Dünyanın en güzel duygularından birisi de evlat sahibi olmak. Anne ve baba adayları bebeklerinin doğacağı günü heyecanla beklerken verecekleri isim konusunda da uzun soluklu bir araştırma içerisine giriyor. Aileler bebeklerine verecekleri ismin anlamlarına dikkat ediyor.
A’dan Z’ye Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
M Harfi ile Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
Macide: Şan ve şeref sahibi
Madelet: Adalet, doğruluk.
Mağfiret: Tanrı’nın kullarının günahlarını bağışlaması. 2. şefkat, acıma ve yargılama.
Mahbube: Sevgili
Mahçiçek: Ayçiçeği
Mahfer: Ay ışığı.
Mahınev: Yeni ay, ayça, hilal.
Mahibe: Bereketli ve heybetli.
Mahidevran: Mah Ay ya da güzel yüz, devran ise devir veya zaman manasına geliyor. Bu durumda mahi devran, kelime anlamı olarak zamanın güzeli, devrinin güzeli’, ‘zamanın ayı manalarına geliyor.
Mahinur: Ay yüzlü nurlu güzel.
Mahire: Hünerli, becerikli
Mahiye: Aylık, maaş.
Mahizar: Ayın çok olduğu gece.
Mahizer: Altın renginde ay.
Mahmude: 1-Övülmüş, Methedilmiş; Övgüye Değer, Övülmeye Değer. 2-Allah’a çok şükreden, çok hamt eden.
Mahmure: Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Süzgün ve dalgın bakışlı göz.
Mahnur: Işıklı ay
Mahpare: Ay parçası, çok güzel kadın. – bk. Mehpare
Mahperi: Ay gibi güzel olan kız.
Mahpeyker: Güzel yüzlü, nurlu. Kösem Sultan’ın adıdır.
Mahrem: Gizli, saklı. 2. İçli dışlı, sırdaş.
Mahru: Yüzü ay gibi güzel olan.
Mahrume: Yoksun kalmış. 2. Payı kısmeti olmayan, şanssız.
Mahrur: Alevlenmiş, ateşli.
Mahsure: Kuşatılmış, sarılmış.
Mahşer: Kıyamet günü ölülerin dirilip toplanacakları yer ve zaman.
Mahten: Ay gibi beyaz, ışıklı, parlak teni olan.
Mahter: Yeni ay, ayça, hilal.
Mahur: Klasik Türk müziğinde bir makam.
Mahzure: Çekinme, sakınma. 2. Korku. 3. Savaş.
Maide: Yemek sofrası manasına gelir. Kuran’ın 5. Suresinin ismidir. Surede gökten inen sofra olarak maide ismi geçer.
Makber: Mezarlık.
Makbule: Alınan, kabul olunan, beğenilen
Maksude: İstenilen şey, murat.
Maksure: Kısaltılmış. 2. Elinde olmadan, zoraki. 3. Alıkonulmuş. 4. Camilerde büyükler için ayrılan yüksekçe yer.
Makule: Tür, çeşit. 2. Soy.
Malike: Sahip olan, elinde bulunduran.
Mamure: Bayındırlık . 2. Kent, kasaba.
Mana: Anlam. 2. Düş. 3. İçyüz, 4. Akla yatkın neden.
Manolya: Çok güzel çiçekleri olan bir bitki
Mansure: Tanrı yardımıyle zafer kazanmış. 2. Yardım görmüş.
Maral: Dişi geyik
Marifet: Ustalık, hüner. 2. Uygun olmayan, hoşa gitmeyen.
Mariye: Mısır’da Şen’un adında birinin kızı olup hicretin 7. yılında kızkardeşi Şirin ile birlikte, Mukavkıs tarafından Hz. Muhammed’e (s.a.s) hediye edilen kıbti bir cariye. Hz. Peygamberin hanımlarından küçük yaşta ölen oğlu İbrahim’in annesi
Martı: Beyaz ve parlak yeşil renkte deniz kuşu.
Marufe: Bilinen tanınan. 2. Ün kazanmış, ünlü. 3. Dinsel bakımdan iyi bulunmuş, beğenilmiş kimse.
