Kadın Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Ekiz, “Anne rahmindeki bebeğin pozisyonu ‘fetal duruş’ olarak adlandırılır. Fetal duruş pozisyonunda bebeğin yani fetusun, anne rahminin ağız bölgesine (rahmin çıkışına) en yakın kısmı ‘önde gelen kısım’ şeklinde tanımlanır. Doğumun ve doğum şeklinin planlanması aşamasında, bebeğin geliş pozisyonunun belirlenmesi oldukça mühimdir” açıklamasında bulundu.
BEBEKLERİN GELİŞ ŞEKİLLERİ NELERDİR?
Perinatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Ekiz, “Hamilelikte prezentasyon bozukluğu, doğumu yaklaşmış gebelerin yüzde 5’ini, erken dönemdeki gebelerin ise yüzde 10’unu oluşturur. Doğum anında kanala giren fetal bölge, dünyaya gelecek olan bebeğin duruşunu belirler. Bebeklerin geliş şekillerini; baş geliş (vertex), yan geliş (transvers duruş), alın geliş, yüz geliş, makat geliş, bileşik geliş şeklinde sıralayabiliriz” dedi.
“Doğumların yüzde 96’lık bir oranı baş gelişidir” diyen Ekiz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak doğumun en kolay şekilde tamamlanabilmesi için, bebeğin başının belli bir şekilde leğen kemiği içinde durması gerekir. Bu da çenenin göğüs kafesine bitişik durduğu şekildir. İdeal pozisyon olarak belirttiğimiz bu pozisyonda, bebeğin ilk gelen kısmı kafasının arkasındaki çıkıntıdır ve bu çıkıntı kısmının doğum yapan annenin ön tarafında olması gerekir.”
Doç. Dr. Ali Ekiz, geliş şekilleri ile ilgili şu bilgileri verdi:
Baş (Oksiput Anterior) Gelişi
En sık geliş şeklidir. Bu durumda bebeğin başı aşağıda, yüzü annenin arkasına bakar ve çenesi bebeğin göğsüne yapışık durur. Normal doğuma en elverişli pozisyondur.
Kafa Arkası (Oksiput Posterior) Gelişi
Oksiput pozisyonunda bebeğin yüzü, doğum sırasında annenin ön tarafına bakar konumdadır. Tespiti rahim ağzının açıldığı sırada, vajinal kontrol ile gerçekleşir. Durum, çok sık olmamakla birlikte doğum öncesi ultrason muayenesinde saptanabilir.
Yan Geliş (Transvers Duruş)
Bu geliş şekli, bebeğin anne rahminde yan durması olarak tanımlanabilir. Bu durumda çoğunlukla, önde gelen kısım omuz olur. Bu geliş şekline yüzde 0,3’lük bir oranda rastlanır ve bebeğin bu koşullarda normal yoldan doğma şansı yoktur. Yan duruş pozisyonu, gebeliğin 37. haftasından evvel tespit edilirse, bebeği dışarıdan döndürmek denenebilir fakat riskleri ve başarısı aile ile detaylıca tartışılmalıdır.
Alın Geliş
Bu duruş pozisyonunda, anne karnındaki bebeğin önde gelen bölgesi başıdır. Fakat bu kez alın en önde gelen kısmı oluşturur. Buna bebeğin başının arkaya omurgaya doğru yaklaştırması neden olur. Bu geliş şekline %0,2’lik bir oranda rastlanır. Bu şekilde başlanan doğum uygulaması ilerledikçe vertex’e dönebilir. Dönmezse alın gelişinde normal doğum mümkün değildir ve sezaryene başvurulur.
Yüz Geliş
Bu duruş pozisyonunda, geliş aşamasında bebeğin başı arkaya doğru esner. Burada uzmanlar bebeğin çenesinin duruşuna göre hareket ederler. Çene kısmı annenin ön tarafında olursa normal doğum şansı vardır. Ancak çenenin arkaya doğru olduğu pozisyonda ise normal doğum şansı yoktur, sezaryen tercih edilir. Bu geliş şekline yüzde 0,2’lik bir oranda rastlanır.
Makat Geliş
Makat geliş, ultrason muayenesi sırasında kendini belirgin bir şekilde gösteren prezentasyon bozukluğu şeklidir. Bu durumla karşılaşma oranı %3’tür. Bu geliş şekli tam makat, saf makat, ayak gelişi (inkomplet makat) olmak üzere 3’e ayrılır. Nedeni tam olarak bilinmeyen bir durumdur. Geçtiğimiz dönemlerde, doktor tarafından bebeğin dıştan döndürülmesi uygulaması yapılıyordu. Ancak içinde bulunduğumuz dönemde bu uygulama uzmanlar tarafından çok sıklıkla tercih edilmiyor. Bu pozisyonda olan bebekler için özellikle ilk gebelik ise sezaryen tercih edilmeli.
Bileşik Geliş
Bebeğin, baş ya da makat ile birlikte bir kol veya bacağın doğum kanalına girmesiyle gerçekleşen geliş anomalisidir. Bu durumda doğum normal seyrine bırakılır. Genellikle bebek elini çeker ve doğum vertex geliş olarak gerçekleşir.
BUNLAR SEBEP OLUYOR
Doç. Dr. Ali Ekiz, “Fetusun anne karnındaki duruş pozisyonundaki anormalliklerin sebebi olarak bazı anomaliler gösteriliyor. Bunlar çift rahim, rahim içinde perde , küçük rahim gibi, rahmin anatomik problemleri, rahim duvarındaki miyomlar, plasentanın doğum kanalı önünde bulunması, anne karnında bebeğin gelişim geriliği, amniyon sıvısının ideal ölçüde olmaması (az veya çok olması), çoğul gebelik, nörolojik problemler, kordon sorunları, çeşitli anomalilere sahip bebek, erken doğum olarak sıralanabilir” bilgisini paylaştı.