[ad_1]
Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu’nun girişimi ile 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim günü “Dünya Ruh Sağlığı Günü” olarak anılıyor ve ruh sağlığının önemine dikkat çekmek amaçlanıyor. Bu yılki tema “Eşitsiz Bir Dünyada Ruh Sağlığı” olarak açıklandı. Dünya Sağlık Örgütü ise Dünya Ruh Sağlığı 2021 temasını “Herkes için ruh sağlığı bakımı: Hadi bunu gerçeğe dönüştürelim” olarak belirledi.
Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, Dünya Ruh Sağlığı günü çerçevesinde pandemi döneminin çocukların ruh sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Çocuklar pandemide sosyal izolasyon yaşadı
Geçtiğimiz yılın çocuklar açısından zor bir yıl olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Özellikle okulların online eğitime geçmesi nedeniyle çok etkilendiler. Her şeyden önce arkadaşları ile görüşmeleri azaldı, okul ortamındaki sosyalleşmeden uzak kaldılar. Uzaktan eğitimde dikkatlerini vermekte zorlandılar. Bu dönem hem çocuk hem aile için bir sosyal izolasyona neden oldu ve çocuklar sadece arkadaşlarından değil, akrabalarından da uzak kaldılar. Bununla beraber eğer bir kayıp yaşanmışsa bu durumun da çocuklar üzerinde etkileri oldu. Sevenlerini, akrabalarını vedalaşamadan kaybeden çocuklar oldu. Olumsuzluklara karşın bu süreçte çocukların aileleri ile daha fazla paylaşım yapacakları zamanları oldu. Ancak bu durum beraberinde bazı aileler için çatışmaların artmasına da neden oldu.” dedi.
Ruhsal hastalıkları olan çocuklar daha çok etkilendi
Çocukların yaş dönemlerine göre durumdan farklı etkilendiklerini ifade eden Yüksel, “Okul öncesi dönemde bulunan çocukları olan ebeveynler, çocuklarının ruhsal durumunun etkilerini daha fazla yaşadı. Özellikle altta yatan ruhsal rahatsızlıkları olan çocuklar, pandemi döneminde daha çok etkilendi. Örneğin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan ve özel öğrenme güçlüğü bulunan çocuklar, uzaktan eğitimden yaşıtları kadar faydalanamadılar. Online eğitim sorunları tüm dünyada yaşandı. Dolayısıyla bu yeni dönemde geri kaldılar endişesi taşımamak gerekir. Çocuğun akademik kazanımlarının ne durumda olduğunu öğrenmek için öğretmenle iletişim kurmak çok önemli.” diye konuştu.
Yeme bozuklukları ve ekran süreleri arttı
Öncesinde depresyon, kaygı bozukluğu benzeri rahatsızlığı bulunan çocukların yaşadıkları sosyal izolasyon nedeniyle şikayetlerinde artış yaşanmış olabileceğini vurgulayan Yüksel, “Çocuklarda yeme bozukluklarının arttığını gözlemledik. Duygusal yeme ihtiyacı bulunan çocukların içinde bulundukları stresli ortam nedeniyle yeme ve uyku alışkanlıkları değişti. Ekrana bakma süreleri arttı. Bu durum internet bağımlılığına yatkın çocuklar için önemli bir sorun olarak ortaya çıktı. Yüzyüze eğitimin başlamasıyla çocuklar yalnızlıktan uzaklaştı, tekrar sosyalleşebilecekleri ortama kavuştular. Değişmiş uyku düzenleri okulların yüzyüze eğitime geçmesiyle tekrar normale döndü.” ifadelerini kullandı.