Marziye: Razı olma, hoşnut olma, memnuniyet manasındadır. Nefs-i Marziye olarak tasavvufi nefis mertebelerinin birinin de adıdır.
Masal: Öykü, hikaye.
Masume: Günahsız, suçsuz.
Maşuka: Sevgi, sevilen yavuklu.
Mavera: Bir şeyin ötesinde bulunan, görülen alemin ötesi anlamındadır.
Mavi: Gökyüzünün rengidir.
Mavisu: Deniz
Maviş: Ak tenli ve mavi gözlü
Maya: Asıl, öz, yaradılış.
Mayıs: Bir bahar ayı ismidir.
Mayra: Güzellik.
Mazlume: Zulüm görmüş, haksızlığa uğramış, ezilmiş, yıkılmış. 2. Uysal boynu bükük, nazlı.
Mebruke: Kutlu, bereketli kadın
Mebrure: Hayırlı, beğenilmiş
Mebuse: Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili. 3. Öldükten sonra diriltilmiş olan.
Mecide: Şan ve şeref sahibi. 2. Büyüklük, ululuk.
Mecra: Suyun aktığı yatak, suyoludur. Bir işin gidiş yoludur. Bedendeki ahlatın alıştığı yol.
Medar: Dayanak, yardımcı.
Medeniyet: Uygarlık.
Mediha: Methedilmiş, övünülmüş, beğenilen kadın
Medine: Arabistan’da bir şehirdir. Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu şehirdir.
Mefbaret: Övünülecek şey, övünmeye neden olacak şey.
Mefharet: Övünç, övünme, kıvanç.
Mefkure: Ulaşılmak istenilen en yüce amaç, ülkü, ideal
Mefküre: Ülkü, ideal.
Meftune: Gönül vermiş, tutkulu, tutkun.
Mehcure: Uzaklık. ayrılık, 2.-Bir kenara bırakılma.
Mehin: Dişi at. kısrak.
Mehir: Ay.
Mehlika: Ay yüzlü güzel.
Mehpare: Ay parçası, çok güzel
Mehru: Ay yüzlü güzel.
Mehrup: Yoksul, fakir.
Mehtap: Ay ışığı, dolunay
Mehtiye: Doğru yolu bulan, hidayete eren. – bk. Mehdiye
Mehveş: Ay kadar güzel olan
Mela: Doluluk, topluluk, ova gibi anlamları vardır.
Melahat: Yüz güzelliği, cemal
Melaik: Melekler.
Melda: İnce ve taze vücutlu, genç, körpe, nazik
Melek: Çok güzel, çok dürüst, tertemiz
Melekcan: Çok iyi dost. 2. Karakteri iyi olan.
Melekgül: Çok iyi kalpli.
Meleknaz: Nazlı güzel.
Meleknur: 1. Allah’ın nurdan yarattığı varlıklar. Allah’ın emirlerine tam itaat eden varlıklar. 2. Halim, selim güzel huylu kimse.
Meliha: Güzel, sempatik, şirin
Melike: Kadın hükümdar, hükümdar karısı
Meliken: Güzel.
Melikenur: Hayatı aydınlık kadın kraliçe
Meliknaz: Nazlı, güzel, terbiyeli.
Melin: Suda açan bir çiçek
Melina: Kökeni yunanca olup bal anlamına gelmektedir.
Melinay: Cennete düşen ilk yağmur damlası.
Melinda: Bir anlamı bal olarak rastlıyoruz. Diğer anlamı da benim güzel kızım demektir.
Melis: Bal arısı
Melisa: Tatlı, bal gibi, kokulu bir bitki adıdır.
Melissa: Bir tür kokulu, otçul bitki, oğul otu.
Melissa / Melisa: 1.Bir tür kokulu, otçul bitki, oğul otu. Baklagillerden, yaprakları lio
Meliz: Tatlı, güzel, bal.
Mellisa: Baklagillerden, yaprakları limonu andıran kokulu bir bitki.
Melodi: Ezgi, müzik parçası
Meltem: Hafif rüzgar, yaz rüzgarı
Memduha: Övülmüş, yüceltilmiş. 2. Övgüye değer.
