önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Öz, altına yönelik alınan kararın döviz tasarrufu sağlayarak dış ticaret dengesi üzerinde olumlu etki yapacağını kaydetti. Öz, uzun dönemde ise bu karara cari fazla için atılmış bir adım olarak bakmak gerektiğini vurguladı.
İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 9.6’YA YÜKSELDİ
TÜİK geçen hafta işgücü istatistiklerini de açıkladı. Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı Haziran’da bir önceki aya göre 2 bin kişi artarak 3 milyon 337 bin kişi, işsizlik oranı 0.1 puan artarak yüzde 9.6 seviyesinde gerçekleşti. Mevsim etkisinden arındırılmış verilerle Haziran’da bir önceki aya kıyasla istihdam edilenlerin sayısı 363 bin kişi azalarak 31 milyon 291 bin kişi, işgücü 359 bin kişi azalarak 34 milyon 629 bin kişi oldu. Bu dönemde atıl işgücü oranı ise 1.7 puanlık artış ile yüzde 24.2 düzeyinde gerçekleşti.
TÜİK verilerine göre Temmuz’da aylık en yüksek reel getiri, yurtiçi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 10.50, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 9.22 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti.
Geçen hafta inşaat maliyet endeksi verileri de açıklandı. TÜİK verilerine göre inşaat maliyet endeksi, Haziran’da aylık yüzde 4.43 yıllık yüzde 49.32 arttı.
İHRACAT İKLİMİ ENDEKSİ 50.3 OLDU
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi Temmuzda 50.3’e geriledi ve böylece üst üste üçüncü kez aylık bazda azalma kaydetti. Bu rakam, uluslararası talep koşullarında yaşanan güçlenmenin çok hafif olduğuna işaret etti. Yaşanan iyileşme, son altı aydır devam eden pozitif dönemin en sınırlı düzeyinde gerçekleşti.
Prof. Dr. Ersan Öz, son dönemde küresel ve ulusal ölçekli gelişmelerle birlikte ihracattaki ivmenin yavaşladığını, dış ticaret açığının ise arttığını vurgulayarak, “Ülkeye döviz girişi sağlamasının yanı sıra ekonomik büyümeyi destekleyen ihracatta hem iç hem de dış faktörler kaynaklı ortaya çıkan sorunlara odaklanarak çözüm üretmek, pandemi sonrası fiyat rekabetinin bu denli arttığı ortamda yeni pazarlar bulmak zorundayız. Özellikle ihraç ürünlerimiz içerisinde teknolojik katma değeri yüksek ürünleri artırmanın ayrı bir politika olmalı ve zaten bu yönde çok fazla adım atılıyor, devam edilmeli. Bu durum aynı zamanda döviz dalgalanmalarından da az etkilenmemizi sağlayacak” dedi.
MOODY’S: “GÖRÜNÜM POZİTİFE DÖNEBİLİR”
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye ekonomisine yönelik yıllık analizinde, yeni ekonomi ekibinin, para ve maliye politikasının yönünü kademeli olarak düzeltmeye başladığını belirtti. Ülkenin ekonomik görümünün durağan olduğu ve dengeli riskleri yansıttığı kaydedilen analizde, “Ortodoks politikalara geçiş sürdürülürse ve makro dengesizliklerde düzenli bir azalmaya yol açarsa, görünüm pozitife dönebilir ve not yükseltilebilir” değerlendirmesi yapıldı. Sosyal medya hesabından Moody’s’in Türkiye ekonomisine yönelik analizine ilişkin açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Makro-finansal istikrarı sağlamak ve ülkemizin şoklara karşı dayanıklılığını artırmak için kurala dayalı, uluslararası normlara uygun politikaları uygulama konusunda kararlıyız. Bunun kredi notumuza yansıyacağına inanıyoruz” ifadesini kullandı.
“Harcama reformu da yapılmalı”
Prof. Dr. Doğan CANSIZLAR / Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi
Ekonominin gidişatına ilişkin önemli bir gösterge olan sanayi üretimi verileri olumlu. Ancak, Türkiye’nin ithalata dayalı üretim modelini değiştirmesi gerekiyor. Türkiye’de sanayi envanteri, buna paralel teşvik sistemi, yerli ve milli üretimi ve istihdamı en çok artırıcı sektörlere ağırlık verilecek şekilde değiştirilmeli. İşgücü verilerine baktığımızda, Haziran’da işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.1 puan artışla yüzde 9.6 oldu. Genel eğilim ise yaz aylarında işsizlik oranı ve işsiz sayısının azalması yönündedir. İşsizlikle mücadelede başarı için üretimin ithalata dayalı olmaktan çıkarılmasına paralel, büyümeyi ve istihdamı artırıcı politikalar geliştirilmeli. Köklü ekonomik reformlar yapılmalı. Ekonomi, para politikası, yapısal reformlar bütüncül bir bakış açısıyla gerçekleştirilmeli. Vergi politikası rasyonel olmalı, ekonomik programın bir parçası olarak ele alınmalı. Kısa, orta ve uzun vadeli adımlarla hareket edilmeli. Türkiye’de dolaylı vergilerin payı yüzde 64-65 civarında. Tüketicilere odaklı bir vergi sistemi var. Bu değişmeli. Vergi tahsilat oranları çok düşük. Vergi afları, vergi ödeme bilincini zedeliyor. Vergi reformuyla birlikte harcama reformu da yapılmalı. Harcama boyutuna dokunmazsanız, başarılı olamazsınız.
“Vergi reformu ve yapısal dönüşümün sinyallerini aldık”
Prof. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi
Toplumun tüm kesimleri, gerek özlük gerek vergi reformuna dair reform beklentisi içinde. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın da açıklamalarında özellikle vergi reformu ve yapısal dönüşümün sinyallerini aldık. Türk vergi sisteminin güncel, sade ve uluslararası yapılara uygun modern bir sistem haline gelmesi elzem. Vergi adaletinin temini açısından dolaysız vergilerin payının artırılarak dolaylı vergilerin payının azaltılması yılların problemi. Türkiye, dolaylı vergilerin ağırlıklı olduğu bir mali yapı üzerinde. Dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 60’ların üzerinde seyrediyor. Dolaylı vergi oranının yüksek olması ise vergi adaletinde bozulma anlamına geliyor. Vergi gelirleri içerisinde dolaysız vergilerin payının artırılması gelir dağılımındaki dengeyi sağlayacak bir unsur olarak kabul ediliyor. Fakat, bizim gibi halen gelişim sürecini devam ettiren ve zaman zaman da gerek dalgalı ekonomik konjonktür gerekse deprem-sel-yangın vb afetler nedeniyle ek maliyetlerle karşı karşıya kalan ülkeler için dolaylı vergiler, bütçe gelirlerine hızlı bir şekilde yansıdığı için kurtarıcı bir araç olarak kullanılabiliyor. Son zamanlarda anılan sebeplerle bütçe dengesinde bazı bozulmalar yaşandı. Vergi reformuna ilişkin atılacak adımların henüz ne olacağı netlik kazanmamakla birlikte OVP’nin açıklanmasıyla bu kapsamda yapılacak çalışmalar şekillenerek daha belirgin hale gelecek. Reform denildiğinde sisteme komple bir bakış faydalı olacak. Bu komple bakış ve yapılan analizler sonucunda yapılacak düzenlemelerin tek hedefi, vergi bilincinin karşılıksız vergi ödeyen mükellef üzerinde kalıcı yerleştirilmesi olmalı.