Akdeniz Bölgesi’nin kuzeybatı tarafınca bulunan Isparta, ülkemizin gül cenneti olarak bilinmektedir. Göller Yöresinde bulunması sebebiyle oldukça verimli topraklara haiz olan Isparta, asırlar süresince medeniyetler tarafınca yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Isparta’nın 3-4 günde gezilmesi mümkün. Her şehirde olduğu benzer biçimde Isparta’nın da kendine özgü; İrmik Çorbası, Yufka Ekmeği, Banak, Bakla Borani, Fırın Kebabı ve oldukca daha çok lezzetlerinin tadına bakabilirsiniz.
Aklınızdaki “Isparta’nın neyi meşhur bölgeleri?”, “Isparta da hafta sonu ne yapılır?” , “Isparta kaç günde gezilir?”, “Isparta hangi bölgede yer alır?” sorularına yanıt bulmaya çalıştık.
1. Temmuz’da Mor Rüya: Lavanta Kokulu Köy
Temmuz ayı süresince bir numaralı favorisi, Fransa’daki Provence manzaralarını aratmayacak romantiklikte fotoğraf kareleri vaad eden Kuyucak Köyü’ndeki lavanta tarlaları. Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak Köyü, her yıl Temmuz ayındaki hasat öncesi adeta kozasından çıkan bir kelebek misali morlara bürünüyor ve mis kokulu bir yere dönüşüyor. Haziran sonu/ Temmuz başı çoğu zaman en iyi zamanı fakat seneden seneye mevsimler kayabiliyor. Kuyucak’ta nerelere gitmeli, en güzel tarlaları iyi mi bulursunuz
2. Akpınar Köyü Seyir Terası
Akpınar Köyü, kent merkezine 7 kilometre uzaklıkta yer edinen ufak bir köy olup, tepeden Eğirdir Gölü’nü, Yeşil ve Can Adaları’nı, Barla ve Anamas Dağları’nı, Boğaz Ova’yı sıcak bir çay eşliğinde gözleme yiyerek seyretme şansına haiz olabilirsiniz.
Yürüyüş parkurunun başlangıç noktası Akpınar Köyü Camisi’nden başlayarak batı yönüne düz devam ettiğinizde Prostanna Antik Kenti kalıntılarına varırsınız. Burada kısa bir mola verip, göl manzarasını fotoğraflayabilirsiniz. Dinlenmeniz iyi gelecektir bu sebeple buradan sonrası için birazcık zorlayıcı bir seyahat başlamış olacak. Tepeye ulaşmak için 200 metre uzunluğunda dik bir yokuşu çıkmak durumundasınız.
Zirveye çıktığınızda Akpınar Yörük Çadırı Seyir Terası-Mustan’ın Yeri sizi karşılayacak. Burada leziz bir köy kahvaltısı yapabilirsiniz. Eğirdir Gölü’nü kuş bakışı görebileceğiniz bu zirveden, Isparta günün her saati ayrı bir güzel görünüyor.
3. Yazılı Kanyon Doğa Parkı
Isparta’da Kuyucak’tan sonrasında en sevdiğimiz ikinci yer Yazılı Kanyon oldu. Toroslar’dan gelen çam havasına doymak, birazcık kanyon yürüyüşü yapmak için doğru yer. Bununla beraber yazın, bilhassa de haftasonu buraya gelen insanların tadınızı kaçırma potensiyeli yüksek.
Yazılı Kanyon’a yazılı isminin verilmesinin sebebi, kanyonun içinde, M.S 50’de Hierapolis’te doğan M.S 138 Yunanistan’da ölen meşhur felsefeci Epiktetos imzalı bir şiirin olması.
4. Altınkum Plajı
Merkeze 3 kilometre uzaklıkta bulunan Altınkum Plajı, bulunmuş olduğu konum koy olduğundan ince kumludur. Sakin ve yüzmek için oldukça ideal olan göl, kıyıdan 200 metre açılsanız da boyu geçmez bu yüzden oldukça güvenlidir. Meydana getirilen emekler sonucu mavi bayrak ile ödüllendirilen plajda, soyunma kabinleri, duşu, büfeleri ve 50 çadırlık kamping alanı mevcuttur.
5. Isparta Merkez
1. Firdevs Bey Bedesteni:Derhal Eski Üzüm Pazarı’nın karşısında kalan ve öteki yapılar benzer biçimde aynı tarihte Isparta Valisi Firdevs Paşa tarafınca yaptırılmış olan bedesten. Belediyece düzenlenmiş ve restore edilmiş olan bedestenin şimdi içinde lokumcu, çanak çömlekçi benzer biçimde hediyelik eşyalar alabileceğiniz dükkanlar var.
2. Eski Üzüm Pazarı: Osmanlı zamanında, Firdevs Paşa Cami (Mimar Sinan Camisi) ‘ne gelir getirmesi amacıyla Isparta Valisi Firdevs Bey tarafınca yaptırılmış. Burada satılan üzümlerle ünlendiğinden adı Üzüm Pazarı kalmış. Şimdi neredeyse 500 senelik olan çarşıda üzüm satılmasa da, kuyumcudan kahve ve tekstil benzer biçimde şeyler bulabiliyorsunuz.