Memnune: Sevilmiş, sevinçli.
Mena: Sansikritçe bir isimdir. Bilgili demektir.
Menal: Yetiştirme, nâil olma, kavuşma. Osmanlıcadır.. Ele geçirilen, sahip olunan şeye denir.
Menekşe: Mor renkli bir kır çiçeği.
Menesa: Hz. Yusuf’un kızı.
Meneviş: Renk dalgalanmaları.
Menevşe: Kokulu çiçekler açan bir bitki.
Mensure: Saçılmış, serpilmiş.
Menşure: Yayınlanmış, dağıtılmış.
Menzure: Adanmış, adak olarak belirtilmiş.
Meral: Meral (Maral) Dişi geyik
Meram: Arzu, istek, niyet demektir.
Mercan: Deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türüdür.
Mergül: Çok nadide bulunan renkte bir gül çeşidi
Meriç: Bulgaristan’dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi’ne dökülen ırmaktır.
Merih: Mars gezegeni
Mersa: Liman.
Merve: Mekke’de bir dağın adı olup hacılar, Merve ile Safa arasında Sa’y ederler yani 7 defa gidip gelirler. Kur’an-ı Kerim’de bakara suresi 158. Ayet’te geçmektedir.
Meryem: Dinine bağlı, iffetli kadındır. Hz. Meryem
Merza: Meleklerin kraliçesi demektir.
Merze: Mercan
Merziye: Beğenilen, güzel olan.
Merzuka: Rızkı verilmiş, mutlu
Mesadet: Mutluluk, sevinç.
Meserret: Sevinç, şenlik
Mesrure: Sevinmiş, sevinçli. 2. İsteğine kavuşmuş, mutlu olmuş.
Mesture: Örtülü. 2. Gizli saklı. 3. Namuslu, açık gezmeyen kadın.
Mesube: Hayırlı ve yararlı bir işe karşı Tanrı’nın armağanı.
Mesudane: Mutlu olanlar gibi, mutlulukla.
Mesude: Bahtiyar, mutlu.
Meşakkat: Güçlük, sıkıntı, zorluk. 2. Eziyetli, zahmetli iş. .
Meşale: Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek.
Meşine: Ela, ela gözlü
Meşk: Yazı örneği. 2. Yazı ve müzikte alıştırma, uygulama
Meşkure: Beğenilmiş, övgüye değer, teşekkür edilecek değerde.
Metanet: Dayanıklı, sağlam olma.
Metik: Küçük çiçeklerin goncası.
Meva: Sığınılacak yer, yurt, mesken. Cennette bir mekan adıdır.
Mevcude: Mevcut olarak, kendisiyle birlikte.
Mevhibe: Tanrı vergisi, bağış.
Meviza: Osmanlıcadır; öğüt, nasihat demektir.
Mevlide: Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğum yeri. 3. Doğum zamanı, tarihi.
Mevlüde: Yeni doğmuş çocuk.
Mevsim: Yılın dört bölümünden biri.
Mevzune: Biçimli, düzgün. 2. Düzenli, vezinli, ölçülü.
Meygün: Şarap renginde, şaraba benzer.
Meyil: Bir yana eğilmiş olma, eğilim. 2. Sevgi duyma, sevip tutulma.
Meyra: Parıldayan Işık
Meyyal: Meyleden, aşırı istekli
Meyyit/Meyyite: Çok zayıf.
Meziyet: Bir kişiyi benzerlerinden üstün gösteren nitelik. Beceri
Mısra: Şiirin bir satırı
Mia: Parlayan, parıldayan, parlak.
Mihman: Konuk, misafir.
Mihra: Bir kuyruklu yıldız adı.
Mihrace: Hindistan’da prenseslere verilen unvan.
Mihranur: Sevgi güneşi, ışık.
Mihrap: Umut bağlanan yer.
Mihri: Güneşle ilgili
Mihriban: Güleç, yumuşak huylu
Mihrican: Sonbahar.
Mihrigül: Güler yüzlü, dost, sevecen, güzel
Mihrimah: Güneş ile ay.