Çocukları etkilenen ebeveynler uzman desteği almalı
Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, ‘Çocuklar uzun süreli bir online eğitim sonrası aniden tam zamanlı yüz yüze eğitime başladılar. Bu geçişe her çocuğun kolay uyum sağladığını söylemek mümkün değil’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Ayrılık kaygısı olan ve uzun süre evde kalmış çocuklarda okula gitmek istememe, okul dönemi karın ağrısı ve mide bulantısı görebiliyoruz. Bunun yanında geçen dönem okula gidememiş küçük çocuklarda uyum süresinin uzadığını, daha dürtüsel olduklarını ve kurallara uymakta zorlandıklarını söyleyebiliriz. Bu durum en çok bu yıl ilkokula başlayan çocuklarda belirgin oldu. Altta yatan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ya da davranış bozukluğu bulunan çocuklar daha fazla uyum sorunu yaşadı. Ebeveynler bu süreçten çocuklarının etkilendiğini düşünüyorlarsa vakit kaybetmeden bir çocuk psikiyatri uzmanından destek almalılar. Pandemi döneminde tedavilerin aksatıldığına çok şahit olduk. Tedavilerin aksaması, problemlerin kronikleşmesine ve ileride daha zor çözüm bulunmasına neden olabiliyor.”
Teknolojiyi tamamen yasaklamak doğru değil
Pandemide teknoloji kullanımının arttığını hatırlatan Yüksel, “Teknoloji topyekün kötü olarak algılanmamalı. Özellikle küçük yaştaki çocuklara yol göstermek, uygun çizgi film ve oyunları bulup önermek gerekebilir. Tamamen yasaklamak doğru değil. Çocuklar bu oyunları arkadaşları ile beraber oynayabiliyorlar. Çocuklar genel olarak teknoloji ve internet kullanımı ile ilgili bilgilendirilmeli ve korunmalı. Fiziksel, cinsel, duygusal ve şiddet içerikli oyun ve uygulamalardan kaçınılmalı. Özellikle tanımadığı kişilerle konuşurken nelere dikkat etmeleri gerektiği öğretilmeli.” dedi.
Çok fazla oyun dikkat eksikliğine yol açıyor
Çok oyun oynayan çocuklarda sinirlilik, empati eksikliği, dikkat eksikliği ve ders çalışmak istememe halinin görülebildiğini belirten Yüksel, “Çocuk eğer oyun elinden alınmak istendiğinde yüksek tepkiler veriyorsa, oyunda çok fazla zaman harcıyorsa, gece uyanık kalma durumu varsa, oyundan başka bir etkinliği yoksa ve sürekli canının sıkılması söz konusuysa çok oyun oynamanın altında hangi nedenlerin yattığını düşünmek gerekiyor. Kötü olayları unutmak istemek ve sorumluluk almamak oyun bağımlılığına yol açabiliyor. Bunun dışında depresyona meyilli ve kendini yalnız hisseden çocuklarda kendi gibi çocukların olduğu grupları bulması bir aidiyet duygusu uyandırıyor.” ifadelerini kullandı.
Kurallara çocukla birlikte karar verilmeli
Özgüveni düşük olan çocukların bir şeyleri kaçırma korkusu fazla olunca daha fazla ekran başında kaldıklarını belirten Yüksel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu çocuklar gördükleri her şeyi gerçek sanabiliyor ve olumlu şeyler olduğuna ancak kendisinin sahip olmadığına inanıyorlar. Bu durum da mutsuzluk ve kaygıya yol açıyor. ‘Akıllı telefona ulaşamazsam’ korkusu, ‘ya şarjı biterse, ya bir yerde unutursam’ endişelerini yüksek yaşayan kişilerde nomofobi kavramı tekrar gündeme geldi. Ailenin çocuğa bir telefon ya da tablet alması ve kullanımına izin vermesi, çocuğun hiç kuralı olmadığı anlamına gelmiyor. Kurallar çocuğun yaşı büyükse birlikte konmalı. Uyku öncesine dikkat etmek önemli. Yatağa onunla girmek hem mavi ışık maruziyetini artırıyor hem de elinden bırakamadığı için geç uyumasına sebep oluyor.”
[ad_2]