3. Ferah Kebap Salonu: Isparta merkezde kesinlikle tadın diyeceğimiz Isparta Kebabını yiyebileceğiniz en iyi yer olduğu söylenen zamanı Ferah Kebap Salonu da çarşının girişindeki dükkanların birinde bulunuyor.
4. Firdevs Paşa Cami: Çarşının derhal bitiminde karşınıza çıkacak olan, Isparta’nın en eski camilerinden biri. Üslubunun hatta mimarının Mimar Sinan olduğu düşünüldüğünden Mimar Sinan Cami de deniyor. 1561’de Isparta Valisi Firdevs Paşa tarafınca yaptırılmış.
5. Etnografya Halı ve Kilim Müzesi: Girişindeki devasa gül heykellerinden şehirde kolayca fark edilen, Isparta’nın yeni müzesi. Kendine özgü motifleri ile ayırt edilen el dokuması kilimleri ile meşhur Isparta’daki kültür birikimini görebileceğiniz bir müze. İçinde bir tek Isparta’da değil tüm Anadolu’da kullanılmış 3.500 halı ve kilim sergileniyor. Vaktiniz olursa gezmeyi düşünebilirsiniz yoksa pas geçebilirsiniz.
6. Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi: 1750 yıllarından kalma olduğu tahmin edilen, her ne kadar harabe halinde olsa da gene de insanı etkilemeyi başaran, üç nefli büyük bir kilise.
6. Can Ada
Eğirdir ile Yeşilada içinde yer edinen Can Ada, yalnızca piknik alanları olarak kullanılmakta olan bir adacıktır. 1933 senesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Eğirdir ziyareti esnasında, ada Belediye Encümen Kararıyla ona armağan edilmiştir. Sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasçılarına geçmiş olup son olarak olarak Eğirdir Belediyesi‘ne devredilmiştir. Çadır ve karavan için oldukça uygun olan ada, ihtiva ettiği piknik alanlarıyla da halkın gözde seyahat noktaları içinde yerini almıştır.
7. Yeşilada
Eğirdir’in en can alıcı gezim noktaları içinde yer edinen Yeşilada, merkeze 1 km uzaklıkta bulunur. Adada hem yerli hem yabancı ziyaretçiler için barıncak sektörü oldukça gelişmiştir. Bilhassa balık restoranları adanın olmazsa olmaz bir parçası haline gelmiştir. Yeşil, tabiat derken bunlar bir yana içinde barındırdığı zamanı yapıları; Ada Camii, Aya Stefanos Kilisesi, Yeşilada Hamamı ve Şeyh Muslihiddin Türbesi fazlaca dikkat çekmektedir.
8. Pınargözü Mağarası
Çaydere ormanlarının içine dökülen suyu ile Pınargözü Mağarası, içinde çağlayan kuvvetli bir su kaynağına haizdir. 1995 senesinde meydana getirilen araştırmalarda mağaranın yalnızca 16 km’lik kısmı ölçülebilmiş sadece sonuna kadar hemen hemen ulaşılamamıştır. İçerisindeki en geniş alanı; değişik büyüklükteki gölcükler, şelaleler, damlataş havuzları ve her türden damlataş birikimleri kaplamaktadır.
Türkiye’nin en soğuk suyuna ve en uzun geçide haiz mağarası olarak kayıtlara geçen Pınargözü Mağarası, Yenişarbademli kazasının 11 kilometre batısında yer edinen bir naturel güzellik. Bugüne dek 16 kilometrelik kısmına girilebilen mağaranın daha da uzun olduğu biliniyor. Hata o şekilde ki gezim yönünden Avrupa’nın en uzun mağarası olarak kabul görmüştür.
9. Süleyman Demirel’in Köyü İslamköy
Isparta denilince akla ilk gelen adlardan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in doğduğu otantik köy evi, Demirel Vakfı tarafınca bir müze eve çevrilmiş. Evin etrafındaki alana da bir peysaj düzenlemesi yapılıp Süleyman Demirel’in anısına bir külliye yapılmış. Bu külliyede Demirel’in hayatında dair bir oldukca fotoğraf, kişisel eşyalarının bulunmuş olduğu ve yaşamının anlatıldığı bir müze var. Girişler parasız.
10. Pisidia Antiokheia Antik Kenti
Kuruluşunun, M.Ö. 275 senesinde Helenistik Dönem’de olduğu kabul edilen Antiokheia, Roma döneminde en parlak çağını yaşamış. Aslına bakarsan kent kalıntılarının büyük kısmı de o dönemden kalma. Bizans döneminde ise Hristiyanlığın yayılmış olduğu noktalardan biri olduğundan dini bir statüye haiz olur. Şundan dolayı Aziz Paul, M.S. 46 ve 62 yılları aralığında buraya üç kez gelmiş olarak, Hristiyanlığın temellerini burada atmış ve dünyaya buradan yaymaya başlamış. Hatta, M.S. 323 senesinde İstanbul’da toplanan konsülde Aziz Paul’ un ziyaret edip Hristiyanlığı yaymış olduğu bölgeler Hac merkezi kabul edildiğinden, Pisidia Antiokheia’ da bu hac merkezlerinden biri kabul edilmiş. Günümüzde bir çok hristiyan, tıpkı bir zamanlar Aziz Paul’un da gelmiş olduğu benzer biçimde zamanı Aziz Paul yolundan buraya yürüyerek gelmiş olarak hac görevini yerine getiriyor.