Mihrimah/ Mihrümah: Güneş ve ay.
Mihrinaz: Çok nazlı
Mihrinisa: Güler yüzlü, faziletli kadın.
Mihrinur: Güldüğünde ışıklar saçan
Mihrişah: Şahların güneşi demektir.
Mihrişan: Şanlı, şöhretli, güleryüzlü dost.
Mihrişen: Şen, şakrak, güleryüzlü.
Mihriye: Güneşle ilgili.
Mila: Rusça kökenlidir; canım benim, bitanem anlamındadır.
Mileb: Diren, direngen.
Milena: Sevilen kız, sevgili.
Mimoza: Güzel bir çiçek
Mina: Camın ana maddesi. 2. Liman, iskele. 3. Gökyüzü.
Mine: 1. Maden ve çini üzerine vurulan camı andırır cila. 2. Dişlerin üzerindeki ince ve parlak tabaka. 3. İnce ve parlak nakış.
Minel: Cennetteki inci tanesi.
Minen: Minnet etmek demektir.
Minnet: Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu; 2. Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma.
Mintaha: Cennet kapısıdır.
Mira: Eski Likya kentlerinden birinin adı. Bir kuyruklu yıldız adıdır. Ayrıca İspanyolca’da da “bak” anlamındadır.
Miranda: Hayran edilmesi gereken
Mirari: İnci
Miray: Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan
Miraz: Amaç, hedef
Mircan: Gerçek dost olan değerli kimse / Güneş gibi aydınlık. / Canın içi… gibi farklı anlamlarına rastlıyoruz.
Mirden: Cennet yüzü.
Mirgün: Günlerin şahı padişağı.
Mirhan: Candan, canın içi.
Misal: örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek. 2. Benzer, eş gibi.
Mislina: Eshab’ül-Kehf’in(Yedi uyurlar) isimlerinden bir tanesi.
Mişvar: Huy, alışkanlık, tarz.
Miyase: Değerli taşlarla süslü taç.
Miyaser: Yarası değerli taşlarla süslü taç
Mizur: Munzur nehri.
Moral: Mor ile al, hem mor hem al renkte; moral, motivasyon gibi anlamları vardır.
Moran: Sis.
Morgül: Mor renkte gül
Moripek: Mor renkte ipek
Muaccel: Acele olunmuş, acelecilik. 2. Peşin, vadesi olmayan.
Muadelet: Değer bakımından eşit olma, eşitlik, denklem.
Mualla: Makam ve rütbece yüksek olan
Muazzez: Sevilen, aranan
Mucibe: kap eden, gereken.
Mucide: Bilinen şeylerin yardımıyla hiç bilinmeyen bir şey bulma. 2. Yeni düşünce ve anlamlar bulabilen.
Mucize: İnsanı şaşkınlık içinde bırakan olağanüstü olay.
Muhabbet: Sevgi. 2. Dostça konuşma, yarenlik, sohbet etme.
Muhibban: Sevenler muhabbeti olanlar. 2. Dostlar, ahbaplar. 3. Bir tarikate sevgi duyanlar, bağlı olanlar.
Muhibbe: Kadın dost.
Muhlise: İçten, samimi, dost canlısı
Muhsine: İyilik yapan, hoşgörülü.
Muhterem: Saygın, saygıdeğer
Muhteşem: Görkemli, gösterişli, büyük ve göz alıcı.
Mukadder: Tanrı hükmü, kader, alın yazısı
Mukaddes: Kutsal olan, mübarek olan
Mukbile: İkbal sahibi. 2. Mutlu, kutlu.
Mukime: Bir yerde yerleşmiş, orada oturan.
Munise: Canayakın, sempatik
Muradiye: Muradına eren
Musiye: Vasiyet eden kadın.
Muslihe: Islah eden, düzelten, iyileştirmeye çalışan. 2. Barıştıran, arayı düzelten.
Muştu: Müjde, sevindirici haber.
Muteber: Hatırı sayılır, güvenilir, saygın.
Mübeccel: Yücelmiş, saygı gösterilmiş yüce, ulu.
Mübeddil: Değiştiren.
