Dişeti Hastalıkları Uzmanı Dr. Melek Altan Köran, erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebek ve halk arasında “hamilelik zehirlenmesi” olarak bilinen preeklampsi görülme risklerinin diş eti hastalıklarıyla artabileceğine dikkat çekti. Diş eti hastalıklarının genel sağlık üzerine olumsuz etkileri olmasının yanı sıra diş çürüklerine bağlı olarak gelişecek rahatsızlıkların da göz önüne alınması gerektiğini kaydeden Dr. Melek Altan Köran, “Hamilelikte ağız ve diş sağlığını etkileyen en önemli faktör, annenin ağız hijyenidir. İdeal bakımın olduğu durumlarda hem diş eti hem de diş sorunlarının önüne geçilmiş olacaktır. Ayrıca hamilelik döneminde beslenme şeklinin mümkün olduğunca sağlıklı olması ve çürük oluşumuna neden olacak gıdalardan ve içeceklerden uzak durulması önemli” dedi.
AĞIZ KURULUĞU ÇÜRÜKLERİ ARTIRABİLİR
Halk arasında hamilelik döneminde dişlerin çürüdüğüne, diş kaybı yaşandığına dair yanlış bir inanış var. Bebeğin ihtiyacı olan kalsiyumu annenin kemiklerinden ve dişlerinden çektiğine yönelik inanışın da yanlış olduğunu ifade eden Dr. Melek Altan Köran, hamilelikte oluşan diş çürükleri hakkında şunları söyledi:
“Hamilelikte dişlerden kalsiyum çekilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak çürüklerde artış görülebilmesinin de bazı nedenleri vardır. Hamilelik döneminde görülebilen ağız kuruluğuna ya da annenin diş eti hastalığına bağlı kanamalardan kaçınmak için dişlerini fırçalamayı aksatmasına bağlı olarak çürüklerde artış olabilir. Aynı zamanda özellikle gebeliğin ilk dönemlerinde görülebilen kusma ile ağızdaki asit düzeyinin artması da bu sürece katkıda bulunabilir.”
RUTİN AĞIZ BAKIMI DİŞ ETLERİNİ KORUYOR
Kadınların hamilelik sürecinde karşılaşabildiği diş eti sorunlarının başında “hamilelik gingivitisi” geliyor. Yükselen hormon seviyeleri, annenin bağışıklık sisteminin baskılanmış olması ve ağız florasındaki değişimlere bağlı olarak diş eti hastalıklarına yatkınlığın arttığını anlatan Dr. Melek Altan Köran, “Bu dönemde görülen ‘hamilelik gingivitisi’nde, diş eti hastalığının başlıca nedeni olan plağa karşı daha şiddetli bir diş eti reaksiyonu görülür. Hamilelik gingivitisi; diş etlerinde kızarıklık, şişlik, kanama ve diş eti büyümesiyle belirti veren bir diş eti hastalığıdır. İyi bir ağız hijyeninin sağlanması ile bu sorunun önüne geçilebilir. Gingivitis oluşmuş bir anne adayında diş yüzey temizliklerinin yapılması ve ağız bakım rutinlerinin oturtulması genellikle tedavi için yeterli olacaktır” diye bilgi verdi.
TEDAVİ İÇİN İDEAL DÖNEM 3 İLA 6’INCI AYLAR ARASI
Peki, hamilelik döneminde diş tedavisi nasıl planlanmalı? Zorunlu hallerde hangi işlemler, nasıl ve hamileliğin hangi döneminde yapılabilir? Genel yaklaşımın ertelenebilecek tedavilerin doğum sonrasına bırakılması yönünde olduğunu kaydeden Dr. Melek Altan Köran, bu soruları şöyle cevap verdi:
“Anne ve bebeğin sağlığını korumak için tedavilerde bazı kısıtlamalar olabiliyor. Ancak gerekli durumlarda da uygun müdahalelerle annenin ağız sağlığı korunabiliyor. Hamilelik döneminde diş tedavilerini yapmak için en uygun dönem hamileliğin 3. ve 6. ayları arasındaki dönemdir. Bu dönemde lokal anestezi ile dolgular, kanal tedavileri ve diş çekimleri yapılabilir. Gebelik döneminde görülebilecek dişeti hastalıklarının tedavisi için de gerekli olabilen diş yüzey temizlikleri gebeliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Bebeğin ve annenin sağlığı gözetilerek gerekli durumlarda diş tedavilerini destekleyici amaçla antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Diş hekimi böyle bir durumda bebek için güvenli grupta olan ve tedavide etkili olabilecek antibiyotikler arasından seçim yapar. Ağız-diş sağlığı ile ilgili bir durumun tespiti amacıyla alınacak radyografiler de yine anneyi ve bebeği korumak amacıyla kurşun önlükler gibi koruyucu ekipmanlar kullanılarak alınabilir. Ancak her iki uygulama için de özellikle gebeliğin ilk üç ayında gereksiz uygulamalardan kaçınılmalı.”
ÇOCUĞUN YEMEĞİNİ ÜFLEMEK BİLE BULAŞ NEDENİ
Hamilelikte annenin diş sağlığının, doğrudan bebeğin diş sağlığı üzerinde bir etkisi olmadığını vurgulayan Dr. Melek Altan Köran, “Ancak doğum sonrası annelerdeki çürük yapıcı bakterilerin, çocuğun dişlenme döneminde, çocuğa geçişi söz konusu olabilir. Özellikle çocuğa verilecek kaşığa üflemek ya da kaşıktaki yemeğin sıcaklığına, tadına bakmak gibi doğrudan bulaşa neden olabilecek davranışlardan kaçınmak gerekir” sözleriyle önemli bir noktaya dikkat çekti.