Müberra: Aklanmış, temize çıkarılmış
Mübeşşer: Müjdelenmiş.
Mübeyyen: Beyan edilen, bildirilen, açıkça söylenen.
Mübine: İyiyi, kötüyü ayıran. 2. Apaçık, besbelli.
Mübtesim: Gülümseyen, tebessüm eden.
Mücber: Zorunlu, zorlanan.
Mücella: Parlak, cilalanmış
Mücevher: Değerli süs eşyası.
Müçteba: Seçilmiş, seçkin.
Müdebber: Tedbir, önlem alınmış. 2. Her şey düşünülmüş. 3. Azat olması için sahibinin ölümü koşul olarak kabul edilmiş köle.
Müdrike: Anlayan, kavrayan, idrak eden. 2. Yaklaşan, ulaşan.
Müeccel: Tecil edilmiş, sonraki bir zamana bırakılmış, ertelenmiş.
Müedda: Eda edilmiş, ödenmiş. 2. Anlam, kavram.
Müesser: Eser bırakan, eser sahibi
Müeyyet: Sağlamlaştırılmış, güçlendirilmiş. 2. Yardım gören.
Müfide: Anlatıcı, yararlı
Müge: İnci çiçeği
Mühibe: Korku ve saygı uyandıran.
Mühire: Aydınlatan.
Mühri: Güneşli.
Müjde: İyi haber, sevinçli haber
Müjdecan: İyilik haberleri getiren
Müjdenaz: Nazlılığıyla kendini sevdiren.
Müjdenur: İnsanın içini ferahlatan haber.
Müje: Kirpik.
Müjgan: Kirpik
Mükafat: ÖdüL. 2. Değerlendirici, sevindirici davranış.
Mükedder: Üzgün, acılı, üzüntülü, kederli.
Mükesser: Kırık, kırılmış.
Mükrem: İkram olunmuş, değer verilerek ağırlanmış,
Mükrime: İkramı bol olan
Müldüz: Duru, berrak su.
Müleyyen: Yumuşatılmış, mülayimleştirilmiş.
Mülhime: İlham eden, içe doğduran.
Mülkiye: Devlet yönetimindeki sivil görevliler sınıfı
Mülzime: Susturan. 2. Gerekli gören.
Mümine: Tanınmış iman etmiş, İslam dinine inanmış, Müslüman kadın
Münciye: Kurtaran, kurtancı.
Münevver: Nurlanmış, ışıklandırılmış, aydın, saygıdeğer
Münibe: Allah’a teslim olan. Güzel yağan yağmur
Münife: Yüksek, ulu, büyük. 2. Ululuk
Münime: Nimet veren, yedirip içiren. 2. İyiliksever, velinimet.
Münire: Işık veren, aydınlatan
Münşire: Anlatımı iyi olan sekreter. 2. İyi hatip.
Münteha: Son nokta, son sınır, nihayet, akıbet
Mürebbi: Çocuk eğiticisi kadın.
Müren: Büyük akarsu ırmak ve bir tür balık adıdır.
Müride: Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvufun yollarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimse.
Mürşide: Doğru yolu gösteren kılavuz
Mürüvvet: Kişilik, şahsiyet, insanlık, cömertlik, iyilikseverlik
Mürvet: Mertlik, yiğitlik
Mürvet/Mürüvvet: Yiğitlik, Kişilik, mertlik
Müsalemet: Barış içinde yaşama, iyi geçinme.
Müseccel: Sicil defterine, kütüğe yazılmış
Müsemma: Adı olan, adlanmış. 2. Parası, sayısı tutarı belli. 3. Belli bir zaman süresi.
Müslime: Müslüman
Müstakbel: İleri bir tarihte beklenen, gelecek. 2. İstikbal, gelecek (zaman).
Müstesna: Bir bütünün veya kuralın dışında olan
Müşerref: Onurlandırılmış, şerefli kılınmış
Müteber: Geçerli, sağlam.
Müveddet: Sevgi, muhabbet, dostluk.
Müyesser: Kolayca olan, kolayca bulunan
Müzehher: Çiçekli
Müzeyyen: Süslü, süslenmiş